Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/392 E. 2021/615 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/392 Esas – 2021/615
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/392 Esas
KARAR NO : 2021/615
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/07/2020
KARAR TARİHİ:09/09/2021
K. YAZIM TARİHİ:01/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Müvekkilinin, davalı bankanın Sincan Çarşı şubesinde ticari hesabı bulunduğunu, 29.02.2020 tarihinde müvekkilinin herhangi bir talebi olmamasına ve kredi kullanmamasına rağmen davalı banka tarafından 1.732,00 TL kredi limit tahsis ücreti ve BSMV tahsil edildiğini, kredi limit tahsis ücreti uygulamada bankaların kredi kullandırdığı müşterilerinden aldığı bankacılık işlem ücreti olduğunu, tahsis ücreti talebi için öncelikle kredi talebi ve kredi kullanılması gerektiğini, ancak müvekkilinin, davalı bankadan kredi talebi olmadığı gibi kredi de kullanmadığını, müvekkilinden tahsil edilen bedelin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle arabuluculuk yoluna başvurduklarını ancak davalı bankanın haklı taleplerini reddettiklerini, bu nedenlerle davanın kabulüne, davalı tarafından yapılan haksız olarak alınan 1.732,00 TL’nin 29.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; yetki yönünden haksız davanın reddi gerektiğini, davacı ile müvekkili banka arasında yapılan sözleşmeye göre yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olarak tespit edildiğini, tacirler arasındaki yetki sözleşmesi kesin yetki olup bu nedenle huzurdaki davanın yetkisiz Mahkemede açıldığını, zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, davacı firmanın kredi sözleşmesinin sona ermediğini, öncelikle davacının Kredi Sözleşmesine ilişkin iddia ve beyanlarının yanlış olduğunu, davacının, müvekkili banka ile 25.07.2013 tarihinde 100.000,00-TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi imzaladığını, ayrıca davacı firmanın halihazırda limit vadesi açık olan 200,950 TL limiti ve 25.000 TL KMH hesabının mevcut olduğunu, davacı borçlunun, kredi mevduat hesabını aktif olarak kullanmaya devam ettiğini, hesap hareketlerinden de görüleceği üzere, davacı yanın, kredi mevduat hesabını aktif olarak kullanmaya devam ettiğini, bu bağlamda, davacı yana sunulan limit tahsisinin devam ettiğini, davacı firmaya, açık kredi limitleri tahsis edildiğini, alınan ücret tarihinde, firmanın bu limitleri kullandığını, müşteriye sunulan bu hizmet karşılığında, tahsis edilen bu limitlerden, limit tahsis ücreti alabilmek, müvekkil bankanın hukuki dayanağı bulunan en büyük hakkı olduğunu, davacı firmaya, açık kredi limitleri tanımlandığını, alınan ücret tarihinde, firmanın bu limitleri kullanmakta olduğunu, davacının, alınan ücretleri ile hesapları kapatılana değin müvekkili banka nezdinde açılan hesaplarına toplamda 100.000,00-TL tutarında “Ticari Kredi Limiti” sağlandığını buna istinaden kendisinden, toplam yalnızca 1.732,00- TL “Kredi Limit Tahsis Ücreti” alındığını, davacının hizmetine sunulan açık limit karşısında, alınan ücretin gayet cüzi ve makul bir oranda olduğunu, davacının talebi, bilgisi, görgüsü ve onayı dâhilinde imza edilmiş sözleşmeler kapsamında ifa edilmiş edimlerine ilişkin istirdat talebinin yerinde olmadığını, davacı talebinin taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu, davacı ile akdedilen bir dizi “genel Kredi Sözleşmesi/Taahhütnamesi” hükümlerine ve Bankacılık İşlemleri Sözleşmesine göre davacının masraf, komisyon ve ücret ödemeyi kabul ettiğini, Bankacılık Kanunu’nun 144.maddesi gereğince davacı talebinin hukuken yerinde olmadığını, Bankacılık Kanunu 144.Madesi gereğince Bakanlar Kurulunca 16.10.2006 tarih 2006/11188 sayılı kararın 4.Maddesi ile Bankaların faiz dışı menfaatlerin Merkez bankasınca düzenleneceğinin bildirildiğini, bu çerçevede Merkez Bankasınca yayınlanan 09 Aralık 2006 tarih 2006/1 sayılı tebliğ ile Bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirleneceğinin kararlaştırıldığını hukuki zemine dayalı olarak tarafların serbest iradeleri ile kurulan Genel Kredi Sözleşmesinin ilgili Maddeleri gereğince müşterice ödenen masraf ve komisyonların tahsilinin hukuken haklı ve yerinde olduğunu, limit tahsis ücreti Merkez Bankasına bildirilen ve ilan edilen listeye göre tahsil edildiğini, tahsil edilen ücretin, açık kredi limit oranına göre fahiş olmadığını, Merkez Bankasına bildirilip ilan edilen listeye uygun olarak masraf ve komisyon tahsil edildiğinden davacının talebinin haksız ve yersiz olduğunu, Müvekkili bankanın hukuki sorumluluğunun, tahsis edilen ücretlerin, T.C. Merkez Bankasına bildirdiği tebliğlere uygun şekilde tahsis edilmesi aşamasında doğduğunu, Merkez Bankası’na bildirilen tebliğ incelendiğinde alınan 1.732,00 TL ücretin gayet cüzi ve uygun bir meblağ olduğunu, davacının dava konusu ettiği işlemden yasalar çerçevesinde fatura niteliğinde olan hesap ekstresi ile haberdar olduğunu ve bu işleme yasal süresi içerisinde itiraz etmeyerek hukuki sonuçlarına katlanması gerektiğini, dekont ve hesap ekstreleri, dekont ve ekstrelerde yer alan faiz, ücret, komisyon, masraf vb. yönünden fatura niteliğinde olduğunu, tacir olan davacının ise bu yönü ile de hesaplarını takip etmesi gerektiği gibi bu ücretin kendisinden alındığından haberdar olduğunu, haksız davada davacının, müvekkili bankaca alınan bu ücrete 8 gün içinde itiraz etmeyerek faturanın içeriğini de kabul etmiş sayıldığını, bu kapsamda da davanın reddi gerektiğini, Banka ile ticari kredi ilişkisine giren davacının ticari kredi sözleşmeleri kapsamında ödediği ücret veya komisyonun iadesini isteyemeyeceği yasal uygulamada Genel Hüküm olan Ticaret Kanunu’nun 22inci maddesi kapsamında açıkça hüküm altına alındığını, bir diğer yönden ise davacı tarafça Bankaya ödenen tutarın davacı açısından ekonomik anlamda ağır bir yük olacak nitelikte de olmadığını, aksine davacının kredilerinin kullanımı karşılığında edinimine oranla gayet cüz’i miktarda olduğunu, davacının haksız davasına konu ettiği uygulamanın da, tacirler arasında banka hizmetleri nedeniyle belli oranlarda ücret ve komisyon ödendiği herkesçe bilinen bir gerçek olup ticari teamül ve ticari örf âdete uygun olduğunu, ticari teamül ve örf âdete uygun alınan masrafın iadesininin haksız olduğunu, cari hesap hükümleri gereğince ücret ve komisyonun iadesi talebinin haksız olduğunu, müvekkili Banka ile davacı arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacının cari hesabına borç kaydedilen kalemlere ilişkin davacının itiraz hakkı bulunmadığını, davacının hesap bakiyesine süresinde bir itirazı olmadığını, bu kapsamda davacının cari hesap bakiyesine sonradan dava yoluyla itirazının hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının ödemelerini herhangi bir ihtirazi kayıt yapmadan ödemiş olduğundan müvekkili bankaca bu hale göre muhasebeleştirildiğini, mali mevzuata göre banka dekontunun fatura niteliğinde olup davacı ödemesi karşılığı aldığı dekontlara süresinde itiraz etmeyerek içeriğini kabul ettiğini, davacı şirketin ibra edilmiş hesaplarına ilişkin geriye dönük istirdat talebinin hukuken yerinde olmadığını, kabul anlamına gelmek üzere davacının halen Banka nezdinde mevcut asaleten ve kefaleten borçları ve nakdi/gayrinakdi riskleri nedeniyle takas def’ileri bulunduğunu, davacının müvekkil Banka’dan birçok ticari finans teminatlı kredi kullandığını, davacının müvekkili Banka ile imzalamış olduğu ticari finans teminatlı kredilerinin sözleşmelerinde masraf ve komisyon vermeyi kabul ettiğini, davacının kullandığı kredilerden masraf alınacağını bildiğini, basiretli hareket etmesi beklenen ve gereken davacının kredi kullandırılabilmesi için ödemekle yükümlü olduğu masrafların iadesi için dava açmasının TMK md. 2’de yer alan iyi niyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını, kendisi ile müzakere edilerek belirlenen masrafları kabul ettiğini fakat menfaati sona erince, diğer bir ifade ile kredi kullandıktan ve/veya indirimden faydalandıktan sonra bu bedellere itiraz ettiğini, hiçbir hukuk düzeninin hakkın kötüye kullanılmasını korumayacağından, bu kapsamda davacının, dava hakkından yararlanmaması gerektiğini, burada Exceptio doli generalis/replicatio doli (hile defi/hileye karşı koyma defi) durumunun söz konusu olduğunu, arz edilen nedenlerle, haksız ve yersiz nedenlerle yerinde ve haklı maddi ve hukuki gerekçeye dayanmayan davanın, usul ve esastan reddine karar verilmesini, muhakeme ve vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER :QNB Finansbank A.Ş. Kredi Sözleşmesi ve hesap hareketleri, TC. Merkez Bankası yazı cevabı, bilirkişi rapor ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi 28/05/2021 tarihli raporu ile özetle; Uyuşmazlık konusu yapılan kredi limiti tahsis ücreti ve gider vergisi (1.732,50 TL) bakımından davacı gerçek kişi tacirin davalı bankadan kısmen (546,00 TL) alacaklı olduğu, fazladan tahsil edilen kredi limiti tahsis ücreti ve gider vergisinin (546,00 TL) kesinti tarihinden (29.02.2020) itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı bankadan tahsil edilerek davacı kredi müşterisine ödenmesi gerektiği bildirilmiş, bilirkişi 16/07/2021 tarihli ek raporu ile de kök raporundaki görüşlerinin değişmediğini bildirmiştir.
GEREKÇE :Dava, Davalı banka tarafından kredi limit tahsis ücreti ve BSMV adı altında ve haksız surette alındığı iddia olunan meblağın davacıya iadesi talebine ilişkindir.
QNB Finansbank A.Ş. Kredi Sözleşmesi ve hesap hareketleri, TC. Merkez Bankası yazı cevabı, bilirkişi rapor ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı kül halinde değerlendirildiğinde ;Mahkememizce davalı vekilinin yetki itirazının taraflar arasındaki sözleşmede banka şubesinin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili kılınmış olması ve HMK 14. Maddesi nazara alınarak reddine karar verilmiştir ve dava konusu uyuşmazlık 10 yıllık zamanaşımına tabii olduğundan itirazının yerinde olmadığından talebin reddine karar verilmiştir. 29.02.2020 tarihli banka dekontunda davacıdan 1.650,00 TL tutarında “kredi limiti tahsis ücreti” ve 82,50 TL tutarında “kredi limiti tahsis ücreti BSMV” olmak üzere toplam 1.732,50TL tutarında tahsilat gerçekleştirilmiştir.Tacir olan veya olmayan bir kişiye , ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Birbiri ile uyumlu taraf beyanları ile davacı kredi müşterisinden kredi limit tahsis ücreti ve gider vergisinden olmak üzere toplam 1.732,50TL tutarında kesinti yapılmıştır. Davalı tarafından sunulan 28.02.2020 ve 02.03.2020 tarihli bildirim formuna göre uyuşmazlık konusu ücret kesintisinin yapıldığı tarihte 29.02.2020 tarihinde kredi işlemleri nedeniyle davalı bankaca tahsil edilen ücret oranlarının ortalamasının %3,45 olduğu davalı banka tarafından dosya kapsamında tahsil edilen ücret oranı ise %1,65’dir. Emsal banka oranlarının ortalaması ise %1,13 tür. Davalı bankaca uygulanması gereken ücret oranı %1.13’tür. 100.000,00TL tutarındaki ticari kredi limitinin %1.13’ü 1.130,00 TL’ye tekabül etmektedir. Söz konusu kredi limiti tahsis ücreti için tahakkuk ettirilmesi gereken %5,00 oranındaki BSMV miktarı ise 56,50 TL ‘dir.Bilirkişi 28/05/2021 tarihli raporu ile özetle; Uyuşmazlık konusu yapılan kredi limiti tahsis ücreti ve gider vergisi (1.732,50 TL) davacıdan tahsil edilmiştir. Emsal oranların ortalamasına göre talep ve tahsil edilebilecek miktar ise 1.186,50TL’dir. Buna göre fazladan tahsil edilen kredi limiti tahsis ücreti ve gider vergisinin (546,00 TL) kesinti tarihinden (29.02.2020) itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı bankadan tahsil edilerek davacı kredi müşterisine ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, 546,00 TL’nin 29/02/2020 tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Dava nedeni ile alınması gereken 59,30 TL harcın davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ve 7,80 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 116,60 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27 TL’nin davanın kabul-red oranına göre hesaplanıp belirlenen 345,60 TL’sinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, kalan 750,67 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından sarf edilen 700,00TL bilirkişi ücreti, 70,20 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 770,20 TL yargılama giderinin davanın kabul-red oranına göre hesaplanıp belirlenen 242,80 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olanan 546,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olanan 1.186,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.09/09/2021

Katip Hakim
E-imzalı✍ E-imzalı✍