Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/359 E. 2021/857 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/359 Esas – 2021/857
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/359
KARAR NO : 2021/857
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Ortaklıktan Çıkarılmaya İzin
DAVA TARİHİ : 14/07/2020
KARAR TARİHİ: 03/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/11/2021
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili …. Tic. Ltd. Şti.’nin davalı şirket ortağı …’ın %50, müvekkilinin ise %50 oranında ortaklıklarının bulunduğunu, müvekkili şirket ortağı ve aynı zamanda şirket müdürü …’un, davalıdan ticari faaliyetlere katılma, şirket defter, belge, sözleşme ve diğer evraklar hakkında bilgi talep etmesine rağmen, şirketin bir kısım borçlarının bulunduğu SGK ve vergi borçları, kira borçları, çalışanlara ilişkin borçlar ve sair talep edilmesine rağmen, aynı zamanda alınması gereken bir kısım kararlara icabet etmesi istenmesine rağmen davalı şirket ortağı …’ın bu taleplere olumlu karşılık vermediğini, müvekkili tarafından şirketin ticari faaliyetleri ile ilgili olarak, organların çalışamaz veya çalıştırılamaz hale gelmesi, ortaklar arası güven ilişkisinin zedelenmesi, ortaklığın maddi veya manevi çıkilmez hale gelmesi nedenleriyle ortaklıktan çıkarma talebinin iletildiğini, davalının hiçbir şekilde şirket işlerine dahil olmaması, şirketin ticari defter ve belgelerini müvekkiline ibraz etmemesi nedeniyle genel kurul çağrısı ve toplantısı yapma ve karar alma imkanı bulunmadığını belirterek, davalı …’ın haklı sebeplere dayalı olarak yukarıda unvanı yazılı müvekkili … Tic. Ltd. Şti.’nin ortaklığından çıkarılmasına izin…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…verilmesini, dava tarihinden itibaren davalının ortaklık haklarının ve borçlarının tedbiren dondurulmasını, hisse devrinin engellenmesini, davacı ortağın ve şirketin mevcut durumunun teminat altına alınmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesi incelendiğinde, hiçbir somut delil, veri veya olguya yer veremediğini, tamamen farazi ve soyut beyanları ile müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasını talep ettiğinin görüldüğünü, öyle ki kendi görev ve sorumluluğunda olan işler için dahi müvekkilini suçlayabilme cesareti gösteren davacının, gerçek dışı beyanları ile yargı mercilerini yanılttığını, davacılardan …’un şirketin yetkili müdürü olup, ticari defter, belge ve diğer evrakların incelenmesi yönünden müvekkilinin kendisini engellemesi gibi bir durumun söz konusu olabilmesinin imkansız olduğunu, zira müvekkilinin ne bu şekilde bir girişiminin mevcut ne de ortada …’un talep ettiği belgeleri incelemesini engelleyen bir karar bulunduğunu, davacı yanın müvekkilinin hiçbir şekilde borçlara katılmadığını ve alınması gereken kararlara iştirak etmediğini ileri sürdüğünü, davacının bu iddiasının da hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu belirterek, davacılardan … yönünden taraf ehliyeti yokluğundan ve her iki davacı yönünden usulden reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Davacı şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, Vergi Dairesi kayıtları, SGK kayıtları, …. Müdürlüğü kayıtları, tanık beyanları, 28/09/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davalı …’ın … Ltd. Şti. ortaklığından çıkarılması, hisse devrinin engellenmesi istemine ilişkindir.
Davacı … ve davalı …’ın davacı şirkette %50 oranında paya sahip olduğu tespit edilmiştir.
…. Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 29.07.2020 tarihli ve …. sayılı yazısı ekinde yer alan bilgilere göre; davacı …. Tic. Ltd. Şti.’nin 21.09.2019 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Şirketin esas sözleşmesine göre aksi karar alınıncaya kadar şirket müdürü olarak davacı … seçilmiş ve şirketi münferiden temsile yetkili kılınmıştır.
…. Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 22.12.2020 tarihli ve …. sayılı yazısı yazısında, davacı …. Tic. Ltd. Şti.’nin 22.12.2020 tarihi itibariyle toplam 28.579,88 TL vadesi geçmiş, 1.007,20TL vadesi gelmemiş vergi borcunun olduğu belirtilmiştir.
…. Merkezi’nin 26.12.2020 tarihli ve …. sayılı yazısında; davacı …. Tic. Ltd. Şti.’nin 12.02.2019 tarihi itibariyle 5510 sayılı yasa kapsamına alındığı belirtilmiş olup, yazı ekinde şirketin prim borcunun toplam 3.997,11TL olduğu belirtilmiştir.
Davacı tanığı …. 16/12/2020 tarihli duruşmada; “şirketin muhasebe işleri ile ilgilendiğini, davalı … davacı şirketin ortağı olduğunu, ayrıca …. kursunun da müdürlüğünü yaptığını, ancak …. kursunun bulunduğu binaya gelmediğini, kursla ilgilenmediğini, maaşları da şirketin müdürü … ödediğini ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı ….; “davalı şirkette temizlik işleri ile ilgilendiğini, yaklaşık 2-3 ay önce kursun kapatıldığı için işten ayrılmak zorunda kaldığını, …’ın kursun müdürü olarak göründüğünü, ancak kurs faaliyette olduğu dönemde 2 defa kursa uğradığını, kendisinin ….’da yaşadığını bildiğini, maaşları davacı …’un ödediğini…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Davalı tanığı ….; “…kendisinin davalı şirkette …. öğretmeni olarak görev yaptığını, davalı … kursa 1-2 defa geldiğini, bildiği kadarıyla …. tarafında yaşadığını, …. ile … arasında çalıştığı ilk yıl herhangi bir geçimsizlik olmadığını, 2020 yılı başlarında bir ara …’un okula gelmediğini, bir ara da ….’ın okula gelmediğini, ancak aralarındaki geçimsizliğin ne olduğunu tam olarak bilemidiğini..” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı ….; “…davacı şirketin dışarıdan muhasebe işlerini yaptığını ve … ile muhatap olduğunu, beyannamelerini verdiğini, onun haricinde iç işleriyle ilgili bilgisinin olmadığını, iç muhasebe işlerini ….’ün yaptığını, taraflar arasında geçimsizlik hakkında bilgi sahibi olmadığını, …’ın şirkete gelip gelmediği hususunda bilgisinin olmadığını, …’ın ….’a vekalet verdiğini bilmediğini, ancak …’ın …’a vekaleten işlerle ilgilendiğini söylediğini..” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bilirkişiler tarafından yapılan incelemede; davacı …. Tic. Ltd. Şti.’ne ait 2020 yılı yevmiye defterinin sunulduğu, bu defterde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, defteri kebir ve envanter defterlerinin ise açılış tasdikleri yapılmakla birlikte defteri kebir ve envanter defterine herhangi bir kayıt yapılmadığı tespit edilmiştir.
TTK’nın “Çıkarma” başlıklı 640. maddesi uyarınca; limited şirketlerde, ortak, şirket esas sözleşmesinde öngörülmüş olması kaydıyla ve öngörülen sebepler çerçevesinde, genel kurul kararıyla şirketten çıkarılabileceği gibi, şirket esas sözleşmesinde öngörülmemiş olsa dahi haklı sebebin varlığı halinde şirketin istemi üzerine mahkeme kararıyla şirketten çıkarılabilecektir.
TTK’nın 640/f.3. maddesinin temelinde ortaklıktan çıkarma davasının açılabilmesi için, bir ön şart olarak, TKK’nın 621/f.1- (h) hükmü uyarınca, genel kurulda oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bulunması ve temsil edilen oyların en az üçte ikisinin sağlanması koşuluyla bir karar alınması gerekmektedir.
Öte yandan, ….’e göre, iki kişilik limited ortaklıkta, haklı sebeple ortağın çıkarılması için ortaklık genel kurul kararının aranmaması gerekmektedir. Çünkü bu şekilde açılacak çıkarma davasında ortaklık herhangi bir role sahip değildir. Bu davanın gerçek tarafları, ortaklığın her iki ortağıdır. Burada haklı sebeple çıkarma davası, actio pro socio’dan doğmaktadır. (Oruç Hami Şener, Limited Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2017,s. 907)
Ortağın şirketten çıkarılması, haklı bir sebebin var olmasına bağlıdır. Haklı sebeplerin neler olabileceğine ilişkin olarak kanunda herhangi bir düzenleme yer almamakla beraber, doktrin ve yargı kararları çerçevesinde haklı sebepler, somut durumun özelliğine göre değişebilecek olmakla beraber, şu şekilde sayılabilir:
Ortağın davranışlarının şirketin menfaatlerine zarar vermesi ve/veya şirketi zarara uğratması,
Ortağın bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağına aykırı işlem ve eylemler gerçekleştirmesi,
Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi,
Şirketin diğer ortaklarına karşı haksız fiil ika edilmesi.
Bu kapsamda, şayet ortağın kendi şahsında veya davranışında ortaya çıkan sebepler, ortaklık amacına ulaşılmasını olanaksız kılıyor veya önemli ölçüde amaca ulaşılmasını engelliyor ya da ortağın şahsı veya davranışı onun ortaklıkta kalmasını diğer ortaklar bakımından katlanılamaz gösteriyorsa, bu durumlarda ortağın çıkarılması için haklı sebebin varlığı kabul edilebilir. (Oruç Hami Şener, Limited Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2017, s. 907)
e-imza e-imza e-imza e-imza

Dava konusu somut olayda, haklı sebep olarak kabul edilebilecek hususlarla ilgili olarak yukarıdaki maddelerde sayılan hallerden sadece 1. madde de ifade edilen hususların varlığı; dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler ile tespit edilmiştir.
Öncelikle dava dosyasına mübrez taraf beyanlarının birbirini teyit etmesi ve tanık ifadeleri kapsamında ortaklar arasında son dönemlerde anlaşmazlık ve geçimsizlik olduğu, bu nedenle bir araya gelmedikleri tartışmasızdır. Davalı şirket ortakları arasında son dönemlerde ciddi anlaşmazlıkların bulunduğu, ortakların bir araya gelemedikleri anlaşılmaktadır.
Taraflar her ne kadar şirket içindeki huzursuzluğun ve ortaklar arasındaki kişisel güvenin ortadan kalkmasının gerçek sorumlusunun diğer taraf olduğunu iddia etmiş ise de, haklı sebep genel anlamda, ortaklık ilişkisinin devamını olanaksız kılan bir durumdur. Bu durum ortaklık işlerinden ya da ortakların kişisel ilişkilerinden kaynaklanmış olabilir. Özellikle dava konusu şirkette olduğu gibi az sayıda ortaktan oluşan şirketlerde pay sahipleri arasındaki anlaşmazlık ve güven ilişkisinin zedelenmesi sonucunda şirket amacının gerçekleşmesi güçleşebilir hatta imkânsız hâle gelebilir. Bir başka ifadeyle, şirketin gidişatından hoşnut olmayan, şirket yönetimi ve diğer ortaklara olan güvenini yitiren bir ortağı, şirkette ortak olarak tutmak, şirketin menfaatine uygun bir çözüm değildir.
Bu çerçevede; davalı şirket ortaklığından paylarının değeri ödenmek suretiyle çıkarılmalarına karar vermenin, TTK m. 531 anlamında duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüm olduğu anlaşıldığından, davacı … Limited Şirketinin açtığı ortaklıktan çıkarılma davasının kabulüne, davalının TTK.nun 640/3 maddesi gereğince davacı … Limited Şirketi şirket ortaklığından çıkarılmasına, davalı ortağın şirket ortaklığından çıkması üzerine payının şirkete aidiyetinin verilen kararın olağan sonucu olması nedeniyle bu hususta ayrıca payların şirkete devrine ilişkin bir hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 640. maddesine göre; “(1) Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.
(2) Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.
(3) Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.”
Dosya kapsamına göre; davacı … ve davalı …’ın davacı … Limited Şirketinin ortakları oldukları, eldeki davanın davalı …’ın ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin olduğu, 6102 sayılı TTK’nun 640. maddesi uyarınca; bir ortağın limited şirketten çıkarılmasına ilişkin davanın ancak şirket tarafından açılabileceği, somut olayda davacı şirket tarafından da ortaklıktan çıkarma davası açıldığı, limited şirket ortağının diğer ortak aleyhine haklı sebeple çıkarma davası açmasının mümkün olmadığı, bu itibarla davacı …’un aktif husumet ehliyeti olmadığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Sermaye şirketlerinde herhangi bir ortağın ortaklık payının hesabı karar tarihine en yakın tarihteki güncel şirket ticari kayıtlannm esas alınmasını gerektirmektedir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2005/12294 E. 2006/12821 K. sayılı ve 05.12.2006 tarihli ilamına göre; “Dava, TTK’nun 551/2 maddesi hiikmü uyarınca limited şirket ortağının şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine ve ortaklık payının tahsiline ilişkindir. Ortağın limited şirketten çıkmasına izin verilmesine ilişkin mahkeme kararı inşai nitelikte olduğundan karar tarihinde hüküm ifade eder. Bu durumda, çıkarılan ortağın sermaye payı hesaplanırken şirketin hüküm tarihine en yakın bir tarihteki sermayesinin rayiç değerinin belirlenmesi ve dolayısıyla davacının tasfiye payının da bu tarihe göre hesaplanması gerekecektir ” denilmektedir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2005/2171 E. 2006/2417 K. sayılı kararında “Şirketten çıkma kararı inşai nitelikte bir karar olmakla, mahkemece, davacının karar tarihine en yakın tarih itibariyle rayiç değerlere göre hesap edilen çıkma payı ile kararın kesinleştiği tarihten itibaren temerrüt faizine hükmetmek gerekirken, yazdı olduğu şekilde dava tarihi itibariyle ortaklık payını hesaplayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece; davalı şirketin defler ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla inceleme yaptırılarak, şirketin karar tarihine en yakın tarih itibariyle net malvarlığının ve buna göre davacının hissesinin haiz olduğu değerin saptanması ve buna göre davacının hissesinin belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken…” şeklindeki kararıyla, çıkma payının, karar tarihine en yakın tarihteki şirket malvarlığı gözetilerek hesaplanması gerektiğine hükmetmiştir.
Denetime elverişli, gerekçeli ve hükme esas alınan bilirkişiler …. ve ….’nun mahkememize sunmuş olduğu 28/09/2021 havale tarihli raporuna göre; davacı …. Tic. Ltd. Şti.’nin 31/12/2020 tarihi itibariyle reel özvarlıkları toplamının -55.407,91TL olarak hesaplandığı, bu tutar üzerinden davalı …’ın %50’lik hissesinin 31/12/2020 tarihi itibariyle güncel değerinin -55.407,91TL x %50 = -27.703,96TL olduğu, diğer bir ifadeyle davacı şirket şirket borca batık olup davalı …’ın %50’lik hissesine karşılık gelen ortaklıktan çıkma payının herhangi bir parasal değeri bulunmadığı anlaşıldığından, davalıya çıkma payı verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı …’un açtığı ortaklıktan çıkarılma davasının davacının aktif husumet ehliyeti olmadığından REDDİNE,
2-Davacı … Limited Şirketinin açtığı ortaklıktan çıkarılma davasının KABULÜNE;
Davalının TTK.nun 640/3 maddesi gereğince davacı … Limited Şirketi şirket ortaklığından ÇIKARILMASINA,
Davalı ortağın şirket ortaklığından çıkması üzerine payının şirkete aidiyetinin verilen kararın olağan sonucu olması nedeniyle bu hususta ayrıca payların şirkete devrine ilişkin bir hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davalı için TTK.nun 641/I.maddesi gereğince hesaplanan hissesinin güncel değerinin (-)27.703,96 TL olduğundan davalıya çıkma payı verilmesine yer olmadığına,
3-a)Alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 46. maddesine göre; her yıl bütçe kanunu ile belirlenen terkin sınırının altında kalan harçlarla ilgili müzekkere yazılmaz amir hükmü gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
b)Davacı tarafından yatırılan 54,40TL peşin harç, 54,40TL başvurma harcı ve 7,80TL vekalet harcı olmak üzere toplam 116,60TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 3.000,00TL bilirkişi ücreti, 160,00TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 3.160,00TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-imza e-imza e-imza e-imza

7-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin davacıların gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacılara iadesine,
Dair, davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/11/2021

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza