Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/437 E. 2021/143 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/437 Esas – 2021/143
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/437 Esas
KARAR NO : 2021/143

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 28/10/2019
KARAR TARİHİ : 04/03/2021
K. YAZIM TARİHİ: 25/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, davalıdan olan kambiyo senedine dayalı alacağının tahsili için Sincan…. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile açılan icra takibi kesinleşmesine rağmen borcun ödenmediğini, alacağın tahsili gayesi ile davacının eski vekili tarafından, işbu icra dosyasından İİK madde 94’e göre yetki belgesi alınarak; Sincan …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile borçlu kooperatif adına tapuda tescili gereken taşınmazlarla ilgili olarak kooperatifin muhatabı olan arsa sahiplerine karşı tapu iptali ve tescil davası açıldığını, davanın kabulüne dair verilen kararın kesinleştiğini, lakin anılan dava sürecinde icra dosyasının takipsiz bırakıldığı iddiası ile davalı tarafça Sincan İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile takibin taliki veya iptali istemi ile dava açıldığını, önce bu davanın reddine karar verildiğini fakat kararın Yargıtay’ca bozulduğunu, bozma sonrası … Esas sırasına kayden yapılan yargılamada bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verildiğini, bu süreçte icra dosyasının …, sonrasında 2015/13347 ve en son da … esasını aldığını, İcra mahkemesinin kararının kesinleşip kesinleşmediği hususunda mahkeme ile yazışma yapıp akıbetin taraflarına tebliği taleplerinin icra müdürlüğünce kabul edildiğini ve icra mahkemesine yazı yazıldığını ve bir yandan da taraflarınca zorunlu arabuluculuk müracaatı yapıldığını ancak olumsuz sonuçlandığını, çünkü davalı kooperatifin son yöneticilerinin yetkilerinin genel kurul yapılmadığı için sona ermiş olduğu gibi avukatlarına verdikleri vekaletnamede de arabuluculuk yetkisinin bulunmadığını, en önemlisi de görev ve temsil yetkisi sona eren avukatlara çıkarılan eski vekaletle davalı kooperatifin hiçbir hukuki iş ve davada temsilinin söz konusu olamayacağını, 6100 sayılı HMK.nun 52. maddesine göre tüzel kişilerin yetkili organları tarafından temsil edileceğini, HMK’nun 53. maddesi hükmü uyarınca, dava takip yetkisinin, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisi olduğunu, tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması ve ayrıca dava yetkisine sahip olunması ve bunun yanında vekil aracılığı ile takip edilen davalarda, vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamesinin bulunmasının HMK’nın 114. maddesi hükmü gereğince “dava şartı” olduğunu ve yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesinin zorunlu olduğunu, davalının usulüne uygun yönetim yetkisi devam eden kişilerce düzenlenmiş avukat vekaleti bulunmadığından arabuluculuk görüşmesine davalının, hukuki anlamda geçerli olarak katılmadığını, icra mahkemesi kararının kesinleştiğinin taraflarına 28/10/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, tebliğden itibaren 7 gün içinde zamanaşımının vaki olmadığını ispatı sadedinde işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, çünkü her ne kadar Sincan İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile yapılan yargılamada; icra takibinin zamanaşımına uğradığı kabul edilmişse de; gerçekte takibin zamanaşımına uğramadığını, çünkü takip alacaklısı olan davacının eski vekili tarafından icra dosyasından 25/02/2005 tarihinde enkaz satış talebinde bulunulduğunu daha sonra «inşaat sözleşmesine göre borçluya intikal edecek hissenin borçluya tescili için dava açmak üzere» 21/03/2005 tarihinde yetki belgesi istenildiğini ve icra müdürlüğünce de İİK madde 94’e göre «tescil için yetki belgesi» verildiğini, davacı tarafından işbu yetki belgesine dayanılarak alacağın tahsili gayesi ile Sincan ….Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasından 17/05/2005 tarihinde bir tapu iptal ve tescil davası açıldığını, dava konusu taşınmazların üçüncü kişilere devrini önlemek için mahkemece tapuya şerh verildiğini, yapılan yargılama sonucunda da davanın olumlu sonuçlandığını, kararın 09/12/2010 tarihinde kesinleştiğini ve hatta davada verilen karara konu taşınmazın icra dosyasından ihalesinin dahi gerçekleştiğini,
TTK madde 662’ye göre müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir.
TBK madde l54/2’ye göre; “alacaklı, dava veya defi yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa veya icra takibinde bulunmuşsa veya iflas masasına başvurmuşsa” zamanaşımı kesilir hükmü içerdiğini, Davaya konu olayda; alacaklı vekilinin kambiyo takibine ilişkin icra dosyasında “İnşaat sözleşmesine göre borçluya intikal edecek hissenin borçluya tescili için dava açmak üzere” yetki belgesi istemesinin neticede bir icra talebi olduğunu ve bu talep üzerine aldığı yetki belgesine dayanarak genel mahkeme olan Sincan ….Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile dava açıp davalıya ait taşınmazların tapu kaydına ihtiyati tedbir işletmesinin alacağın tahsilini sağlamaya yarayan ve alacaklının “takibin devamına yönelik iradesini” gösteren bir işlem olduğunu ve bu işlemin zamanaşımını keseceğini, zira davacı alacaklı tarafından Sincan ….AHM’nin … E. sayılı dosyası ile açılan davanın, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin alacağını tahsil etme gayesinde olan alacaklının, haczi kabil başkaca bir malı bulunmayan borçludan başka türlü alacağını tahsil etme imkanı kalmadığından kambiyo senetleri hukuku kapsamındaki alacağını tahsile yönelik zamanaşımını kesen takibin devamına ve alacağın tespitine yönelik bir eda davası olup zamanaşımını keseceğini, zamanaşımını kesecek işlemlerin alacaklı tarafından icra takibinin devamını sağlamaya yönelik olarak yapılan işlemler olduğunu, Sincan ….Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile açılan davanın sebebinin, Sincan l.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası olduğunu, Sincan ….Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasına konu davayı açılabilmek için takip alacaklısının, Sincan …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasından yetki belgesi aldığını ve davayı da sonuna kadar devam ettirdiğini, davada verilen kararı kesinleştirerek kesinleşen ilam doğrultusunda icra dosyasından satış talebinde bulunup satışı da gerçekleştirdiğini, tüm bu akış karşısında; takip alacaklısının alacağını tahsile yönelik iradesinin devam ettiğinin açıkça sabit olduğunu, davacı-alacaklı müvekkilinin Sincan …Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile verilen karar üzerine bu kararın icrasını icra dosyasında devam ettirdiği de dikkate alındığında “dar yetkili” icra mahkemesinin verdiği karar ile takibin zamanaşımına uğradığına dair kararının doğru olmadığını, icra mahkemesi kararının kesinleştiğinin taraflarına 28/10/2019 tarihinde tebliğ edildiğini ve taraflarınca 7 gün içinde zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde işbu davayı açtıklarını, işbu davayı açmakta hukuki yararları bulunduğunu, zira davalı-borçlu, zamanaşımına uğradığı (kabul etmemekle beraber) halde icra dosyasından usulsüz gerçekleşen ihale üzerine borçluya ait 5 nolu bağımsız bölümü alacağına mahsuben satın alan müvekkiline karşı Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile dava açtığı gibi müvekkilinin halen dahi alacağını tam olarak tahsil edemediğini, davacı müvekkilinin alacağının zamanaşımına uğramadığını, Sincan İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı ilamının kesinleştiğinin taraflarına tebliğinden 7 gün geçene kadarki süreçte takibin askıda olduğunu, taraflarınca da işte bu 7 günlük süre içinde işbu davanın açıldığını beyan ederek, Sincan …İcra Müdürlüğünün eski …, yeni … E. sayılı dosyasında takip zamanaşımının vaki olmadığının tespitine, yargı giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, kesin hüküm dokunulmazlığının ihlal edildiğini, davacının davaya konu ettiği icra takibi hakkında daha öncesinden verilen ve aşamalardan geçerek kesinleşen bir mahkeme kararı olduğunu, zira, Davacı alacaklının müvekkili kooperatif aleyhine Sincan … İcra Müdürlüğünün … Es. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını, daha sonra son bir yıl işlem yapılmadığı için dosyanın işlemden kaldırıldığını, alacaklının dosyayı yenilediğini ve yenileme muhtırasının taraflarına tebliğ edildiğini, icra müdürlüğüne süresinde yaptıkları zamanaşımı itirazının reddedildiğini, bunun üzerine Ankara Batı (Sincan) İcra Hukuk Mahkemesi’ne açtıkları zamanaşımı nedeniyle kambiyo takibinin iptali davasında; takibe konu kambiyo senedinin 28.01.2004 vadeli, 9.500 TL bedelli olduğu, icra takibine 22.07.2004 tarihinde konu edildiği, takip tarihi itibariyle 5 yıl 24 gün geçtiği, icra dosyasında en son 21.03.2005 günü işlem yapıldığı; bunun üzerine 22.03.2006 tarihinde dosyanın işlemden kaldırıldığı, zamanaşımı süresinin geri kalan kısmı olan 2 yıl 6 ay 6 günlük sürenin işlemeye başladığı, 28.06.2008 tarihinde kamiyo senedinin zamanaşımına uğradığı, bu tarihten sonra kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi yapılamayacağı, oysa alacaklının 2011 yılında icra takibini yenilediği, bu nedenle kambiyo takibinin iptal edilmesi gerektiği iddiasıyla dava açıldığını, Sincan İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası üzerinden açılan bu davada her ne kadar ilk derece mahkemesi davanın reddine karar vermişse de verilen bu kararın taraflarınca temyiz edildiğini ve Yargıtay 12. H.D. 26.01.2012 tarih 2011/15518 E. 2012/1765 K. sayılı kararı ile zamanaşımı iddiamızın kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının bozulduğunu, bozmaya uyan ilk derece mahkemesince 19.06.2012 tarih … E. 2012/111 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, karar duruşmasında davalı vekilinin duruşmada hazır bulunduğunu ve tefhimden itibaren işleyen 10 gün içinde karar temyiz edilmediğinden kesinleştiğini, bütün bunlar ortada iken davacının huzurdaki davasının kesin hüküm dokunulmazlığını ihlal olduğunu, zira ilk derece mahkemesince verilen ikinci kararın taraflarca temyiz edilmediğinden kesinleşmesi karşısında bu hususun bir daha dava konusu yapılmasının usül ve yasalara aykırı olduğunu, öte yandan Sincan İcra Hukuk Mahkemesi’nin verdiği karar ile Ankara Batı icra Müdürlüğünün (eski …. İcra Müdürlüğü … Es.) dosyasında takip iptal edildiğinden bu takibin yenilenmesinin de mümkün olmadığını, davaya konu edilen icra müdürlüğü dosyasının dayanağının kambiyo senedi olduğunu, kambiyo senetleri vade tarihinden itibaren 3 yıl işlem görmezse kambiyo senedi vasfını yitireceğini, Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin bu konuda çok açık olduğunu ve “istisna”sı, “yahut”u olmadığını, bu kadar açık bir hükme rağmen huzurdaki davanın hiçbir hukuki değeri olmadığını, kaldı ki Sincan İcra hukuk Mahkemesi’nin kararı olmasa bile 2011 yılında yenilenen icra müdürlüğü dosyasının 2012 yılında takipsiz bırakıldığını ve 2019 yılında yenilendiğini beyan ederek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı İcra Dairesinin … (eski …) esas sayılı takip dosyası, Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara Batı İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, icra takibinin zamanaşımına uğramadığının tespiti talebine ilişkindir.
Mahkememizin 2019/591 esasına kayden açılan davada yapılan yargılama sonucunda, mahkememizce 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine dair verilen 23/01/2020 tarih 2019/591 esas 2020/40 karar sayılı karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 08/07/2020 tarih 2020/534-825 E-K. Sayılı ilamı ile “…Eldeki istinaf istemine konu davada ise, davacı yan İİK’nın 33/a maddesinin 2. fıkrasındaki “Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vakı olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder” düzenlemesine dayalı olarak zamanaşımının vaki olmadığının tespiti davası açmıştır.
Mahkeme kararında birden farklı gerekçe ortaya konulduğu anlaşılmasına karşın hükümde hukuki yarara ilişkin Kanuni düzenlemelere yer verdiği anlaşılmaktadır. Öncelikle bu yönden verilen karar ele alındığında, İİK’nın 33/a maddesinde esasen İcra Hukuk Mahkemesince zamanaşımı nedeni ile verilen icranın bırakılması kararına karşı “zamanaşımının vakı olmadığını” ispata yönelik olarak genel mahkemede dava açma imkanı getirilmiş olup Kanuni olarak tanınmış sözkonusu imkanın kullanılmasında hukuki yararın varlığı muhakkaktır. Bu anlamda mahkemece yanılgılı değerlendirme ile hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir.
Bunun yanında mahkemece 33/a maddesinin yalnızca ilamlara ilişkin olarak verilen icranın geri bırakılması kararı ile ilgili olduğu ve somut olayda uygulama yeri olmadığı gerekçesini ele aldığımızda ise; kambiyo senetlerine özgü takiplere ilişkin uygulanacak hükümlerden olan İİK’nın “uygulanacak diğer hükümler” başlıklı 170/b maddesi “61 inci maddenin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları ve 62 ilâ 72 nci maddeler bu fasıl hükümlerine aykırı olmadıkça, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip hakkında da uygulanır.
İİK’nın 71. maddesinin 2. fıkrası “Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33 a. maddesi hükmü kıyasen uygulanır” hükmünü içermektedir.
İİK’nın 33/a maddesinin 2. fıkrasına ise yukarıda yer verilmiştir. Görüldüğü gibi zikredilen İİK hükümleri göz önüne alındığında somut olay yönünden 33/a maddesinin uygulama yeri bulunmakta olup mahkemenin bu yöndeki gerekçesi de yerinde değildir.
Son olarak mahkemece 33/a maddesinde öngörülen 7 günlük sürenin kaçırılmış olduğu değerlendirilmiş ise de, sözkonusu hak düşürücü süre olup sürenin başlangıcı maddede özellikle vurgulandığı üzere “icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliği” ile mümkün olduğundan mahkemece bu yönden her hangi bir delil toplanmadığı da anlaşılmaktadır. Zira İcra Hukuk Mahkemesinden celp edilen belgeler arasında kararın kesinleştiğinin tebliğine ilişkin tebligat evrakları yer almamaktadır.
Sonuç olarak mahkemece hukuki yararın varlığı ve davacının talep konusu ettiği 33/a maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulama yerinin varlığı kabul edilerek, öncelikle maddedeki 7 günlük hak düşürücü seri içerisinde davanın açılıp açılmadığının belirlenmesi için İcra Hukuk Mahkemesi dosyasının celp edilerek incelenmesi, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması halinde davanın esası hakkında bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi, aksi halde davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmaması nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru olmamış açıklanan gerekçelerle kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir…” denilerek, mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiş, dava dosyası mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Ankara Batı …. İcra Hukuk Mahkemesinin … E., Sincan …. İcra Müdürlüğünün … E. (En son … E.), Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E., Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E.sayılı dosyalarının birer sureti getirtilerek dosyaya eklenmiştir.
Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacısının S.S. … KYK, davalısının … olduğu, takibin taliki veya iptali talepli davada 18/03/2011 tarihinde Sincan …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyasıyla TTK 662 maddesine göre zamanaşımının kesildiğinden bahisle davanın reddine karar verildiği, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 2011/15518 esas, 2012/1765 karar sayılı kararıyla söz konusu davanın TTK 662. Maddesi kapsamında sayılan davalardan olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği ve yapılan yeni yargılamada bozma ilamına uyularak 19/06/2012 tarihinde davanın kabulüne, Sincan …. İcra Müdürlüğünün … E. (Eski … E.) sayılı dosyası ile davalı alacaklı … tarafından davacı borçlu S.S. … KYK aleyhinde yapılan icra takibinin “takibin zamanaşımına uğraması nedeniyle” iptaline karar verildiği, verilen bu karar 02/07/2012 tarihinde kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin TTK 662. Maddelerine göre zamanaşımını kesen sebep olarak ileri sürdüğü ve 09/12/2010 tarihinde kesinleşen Sincan … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davanın tapu iptal ve tescil davası olduğu görülmüştür.
Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 2011/15518 esas, 2012/1765 karar sayılı, 2013/12728 esas, 2013/20219 karar sayılı, 2019/10722 esas, 2020/4876 karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; TTK’nun 662.maddesinde dava açılmasından anlaşılması gereken kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla genel mahkemede usulüne uygun bir dava açılmasıdır. Tapu iptal ve tescil davası, anılan maddede belirtilen nitelikte zamanaşımını kesen dava niteliğinde olmayıp, davanın devamı süresince zamanaşımı işlemeye devam edecektir. Bu gerekçelerle icra takibinin zamanaşımına uğramadığının tespiti talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde dosyamız arasında bulunan İcra Hukuk Mahkemesi dosyasının Ankara Batı 1.Asliye Hukuk Mahkemesine iadesine,
3-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 04/03/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza