Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/342 E. 2022/462 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/342 Esas – 2022/462
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/342 Esas
KARAR NO : 2022/462
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/07/2020
KARAR TARİHİ: 24/05/2022
K. YAZIM TARİHİ: 30/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı … arasında düzenlenen 26/07/2019 tarihli protokol ile 15/08/2019 tarihinde teslim edilmek üzere müvekkiline 25 adet ankastre set satıldığını, alınacak mal bedeli olarak her biri 30/11/2019 vadeli 28.500 TL bedelli iki çek verildiğini, aynı taraflar arasında düzenlenen 17/09/2019 tarihli protokol ile 15/10/2019 tarihinde teslim edilmek üzere müvekkiline 28 adet ankastre set satıldığını, mal bedeli olarak 30/01/2020 vade tarihli 20.000 TL bedelli müşteri çeki, 31/01/2020 vade tarihli 11.000 TL bedelli, 28/02/2020 vade tarih 11.000 TL bedelli kendi çeki olmak üzere üç adet çek verildiğini bu çekler nedeni ile 16/12/2019 tarihinde mahkememize … esas sayılı dosyası ile Menfi Tespit ve istirdat davası açıldığını ancak Arabuluculuk faaliyeti tamamlanmadığından dava açıldığından davanın usulden reddine karar verildiğini, akabinde arabuluculuk faaliyeti tamamlanarak iş bu davayı açtıklarını bildirerek satışa konu malların teslim edilmediğini, malların teslimi ve bedelsiz kalan çeklerin iadesi için davalıya Ankara … Noterliğinden 11/11/2019 tarih ve … yevmiye numaralı noter ihtarı keşide edildiğini, ancak davalıya tebliğ edilemediğini, mal teslim tarihleri protokollerde 15/08/2019 ve 15/10/2019 olarak kesin süreli belirtildiğinden davalı taraf için temerrüt durumu bu tarihler itibariyle gerçekleştiğini, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esasında icra takibi başlatıldığını, toplamda 29.275,82 TL alacağının müvekkili ve çek hamili …’ dan tahsil edilmek istenildiğini, Davalı … adresini değiştirdiğini, yeni adres değişikliğini bildirmediğini, Arabulucuk tarafından aranmasına rağmen bulunamadığını, Satışa konu mallar belirtilen sürede teslim edilmediğini ve halen de teslim edilme gibi bir girişimleri olmadığını, diğer davalı … firmasının paravan şirket olma ihtimali kuvvetli olduğunu, Muvazaalı olarak bedelsiz kalan çeklerin haksız olarak tahsiline kalkışıldığını, … Kötü niyetli hamil olduğunu, Senedin mücerretlik ilkesinden yararlanılarak her iki davalı anlaştıklarını, çekin … ciro edilerek icra takibi başlatıldığını bildirmiştir. Müvekkili için mal alımı ile ilgili protokoller artık geçersiz olduğunu, Mal teslimi yapılmadığından beş adet çekin bedelsiz kaldığını, Bu nedenle 30.10.2019 vede ve 28.500,00TL bedelli çek hakkında başlatılan icra takibi ile vadesi gelen çeklerle ilgili icra katiplerinin iptaline, davalıya teslim edilen senetlerden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, icra takibi sırasında tahsil edilecek paranın istirdatı, icra takibinin ve takip konusu yapılmayan senetlerin icraya konulmasının tedbiren durdurulmasına, çeklerin iadesine, takip ve dava konusu alacak miktarının %20’den az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartı arabuluculuk süreci usulüne uygun olarak yapılmadığını, bu nedenle davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İş bu davada davaya konu icra takiplerinden sonra açılmış olduğunu bu nedenle menfi tespit davası ve istirdat davası, takip tarihi dikkate alındığında zamanaşımına uğradığını, Keşidecesi … Şirketi olan, Lehtarı … olan ve ciro yolu ile müvekkil … Şirketine geçen … A.Ş’nin 28.02.2020 vade tarihli 11.000,00 TL tutarlı çeki, vade günü bankaya ibraz edildiğini çekin karşılığı çıkmadığını bu nedenle Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, Keşidecesi … Şirketi olan, Lehtarı … olan ve ciro yolu ile müvekkil … Şirketine geçen …A.Ş’nin 30.11.2019 vade tarihli 28.500,00 TL tutarlı çeki ile … A.Ş’nin 31.01.2020 vade tarihli 11.000,00 TL tutarlı çeki vade günü bankaya ibraz edilen çekin karşılığı çıkmadığını bu nedenle Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, Keşidecesi … Şirketi olan, Lehtarı … olan ve ciro yolu ile müvekkil … Şirketine geçen … A.Ş’nin 30.10.2019 tarihli 28.500,00 TL tutarlı çeki, vade günü bankaya ibraz edilmiş çekin karşılığı çıkmadığını, bu nedenle Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını bildirerek, davacının iddia ettiği üzere ilk protokol konusu mallar 15.08.2019 tarihinde teslim edileceğini, söz konusu mallar teslim edilmemişken 17.09.2019 tarihinde … Şirketi ile … yeni bir protokol daha yaparak başka vadeli çekleri teslim etmesinin ise hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkil şirketi zarara uğratma kastı olduğunu, İcra Takibinin kesinleşmesi akabinde Borçlu … Şirketi’nin adresine gidilmişse de borçlu şirketin adresinin kapalı olması nedeniyle işlem yapılamadan dönüldüğünü, Haciz tarihi ile aynı gün borçlu şirket yetkilisi tarafları ile iletişime geçerek borcu ödeme noktasında yardımcı olunmasını istediklerini, bu konuda borçluya ödeme konusunda süre verilmişse de borçlu şirket bugüne kadar taraflarına ödeme yapmadıklarını, davacının dava dilekçesi ile ileri sürdüğü hiç bir iddiayı kabul edilmediklerini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, şirket defterleri, vergi dairesi kayıtları, 17/05/2021 tarihli bilirkişi raporu, 01/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, kambiyo senedi kapsamında davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı tarafından davalı … 25 adet ankastre set satılması karşılığında toplam 99.000 TL bedelli 5 adet çek verdiğini, söz konusu ankastre setlerin tarafına teslim edilmediğini, çeklerin de 3. Şahıs olan …’a (yeni unvanı … Şti) ciro edildiğini belirterek, … eçısından bedelsiz kaldığından, …(…Şti) açısından ise muvazaalı ciro olduğundan çekler nedeniyle menfi tespit isteminde bulunmuştur.
Davalı … açısından;
Davalı … cevap dilekçesi sunmadığı gibi tüm aşamalarda ilanen tebligat yapıldığı, verilen kesin süre içinde de HMK 222. Maddesi gereği defterlerini sunmadığı görülmüştür.
Davacı ticari defterlerine dayanarak alacak talep etmiştir. Bir gerçek veya tüzel kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeyi yine kendi lehine delil olarak kullanamaması bir usul kuralıdır. Zira kişi kendi lehine, başkası aleyhine delil oluşturma eğilimine girebilir. Ancak, bir kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeye yine kendi lehine delil olarak dayanamayacağına ilişkin genel kurala bir istisna getirilmiş ve kanunda belirtilen şartlar altında ticari defterlerin sahibi lehine delil olacağı kabul edilmiştir. Sahibi tarafından oluşturulan ticari defter kayıtları, uyuşmazlığın her iki tarafının defter tutma yükümlülüğüne tabi olması ve uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasına ilişkin genel şartlar dışında, kanunda öngörülen ek şartların gerçekleşmesi halinde, sahibi lehine delil teşkil edebilir. Bu kuralın istisnası olan ticari defterlerle ispat HMK’nın 222/2-3. Maddesinde bazı sıkı şartlara bağlanmıştır. HMK 222/2’de, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz, usulüne uygun şekilde tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği hüküm altına alınmıştır. HMK 222/3. Maddesinde ise, HMK 222/2’de öngörülen şartlara uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının, sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır ( Yargıtay 15. HD’nin 13/06/2017 tarih ve 2/16/2310 E.2017/2537 K sayılı ilamı).
Bu davalı (…) yönünden davacı bedelsizlik define dayandığından davacının defterlerinin incelenmesinde;
Mahkememize sunulan 17/05/2021 tarihli bilirkişi raporundan özetle; Dava dilekçesinde borçlu olmadığının tespiti talep edilen toplam 99.000,00 TL tutarındaki 5 adet çekin; davacı şirket ticari defterlerinde, davalılardan …(…) adına tanımlanmış olduğunu ‘159 Verilen Sipariş Avansları’ hesabında kayıtlı olduğu, karşılığında herhangi bir mal veya hizmet alımı kaydına rastlanılmadığı, dolayısıyla söz konusu çeklerden nedeniyle davacı şirketin davalılardan … (…)’ya borçlu olmadığının kabul edilmesi gerekliği yönünde sonuç ve kanaatine bildirmiştir.
Mahkememize sunulan 01/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporundan özetle; Davalı … Şti.”nin (2020 yılında değişen Ünvanı ile … Şti.’nin) 2019 ve 2020 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde; diğer davalı … (…) ile herhangi bir ticari ilişkisine rastlanılmadığını ve dava dilekçesinde borçlu olmadığının tespiti talep edilen toplam 99.000,00 TL tutarındaki 5 adet çekin; davacı şirket ticari defterlerinde, davalılardan … (…) adına tanımlanmış “159 Verilen Sipariş Avansları” hesabında kayıttı olduğu, karşılığında herhangi bir mal veya hizmet alımı kaydına rastlanılmadığı, dolayısıyla söz konusu çeklerden nedeniyle davacı şirketin davalılardan … (…)’ya borçlu olmadığının kabul edilmesi gerektiği yönünde kanaatini bildirmiştir.
Bu haliyle ticari ilişki davacının defterlerinde kayıtlı olduğundan ve dosya kapsamına sunulan protokole davalı … tarafından herhangi bir itiraz gelmediğinden tanık beyanlarıyla da sabit olduğu üzere taraflar arasında ticari ilişkinin var olduğu, dava konusu çeklerin davacı tarafından davalıya verildiği kabul edilmiştir. Yine protokol kapsamındaki ankastre ürünlerin teslimini ispat yükü davalı üzerinde olduğundan davalının da bu hususu ispat edemediği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından davalı … yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacının, davalı …’ya borçlu olmadığının tespiti yönünde hüküm kurulmuştur.
Davalı …Şti yönünden;
Kıymetli evrak, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır (bonoların düzenlendiği 27.01.2004 günü yürürlükte bulunan 6762 s. TTK m.557, 6102 s. TTK m.645 ve Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, 2.b., Ankara 1997, s.975; Kınacıoğlu, N.: Kıymetli Evrak Hukuku, 5.b., Ankara 1999, s.247). Bononun keşidecisi bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (Öztan, s.173; Poroy, R./Tekinalp, Ü.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 15.b., İstanbul 2001, s.25). Türk hukuk öğretisinde kambiyo senetlerinin içerdiği hakkın doğumu konusundaki baskın görüş sözleşme teorisi ile açıklanmakta bu da güven ilkesi ile desteklenmektedir. Bu teoriye göre kambiyo senedinin düzenlenmesi ile içerdiği hak derhal vücut bulmaz, borcun doğumu için ayrıca senedin borç altına girmek kastıyla lehdara da verilmesi yani teslime ilişkin bir de ayni sözleşmenin mevcudiyeti gerekir (Bozer, A./Göle, C.: Kıymetli Evrak Hukuku, 7.b., Ankara 2017, s.21; Yılmaz, A.L.: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.51; Öztan, s.106; Kınacıoğlu, s.30 vd.). Bu sözleşmenin kurulması Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri gereği karşılıklı ve aynı yöndeki iradelerin açıklanması ile mümkündür. İradelerin açıklanması ve sakatlanması konusunda da aynı Kanunun hükümleri dikkate alınır.
6100 Sayılı HMK m. 201 gereğince; yazılı bir belgeye (senede) bağlanmış olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen hususların yazılı delillerle ispatlanması gerekir(Ankara BAM … HD nin … E, … K sayılı ilamı).
Davacı tarafından bu çeklerin davalı …’e (eski unvanı …) verildiği ileri sürülmüşse de bu iddianın kesin ve senetle aynı değerdeki delillerle ispatlanamadığı, bu kapsamda yapılan değerlendirmede taraflar arasında çekin ödeme aracı olup, sebepten mücerret olduğu, davacı tarafından yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla, senedin soyut borç ikrarını içeren özelliğinin aksi yazılı delille ispat edilmesi gerektiğinden ve dosya kapsamındaki tanık beyanları bu kapsamda delil niteliği taşımadığından bu hususun ispat edilemediği sonuç ve kanaatine varılmış, …Şti’ye karşı açılan menfi tespit talepli davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …’ya yönelik açılan davanın KABULÜ İLE ; Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacının, davalı …’ya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalı …Şti (eski ünvanı … Şti) ye karşı açılan davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 6.762,69 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.690,67TL harcın mahsubu ile bakiye 5.072,02 harcın davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Zorunlu arabuluculuk kapsamında, Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.129,49TL’nin Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesinin 11. Bendi uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderinden sayıldığından ve davalı … ilk oturuma katılmadığından tamamının adı geçen davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olanan 13.355,00TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı ….Şti (eski ünvanı … Şti)’in kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın red oranına göre hesap ve takdir olanan 13.355,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen 3.871,46 TL posta ve tebligat giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karardan sonraki yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya talep halinde iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … Şti vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/05/2022

Katip Hakim
e-imza