Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/381 E. 2020/667 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2020/381 Esas – 2020/667
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/381
KARAR NO : 2020/667

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 22/07/2020
KARAR TARİHİ:16/12/2020
K.YAZIM TARİHİ : 18/12/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacılar vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; … İçişleri Bakanlığı ile müvekkili firma arasındaki mutabakat gereğince; … içişlerine bağlı 6 emniyet personelinin Türkiye’ye gönderilerek tedavi süreçlerinin organize edilmesi ve yürütülmesine karşılık; adı geçen hasta ve refakatçilerinin konaklamaları, bunların Antalya ili içindeki şehir içi transfer bedelleri ile Antalya’dan İstanbul’a transfer bedelleri, şehir dışı ulaşım bedelleri, yeme-içme masrafları ve tercüme masrafları da dahil olmak üzere tüm tıbbi tedavileri ile diğer tüm masrafların … İçişleri Bakanlığı tarafından karşılanacağı hususunda anlaşma sağlandığını, karşılıklı mutabakat gereğince müvekkili şirket tarafından yapılan harcamalara ve hizmet bedeline ilişkin olarak toplam 557.000-Dolar bedelli toplam 7 adet fatura düzenlendiğini, bahse konu faturalar davalı tarafından kabul edildiğini, bir kısım faturalara istinaden kısmi ödemeler de yapıldığını, taahhüt edildiği halde ödenmesi gereken 312.715,78-dolar bakiye borcu ise ödemediğini, davalı ile yapılan görüşmelerde faturaları ve borcu kabul ettikleri halde ödeme yapmadıklarını belirterek, davanın kabulü ile taraflara arasındaki mutabakat, cari hesap ve faturalardan kaynaklanan şimdilik 100.000,00-Dolar kısmi alacağının fiili ödeme günündeki kur üzerinden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin davaya bakmaya yetkili olmadığını, davacının davalı olarak her ne kadar … Büyükelçiliği’ni göstermiş olsa da, iddia edilen ticari ilişkide … Büyükelçiliği taraf olmadığını, davaya konu olan sözleşme … Ticaret Anonim Şirketi ile … İçişleri Bakanlığı arasında imzalandığını, bu nedenle … Büyükelçiliği’nin taraf sıfatı ve ehliyeti olmadığını, husumet ve taraf ehliyeti dava şartı olduğundan huzurdaki davanın reddi gerektiğini, … İçişleri Bakanlığının davacı firmanın tüm masrafları karşılamayı üstlendiğini, tedavi görülen … Sağlık Hizmetleri A.Ş. tarafından davacı firma aleyhine başlatılan İcra takiplerinden de görüleceği üzere davacı firmanın üstlendiği ödemelerin hiçbirini gerçekleştirmediğini ve … İçişleri Bakanlığı’ndan talep edeceği herhangi bir masrafı olmadığını, ayrıca söz konusu takibin varlığı … İçişleri Bakanlığı ve tedavi gören şahıslar hakkında sürekli bir icra tehdidi oluşturduğunu belirterek, haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki mutabakat, cari hesap ve faturalardan kaynaklanan şimdilik 100.000,00-dolar kısmi alacağının fiili ödeme günündeki kur üzerinden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşıldı.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 22/07/2020 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Bu durumda, davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
Eldeki davada uyuşmazlık, … İçişleri Bakanlığı ile davacı şirket … Tic. A.Ş. arasındaki mutabakat gereğince; … İçişleri Bakanlığı tarafından, …, …, …, …, … ve … adlı, … içişlerine bağlı 6 emniyet personelinin Türkiye’ye gönderilerek tedavi süreçlerinin organize edilmesi ve yürütülmesine karşılık; adı geçen hasta ve refakatçilerinin konaklamaları, bunların Antalya ili içindeki şehir içi transfer bedelleri ile Antalya’dan İstanbul’a transfer bedelleri, şehir dışı ulaşım bedelleri, yeme-içme masrafları ve tercüme masrafları da dahil olmak üzere tüm tıbbi tedavileri ile diğer tüm masrafların … İçişleri Bakanlığı tarafından karşılanacağına ilişkin ihtilaftan kaynaklandığı, davalı … Büyükelçiliğinin tacir olmadığı gibi dava konusunun TTK’nun da belirtilen ticari iş niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, ihtilafın TBK’da düzenlenen hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
Tüm dosya kapsamı, yukarıda açıklanan yasal mevzuat ve yerleşik Yargıtay uygulamaları birlikte değerlendirilerek; ihtilafın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, görev hususunun davanın her aşamasında dikkate alınabileceği sonuç ve kanaatiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açmış olduğu tedavi giderlerine ilişkin alacak davasında görevli mahkemenin mahkememiz olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle reddi ile Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
5-Davalı tarafın yetki ve husumet itirazının görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri İlgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/12/2020

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza