Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/733 E. 2021/845 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/733 Esas – 2021/845
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/733 Esas
KARAR NO : 2021/845
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2020
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
K. YAZIM TARİHİ: 04/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … ile davalı arasında imzalanmış olan sözleşmeye istinaden kesilmiş olan faturaların ödenmemiş olduğunu, 26.04.2018 tarih E….sayılı yazı ile davalıya borcunu ödemesi için iadeli taahhütlü yazı gönderildiğini ve 03.05.2018 tarihinde …’a tebliğ edildiğini, ancak söz konusu borcun ödenmediğini beyan ederek, ödenmeyen toplam 102.900,00 TL değerindeki faturaların muaccel oldukları tarihten itibaren tahsil tarihine kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamış, duruşmalara katılmamıştır.
DELİLLER :Ticaret sicil kayıtları, taraflar arasında imzalanan sözleşme, faturalar, davacının ticari defter ve kayıtları, 15/09/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Taraflara ticari defter kayıtların dosyaya sunumu veya bulundukları yerin bildirilmesi için kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından müvekkili şirketin ticari defterlerinin bulundukları adres bildirilmiş, HMK 222 md. meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalı tarafça ticari defter ve kayıtlar dosyaya sunulmadığı gibi bulundukları yerle ilgili olarak da herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır.
Davacı kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya kazandırılan 15/09/2021 tarihli raporda özetle; Davacı yasal defterlerinin, ilgili dönemlerde fiziki olarak tutulduğu, 2013-2014-2015-2016-2017-2018 dönemi envanter defterlerinin sunulmadığı, sunulmayan envanter defterleri haricinde kalan defterlerin açılış noter tasdiki ve yevmiye defteri noter kapanış tasdikinin zamanında ve usulüne uygun yaptırıldığı, yasal defter kayıtları incelendiğinde; davacının, davalıya toplam 165.100,00.TL tutarında (…) adet fatura düzenlemiş olduğu, karşılığında (…) parça halinde toplam 62.200,00.TL tutarında ödeme aldığı ve dolayısıyla 102.900,00.TL tutarında bakiye kaldığı, söz konusu bakiyenin,davacının davalıya 26.04.2018 tarihinde düzenlemiş olduğu yazıda belirttiği ana para alacağı ile uyumlu olduğu, davacı tarafından davalıya düzenlenen 26.04.2018 tarihindeki yazıda belirtilen asıl alacak tutarı (102.900,00.TL) ile davacı yasal defterlerindeki davalı bakiyesinin (102.900,00) uyumlu olduğu ancak yazının tebliğ edilip edilmediğine ilişkin dosya içerisinde belge mevcut olmadığı için davalının temerrüde düşürülüp düşürülmediği ve alacağın muaceliyet kazanıp kazanmadığının anlaşılamadığı, davacının haklı görülmesi halinde, dava tarihi itibariyle faiz talebinin 3095 Sayılı Kanun (Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun) hükümlerine istinaden, yazının düzenlendiği tarihten (26.04.2018), dava tarihine (21.12.2020) kadar geçen (848) gün için çeşitli oranlarda ticari avans faiz tutarının 38.453,59.TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir.
Davacı ticari defterlerine dayanarak alacak talep etmiştir. Bir gerçek veya tüzel kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeyi yine kendi lehine delil olarak kullanamaması bir usul kuralıdır. Zira kişi kendi lehine, başkası aleyhine delil oluşturma eğilimine girebilir. Ancak, bir kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeye yine kendi lehine delil olarak dayanamayacağına ilişkin genel kurala bir istisna getirilmiş ve kanunda belirtilen şartlar altında ticari defterlerin sahibi lehine delil olacağı kabul edilmiştir. Sahibi tarafından oluşturulan ticari defter kayıtları, uyuşmazlığın her iki tarafının defter tutma yükümlülüğüne tabi olması ve uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasına ilişkin genel şartlar dışında, kanunda öngörülen ek şartların gerçekleşmesi halinde, sahibi lehine delil teşkil edebilir. Bu kuralın istisnası olan ticari defterlerle ispat HMK’nın 222/2-3. Maddesinde bazı sıkı şartlara bağlanmıştır. HMK 222/2’de, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz, usulüne uygun şekilde tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği hüküm altına alınmıştır. HMK 222/3. Maddesinde ise, HMK 222/2’de öngörülen şartlara uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının, sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır ( Yargıtay 15. HD’nin 13/06/2017 tarih ve 2/16/2310 E.2017/2537 K sayılı ilamı).
Davalı şirketin ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı adresine HMK 222 maddesi ihtarlı davetiye çıkarılmasına rağmen davalı yanca ticari defterler sunulmamış, bulundukları yerlerde bildirilmemiştir.
Davacı tarafa ait ticari defterlerin incelenmesi neticesinde ise; dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 102.900,00 TL anapara alacağının bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça söz konusu alacağın 26.04.2018 tarihli bir yazıyla davalıdan istendiği, söz konusu yazının dosya kapsamındaki PTT çıktısından görüleceği üzere 03/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış ve bu tarihte davalının davacı tarafından temerrüte düşürüldüğü kabul edilmiştir.
Tüm bu açıklamalar, HMK 222. maddesi ve belirtilen Yargıtay kararı ışığında davanın kabulüne 102.900,00 TL alacağın 03/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, faize ilişkin olan fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE ; 102.900,00 TL alacağın 03/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, faize ilişkin olan fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 7.029,09 TL harçtan peşin alınan 1.757,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.271,81 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.096,27 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 1.757,28 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.819,48 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 700,00 TL bilirkişi ücreti, 214,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 914,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 13.725,50 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/10/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza