Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/559 E. 2021/44 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/559 Esas – 2021/44

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/559
KARAR NO : 2021/44

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2020
KARAR TARİHİ : 02/02/2021
K.YAZIM TARİHİ : 28/02/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkilinin Türkiye geneli başta olmak üzere yurt dışında Rusya, Türk Cumhuriyetleri, Afrika, Asya ve Arap Ülkelerinde tiyatro salonları, sinema salonları, gösteri merkezleri, performans salonları gibi hem inşai bilgi hem de teknik bilgi gerektiren pek çok orta ve büyük ölçekli projeleri yerine getirmekte olduğunu, müvekkili şirketin oldukça geniş bir coğrafyada hizmet veren profesyonel bir firma olup şirkete ait her bir bilgi ve belgenin oldukça önem arz ettiğini, bu sebeple müvekkili şirketin tüm çalışanları ile iş sözleşmesi akdettiğini, müvekkili şirket ile davalı … arasında 19/12/2017 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi akdedildiğini, anılan iş akdinin 03/04/2018 tarihinde sona erdiğini, söz konusu iş sözleşmesinin 22. Maddesinin 2. Paragrafında rekabet yasağı düzenlendiğini, bahsedilen sözleşme metnine aykırı olarak ve sözleşmede bahsedilen süre sona ermeden; davalı yanın “Ankara Sahne Sistemleri” adı altında, müvekkili şirketle aynı sektörde faaliyet göstermeye başladığını, yine davalı tarafından kurulan www…..com, www…..com, www…i.com ve www…..com adlı sitelerden müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyetlerini sürdürdüğünün tespit edildiğini, söz konusu sitelerde müvekkili şirket tarafından yapılan ve müvekkiline ait internet sitelerinde de görselleri yer alan işlerin görselleri kullanılmakta olduğunu, çalıştığı dönemde müvekkili şirkete ait Instagram, Facebook, Twitter ve YouTube sayfalarının yöneticiliğini yapan davalı yanın; iş akdinin sona ermesinin ardından söz konusu sitelerdeki paylaşımları, videoları vs. silmeye başladığını, kendisine işi gereği teslim edilen şifreleri ve şirkete ait sair bilgileri kötüye kullandığını, davalı yanın, iş akdinin sona ermesinin ardından müvekkili şirkete ait tüm ticari sırları ve müşteri portföyünü öğrenmeye çalıştığını, özellikle finans departmanının kullanmış olduğu mail adresinden anılan işlemin gerçekleştirilmiş olması müvekkili işrketin tüm mail hesaplarının, fiyat tekliflerinin, müşteri portföyünün vs. ele geçirilmesi anlamına geldiğini, bu durumun müvekkili şirketin tüm ticari hayatının tehlike altına girmesi anlamını taşıdığını, davalının müvekkili şirkete sona ermiş olan iş sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ödeme borcu bulunduğunu beyan ederek, her türlü fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik 500,00 TL bedelin temerrüt tarihinden itibaren işlemiş faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; davacı şirket tarafından ileri sürülen hususların bir kısmının, iş sözleşmesinin devam ettiği süreye dayandırıldığını, iş sözleşmesi süresince ortaya çıkan uyuşmazlıklarda iş mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenle görevsizlik kararı verilerek, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, davaya konu cezai şartın müvekkili ile davacı şirket arasında imzalanan 19.12.2017 tarihli iş sözleşmesine dayandığını, iş sözleşmesinin imzalanması aşamasında bu şartın müvekkili ile müzakere edilmeksizin sadece işçi aleyhine kararlaştırıldığını, Yargıtay’ın da tek taraflı yükümlülük getiren cezai şartların geçersizliğine ilişkin bir çok kararı bulunduğunu, ayrıca işe alınmama belirsizliği ve tedirginliği yaşayan müvekkilinin imzalamak zorunda kaldığını, müvekkilinin davacı şirkette çalışmış olduğu sürenin sadece 4 ay olmasına rağmen; 12 ay boyunca rekabet yasağına uymasının hakkaniyete aykırı olduğunu, dolayısıyla işbu cezai şartın yer ve zaman kapsamı açısından geçersiz olduğunu, nitekim Yargıtay belirli bir il bazındaki sınırlamaları bile geçersiz kabul ederken, davaya konu rekabet yasağında tüm Türkiye söz konusu olduğunu, dolayısıyla böyle bağlayıcı bir yasağın kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin çalışma şartlarının bu kadar kısıtlanmasının ekonomik geleceğini sarsacağını, Türk Borçlar Kanunun 445/1 maddesiyle; Rekabet yasağı kaydıyla işçinin ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı olacak biçimde tehlikeye düşürülemeyeceğinin garanti altına alındığını, ayrıca, Türk Borçlar Kanununda sadece işçi aleyhine cezai şart konulmasının geçerli kabul edilmediğini, işçi aleyhine konulan tek taraflı cezai şartlar; işverene tanınan imkanların işçiye tanınmamasından, dolayısıyla tarafların eşit şart ve imkanlarda bulunmadığından kabul edilmediğini, müvekkili ile davacı şirket arasında 19.12.2017 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmenin 03.04.2018 tarihinde; görev tanımı her ne kadar Dijital Medya Sorumlusu olarak geçse de; müvekkilin bilgi ve becerilerini keşfeden işveren tarafından sürekli olarak farklı görevler verilmesi, ücretinde ise herhangi bir değişiklik yapılmaması, bu duruma itiraz edince de mobing uygulanması nedeniyle müvekkili tarafından sona erdirildiğini, müvekkilinin iş akdi sona erdikten sonra farklı iş yerlerinde Web Tasarımcı olarak çalıştığını, dolayısıyla rekabet yasağına uygun davrandığını, müvekkilinin, davacı şirkette sadece 4 ay kadar çalıştığını, bu süre zarfında müvekkilinin davacı şirketin ticari sırlarına, müşteri bilgilerine ve müşterilerin kurumsal ihtiyaçlarına yönelik bilgileri edinip bunları davacı şirketin menfaatini zedeleyecek şekilde kullanabilmesi mümkün olmadığını, müvekkilinin şirkette dijital medya sorumlusu olarak görev yaptığını, bulunduğu pozisyon itibariyle de müşteri çevresi, üretim sırları vs bilgilere ulaşabilecek durumda olmadığını, davacı şirketin öne sürmüş olduğu web sitelerinin müvekkilinin kendi adına ve çok önceden almış olduğu, ticari niteliği olmayan bir web sitesi olduğunu, Türk hukuk sisteminde işçinin işverene ait işyerinde yapmakta olduğu işle ilgili doğrudan bir rekabet etmeme sınırı getirilebileceğini, müvekkilinin davacı şirkette yapmış olduğu iş ile ilgili doğrudan bir faaliyete girmediğinden sözleşmeye aykırı davranmadığını, rekabet yasağı kaydı ile hedeflenen amacın; müvekkilinin ekonomik varlığını tehlike altına soktuğunu, Nitekim işverenin haklı menfaatinin korunmasının sınırı işçinin ekonomik geleceğinin güvencesi olduğunu, müvekkilinin yaptığı ticari faaliyetlerle davacı şirketin maddi menfaatleri arasında illiyet bağı bulunmadığından rekabet yasağı kaydı ve dolayısıyla cezai şartın geçersiz olduğunu beyan ederek, davanın usulden, aksi kanaatte esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının… soruşturma sayılı dosyası, davalıya ait SGK kayıtları, davacı şirketin ticaret sicil kaydı, taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesi ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, davalının davacı aleyhine haksız rekabet ettiğinin tespiti ile cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Davalının, davacıya ait iş yerinde 19/12/2017 tarihinden iş akdinin sona erdiği 03/04/2018 tarihine kadar belirsiz iş sözleşmesi ile çalıştığı, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde iş akdinin sona erdiği tarihten itibaren 12 ay süreyle davacının iştigal mevzuunda faaliyette bulunan bir işyerinde rekabet yasağına ilişkin düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’nın 444-447.maddeleri arasında yer almaktadır.
12/10/2017 tarihli 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’ nun 5/1-a maddesine göre: ” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır. 7036 sayılı yasa 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girdiğinden ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi değiştirdiğinden, iş akdinin sona ermesinden sonra oluşacak rekabet yasağına ilişkin davalarda da iş mahkemeleri görevli olduğundan (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. HD sinin 2018/1914 E, 2019/692 K sayılı ilamı), somut olaydaki iş sözleşmesi yasal düzenlemeden sonra 03/04/2018 tarihinde sonlanmış olup, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.02/02/2021

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı