Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/42 E. 2021/293 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/42 Esas – 2021/293
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/42 Esas
KARAR NO : 2021/293

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
K. YAZIM TARİHİ: 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan olan faturaya dayalı cari hesap bakiyesi alacağı nedeniyle davalı aleyhine Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, borçlunun haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, zorunlu dava şartı arabuluculuk sürecinin de uzlaşamama ile sonuçlandığını beyan ederek, davalı borçlunun yetki itirazının kaldırılmasına, ayrıca davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile davalı borçlu yönünden takibin devamına, takibi durduran ve alacağın tahsilini engelleyen itiraz nedeniyle %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı taraça yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmamış, davalı vekili tarafından sunulan 09/03/2020 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tavuk ayağı işleyerek ihraç ettiğini, davacı ile muhtelif tarihlerde sözleşmeler akdedildiğini, müvekkilinin davacı tarafından verilen taahhütler doğrultusunda uzak doğuda bulunan şirketler ile anlaşma yaparak düzenli olarak işlediği tavuk ayaklarını ihraç etme taahhüdü altına girdiğini, davacının taahhüdünü yerine getirmediğini ve gerekli bildirimlere uymaksızın müvekkili ile arasındaki sözleşmeye son verdiğini, müvekkilinin bu nedenle yüzbinlerce dolar cezai şart ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak suretiyle 10.000 USD bedelli dava açmadan önce zorunlu arabulucuya başvurulduğunu, bu konuda da görüşme günü belirlenmesinin beklenildiğini, beyan ederek “kendi üzerine düşen edimleri tam yerine getirmeyen davacının haksız alarak açtığı işbu davanın reddi ile haksız ve kötüniyetli olarak açılan icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, ticaret sicil kayıtları, taraflar arasında imzalanan 12/11/2010 tarihli satış sözleşmesi ve aynı tarihli ek protokol, tarafların ticaret defter ve kayıtları, BA-BS formları, 18/12/2020 tarihli bilirkişi raporu, 05/03/2021 tarihli bilirkişi ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali talebine ilişkindir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının bir sureti getirtilerek dosyaya eklenmiştir.
Davacı (alacaklı) şirket vekili tarafından davalı (borçlu) şirket aleyhine 09/05/2019 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla cari hesap alacağından kaynaklanan 65.138,28 TL asıl alacak, 1.911,32 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 67.049,60 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 15/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı yanın 20/05/2019 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu, eldeki davanın 17/01/2020 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket, icra takibine de konu ettiği faturadan kaynaklanan toplam 67.049,60 TL bakiye cari hesap alacağının davalı tarafından ödenmediğini iddia etmekte, davalı şirket ise takip dosyasına sunduğu dilekçeyle davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunmaktadır.
Taraflara ticari defter kayıtların dosyaya sunumu veya bulundukları yerin bildirilmesi için kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından müvekkili şirketin ticari defterlerinin bulundukları adres bildirilmiş, meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalı tarafça ticari defter ve kayıtlar dosyaya sunulmadığı gibi bulundukları yerle ilgili olarak da herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır.
Dosyaya kazandırılan 18/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 09.05.2019 tarihli takibe konu alacak talebinin 65.138,28 TL asıl alacak ve 1.911,32 TL işlemiş faiz toplamı olmak üzere 67.049,60 TL olduğu, dosya kapsamında davacının davalıyı temerrüde düşürücü herhangi bir belgesinin bulunmadığı, tarafların dosya kapsamına kazandırılan BA-BS formları karşılaştırmalı incelendiğinde, 2014-2018 yıllarında tarafların beyanlarının birbirleriyle örtüştüğü, sadece davalının 2017 yılında davacı adına düzenlediği 3 adet faturanın davalı tarafından BS formu ile beyan edilmediği, ancak davacı, davalının bu faturalarını BA formu ile beyan ettiği, bu hususunda davalının aleyhine olmadığı, diğer yıllarda tarafların beyan ettikleri tutarların birbirleri ile örtüştüğü, davalının ticari defter ve kayıtlarının dosyaya sunulmadığı, bulunduğu yer ile ilgili de bir bildirimde bulunulmadığından incelenemediği, davacının 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin ticari kayıtlarına göre icra takip tarihi olan 09.05.2019 tarihi itibariyle davalıdan 65.138,28 TL alacaklı olduğu bildirilmiştir.
Taraf vekillerince rapora itiraz edilmesi üzerine, itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla dosya tekrar bilirkişiye tevdii edilmiş, düzenlenen 05/03/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Taraflar arasında akdedilen 12.11.2010 tarihli satış sözleşmesinin 6.ÖDEME VE TAHSİLAT başlığı altında “(b) Her hafta teslim edilen piliç pençeleri ile ilgili faturaların tutarı izleyen hafta pazartesi gününe kadar ALICI tarafından SATICI’nın banka hesaplarına havale edilecektir, (c) Geciken ödemelere SATICI tarafından ALICI’ya yazılı olarak bildirilerek faiz uygulaması yapılır. Faiz oranının tespitinde … Bankasının o tarihte vadeli mevduata uyguladığı faiz oranı dikkate alınacaktır, (d) Ödemelerin zamanında yapılmamasının süreklilik arz etmesi halinde, SATICI bu durumu yazılı ihtarname göndererek ALlCl’ya bildirir. ALICI ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 (yedi) gün içerisinde sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih edebilir.” hükümlerinin yer aldığı, yine dosya kapsamındaki 31.12.2018 tarihli hesap mutabakatında, davalının bu tarih itibariyle 130.142,75 TL borçlu olduğu konusunda mutabakat bulunduğu, davacının 31.12.2018 tarihli mutabakat tarihinin temerrüt tarihi olduğunu iddia ederek bu tarihten itibaren işlemiş faiz talep ettiği, “Sözleşmeden kaynaklanan bir borcun ihtarname ile miktar ve ödeme süresi belirtilmek suretiyle istenilmesi neticesinde borçlu temerrüde, düşer ve bu tarih itibariyle alacaklı faiz talebinde bulunabilir. Temerrüt oluşabilmesi için borcun muaccel olması yani istenebilir olması ayrıca alacaklının da ihtar ile bunu talep etmesi şartları sağlanmalıdır. Borcun istenebilir yani muaccel olması borcun ödeme vadesinin gelmiş olması anlamına gelir, ihtar ise muaccel olan borcun ödenmesini talep etmek olarak anlaşılmalıdır. İhtar için her hangi bir şekil şartı yoktur ancak ihtarın açık ve muhteviyatında borç miktarını da barındırması gerekir. Konun sadece tacirler arasında yapılacak temerrüt ihtarlarının noter, iadeli taahhütlü mektup ya da telgraf ile yapılması şartını getirmiştir.” (https://www…./)
Hukuki değerlendirmeler Sayın Mahkemenin takdirinde olmak üzere temerrüt konusunda tarafından yukarıda yaptığı alıntı doğrultusunda taraflar arasında akdedilen sözleşme irdelendiğinde; Sözleşmenin 6.b maddesinde belirtilen ödeme koşulunun davacının ticari kayıtları incelendiğinde uygulanmadığı, yani davalı tarafından davacıya faturaların tutarı izleyen hafta pazartesi gününe kadar davalı tarafından davacıya ödenmesi şartının uygulanmadığı, bu hususta dosya kapsamında davacının davalıyı ikaz eden bir belgesinin de bulunmadığının tespit edildiği, sözleşmenin 6.c maddesinde “Geciken ödemelere satıcı tarafından Alıcı’ya yazılı olarak bildirilerek faiz uygulaması yapılır” şartı yer almaktadır. Bu şartında uygulandığına dair ne davacı kayıtlarında ne de dosya kapsamında davacının davalıya bu minvalde herhangi bir uygulamasının veya bildiriminin bulunduğunu kanıtlayan belge sunulmadığı, 31.12.2018 tarihli hesap mutabakatında, davalının bu tarih itibariyle 130.142,75 TL borçlu olduğu görüldüğü, ancak bu tarihten sonra davacı kayıtları ile de tespit olunduğu üzere 04.01.2019 tarihli … nolu yevmiye kaydı ile davalının davacıya 65.000,00 TL ödemede bulunduğunun da görüldüğü, söz konusu mutabakatın, temerrüt olgusunu içeren bir belge olmadığı, nitekim mutabakat belgesinde mutabık kalınan tutarın derhal ödenmesi yönünde bir ihtar ibaresi de bulunmadığı, mutabakat belgesinin, muhasebede ticari ilişki içerisinde bulunan tarafların yapmış oldukları kayıtların doğruluğunu teyit etmek ve borç-alacak bakiyesini tespit etmek amacıyla uygulanan bir işlem olduğu, yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde davacının davalıyı temerrüde düşürücü eylemini gösteren bir belgenin bulunmadığı, bu nedenle icra takip tarihi itibariyle faiz talebinde bulunabileceği bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler ile usul ve yasaya uygun olarak alınan denetlenebilir bilirkişi raporu birlikte değerlendirilerek;
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Eğer faturalar tebliğ edilmiş ise taraflar arasında kurulduğu kanıtlanan eser sözleşmesinde bedelde anlaşma yok ise yüklenici tarafından yapılan işler ile ilgili fatura düzenlenip iş sahibine tebliğ edilip iş sahibinin 6102 sayılı TTK 21/2 maddesi gereğince 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde içeriği ve fatura içeriğine dahil bedel kesinleşeceğinden ayrıca mahalli piyasa rayiçleri ile iş bedeli tespitine gerek bulunmayacaktır. (Yargıtay 15 HD. 04.05.2017 2017-140 Esas 2017/1900 Karar Sayılı İlamı). Davalı tarafa ticari defter kayıtların dosyaya sunumu veya bulundukları yerin bildirilmesi için HMK 222 maddesi gereğince ihtarlı olarak kesin süre verilmiş, meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalı tarafça ticari defter ve kayıtlar dosyaya sunulmadığı gibi bulundukları yerle ilgili olarak da herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır. Bu nedenle usulüne uygun olarak tutulan davacı ticari defterleri hükme esas alınmıştır. Davacı taraf sözleşmesel ilişkiden kaynaklı faturayı davalı tarafa tebliğ edilmiş olmasına rağmen fatura iadesi olmadığı ve tarafların BA/BS formlarında dava konusu faturaların örtüşmesi nedeniyle malların teslim edildiği kanaati oluşması (Yargıtay 19 HD 2016/7490 esas, 2017/2932 karar sayılı kararı) hususları da nazara alınarak davacının defter ve kayıtları, davacı ticari defterleri incelenmesine yönelik olarak düzenlenen bilirkişi raporu ve tarafların BA/BS formaları hükme esas alınarak davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 65.138,28 TL alacaklı olduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE ; Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin 65.138,28 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Asıl alacak olan 65,138,28 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 4.449,59 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.395,19 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.096,27 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı, 7,80 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 116,60 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 700,00 TL bilirkişi ücreti, 165,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 865,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 840,82 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 9.267,98 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 1.911,32 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/04/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza