Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/7 E. 2021/31 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2020/7 Esas – 2021/31
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/7
KARAR NO : 2021/31

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVA : Alacak/Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/01/2020
KARAR TARİHİ : 27/01/2021
K.YAZIM TARİHİ : 29/01/2021
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalılar arasında … adına kayıtlı “… Mah. … sanayi sitesi ….Cad.No: … …/ANKARA” adresinde bulunan taşınmazın müvekkili adına 375.000,00TL bedelle devri konusunda sözlü olarak anlaştıklarını, müvekkilinin taşınmaz bedeline mahsuben 12.09.2019 tarihinde 25.000,00TL, 17.09.2019 tarihinde 75.000,00TL olmak üzere toplam 100.000,00TL ödeme yaptığını,banka hesabına 25.09.2019 tarihinde 125.000,00TL, 26.09.2019 tarihinde 99.990,00TL para gönderdiğini, bakiye kalan 50.000,00TL için sekreter… tarafından tanzim edilen senedi imzalayarak …’e teslim ettiğini, taşınmazın bedelini ödemesine rağmen taşınmazın devrinin yapılmadığını, vade tarihi bulunmayan senedin tarafların anlaşmasına göre taşınmazın devri tarihinde ödenerek iade alınması gerekirken, taşınmaz devredilmediği gibi senet aslı da müvekkile iade edilmediğini, müvekkilinin defalarca talep etmesine rağmen bugüne kadar taşınmazın devrine yanaşmayan tarafların ayrıca müvekkilinin senedini de iade etmediğini, bu nedenle işbu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile bonunun bedelsizliğine ve iptaline karar verilmesi gerektiğini, satışa konu taşınmaz bedelinin tahsil edildiği halde bugüne kadar taşınmazın devri yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00TL alacağının davalılardan ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, borçlusu müvekkil lehdarı (Alacaklısı) … olan 50.000,00TL miktarlı 05.10.2019 tanzim tarihli, vade tarihi bulunmayan bononun bedelsizliğine, borçlu olmadığımızın testine ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Davacı vekili 23/11/2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 10.000,00TL olarak talep edilen asıl alacağı 224.990,00TL’ye çıkarttıklarını, bedelsizliğinin tespitini istedikleri 50.000,00TL bedelli bonaya ilişkin olarak da eksik harcı tamamladıklarını beyan etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili … ile … arasında herhangi bir ortaklık olmadığını, müvekkil … ile davacı arasında yazılı, sözlü yahut herhangi bir şekilde düzenlenmiş/imzalanmış taşınmaz satışı, devri, intikali sözleşmesi olmadığını, müvekkilinin davacıdan alacağının varlığını sebepten mücerret olarak kanıtlayan bonodan kurtulmak ve talep ettiği alacak ile de haksız bir kazanç elde etmek istediğini, bu nedenle daha önce banka kanalı ile yaptığı borç ödemelerini iş bu davaya konu ettiğini, müvekkil…’in, diğer müvekkil …’in sekreteri olmadığını, davacıdan elden herhangi bir ödeme almadığını, davacının müvekkili …’e borçlu olup dava dilekçesinde bahsi geçen banka kanalı ile yapılan ödemeleri de bu sebeple yaptığını, yine davacının iddia ettiği bono da bu sebeple müvekkiline verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Dava konusu taşınmazın tapu kaydı, ıslah dilekçesi ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davacı ile davalı … arasında harici taşınmaz satış sözleşmesi olup olmadığı, var ise bu sözleşme uyarınca davacının ne kadar ödeme yaptığı, borçlusu …, lehtarı … olan 50.000,00TL miktarlı 05/10/2019 tanzim tarihli, vade tarihi bulunmayan bononun bu harici taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca verilip verilmediği, davalı savunması uyarınca davacının davalıya borcu olup olmadığı, senedin ve paraların bu borç nedeniyle davacı tarafından davalıya verilip verilmediği, senedin bedelsizliği, borçlu olmadığının tespiti ve iptali ile alacak davası istemine ilişkindir.
Davacı, taşınmaz satış bedeline mahsuben davalılardan …’e ait banka hesabına 25/09/2019 tarihinde 125.000,00TL, 26/09/2019 tarihinde 99.990,00TL para gönderdiğini, …’in sekreteri…’e elden 12/09/2019 tarihinde 25.000,00TL, 17/09/2019 tarihinde 75.000,00TL ödeme yaptığını, ayrıca 05/10/2019 tarihinde borçlusu …, lehtarı … olan 50.000,00TL miktarlı 05/10/2019 tanzim tarihli, vade tarihi bulunmayan bonoyu düzenleyerek …’e teslim ettiğini iddia ederek eldeki davayı açmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı …’ın davalı …’e borçlu olup, dava dilekçesinde bahsi geçen banka kanalı ile yapılan ödemeleri bu sebeple yaptığını, yine davacının iddia ettiği bononun da bu sebeple davalı …’e verildiğini savunarak havale ile gönderilen paraların ve bononun ihdas nedenini talil etmiştir.
Bilindiği üzere ispat hakkı, adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olup, yasalarımızda düzenlenmiştir. İspatın konusu, uyuşmazlığın çözümünde etkili olan, tarafların anlaşamadığı ve çekişmeli olan vakıalardır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş olan vakıalar ise, çekişmeli olmadığından ispat konusu değildir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190.maddesi gereğince de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”

e-imza e-imza e-imza e-imza

Menfi tespit davalarında da, HMK’nın ispata ilişkin genel kuralları geçerlidir. Bu davalarda davacı taraf, borçlu olmadığını iddia ettiğine göre, olumsuz bir durumun ispatı mümkün olmadığından, kural olarak ispat yükü alacaklıya aittir. Başka bir ifade ile, menfi tespit davasında hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü alacaklıdadır. Bununla beraber, davacının iddiasına göre ispat yükünün yer değiştirmesi de mümkündür. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkiden doğan talep hakkına ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. (Bkz. Y.HGK’nun 12.10.2011 Tarih 2011/19-473 E 607 K 2003/19-781 E 768 K sayılı ilamları) Bu nedenle kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında, senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç sebebi karşılaştırılarak, ispat yükünün kime düşeceği belirlenir.
Kural olarak menfi tespit davasında davacı, dava konusu borcun hiç doğmadığını davalı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını ileri sürerse ispat yükü davalıya aittir. Zira hukuki ilişkinin varlığını ileri süren davalıdır. Ancak davacı hukuki ilişkinin varlığını kabul edip başka bir nedenle geçersiz olduğunu (ya da sona erdiğini) ileri sürerse, bu duurmda ise ispat yükü davacıdadır. Davacı bu durumda, varlığını kabul ettiği hukuki ilişkinin sona erdiğini ileri sürmekle ispat yükünü de üzerine almış olur. (Bkz. Y. HGK’nun 05.11.2013 Tarih 2013/695 E 630 K sayılı ilamı)
Ne var ki, menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafta olmakla beraber, alacak bir senede bağlanmış ise, bu durumda ispat yükü yer değiştirir. Başka bir ifade ile bu durumda senet nedeniyle borçlu olmadığını idida eden davacı, iddiasını ispat etmek zorunluluğundadır. Kambiyo senetlerinden olan bonoda seçimlik unsurlardan biri de bedel kaydıdır. Bedel kaydı, keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat açısından oldukça önemli ve tarafları bağlayıcıdır. Bedel kaydı içeren bononun lehtarı, artık senedin “kayıtsız ve şartsız bir borç ikrarı” olduğu yolundaki soyutluk kuralına dayanamaz. Senetteki borcun nedeni “malen” veya “nakden” olarak belirtilmiş ise tarafların yazılı borç sebebine dayanma hakkı olduğundan, ispat yükü, bunun aksini ileri süren tarafa aittir. Bu kayıtların aksinin savunulması, senedin ta’lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki böyle bir durumda da ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. (Bkz. 19.H.D.’nin 2013/17106-672, 2005/5101- 2128, 2005/2959-206, 11.H.D. 2012/11091-2498 sayılı ilamları) Örneğin, nakden kaydı taşıyan bononun davalı tarafından mal bedeli karşılığında düzenlendiğinin ileri sürülmesi halinde ispat yükü davalıya aittir. (Bkz. 19. H.D.’nin 2013/6178 E 3691 K sayılı ilamı)
Bu açıklamlardan sonra somut olaya bakılacak olursa; davacı, taşınmaz satış bedeline mahsuben davalılardan …’e ait banka hesabına 25/09/2019 tarihinde 125.000,00TL, 26/09/2019 tarihinde 99.990,00TL para gönderdiği, dekontlarda açıklama bölümünde dükkan ödemesi kaydının bulunduğu, dava konusu 05/10/2019 tarihinde borçlusu …, lehtarı … olan 50.000,00TL miktarlı 05/10/2019 tanzim tarihli, vade tarihi bulunmayan bonoda bedelin malen ahzolunduğu kaydının bulunduğu, davalı tarafın ise banka havalesi ile gönderilen paraların ve bononun davacı …’ın davalı …’e borç ödemesi olarak gönderildiğinin ve teslim edildiğini savunduğu, bu itibarla ispat yükünün gönderilen paraların ve bononun ihdas nedenini talil ettiğinden davalılara ait olduğu, davalıların banka havalesi ile gönderilen ve teslim edilen bononun davacının aldığı borcu ödemeye ilişkin delil ibraz etmediği, cevap dilekçesinde yemin deliline dayanıldığı, davalı tarafa davacıya yemin teklif edip etmeyecekleri hususunda usulüne uygun kesin süre verildiği, davalı vekilinin 18/11/2020 tarihli duruşmada davacı tarafa yemin teklif etmeyeceklerini beyan ettiği, bu itibarla davalının banka havalesi ile gönderilen 125.000,00TL ile 99.990,00TL’sının ve 05/10/2019 tarihinde borçlusu …, lehtarı … olan 50.000,00TL miktarlı 05/10/2019 tanzim tarihli, vade tarihi bulunmayan bononun davacının borcu nedeniyle verildiğini ispat edemediği anlaşıldığından davalı tarafından toplam 100.000,00TL’nin ödendiğini kabul etmediği, davacı tarafında elden 100.000,00TL ödediklerini ispat edemediğinden, davacının toplam…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…224.990,00TL alacağı talep etmekte haklı olduğu ve 05/10/2019 tarihinde borçlusu …, lehtarı … olan 50.000,00TL miktarlı 05/10/2019 tanzim tarihli, vade tarihi bulunmayan bono nedeniyle borçlu olmadığı anlaşıldığından davacının davalı … hakkında açtığı alacak ve menfi tespit davasının kabulüne, davacı ile davalı… arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı, davalı…’in diğer davalı …’in çalışanı olduğu, çalışan sıfatıyla davalı…’e dava açılamayacağı, davalı…’in pasif dava ehliyetinin olmadığı anlaşıldığından, davalı… hakkında açılan alacak ve menfi tespit davasının reddine karar vermek gerekmekle aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalı… hakkında açtığı alacak ve menfi tespit davasının pasif husumet ehliyeti olmadığından usulden REDDİNE,
2-A)Davacının davalı … hakkında açtığı menfi tespit davasının KABULÜNE,
Dava konusu ödeme tarihi belirtilmeyen alacaklısı …, borçlusu …, düzenleme tarihi 05/10/2019 olan 50.000,00 TL bedelli senet uyarınca davacının davalı …’e borçlu olmadığının TESPİTİ ile senedin İPTALİNE,
B)Davacının davalı … hakkında açtığı alacak davasının KABULÜNE,
224.990,00 TL alacağın; 125.000,00 TL kısmının ödeme tarihi olan 25/09/2019 tarihinden itibaren, 99.990,00 TL kısmının ödeme tarihi olan 26/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
3-a)Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 18.784,57TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 170,78TL ve ıslah yolu ile alınan 4.526,00TL harcın mahsubu ile bakiye 14.087,79TL harcın davalı …’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.129,49TL’nin davalı …’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 170,78TL peşin harç, 4.526,00TL ıslah harcı, 54,40TL başvurma harcı ve 7,80TL vekalet harcı olmak üzere toplam 4.758,98TL’nin davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olanan 27.699,30TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı…’in kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın red oranına göre hesap ve takdir olanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 92,50TL posta ve tebligat giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Karardan sonraki yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı İstinaf kanun yolu açık olmak üzere ( kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/01/2021

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza