Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/427 E. 2020/549 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/427 Esas – 2020/549

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/427 Esas
KARAR NO : 2020/549

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Kasko Poliçesi Kapsamında)
DAVA TARİHİ: 19/08/2020
KARAR TARİHİ: 27/10/2020
K.YAZIM TARİHİ : 02/11/2020
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; 22/06/2020 tarihinde müvekkilinin idaresindeki … plakalı araç ile …’e ait ve onun idaresindeki … plakalı aracın maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını ve bu kaza sonucu müvekkiline ait aracın hasar gördüğünü, her ne kadar kaza tespit tutanağı ile müvekkiline %100 kusurlu yüklenmiş ise de dava konusu kazada müvekkilinin kusursuz olduğunu, müvekkilinin kaza tarihini kapsayacak şekilde 19/11/2019 tarihinde davalı sigorta şirketinden Genişletilmiş Kasko Poliçesi yaptırdığını, mevcut kaza nedeniyle hazırlatılan ekspertiz raporunda, aracın değişim ve onarım yapılan parça bedelleri, işçilik bedelleri ve piyasa rayiç bedelleri dikkate alındığında müvekkilinin aracında 14.514,07 TL hasar meydana geldiğinin tespit edildiğini, ayrıca müvekkiline ait aracın camında meydana gelen çatlama nedeniyle poliçe kapsamında 01/07/2020 tarihinde camının değiştirildiğini fakat poliçede muafiyet uygulanmayacağı belirtilmesine rağmen 288,00 TL fark alındığını, müvekkiline ait araçta meydana gelen zararın tespiti amacıyla Sigorta Eksperinden faydalanıldığını, bağımsız sigorta eksperi tarafından rapor tanzim edildiğini, sigorta eksperince bu hizmetin karşılığı olarak, kendisine 450,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin onarım sürecinde aracını kullanamadığını, poliçe kapsamında olmasına ve talep edilmesine rağmen müvekkiline ikame araç verilmediğini, davalı sigorta şirketine gönderilen başvurunun/ihtarnamenin 30/06/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşmaya varılamadığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 50,00 TL hasar bedeli, 50,00 TL ekspertiz ücreti olmak üzere şimdilik 100,00 TL ‘nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile ikame araç sağlanmadığından, onarım süresi boyunca hesaplanacak ikame araç bedeli olarak şimdilik 50,00 TL’nin davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; davaya konu… plakalı aracın müvekkili şirketçe tanzim olunan Kasko poliçesi ile TTK’un amir hükümleri ve poliçe genel ve özel şartları kapsamında teminat altına alındığını, başvuruya konu aracın 22.06.2020 tarihinde hasara uğramış buna mukabil hasara ilişkin müvekkili şirkete herhangi bir bildirimde bulunma gereği duyulmadan araç üzerinde ekspertiz incelemesi yaptırıldığını ve aracın hasarının anlaşmalı olmayan serviste tamir edilmek suretiyle giderildiğini, bu durumun gerek TTk ve gerekse poliçe genel ve özel şartlarına aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili şirketçe tanzim edilmiş poliçede hasar halinde hasar tazmin yönteminin de ayrıntılı şekilde belirlendiğini, poliçenin ilgili maddelerinde hasar halinde tazminin nasıl yapılacağı ile hasar halinde parça tedarik yönteminin ayrıntıları ile açıklandığını, davacı tarafça tüm bu açık düzenlemelere karşın hasarın gerçekleştiğine dair kanuni süresi içerisinde ihbar yapılmadığını, müvekkili şirketin hasarı inceleme ve poliçe genel ve özel şartları çerçevesinde daha uygun bir maliyetle tazmin etme imkanının elinden alındığını, müvekkili şirketin hasarın teminat dahilinde bir ahvalde gerçekleşip gerçekleşmediğini inceleme imkanı dahi olmadığını, davacı tarafça, aracı tamir ettikten sonra müvekkili şirkete hasar başvurusu yaptığını ve müvekkili tarafından yaptırılan eksper incelenmesinde ekspere aracı göstermekten imtina ettiğini, davacı tarafın menfaat değişikliği sebebiyle başvuru yapmaya hakkı olmadığı gibi, hasar sonrasında yerine getirmesi gereken yükümlülüklere de uymadığından talepte bulunma hakkı bulunmadığını, dava konusu hasarın müvekkili şirkete ihbarını takiben, hasar talebinin TTK’nun amir hükümleri, poliçenin tabi olduğu genel ve özel şartlar çerçevesinde incelendiğini ve evraklar üzerinden yapılan ekspertiz incelemesi sonucu tespit edilen hasar tutarının davacı tarafa ödenerek, poliçeden kaynaklanan sorumluluk yerine getirildiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, ödeme yapıldığının davacı tarafça da ikrar edildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla yapılacak bilirkişi incelemesinde davacı tarafa ait aracın bizzat görülerek onarılıp onarılmadığı, hangi parçların onarılıdığı, onarım faturaları incelenmesi gerektiğini, temerrüt ve faiz talebi ile faiz türü yönünden müvekkilinden tazmini gerektiren herhangi bir sorumluluğu olmadığı gibi temerrüdü de söz konusu olmadığından faiz talebinin de reddi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Sigorta poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, trafik tescil kayıtları, davacıya ait aracın tramer kaydı ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, trafik kazası nedeniyle davacının aracında oluşan hasar bedelinin, ikame araç bedelinin ve ekspertiz ücretinin kasko poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. Maddesinin (k) ve (l) bentlerinde tüketici ve tüketici işleminin tarifi yapılmıştır. Buna göre; tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel
kişiyi; tüketici işleminin ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade etmektedir.Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.Yine aynı Kanunun 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda dava; kasko poliçesinin tarafı olan davacı “tüketici” sıfatını ve düzenlenen poliçe de “tüketici işlemi” niteliğini taşımaktadır. Bu nedenle somut davayı yargılama görevi 6502 sayılı yasanın 73. maddesi uyarınca tüketici mahkemelerine aittir (Yargıtay 17. HD nin 30.03.2016 tarih ve 4680 E, 4005 K sayılı ilamı). Mahkemenin görevi dava şartı olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmakla görevli mahkeme Ankara Batı Tüketici Mahkemeleri olduğundan, davanın HMK 114/1-c , 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacının yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.27/10/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı