Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/744 E. 2021/90 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/744 Esas – 2021/90
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/744 Esas
KARAR NO : 2021/90

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALI : 3-
VEKİLİ :
DAVALI : 4-
VEKİLİ :
DAVALI : 5-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 6-
7-

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/01/2014
KARAR TARİHİ : 16/02/2021
K. YAZIM TARİHİ: 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ….Nak.İnş. Ltd.Şti.’ne ait davalı …yönetimindeki … plakalı yolcu minibüsü ile 22/06/2013 tarihinde Ankara’dan Polatlı’ya yolcu olarak gitmekte iken davalı … Şirketine ait … plakalı çekici ile davalı …. Şirketinin işlettiği … plakalı dorseli tırın davalı sürücü … yönetiminde iken müvekkilinin içinde bulunduğu minibüse çarpması sonucu kaza geçirdiğini, davalı … Sigorta A.Ş.’nin … plakalı çekici ile … plakalı dorse tırın Zorunlu Trafik Sigorta şirketi olduğunu, olayla ilgili Sincan Cumhuriyet Başsavcılığının … hazırlık numaralı soruşturma dosyasının halen derdest olduğunu, kazanın … plakalı çekici ve … plakalı dorseli tırın ön kısmıyla müvekkilinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı minibüsün arka sol kısmına minibüsün yolcu almak için Ankara-Eskişehir yolu 40 km.’de durduğu sırada çarpması sonucu minibüsün yan devrilmesi neticesinde meydana geldiğini, olayda tır sürücüsü…’ın asli kusurlu, minibüs şoförünün ise tali kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise kazada hiçbir kusurunun bulunmadığını, kaza neticesinde müvekkilinin vücudunda kemik kırıkları meydana geldiğini ve genç yaşta sol gözünü kaybettiğini, müvekkilinin kazadan sonra haritacı olarak çalışmakta olduğu işinden ayrılmak zorunda kaldığını ve 3 ay işsiz ve parasız kaldığını, kaza sonucunda müvekkilinin geleceğinin olumsuz anlamda sarsıldığını ve zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sigorta şirketleri açısından poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken vc müteselsilen tahsili ile 75.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sigorta şirketlen hariç diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde … numaralı Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile 13/05/2013-2014 tarihleri arasında sigortalı bulunduğunu, poliçeden dolayı sakatlanma ve ölüm halinde kişi başına azami sorumluluk limitinin 250.000,00 TL ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında zarar nispetinde olduğunu, söz konusu poliçenin 22/06/2013 olan kaza tarihini kapsamadığını, davacının Ankara’dan Polatlı’ya yolcu olarak gittiğini, bu taşımanın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası teminatı dışında olduğunu, trafik kazasından kaynaklanan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan karşılanacağını, davacının kalıcı sakatlık tazminatı talebi için tüm tedavilerinin tamamlandıktan sonra sakatlığın 12 ay boyunca stabil ve kalması gerektiğini, davacının gelirinin somut belgelerle ispatlanması gerektiğini, davacının davadan önce müvekkili şirkete başvurusunun bulunmadığını, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün belgelerin ibrazından itibaren 8 iş günü içinde, böyle bir başvuru olmadığı takdirde dava tarihinde muaccel hale geleceğini bu tarihlerden öncesi için müvekkili şirketin faiz sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Lld Şti. ve … Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hizmet sektöründe faaliyet gösteren seçkin bir kuruluş olduğunu, hizmette gösterdiği hassasiyeti çalışanlarına da özenle gösterdiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, tamir ve bakımını yaptırdığını ve gerekli tüm önlemleri aldığını, sigorta güvencesini tamamlamış olmasına rağmen olay tarihinde istenmeyen yaralanmanın önüne geçilemediğini, müvekkili şirket ve çalışanının hiçbir kusurunun bulunmadığını bu nedenle meydana gelen zarardan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, herhangi bir tazminattan sorumlu tutulmaları halinde müvekkillerinin sigorta şirketi olan davalı … Sigorta A.Ş.’den sorumlu tutulmasını talep ettiklerini, kazaya karışan dorse ve çekicinin farklı plakalara sahip, farklı şirketlere ait olmasının dikkate alınması gerektiğini, diğer araç sürücüsünün kendi kusuru ve dikkatsizliği nedeni ile olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …cevap dilekçesinde özetle; açılan davada bu aşamadaki bilgi ve belgelere göre tam olarak kusurun tespitinin yapılamadığını, Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … soruşturma sayılı dosyasının sonuçlanmasının beklenmesi gerektiğini,
kazaya sebebiyet veren… ve aracın sahibi …. Şti. ve bu şirketin yaptırmış olduğu sigorta firmasına dava açılması gerektiğini, ceza soruşturması sonuçlandığında maddi gerçeğin daha net bir şekilde ortaya çıkacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. İnş. ve Malz. Pet. Med. …. Tic. Ltd. Şti. cevap dilekçesinde özetle; kazanın şirketleri adına kayıtlı olan … plakalı aracın Ankara- Polatlı arasında yolcu taşırken meydana geldiğini, açılan davada bu aşamadaki bilgi ve belgelere göre henüz tam olarak kusurun tespitinin yapılamadığını, Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … soruşturma sayılı dosyasının sonuçlanmasının beklenmesi gerektiğini, şirketlerinin sorumlu olabilmesi için şirkete atfedilecek bir kusurun olması gerektiğini, eğer varsa bu kusurun ne oranda olduğunun tespitinin gerektiğini, kazanın oluşumunda hiçbir kusurlarının bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren… ve aracın sahibi …. Şti.’ne ve bu şirketin yaptırmış olduğu sigorta firmasına dava açılması gerektiğini, ceza soruşturması sonuçlandığında maddi gerçeğin ortaya çıkacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı çekicinin müvekkili şirket nezdinde 08/04/2013-08/04/2014 tarihleri arasında … numaralı KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkili şirketin poliçeden dolayı sorumluğunun sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda kişi başına sakatlık azami 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartları uyarınca manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, davacının öncelikle … plakalı yolcu minibüsünün Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesine başvurması gerektiğini, bu poliçe teminatının yetersiz kalması halinde Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesine başvurması gerektiğini, davacı tarafından maddi tazminat talebinin niteliği konusunda açıklama yapılmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi teminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, bu giderlerin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerektiğini, kalıcı maluliyet tazminatı oranı belirlenirken bilinen ücret, belirlenebilir bir ücret yoksa asgari ücretin baz alınması gerektiğini, müvekkili şirkete dava tarihinden önce herhangi bir başvuru yapılmadığını, davacının ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı …. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, sigorta poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, 23/11/2015 tarihli kusur bilirkişisi raporu, 04/04/2016 tarihli aktüerya bilirkişisi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizin 2014/65 esasına kayden yapılan yargılama neticesinde davacının maddi tazminat talepli davasının kabulüne, manevi tazminat talepli davasının ise kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar…, …, …. …. ve Tic. Ltd. Şti. , … … Limited Şirketi, … … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 14/06/2016 tarihli ve 2014/65 E., 2016/401 K. sayılı kararının davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/06/2020 tarih ve 2019/4534 E., 2020/4135 K. sayılı ilamı ile “… 6098 sayılı TBK.’nın md. 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir…” denilerek Mahkememiz hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında, mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilen dosyada, yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/06/2020 tarih ve 2019/4534 E., 2020/4135 K. sayılı ilamı, kayıt ve belgeler ile usul ve yasaya uygun olarak alınan denetlenebilir bilirkişi raporu birlikte değerlendirilerek;
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/06/2020 tarih ve 2019/4534 E., 2020/4135 K. sayılı ilamının 1. Bendiyle kesinleşen maddi tazminat istemleriyle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Aynı Yargıtay ilamının 2 nolu bendiyle manevi tazminatın bir miktar az olduğu gerekçesiyle bozulan manevi tazminat istemine ilişkin Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi gözetilerek yapılan yeniden yargılama yapılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun “Manevi tazminat” başlıklı 56. maddesinde, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özellikleri göz önünde tutularak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Davacının yaralanmasının niteliği, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile paranın satın alma gücü birlikte ele alınarak, davacının tedavi sürecinde çektiği acının bir nebze olsun giderilmesi amacıyla, taraflardan birinin zenginleşmesine yol açmamak kaydıyla ve hakkaniyete uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olacağı sonuç ve kanaatiyle, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/06/2020 tarih ve 2019/4534 E., 2020/4135 K. sayılı ilamı da gözetilerek önceki yargılamada hükmedilen manevi tazminat miktarı bir miktar yükseltilerek manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yargıtay 17. HD’nin 2019/4534 esas 2020/4135 karar sayılı ilamı ile kesinleşen hususlarda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından manevi tazminat talepli olarak açılan davanın KISMEN KABULÜNE, 45.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden (22/06/2013) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar…, …, …. …. ve Tic. Ltd. Şti. , … … Limited Şirketi, … … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 3.073,95 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 256,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.817,79 TL’nin davalılar…, …, …. …. ve Tic. Ltd. Şti. , … … Limited Şirketi, … … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 256,16 TL peşin harcın davalılar…, …, …. …. ve Tic. Ltd. Şti. , … … Limited Şirketi, … … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Bozma öncesi Davacı tarafından sarf edilen 670,85 TL tebligat ve posta gideri ile 950,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.620,85 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 1.329,19 TL’nin davalı sigorta şirketlerinin sorumluluğunun 1.134,75 TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Bozma sonrası yapılan 406,15 TL tebligat posta giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 243,69 TL’nin davalılar…, …, …. …. ve Tic. Ltd. Şti. , … … Limited Şirketi, … … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince manevi tazminat yönünden davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 6.650,00 TL vekalet ücretinin davalılar…, …, …. …. ve Tic. Ltd. Şti. , … … Limited Şirketi, … … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalılar …. …. ve Tic. Ltd. Şti. ile … … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve … … Limited Şirketi’nin kendilerini vekille temsil ettirdikleri görülmekle, manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/2 maddesi gereğince takdir ve hesap edilen 4.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin, davalılar … ve … vekilinin ve davalı … Sigorta AŞ vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/02/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza

TASHİH ŞERHİ
Mahkememizin 16/02/2021 tarihli ve 2020/744 esas, 2021/90 karar sayılı hükmünün kanun yoluyla ilgili kısmında; “Dair, davacı vekilinin, davalılar … ve … vekilinin ve davalı … Sigorta AŞ vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.” şeklinde karar verilmiş ise de; dosyanın mahkememizin 2014/65 esasına kayden yapılan yargılaması sonucu verilen kararın temyiz yasa yolundan geçerek bozulmakla mahkememize gönderildiği ve mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği, iş bu esas üzerinden verilen kararın da temyiz yasa yoluna tabi olması gerekmekte iken sehven istinaf kanun yoluna tabi olduğunun belirtildiği anlaşılmakla Mahkememiz hükmünün kanun yoluyla ilgili kısmının; “Dair, davacı vekili ile davalılar …, … ve … Sigorta AŞ vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.” şeklinde tashihine karar verildi. 16/02/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza