Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/725 E. 2021/532 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/725 Esas – 2021/532
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/725 Esas
KARAR NO : 2021/532
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2020
KARAR TARİHİ: 06/07/2021
K. YAZIM TARİHİ: 12/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın …’e inşaat işinde taşeron olarak çalışmak ve gerekli malzemeler temin etmek üzere davalı ile anlaştığını ve müvekkili firmanın davalıya önden dava konusu 67.000,00 TL lik avans olarak çek verdiğini, fakat davalının çeki almasına rağmen inşaatta yapılması gereken inşaat işine başlamadığını, davalı sözleşmeye aykırı davranarak müvekkiline karşı olan edimlerini ifa etmediğini, müvekkilinin davalıdan edimlerini yerine getirmesi için birçok kez talepte bulunmasına rağmen davalı tarafın inşaatta yapması gereken işe başlamadığını, gerekli malzemeleri temin etmediğini ve inşaatta gerekli olan işçilikler yapılmadığı için de müvekkili firma tarafından söz konusu inşaat işi tamamlanamadığını, müvekkili firmanın davalı tarafa vermiş olduğu çekini de istediğini ancak davalı tarafın kötü niyetli bir şekilde hareket ederek dava konusu çeki müvekkiline iade etmediğini, hatta bu çeki bankaya ibraz ederek çekin yazdırılmasına sebebiyet verdiğini, davalının kasıtlı olarak bedelsiz olmasına rağmen bu çekleri yazdırarak müvekkili firmayı büyük zararlara uğrattığını bu konuda müvekkilinin uğradığı zararların tazmini için ceza davası ve hukuk davası açma hakkını da kullanacaklarını, dava konusu çeklerden dolayı müvekkilinin davalıya hiçbir borcu olmadığını, aksine davalı tarafından çek teminatının da çekilmesinden dolayı müvekkilinin alacağının bulunduğunu, müvekkili firmanın dava konusu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığını, davalının müvekkili firmanın yapmakta olduğu inşaatta üzerine düşen işçilikleri yapmadığı için müvekkilinin ekonomik olarak zor duruma düştüğünü ve ticari olarak yıprandığını, davalının müvekkiline sözleşme ile anlaşılan inşaat işçiliğini yapmadığı gibi haksız olarak müvekkiline karşı hem icra takip başlattığını hem de karşılıksız çek keşide etmek suçundan müvekkili hakkında şikayette bulunduğunu, davalı … tarafından, 67.000,00 TL bedelli için müvekkilim hakkında Ankara Batı İcra Ceza Mahkemesinin … sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını ve Ankara Batı … îcra Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyalarında Karşılıksız çek keşide etme suçu iddiası ile dava açtığını, söz konusu takip ve ceza davası haksız olarak açılmış olup müvekkilinin takibe ve suça konu çeke dair borcu bulunmadığını, müvekkili firmanın bu çeki inşaat işçiliklerinin davalı tarafından yapılması ve inşaat işçiliği için gereken malzemelerinin temin edilmesi için davalıya verdiğini, fakat davalı sözleşmeye aykırı davranarak ve hatta ilgili işe başlamadan önce müvekkilinden ön ödeme de alarak inşaat işçiliklerini yapmayıp müvekkilini mağdur ettiğini, davalının müvekkili firmayla anlaşılan inşaat işçiliklerini yapma ve inşaat işçiliği için gereken malzemelerinin temin edilmesi edimini yerine getirmediği gibi müvekkili hakkında haksız takip başlatıp eldeki davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, çekin müvekkili firma tarafından davalıya aralarındaki inşaat işiyle ilgili verildiğini, söz konusu inşaat işi yapılmadığından ve inşaat işçiliği için gereken malzemelerinin temin edilmediğinden dolayı çekın bedelsiz kaldığını, müvekkili firmaya karşı haksız ve kötü niyetle kullanılmasının söz konusu olduğunu belirterek Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında davalı tarafça haciz işlemleri yapılmaya başlandığından müvekkili firmanın ileride telafisi imkânsız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan icra takibinin,teminatsız veya mahkemenizce uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar, davaya konu icra takibine ödeme yapılmasını engeller mahiyette icra takip ve hacizlerin durdurulması için tedbir mahiyetinde takibin durdurulması kararı verilmesini, müvekkili firmanın davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının olumsuz ve yasal mevzuat hükümlerine açıkça aykırı işlem ve davranışları nedeniyle doğmuş ve doğacak her nevi müspet ve menfi zararlar ile munzam zararlar hakkımızın bu aşamada saklı tutulmasına karar verilmesini, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibinin iptaline, haksız ve kötü niyetli icra takibi için %20 den az olmamak şartıyla kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacı müvekkilime verilmesine, harç, gider ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı cevap dilekçesi ile özetle; dava dilekçesinde davacı tarafın gerçeğe aykırı iddialarını kabul etmediklerini, dava dilekçesinde belirtilenin aksine, uyuşmazlık konusu çekin inşaat işlerinin yapımı için verilmesi mevzubahis olmayıp, taraflar arasında bu yönde bir sözleşmenin de bulunmadığını, bizzat davacı tarafça emsal olarak dava dilekçesinde gösterilen Yargıtay kararında dahi, “taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi”nin irdelendiğini, somut olayda ise taraflar arasında bahsedildiği şekilde bir inşaat işlerine ilişkin ne yazılı ne de sözlü bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, illetten mücerret çek dolayısıyla borcu olmadığını ve aralarında bir ticari ilişki olduğunu ileri süren davacı-borçlu tarafın, kendilerine düşen ispat külfetini, Kanun’un aradığı yazılı delille yerine getirmediğinden haksız davanın reddi gerektiğini, tanık dinletme talebine muvafakat etmediklerini, yazılı delille iddiasını ortaya koyamadığı takdirde de davacının davasının esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin tacir olmadığını, bu çekin, davacı şirketin resmi hesaplarında yer almadığı kanaatinde olduklarını, resmi hesaplarına işlenen çekin, bu şekilde kolayca şahsi işler için kullanılamayacağını, çekin ticari iş nedeniyle verildiğini söyleyen davacı tarafın, dava dilekçesindeki delilleri arasında “ticari defter ve kayıtları” göstermemiş olmasının da büyük bir çelişki olduğunu, ticari işlerden kaynaklı verildiğini söyledikleri çek için en önemli delilin, davacı şirketin ticari kayıtları olacakken, bu delilin adının dahi geçmemesinin, davacı tarafın iddialarının dayanaksız olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, dava konusu çekin, dava dilekçesinde bahsedilen şekilde ticari bir iş için değil, davalı şirket yetkilisi … tarafından başka bir borç-alacak için, şahsi borcuna karşılık olarak keşide edildiğini ve taraflar arasında şirket yetkilisi …’in müvekkiline olan şahsi borcuna ilişkin olarak verildiğini, çek her ne kadar ciro edilmeden müvekkiline verilmiş olsa da, şirketin yetkilisi … ile müvekkilinin tanışıklıkları nedeniyle, kendisine güven duyarak şirket yetkilisi …’den alınan çek için müvekkili tarafından da ayrıca ciro talebinde bulunulmadığını, yani müvekkilinin şahsi olarak …’den alacağına karşılık şirket çekini yine şirketin yetkilisi … tarafından müvekkiline verildiğini, davacı-borçlu işlemin başından beri kötü niyetli olduğunu, çeki cirolamadan direk şirket adına düzenleyerek müvekkiline verdiğini, davacı-borçlunun iddia ettiğinin aksine dava konusu çekin ticari ilişkiden ve inşaat işinden kaynaklı işçilik ve malzeme bedeli olarak verilmediğini, müvekkilinin, aralarındaki şahsi ilişkiye istinaden şirket yetkilisi …’den aldığı çeki, çok doğal olarak tahsil amacıyla ilgili bankaya ibraz ettiğini, karşılığının olmadığını anlayınca da takibe koyduğunu, müvekkilinin, takibe konulan çekten dolayı alacaklı olduğu hususunda şüphe bulunmadığını, bu anlamda müvekkiline atfedilebilecek bir kusur, davacıyı zarara uğratma iddiasının da haklı bir yanı bulunmadığını, mesnetsiz iddiaların borçlu tarafın icra takibinden ve borçtan kurtulmaya yönelik çabası ve kurgusu olduğunu, müvekkilinin, söz konusu çekten kaynaklı herhangi bir mal teslimi ya da işçilik yapımına dair edim borcu altına girmiş olmayıp, karşı tarafın ileri sürdüğü hususların hiçbir doğruluk payı bulunmadığını, tüm bunların yanında, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, karşı tarafın iddiaları hayatın, özellikle de ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığını, kabul anlamına gelmemek ile birlikte, iddia edildiği gibi taraflar arasında ticari bir faaliyet amacıyla söz konusu çekin verildiği ve anlaşılan hiçbir edimini yerine getirmediği ileri sürülen müvekkiline karşı davacı tarafça herhangi bir yasal yola başvurulmamasının, ancak müvekkili tarafından başlatılan icra takibinden sonra davacı tarafça harekete geçilmesinin normal ve olağan olmadığını, icra takibi ve icra ceza mahkemesi yargılaması ile karşı karşıya kaldıktan sonra bu davanın açılması ve hayal ürünü iddiaların ortaya atılmasının karşı tarafın inandırıcılığı ve iddialarındaki samimiyeti hususunda her şeyi açıkça gözler önüne sermekte olduğunu, haksız davanın redde müstahak olduğunu, davacı tarafça sırf icra takibini sürüncemede bırakmak ve müvekkilini zarar uğratmak maksadıyla, haksız ve gerçek dışı iddialar eşliğinde, kötü niyetle dava ikame edilmesinin, icra dosyasının durdurulmasının talep edilmesinin açık ve net bir şekilde karşı tarafın kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, alacağın likit olması ve davacının kötüniyeti karşısında, davanın reddi ile alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, haksız, yersiz ve kötü niyetli davanın reddine, haksız ve kötü niyetle işbu dava ikame edildiğinden, alacağın likit olması da dikkate alınarak, dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere müvekkil lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün …-E. Sayılı Dosyası, Ankara Batı … İcra Ceza Mahkemesi’nin …-E. Sayılı Dosyası ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, çekten kaynaklı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Kıymetli evrak, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır (bonoların düzenlendiği 27.01.2004 günü yürürlükte bulunan 6762 s. TTK m.557, 6102 s. TTK m.645 ve Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, 2.b., Ankara 1997, s.975; Kınacıoğlu, N.: Kıymetli Evrak Hukuku, 5.b., Ankara 1999, s.247). Bononun keşidecisi bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (Öztan, s.173; Poroy, R./Tekinalp, Ü.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 15.b., İstanbul 2001, s.25). Türk hukuk öğretisinde kambiyo senetlerinin içerdiği hakkın doğumu konusundaki baskın görüş sözleşme teorisi ile açıklanmakta bu da güven ilkesi ile desteklenmektedir. Bu teoriye göre kambiyo senedinin düzenlenmesi ile içerdiği hak derhal vücut bulmaz, borcun doğumu için ayrıca senedin borç altına girmek kastıyla lehdara da verilmesi yani teslime ilişkin bir de ayni sözleşmenin mevcudiyeti gerekir (Bozer, A./Göle, C.: Kıymetli Evrak Hukuku, 7.b., Ankara 2017, s.21; Yılmaz, A.L.: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.51; Öztan, s.106; Kınacıoğlu, s.30 vd.). Bu sözleşmenin kurulması Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri gereği karşılıklı ve aynı yöndeki iradelerin açıklanması ile mümkündür. İradelerin açıklanması ve sakatlanması konusunda da aynı Kanunun hükümleri dikkate alınır.
6100 Sayılı HMK m. 201 gereğince; yazılı bir belgeye (senede) bağlanmış olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen hususların yazılı delillerle ispatlanması gerekir(Ankara BAM 22. HD nin 2017/527 E, 2017/442 K sayılı ilamı).Öte yandan, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Bu kapsamda davalı; dava konusu çekin, dava dilekçesinde bahsedilen şekilde ticari bir iş için değil, davalı şirket yetkilisi … tarafından başka bir borç-alacak için, şahsi borcuna karşılık olarak keşide edildiğini ve taraflar arasında şirket yetkilisi …’in müvekkiline olan şahsi borcuna ilişkin olarak verildiğini, Davacı ise ;Çeklerin inşaat işçiliklerinin davalı tarafından yapılması ve inşaat işçiliği için gereken malzemelerinin temin edilmesi için davalıya verdiğini avans çeki olarak verildiğinin iddia edildiği, hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürdüğü fakat buna ilişkin yazılı bir belgenin dosyada mevcut olmadığı kesin delillerden yemin deliline de davacının dayanmadığı bu kapsamda yapılan değerlendirme ile taraflar arasında çekin ödeme aracı olup, sebepten mücerret olduğu, çeklerin avans çeki olarak verildiğini ispat yükünün davacı tarafta olduğu, çeklerin hatır çeki, avans çeki vs. sebeplerle verildiğinin ve çeklerin bedelsiz kaldığına yönelik iddianın yazılı delil ve belgelerle ispat edilmesi gerektiğini ve davacı tarafça bu husus ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının haksız ve kötü niyetli olduğu kanaatine varılmadığından icra inkar tazminatına yer olmadığına,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.144,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.084,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.510,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 37,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.06/07/2021

Katip Hakim
E-imzalı✍ E-imzalı✍