Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1089 E. 2022/568 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1089 Esas – 2022/568
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/1089 Esas
KARAR NO : 2022/568
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2021
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
K. YAZIM TARİHİ: 22/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Davalı şirketçe Zorunlu Mali Mesuliyet Sigonası(ZMMS) kapsamında … nolu poliçe ile sigorta ettirilen … plakalı aracın, 30/08/2021 tarihinde,… sevk ve idaresindeyken, müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkiline ait motorsikletin hasar gördüğünü ve hasarın giderilmesi için gerekli bakım ve masraflar yapıldığını, kazanın oluşumunda, trafik kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere, davalı şirket tarafından sigorta edilen araç sürücüsünün tamamen kusurlu bulunduğunu, davacıya ait motosikletin kaza tarihinden 3 ay önce sıfır kilometre satın alındığını, bu tarihe kadar hiçbir kazaya karışmadığını, değer kaybının ödenmesi için davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, herhangi bir ödeme yapılmayacağı yönünden 14/10/2021 tarihinde cevap verildiğini, arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını, kaza sonrası tamirat belgelerine bakıldığında 7.220,68 TL bedel ödendiğini, değer kaybı bedelinin hasar bedelinden düşük olamayacağını, davacının değer kaybı sebebiyle uğradığı zararın giderilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00 TL olmak üzere müvekkiline ait araçta meydana gelen değer kaybı miktarının faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili beyan dilekçesi ile özetle; davalı ile sulh olduklarını, sigorta şirketi tarafından gerekli ödemelerin taraflarına ödendiğini, protokole göre arabuluculuk ücretinin tamamının davalı şirket tarafından ödenmesi şartıyla protokol imzalandığını, dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davada uyuşmazlığın konusunu oluşturan talebin HMK 114/h maddesi uyarınca hukuksal yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket nezdinde … poliçe no ile 14/10/2020-14/10/2021 tarihleri arasında Trafık Sigorta Poliçesi Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalanan … plaka sayılı aracın 30.08.20251 tarihinde karıştığı iddia edilen kazada hasarlanan … plaka sayılı aracın değer kaybı bedelinin karşılanması amacıyla bu davanın açıldığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigorta poliçesi hazırlanış tarihi itibari ile sigortalının maddi araç başına sigorta limiti 41.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin bu teminat ile sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin başvuruya konu kaza sonucunda yürürlükte bulunan yasa ve mevzuatlara uygun olarak davacı tarafından sunulan fatura ve müvekkili şirket tarafından yaptırılan ekspertiz raporu çerçevesinde 04.10.2021 tarihinde 6.174,15 TL hasar ödemesi ve 06.10.201 tarihinde 1.046,53 TL KDV ödemesi yaptığını, işbu nedenle bakiye herhangi bir zararının kabulünün mümkün olmamakla birlikte sayın mahkeme aksi kanaate ise de müvekkili şirketin başvuru öncesi ödemiş olduğu tazminatın bilirkişice takdir edilen miktardan karar tarihine dek işlemiş olan faizi ile tenzili gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaldıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, tazminata konu kazanın, haksız fiilden kaynaklandığından uygulanması gereken faizin yasal faiz olup, başvuru sahibi tarafından talep avans faizi talebinin hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle, belirsiz alacak davası açılmasında hukuki menfaat bulunmaması sebebiyle davanın usulden reddini, esasa girilmesi durumunda davanın esastan reddini, nihai olarak, tüm haksız istemler ile, haksız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 18/05/2022 tarihli dilekçesi ile özetle; davacı taraf ile görüşmeler yapılarak değer kaybı tazminatı talebi yönünden sulh olunduğunu ve talep konusu tüm ferileri ile birlikte davacı tarafa ödendiğini, taraflar arasında karşılanacak hiçbir talep kalmadığını, sulhe göre dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Sigorta poliçesi, hasar dosyası, tramer kayıtları, trafik kazası tespit tutanağı, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi 25/04/2022 tarihli raporu ile özetle; meydana gelen trafik kazasında;… plakalı aracın sürücüsü …’ın %100(Yüzde Yüz) oranında tamamen kusurlu olduğunu, … plakalı motosikletin sürücüsü …’ın ise “tamamen kusursuz” olduğunu, dava konusu kaza anında hasarlananı … plakalı motosikletin karışmış olduğu kaza sonrasında oluşan hasar bedeli ve niteliği itibariyle 4.000,00 TL (DörtBinLira) reel değer kaybına uğrayacağını bildirmiştir.
GEREKÇE :
Dava, trafik kazası nedeni ile değer kaybı tazminat talebine ilişkindir.
Davacı taraf davalı taraf ile sulh olunduğu belirtilerek bu doğrultuda karar verilmesi talep edilmiş, dilekçe ekinde taraflar arasında imzalanan Sulh Protokolüdür başlıklı sulh sözleşmesi dosyaya ibraz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 313/1.maddesinde “sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir” şeklinde sulh tanımlanmıştır. Sulhun etkisi başlıklı 315. maddesinde ise; “(1)Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur, Mahkeme taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. (2) irade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hallerinde sulhün iptali istenebilir.” denilmiştir.
Netice itibarıyla, sunulan sulh protokolünde, davacı ve davalı vekillerinin e- imzasının bulunduğu, taraf vekillerinin vekaletnameleri kapsamında sulh olma özel yetkisinin bulunduğu, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı sulh yoluyla sona erdirdikleri anlaşılmakla, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu itibarla, dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin dava tarihindeki haklılık durumu gözetilerek davanın açılmasına sebebiyet veren davalı üzerine bırakılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 315/1 maddesi gereğince davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 59,30TL başvurma harcı ve 8,50TL vekalet harcı olmak üzere toplam 127,10TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 500,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 750,00 TL bilirkişi ücreti ve 113,70TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 863,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/06/2022

Katip Hakim
e-imzalıdır. e-imzalıdır.