Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1022 E. 2022/75 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1022 Esas – 2022/75
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/1022 Esas
KARAR NO : 2022/75

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/09/2018
KARAR TARİHİ:18/01/2022
K. YAZIM TARİHİ:01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında adi ortaklık tesis edildiğini, ortaklık ilişkisinin ticari amaçlarla resmiyette işçi-işveren ilişkisi olarak devam ettirildiğini, ortaklık ilişkisinin karşılıklı olarak fesih edildiğini, fesih protokolü imzalandıktan sonra müvekkilinin davalıya ortaklık payına mukabil 88.500,00 TL ödeme yaptığını, fesih protokolünde davalı tarafa belirli şartlarda rekabet yasağı yükümlülüğü yüklendiğini ve ihlal edilmesi halinde cezai şart öngördüğünü, davalının rekabet yasağını ihlal ederek müvekkilini zarara uğrattığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 16.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; Gıda Mühendisi ve aynı zamanda A sınıfı İş Güvenliği Uzmanı olan davalının 01/09/2014-25/08/2017 tarihleri arasında davacı şirkete İş Güvenliği Uzmanı olarak çalıştığını, iş akdinin feshedilmesi sırasında işçilik alacaklarını alabilmek için davacı tarafından önceden hazırlanmış rekabet yasağı içeren sözleşmenin davalı tarafından zorunlu olarak imzalandığını, iş akdi feshedilen ve belli bir süre işsiz kalacak olan davalının dayatılan sözleşmeyi başka çaresi bulunmadığından imzaladığını, davalının sözleşmeyi imzaladığı tarih öncesinde “… A.Ş.” ve “… Şti.” ile görevlendirme dışında ilişkisinin olmadığını, iş akdi feshedildikten sonra 4 ay kadar işsiz kalıp işsizlik ödeneğinden yararlanan davalının yapılan davet üzerine bu iki şirketle görüştüğünü ve önerilen işi kabul ettiğini, çalışma özgünlüğünü kısıtlayacak şekilde tek taraflı düzenlenmiş ve baskı altında imzalattırılmış sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğunu, ileri sürülen iddiaların yazılı belgelerle kanıtlanması gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Davacı şirketin ticaret sicil kaydı, davalının SGK kayıtları, davalının dava dışı şirketler nezdinde bulunan çalışma kayıtları, davacı şirket bünyesinde bulunan davalıya ait işyeri sicil dosyası, 28/01/20120 tarihli bilirkişi kurulu raporu, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davalının davacı aleyhine haksız rekabet ettiğinin tespiti, cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.-… K. Sayılı ilamı ile yetkisizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dava dosyası mahkememizin 2019/94 esasına kaydedilmiş, mahkememizce yapılan yargılama neticesinde 05/03/2020 tarih 2019/94 esas 2020/163 karar sayılı ilam ile resmi kayıtlarda taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğundan, ortaklık ilişkisine dair sözleşmenin nitelendirilmesi ve taraflar arasındaki rekabet yasağına dair maddelerin işçi-işveren ilişkisi içerisinde tartışılması gerektiği, dolayısıyla davaya bakma görevinin Ankara Batı İş Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle mahkememizin görevsizliğine dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiş, Ankara BAM 20. Hukuk Dairesinin 07/10/2021 tarih 2021/1363-1233 E-K.sayılı ilamı ile “…davacı tarafça, dosya kapsamında yer alan SGK kayıtlarından davacının işçisi olduğu olduğu anlaşılan davalının, taraflar arasındaki hizmet akdi sona erdikten sonraki dönemdeki eylemlerinin dava konusu edildiği, buna dayalı olarak açılacak dava niteliği itibariyle yukarıda bahsi geçen TBK’nın 444. maddesi kapsamına girmekle ve bu kapsamdaki davalar 6102 sayılı TTK’nun 4/1-c maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olmakla bu tür davaların ticaret mahkemelerinde incelenip karara bağlanması gerektiğinden ilk derece mahkemesince işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığından HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulüne karar vermek gerekmiş…” denilerek, mahkememiz hükmünü kaldırmış, gönderilen dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
Görevsizlik kararından önce iddia ve savunmalar ve tüm deliller kapsamında davalının haksız rekabet içerikli eylemlerinin bulunup bulunmadığının tartışılması, taraflar arasındaki sözleşmelerin değerlendirilmesi, davacı yanın sonuç taleplerinin tartışılarak tespiti bakımından dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, istenen hususlarda 20/01/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporu dosyaya kazandırılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler, BAM kararı ile usul ve yasaya uygun olarak alınan denetlenebilir bilirkişi raporu birlikte değerlendirilerek; tanık beyanlarıyla da istikrarlı bir şekilde sabit olduğu üzere, davacı şirketle davalı arasında işçi işveren ilişkisi yanında gizli şirket ortaklığı ilişkisinin de bulunduğu, tarafların 25.08.2017 tarihinde imzaladıkları sözleşmede belirledikleri şartlara bağlı kalarak bu ortaklığı sona erdirmeyi kabul ettikleri, her ne kadar cevap dilekçesinde, işçi alacaklarının alınması ve ilerde işsiz kalınacak sürede ekonomik olarak güçlü olmak amacıyla bu sözleşmenin baskı altında davalı tarafından imzalandığı ileri sürülmüşse de, sözleşmenin 25.08.2017 tarihinde imzalanması, davanın ise 17.09.2018 tarihinde açılmasına karşılık davalı tarafın 1 yıl içinde “Menfi Tespit” davası açılarak sözleşmenin hükümsüzlüğünü kanıtlama yoluna gitmediği, dolayısıyla 25.08.2017 tarihli “Ortaklık Fesih Sözleşmesinin” içeriği itibariyle geçerli sayılması gerektiği vicdani kanaatine varılmıştır.
Sözleşmenin 3. maddesinin alt başlıklarında; A sinifi İGU olan davacının, ortaklığın feshinden sonra davacı Atölye iş güvenliği firmasına zarar verici faaliyetlerden kaçınmayı, şirket müşteri sayısını ve gelirlerini azaltacak faaliyetlerde bulunmamayı, 2 yıllık süre içinde şirket müşterisi durumundaki firmalarda tam veya yarı zamanlı olarak çalışmamayı, bu firmalarda danışmanlık yapmamayı, bu firmalara iş sağlığı ve güvenliği hizmeti yermemeyi, ölçüm ve değerlendirme yapmamayı, buna karşılık 88.500,00 TL almayı kabul ve taahhüt ettiği, aksi davranışlarda bulunması durumunda şirkete 25.000 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği, sözleşme hükümleri uyarınca, davacının İş Bankasındaki hesabına 25.08.2017 tarihinde 13.793,35 TL (açıklamaya göre ihbar ve kıdem tazminatı olarak), yine aynı tarihte 74.706,65 TL olmak üzere iki parçada toplam 88.500,00 TL’nin yatırıldığı, davalının ise geçen sürede bu paraların neden yatırıldığı konusunda itirazda bulunmadığı, parayı uhdesinde tutup kullandığı, taraflar arasındaki görünürde işçi-işveren ilişkisi mevcut ise de, gizli ortaklığın söz konusu olması nedeniyle rekabet yasağının BK’nun 348-350 maddelerine göre değil, Türk Ticaret Kanununun özellikle limitet şirketle ilgili maddeleri açısından irdelenmesi gerektiği, Limited ortaklıkta, rekabet yasağının kural olarak sadece müdür ortaklar için öngörüldüğü, TTK’nun 613/2, Maddesinde, Müdür olmayan ortaklar hakkında, rekabet yasağının arıcak esas sözleşmede hüküm bulunması kaydıyla geçerli olacağının belirtildiği, olayımızda resmi şirket sahibi davacı … ile gizli ortak … arasında özel sözleşme imzalandığı ve davalı tarafın, “2 yıl süreyle ve sadece şirketin o tarihte hizmet vermeyi üstlendiği işyerlerine tam veya kısmi süreli sözleşmelerle hizmet vermemeyi, danışmanlık ve ölçüm yapmamayı” kabul ve taahhüt ettiği dikkate alındığında sözleşmenin geçerli olacağı sonucuna varıldığı, sözleşmede rekabet yasağının 2 yıllık bir süre için ve dar bir alanda geçerli olmak üzere kabul edilmesi nedeniyle Anayasadaki çalışma hürriyetini sınırlayıcı özellikte olmadığı, davalı …’ün davacı Şirkette ortak veya İşçi olarak çalıştığı sürede “… AŞ” ile “…Şirketinde” “E-kâtip” sistemi üzerinden davacı şirketçe İGU hizmetlerinde görevlendirildiği, durum bu şekilde iken, 28.08.2017 tarihinde davacı şirketten ayrılan davalının 4 ay sonra; 01.01.2018 tarihinde “… Şti.” ile “…AŞ” işyerlerinde İGU olarak çalışmaya başladığı, bu tarih itibariyle de her iki şirketin de davacı şirketten iş güvenliği hizmeti almayı sonlandırdıkları, davalının, sözleşmede belirlenen 2 yıllık süre dolmadan eski şirketinde çalışırken görevlendirildiği 2 işyerinde İGU olarak görev yapmayı üstlenmesi ve dava tarihinde de bu görevini sürdürüyor olmasının 25.08.2017 tarihli sözleşme hükümlerine aykırı düştüğü, açıklanan nedenlerle cezai şart tutarı olarak talep olunan 16.000,00 TL nin sözleşmede belirtilen tutarı aşmaması ve davalının Ankara …Noterliğinin 17/01/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesiyle temerrüde düşürüldüğü hususları da gözetilerek davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesi hususunda davacının davasında haklı olduğu sonuç ve kanaatiyle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE, 16.000,00TL cezai şart tazminatının 19/01/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 1.092,96 TL harçtan peşin alınan 273,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 819,72 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 35,90 TL başvurma harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 273,24TL peşin harç olmak üzere toplam 314,34 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının yargılamada yapmış olduğu 1800,00 TL bilirkişi ücreti, 251,55 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.051,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekilerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/01/2022

Katip Hakim
e-imza e-imza