Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/514 E. 2021/761 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/514 Esas – 2021/761
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/514 Esas
KARAR NO : 2021/761
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/09/2020
KARAR TARİHİ: 12/10/2021
K. YAZIM TARİHİ: 25/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Müvekkili şirketin, 1983 yılında %100 yerli sermaye ile …’da kurulmuş olup, modern ve çevre dostu tesislerinde her marka ve tip araç için nitelikli oto camları ürettiğini, … olarak anılan “Orijinal Parça Üreticisi” olan şirketin, ürünlerini 50 ülkeye ihraç etmekte olan köklü ve tanınmış bir şirket olduğunu, uzun zaman, emek ve maddi kaynak harcayarak önemli bir bilgi ve tecrübe birikimine sahip olan müvekkili şirket için, faaliyet gösterdiği sektörün de bir gereği olarak “know-how” bilgisinin çok büyük bir öneme sahip olduğunu, oto camı üretmek amacıyla kurulan yeni bir … firmasının, istenen ürünleri çok kısa bir sürede standarda uygun biçimde üretebilmesinin, hazır bir “know-how” bilgisini kullanmadığı sürece imkânsız olduğunu, davalı şirketin kurucusu ve yetkilisi …’ın ihracaat müdürü olarak müvekkili şirket bünyesinde 25 yıl boyunca çalıştığını, bulunduğu pozisyonlar gereği üretimi yapılan bütün parçaların teknik detaylarına en ince ayrıntısına kadar ulaşabilecek durumda olan, müşteri çevresine ve sürekli anlaşmalara tam olarak vakıf olan davalı şirket yetkilisi …’ın ve davalı şirket çalışanı (müvekkili eski çalışanı) …’un, müvekkili şirketten 04.03.2019 tarihinde aynı gün, birlikte ve planlı bir şekilde ayrıldıklarını, nitekim davalı … kurucusu ve tek hissedarı …’ın, dikkat çekici ve ilginç gelişmelerin tesadüften ibaret olmadığını gösterir bir şekilde ve ileri sürülen hususların bir kısmının delili olarak davalı … Tic. A.Ş. adlı şirketini 11/10/2018 tarihinde, müvekkili bünyesinde çalışmaktayken ve müvekkilinin araba, telefon vs tüm altyapı ve imkanlarını kullanarak tek hissedar olarak kurduğunu, müvekkili … A.Ş. bünyesinde çalıştığı süreçte fabrika yeri kiraladığını, makine siparişleri verdiğini, davacı müvekkili şirketin ticari iş ve ilişki içinde olduğu firmalar ve genel olarak müşteri çevresinden gelen bilgiler doğrultusunda yapılan araştırmalar ve kurucusu ve hissedarı olduğu … Tic. A.Ş.nin Ticaret Sicil Gazetesi’ndeki bilgilerine bakıldığında … A.Ş.’nin müvekkili şirket ile aynı alanda ticari faaliyet yürüttüğünü, ayrıca, müvekkili şirketin eski çalışanları …, …, …, …, … ve …’un da davalı şirket bünyesinde çalıştığının öğrenildiğini, adı geçen çalışanların da, en az davalı kişiler kadar, müvekkili şirkette uzunca bir süre çalışıp, üretim sırları, ürün ve makinaları, müşteri çevresi, iş ortakları dâhil tüm iş ve işleyiş sırlarına vakıf olduklarını, …’un, müvekkili şirkette “Teknik Müdür” olarak 25 yıl çalıştığı için her türlü teknik bilginin, kendisinin bilgisi ve kontrolü altında olduğunu, müvekkili şirketten ayrılarak derhal … … A.Ş.’ye geçen bu kişinin elde ettiği teknik veriler, üretim sırları vs. doğrudan doğruya kullanılmaya başlandığını, … A.Ş. Şirketi kurucusu davalı …’a Ankara …. Noterliği vasıtası ile 10.05.2019 tarihinde ve ayrıca şüpheli … ve … A.Ş.’ye, müvekkili …’ın eski, … A.Ş.’nin yeni çalışanlarının her birine ayrı ayrı olmak üzere 04.06.2020 tarihinde Sincan …. Noterliği aracılığıyla ihtar çekildiğini, TTK 55’te Haksız Rekabet fiillerini işlemekte olduklarının ihtar edildiğini, ihtarı alan … A.Ş. ve ilgililerin haksız rekabet içinde olduklarını kabul etmeyerek aynı eylemlerine devam etme yolunu tercih ettiklerini, dava dışı … şirketi ile müvekkili arasındaki münhasır dağıtıcılık/tek tedarikçilik sözleşmesi yönünden: müvekkil şirket ile aralarında çok uzun süreden beri “münhasır dağıtıcılık/tek tedarikçilik” sözleşmesi bulunan …. merkezli …. adlı şirket için davalı şirket tarafından kurulduğu tarihten bu yana üretim yapıldığının tespit edildiğini mezkûr sözleşmeye göre, …’ın, müvekkili …’ın ürünlerinin … sınırları içinde münhasır dağıtım yetkisini elinde tutarken, … da … firmasının Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki tek tedarikçisi olarak hizmet verdiğini, müvekkili şirketin bu şirketle olan yıllık ihracat tutarının yaklaşık 7.000.000(yedimilyon) Amerikan Doları’nı bulduğunu, davalıların müvekkili şirkette çalışmış olmanın verdiği avantajla hem müvekkilinin teknik bilgi birikimini hem de müşteri çevresini haksız olarak kullandığını, müvekkilinin zarara uğratıldığını, davalı … ve adı geçen … adlı …. menşeili firma sahibi … arasında çok öncesinden ve ayrılmanın hemen sonrasında birtakım e-mail alışverişlerinin olduğunu, müvekkili …’a ait kurumsal mail adreslerine kendi hataları sonucu düşen e-maillerden anlaşıldığını, bu e-mailin ekinde yer alan … KOD’lu ürünün tamamen müvekkili …’a ait olduğunu, bilginin başka firmalar elinde olması ancak ticari sırrın dışarı taşınması ile mümkün olduğunu, bu durumun ise haksız rekabetin açık ve net göstergesi olduğunu, söz konusu haksız ve suç unsuru barındıran eylemler sebebiyle Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. Soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunduklarını, arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını, bu nedenlerle haksız rekabetin tespiti ve men’i ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı müvekkilinin uğradığı 1.000,00-TL maddi tazminat ile 50.000,00-TL manevi tazminatın haksız rekabetin başladığı tarihten bankalarca uygulanan en yüksek avans faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile karşı vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafından hiçbir haksız rekabete aykırı eylem bulunmamakla birlikte ne …’ın ne de …’un eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının düşünülemeyeceğini, müvekkili şirketin tüzel kişiliği bulunan bir anonim şirket olduğunu, ister şirket yetkilisi ister hissedarı olsun, üçüncü kişilerin eylemlerinden kimsenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını davacı taraf ile …’ın ve …’un ifadesine göre …’un geçmişteki iş sözleşmelerinde haksız rekabete ilişkin hiçbir hüküm bulunmadığını, …’ın yeni bir şirket kurması veya …’un aynı sektörde faaliyet gösteren müvekkili şirket bünyesinde işçi olarak çalışmasının hiçbir akdi ya da kanuni madde hükmüne aykırılık teşkil etmediğini, …’ın, davacı şirket ile arasındaki iş sözleşmesini, 01.03.2020 tarihinde emekli olmasının ardından 03.03.2020 tarihinde emekliliği nedeniyle sona erdirdiğini, …’ın, işten ayrılmadan birkaç ay önce de davacı şirket yetkilisine kendi işini kuracağını belirttiğini, davacı şirket yetkilisi ise …’ı tebrik ederek, hayırlısı olması temennilerinde bulunduğunu, davacı şirketin … A.Ş.’nin … tarafından kurulacağından haberdar olmadığı, aradan geçen uzun süreden sonra yeni bir şirket açmak için işten ayrıldığını anladıkları yönündeki iddialarının gerçeklikten uzak olduğunu, davacının …’a 10.05.2019 tarihinde müvekkili şirketi kapatması yönünde ihtarname göndermiş olmasının da müvekkili şirketin kurulumundan haberdar olduklarının açık göstergesi olduğunu, …’un ise işten ayrılmasının nedeninin, …’un müvekkili şirket yetkilisine söylediğine göre davacı şirket yetkilisi ile arasındaki tartışma olduğunu, … ile …’un birlikte hareket ederek müvekkili şirketi kurmaları gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin tek ortağı ve yetkilisinin, kuruluştan bu yana … olduğunu, …’un, davacı şirket ile arasındaki iş akdi sona erdikten çok ileri bir tarihte, 01.11.2019’da müvekkili şirkette işe başladığını ve 31.03.2020 tarihinde de müvekkili şirketteki işinden istifa ederek ayrıldığını, herhangi bir plan ya da saik bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde … ile ilgili yaptığı diğer iddiaların da tamamen mesnetsiz olduğunu, davacının eski işçileri olan …, …, …, …, … ve …’un müvekkili şirket bünyesinde çalışmalarının bir haksız rekabet eylemi ispatı gibi gösterilmeye çalışıldığını, bahsi geçen kişilerin çalışma hürriyeti ve sözleşme serbestisi kapsamında müvekkili şirkette çalışmalarında hiçbir engel bulunmamakta olup, bu nedenle davacının haksız ithamlarına itibar edilemeyeceğini, söz konusu işçilerin davacı ile aralarındaki iş sözleşmeleri farklı tarihlerde sona erdiğini, yine müvekkili şirketteki işlere de farklı zamanlarda başladıklarını, bahsi geçen işçilerin planlı bir şekilde davacıdan ayrılıp, müvekkili şirket ile iş sözleşmesi imzalamaları gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, bu kişilerin basit nitelikteki herhangi bir vasıf gerektirmeyen işlerde çalışan kişiler olduğunu, müvekkili şirketin bünyesinde hali hazırda 50’ye yakın işçi bulunduğunu, sadece bahsi geçen 5 kişinin …’dan ayrılan kişiler olmasının, … ilinde … sektöründe faaliyet gösteren az sayıda firma olması nedeniyle gayet normal bir durum olduğunu, …’dan ayrılan her kişinin de müvekkili şirkette çalışması gibi bir durumun da söz konusu olmadığını, müvekkili şirket bünyesinde teknik bilgi sahibi olan ve teknik olarak işi yapan mühendislerden bir tane dahi ….’da çalışması olan bulunmadığını, gerek işçiler tarafından gerek ise müvekkili şirket yetkilisi … tarafından cevabi ihtarnamelerin de çekildiğini, işçilerin TTK madde 55’e aykırı eylemlerde bulunmalarının mümkün olmadığını, işçilerin haksız rekabet eyleminde bulunmadıkları gibi kendileri ile … arasındaki iş sözleşmelerinde haksız rekabete ilişkin de bir hüküm bulunmadığını, bulunmuş olsa idi de davacının yapması gerekenin müvekkili şirkete karşı huzurdaki davayı açmak değil, işçilere karşı rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal nedeniyle İş Mahkemesi’nde dava ikame etmek olduğunu, davacının bahsettiği sözleşmenin de taraflarının davacı ve … şirketi olup, müvekkili şirketin sözleşmenin tarafı olmadığını, sözleşmenin ihlaline ilişkin hiçbir iddianın da müvekkiline yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacının iddia ettiğinin aksine, … şirketinin …’a vermiş olduğu bir münhasır üreticilik yetkisi bulunmadığını, …’a müvekkili ve davacı dışında başkaca firmalar tarafından da üretim yapılmakta ve ürün ihraç edilmekte olduğunu, bu nedenle, müvekkili şirketin herhangi bir haksız rekabetinden bahsedilemeyeceğini, davacının zarara uğradığı yönündeki iddiasının da tamamen mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin ilk ihracatını Mayıs 2020’de gerçekleştirebildiğini, müvekkili şirketin, kurulduğu günden bu yana zararda olduğunu, davacının zarara uğradığını kabul etmemekle birlikte, davacının zarar gördüğünün bir an için varsayılsa dahi işbu zararının müvekkilinin … ile yaptığı ticaretten kaynaklı olduğunu da kabul etmenin mümkün olmadığını, dava dilekçesindeki söz konusu mailin müvekkili şirkete hitaben gönderilmiş bir mail olmadığını, mailde adı geçen … kodlu ürünün, davacı şirketin patentli ürünü olmadığını, ticari sır niteliğini haiz olmadığını, ticari sır niteliğinde olmuş olsa idi çizimin … tarafından gönderilmesinin de mümkün olmayacağını, müvekkili ile davacının üretim şekli açısından da ciddi farklılıklar bulunduğunu, müvekkili şirketin, davacının iddia ettiğinin aksine hazır bilgi ile de faaliyetlerine başlamadığını, müvekkil şirketin, davacının patent vs. herhangi bir fikri mülkiyet hakkına sahip olduğu hiçbir ürünü üretmediğini, davacının adına tescilli hiçbir faydalı model vs. yöntemden yararlanmadığını,davacının uğradığı zararın müvekkili şirketten kaynaklı olduğuna dair de sunulan somut hiçbir delil bulunmadığını, davacının müvekkili şirketin çalışma hürriyetini tahdit etmekte gerek ise ihtarname çektiği işçilerin çalışma hürriyetine şerh koymaya çalıştığını, davacının bu davayı ikame etmesinin nedeninin, sektörde kendisi ile rekabet edilmesine dayanamaması ve haksız kazanç elde etme çabası olduğunu, tamamen ispattan uzak, soyut ve haksız rekabet hükümleri ile bağdaşmayan nitelikteki davanın sırf bu yönü ile dahi reddine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı …. Soruşturma sayılı dosyası, SGK kayıtları, tarafların ticari defter ve kayıtları ile ticaret sicil gazetesi suretleri, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı cevabi yazısı, … Tic AŞ cevabı, bilirkişi heyet raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi kurulu 09/04/2021 tarihli raporu ile özetle; davacı ve davalı teşebbüslerin aynı ilgili pazarda faaliyet gösteren rakip durumunda teşebbüsler olduğu, davalının şirketin, hissedarları ve çalışanları ile bir “ekonomik bütünlük” arz ettiği ve bu kişilerin rekabete ilişkin iş ve eylemlerden davalı konumda bulunan … San. ve Tic. A.Ş. sorumlu tutulabileceği, davacı tarafından iddia edilen eski çalışanlarından birinin emekli olarak rakip bir işletme kurmasının ve yine eski çalışanlarından bir kısmının bu işyerinde çatışmaya başlamalarının ve ayrıca yeni kurulan bu rakip işletmenin davacı müşterilerinden birine mamul ürün satmasının kendi başına haksız rekabet olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davalı tarafından imalatı yapılan ürünlerin davacı adına kayıtlı sınai mülkiyet hakkına konu bir ürün olduğu ya da patentli bir ürün olduğu yönünde dosya içeriğinde herhangi bir delil ya da ispat vasıtasının bulunmaması sebebiyle davalı ortağı ya da çalışanlarının kişisel bilgi ve tecrübelerini kullanarak üretim yapmalarının davacı aleyhine bir haksız rekabet anlamına gelmeyeceği, bu haliyle dava konusu eylemlerin davacı aleyhine haksız rekabet olarak değerlendirilebilecek fiiller olmadığı, ancak Sayın Mahkemenin dava konusu olay nedeniyle davacı şirketin davalı şirketten maddi tazminat talep edebileceği kanaatine varması halinde, talep edilebilecek maddi tazminat tutarının 54.033,47 TL olarak hesaplandığı, bununla birlikte davacı talebinin 1.000,00 TL olduğu, davacı tarafın manevi tazminat talebinin takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
GEREKÇE :Dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık davalının davacı şirkete karşı haksız rekabet teşkil eden bir eyleminin bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Haksız rekabet, rakipler arasında ya da tedarik eden ve müşteri arasında dürüstlük kuralına uygun olmayan ticari uygulamalardır. Ticaret hayatında dürüstlük kuralına uygun olmayan tüm eylem ve işlemlerdendir. Haksız rekabetten söz edebilmek için aldatıcı hareket ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışın bulunması şarttır. Haksız rekabetin üç unsuru bulunmaktadır: İktisadi rekabet, aldatıcı hareket ve dürüstlük kuralına aykırı çeşitli davranışlar, rekabet hakkının kötüye kullanılması. İktisadi rekabetten söz edebilmek için ortada ekonomik bir faaliyetin olması gerekmektedir. Ekonomik bir etkinlik olmaksızın iktisadi rekabetten ve dolayısıyla haksız rekabetin varlığından bahsedilemez. İktisadi rekabet ticaret hayatının önemli unsurlarından olduğu için çeşitli kanunlarla korunmuş ve desteklenmiştir. İktisadi rekabet bir haktır ve bu hak kullanılırken dürüstlük kuralına aykırı davranılmaması gerekmekledir. Bir firmanın kendisine rakip olan diğerbir firmayı kötülemesi, onun müşteri çevresini yanıltıcı hareketlerde bulunması vb. dürüstlük kuralına aykırıdır ve dolayısıyla haksız rekabet teşkil eder. Dürüstlük kuralı ile sınırları belli olan rekabet hakkının sınırları aşılmışsa burada kötüye kullanma vardır. Haksız rekabet hükümleri ile korunan rakipler değil rekabet hakkıdır ve dolayısıyla kötüye kullanmanın önlenmesini rakipten başkaca kişiler de isteyebilir. Ayrıca ilave etmek gerekirse, haksız rekabetten söz edebilmek için kusur şartı aranmamaktadır. Haksız rekabet sonucu uğranılan zararın giderimi için açılacak olan maddi tazminat davasında kusur şartı aranmaktadır. Her haksız fiilde olduğu gibi, haksız rekabetin doğmasına neden olan fiil ile oluşacak zarar veya zarar tehlikesi arasında nedensellik bağı olması gerektiğini de belirtmek gerekmektedir. Somut olayda,davalı şirketin kurucusu ve yetkilisi …’ın ihracaat müdürü olarak davacı şirket bünyesinde 25 yıl boyunca çalıştığını, bulunduğu pozisyonlar gereği üretimi yapılan bütün parçaların teknik detaylarına en ince ayrıntısına kadar ulaşabilecek durumda olan, müşteri çevresine ve sürekli anlaşmalara tam olarak vakıf olan davalı şirket yetkilisi …’ın ve davalı şirket çalışanı (davacı eski çalışanı) …’un, davacı şirketten 04.03.2019 tarihinde aynı gün, birlikte ve planlı bir şekilde ayrıldıklarını ve müşteri çevresini kullanarak davacı şirketi zarara uğrattığını iddia edildiği denetime elverişli bilirkişi raporu ile birlikte yapılan değerlendirmede iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağı getirilmiş olsa dahi işçinin sözleşmenin ifası sırasında edinmiş olduğu tecrübeler ve bilgilerden yararlanması kural olarak kısıtlanamamaktadır. Bu kapsamda davacı işletme eski çalışanlarından davalı işletme sahibine davacı müşterilerinden biri tarafından gönderilen e-posta’da … kodlu ve ekinde çizimine yer verilen ürüne ilişkin bilgilerin yer almasının tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği çünkü söz konusu ürünün davacı adına tescilli bir sınai mülkiyete konu bir ürün olmadığı, davacı ve davalı teşebbüslerin aynı ilgili pazarda faaliyet gösteren rakip durumunda teşebbüsler olduğu, davalının şirketin, hissedarları ve çalışanları ile bir “ekonomik bütünlük” arz ettiği ve bu kişilerin rekabete ilişkin iş ve eylemlerden davalı konumda bulunan … San. ve Tic. A.Ş. sorumlu tutulabileceği, davacı tarafından iddia edilen eski çalışanlarından birinin emekli olarak rakip bir işletme kurmasının ve yine eski çalışanlarından bir kısmının bu işyerinde çatışmaya başlamalarının Anayasal hak çalışma hürriyeti ve sözleşme serbestisi kapsamında değerlendirildiği ve ayrıca yeni kurulan bu rakip işletmenin davacı müşterilerinden birine mamul ürün satmasının kendi başına haksız rekabet olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davalı ortağı ya da çalışanlarının kişisel bilgi ve tecrübelerini kullanarak üretim yapmalarının davacı aleyhine bir haksız rekabet anlamına gelmeyeceği, bu haliyle dava konusu eylemlerin davacı aleyhine haksız rekabet olarak değerlendirilebilecek fiiller olmadığı, Hal böyle olunca ispatlanamayan davanın (tüm taleplerin) reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 870,96 TL harcın mahsubu ile bakiye 811,66 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.096,27 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan 20 TL tebligat giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 7.430,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/10/2021

Katip Hakim
E-imzalı✍ E-imzalı✍