Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/564 E. 2020/726 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/564 Esas – 2020/726
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/564 Esas
KARAR NO : 2020/726

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA :İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ :19/10/2020
KARAR TARİHİ:29/12/2020
K. YAZIM TARİHİ:05/01/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davacı kurum görevlilerince davalının adresindeki elektrik sayacında yapılan kontrol sonucu davalının kaçak/usulsüz tüketimde bulunduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine davalı borçluya Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile kaçak/usulsüz elektrik tüketim borcundan dolayı icra takibine girişildiğini, borçlu tarafından yasal süresi içinde borcun tamamına kaçak elektrik kullanılmadığı iddiası ile itirazda bulunulduğunu, davalı borçlunun, haksız ve kötü niyetli olarak icra takibini sürüncemede bırakmak için borcun tamamına itirazda bulunduğunu, arz ve izah edilen sebeplerden ötürü fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davalı borçlunun itirazının iptaline, haksız ve kötüniyetli olarak itiraz eden davalıdan %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; öncelikle davanın görülmesinde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu davanın görevli ve yetkili Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, somut olay bakımından 09/03/2018 tarihli tutanak ile fail ve fiil davacı yanca öğrenildiğini, bir yıllık sürenin işlemeye başladığını ve dava konusu talep hakkının zamanaşımına uğradığını, esasa girilmeksizin zamanaşımı nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, usule, hukuka ve gerçek duruma aykırı ve kabulü mümkün olmayan faturaya yasal süresi içerisinde noter kanalıyla itiraz edildiğini, sonrasında icra takibi yapılarak, işbu davanın açıldığını davanın esası bakımından taleplerin haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, Kooperatif sınırlarındaki elektrik tesisatının davalı kooperatif tarafından yaptırıldığını, resmen ve fiilen BEDAŞ’a devredildiğini bu konudaki tüm yetki ve sorumluluğun davacı kurumda olduğunu, elektrik tesisinin devrinin resmen ve fiilen BEDAŞ’a yapıldığı için yıllarca bakım ve onarım işlemlerinin davacı kurumca yapıldığını, şimdi ise, gerçek duruma ve aradan geçen zamanda yaşananlara rağmen, kaçak elektrik kullanımından bahisle yöneltilen talebin hukuka aykırı olduğunu, haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddi ile davalı lehine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına ve davacıdan tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava; kaçak/usulsüz elektrik tüketiminden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının bir sureti dosya arasına alınmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a),(b),(c),(d),(e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da açılan davanın maddede 6. bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun’un 1. maddesinde kooperatifler “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tarif edilmiştir. Maddede kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır. Maddedeki tariften anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanıma göre kooperatiflerin tacir kabul edilip tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. 6102 sayılı TTK’nın 124/1. maddesinde “kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Benzer hükümler, 6762 sayılı eski TTK’da da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamasında kooperatifler tacir olarak kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalı kooperatif olup, tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.29/12/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı