Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/465 E. 2021/602 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/465 Esas – 2021/602
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/465 Esas
KARAR NO : 2021/602

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/09/2020
KARAR TARİHİ:07/09/2021
K. YAZIM TARİHİ:20/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların yıllardır ticari ilişki içerisinde olduğunu, müvekkilinin cari hesap ilişkisi içerisinde faturadan kalan bedel tutarında davalıdan alacaklı olduğunu, davalı aleyhine Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını ve davalı borçlu tarafından yapılan itiraz nedeniyle takibin durduğunu, dava şartı olan arabuluculuk görüşmelerinin de anlaşamama ile sonuçlandığını beyan ederek, davanın kabulü ile borçlunun takibe, asıl alacağa, faize ve tüm fer’ilerine ilişkin haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul etmemekle birlikte dava konusu alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, husumet, yetki, derdestlik ve diğer ilk itirazlarında bulunarak davanın reddini talep ettiklerini, alacak talebinin hangi hukuki noktaya dayandırıldığının anlaşılır olmadığını, davacının dava konusu icra takibinin Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası olduğunu, ancak davacının arabuluculuk icra dosyasının Ankara Batı İcra Dairesinin … E sayılı dosyası olduğunu, dava şartı arabuluculuk şartının yerine getirilmemiş olduğunu, işbu dava konusu fatura içeriğinde yer alanı malların ayıpsız bir şekilde müvekkiline tesliminin sağlanmadığını, davacının malı eksiksiz ve ayıpsız teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini, eksiksiz ayıpsız mal tesliminin gerçekleşmemiş olması nedeniyle müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını, borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklı tarafın edimini ifa etmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıya borcu olmamakla birlikte davacı şirketin edimini zamanında usulüne uygun ifa etmemesi nedeniyle menfi ve müspet zararları nedeniyle davacıdan alacağının bulunduğunu, her türlü dava haklarını saklı tuttuklarını, davayı kabul etmemekle birlikte davanın dava konusu icra takibinde asıl alacağa aylık %2,5 gecikme faizi uygulamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında bu yönde herhangi bir sözleşme hükmü bulunmadığını ve faiz oranının fahiş olduğunu, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, müvekkiline ihtarname gönderilmediğini beyan ederek davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine, davacının asıl alacağın %20’sindan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası, ticaret sicil kayıtları, tarafların ticari defter ve kayıtları, 05/02/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali talebine ilişkindir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının bir sureti getirtilerek dosyaya eklenmiştir.
Davacı (alacaklı) şirket vekili tarafından davalı (borçlu) şirket aleyhine 10/07/2020 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla 7.532,39 TL (22/09/2016 tarihli 22/09/2016 vadeli … numaralı 15.186,19 TL bedelli faturadan kalan) alacağı ve 8.580,73 TL (22/09/2016 vade tarihinden takip tarihine kadar işlemiş aylık 2,5 gecikme faizi) faiz toplamından oluşan 16.113,12 TL toplam alacağın ve alacağın tahsiline kadar aylık %2,5 gecikme faizi ile birlikte tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 17/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 21/07/2020 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu, eldeki davanın 09/09/2020 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 05/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dosya kapsamı ve taraf kayıtlarının incelenmesi neticesinde, Davacının 10.07.2020 tarihli Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibi ile davalıdan 7.532,39 TL anapara, 8.580,73 TL işlemiş faiz toplamı olan 15.186,19 TL alacağını talep ettiği, dosya kapsamında davacının davalıyı temerrüde düşürücü bir belgesinin bulunmadığı, davacının dosya kapsamındaki USB bellek içerisindeki 2016 yılı e-defterlerinin incelenmesi neticesinde alacağın dayanağı faturanın kayıtlarda yer aldığı, 31.10.2016 tarihi itibariyle davacının davalıdan 7.532,39 TL alacaklı olduğu, bu bakiyenin 2017 ve 2018 yılı muavin hesaplarında da gözüktüğü, davalımın 2018 yılı kayıtlarının davacının kayıtları ile örtüştüğü, 31.10.2016 tarihi itibariyle davalıya 7.532,39 TL borçlu olduğu, bu bakiye borcun 2017 yılı kayıtlarında da devam ettiği, ancak 2018 yılı kayıtlarına göre 08.06.2018 tarihli …nolu 15.186,19 TL tutarlı iade faturasının (22.09.2016 tarihli … nolu faturaya istinaden düzenlenen iade faturası açıklamalı) kaydının cari hesaba işlenmiş olduğu, söz konusu iade faturasının davacı kayıtlarında yer almadığı, davalı kayıtlarına göre 08.06.2018 tarihi itibariyle davalının davacıdan 7.653,80 TL alacaklı gözüktüğü bildirilmiştir.
Davacı ticari defterlerine dayanarak alacak talep etmiştir. Bir gerçek veya tüzel kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeyi yine kendi lehine delil olarak kullanamaması bir usul kuralıdır. Zira kişi kendi lehine, başkası aleyhine delil oluşturma eğilimine girebilir. Ancak, bir kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeye yine kendi lehine delil olarak dayanamayacağına ilişkin genel kurala bir istisna getirilmiş ve kanunda belirtilen şartlar altında ticari defterlerin sahibi lehine delil olacağı kabul edilmiştir. Sahibi tarafından oluşturulan ticari defter kayıtları, uyuşmazlığın her iki tarafının defter tutma yükümlülüğüne tabi olması ve uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasına ilişkin genel şartlar dışında, kanunda öngörülen ek şartların gerçekleşmesi halinde, sahibi lehine delil teşkil edebilir. Bu kuralın istisnası olan ticari defterlerle ispat HMK’nın 222/2-3. Maddesinde bazı sıkı şartlara bağlanmıştır. HMK 222/2’de, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz, usulüne uygun şekilde tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği hüküm altına alınmıştır. HMK 222/3. Maddesinde ise, HMK 222/2’de öngörülen şartlara uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının, sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.Taraflara ait ticari defterlerin karşılaştırılması neticesinde de; davacının e-defterlerinin incelenmesi neticesinde alacağın dayanağı faturanın kayıtlarda yer aldığı, 31.10.2016 tarihi itibariyle davacının davalıdan 7.532,39 TL alacaklı olduğu, bu bakiyenin 2017 ve 2018 yılı muavin hesaplarında da gözüktüğü, davalımın 2018 yılı kayıtlarının davacının kayıtları ile örtüştüğü, 31.10.2016 tarihi itibariyle davalıya 7.532,39 TL borçlu olduğu, bu bakiye borcun 2017 yılı kayıtlarında da devam ettiği, ancak 2018 yılı kayıtlarına göre 08.06.2018 tarihli … nolu 15.186,19 TL tutarlı iade faturasının (22.09.2016 tarihli …nolu faturaya istinaden düzenlenen iade faturası açıklamalı) kaydının cari hesaba işlenmiş olduğu, söz konusu iade faturasının davacı kayıtlarında yer almadığı, davalı kayıtlarına göre 08.06.2018 tarihi itibariyle davalının davacıdan 7.653,80 TL alacaklı gözüktüğü anlaşılmış, HMK 22 maddesi gereğince taraf ticari defterlerinin iade faturası dışında birbiriyle örtüştüğü, delil niteliği taşıdığı, davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair dosya kapsamında bir bilgi belgeye rastlanmadığından davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE ; Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın 7.532,39 TL üzerinden iptali ile birikmiş faiz olmaksızın takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile (takip talebindeki miktarı aşmamak üzere) birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-7.532,39 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 514,53 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 201,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 313,49 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.096,27 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 201,04 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı, 7,80 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 263,24 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 750,00 TL bilirkişi ücreti, 57,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 807,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 377,48 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/09/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza