Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/328 E. 2021/8 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/328 Esas – 2021/8
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/328 Esas
KARAR NO : 2021/8

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 03/07/2020
KARAR TARİHİ : 14/01/2021
K. YAZIM TARİHİ : 19/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; 25/09/2017 tarihinde iş nedeniyle Kayseri’den Ankara’ya taşındığını, oğlu …’yi Sincan İlçesinde bulunan o zamanki adıyla … Dershanesi olan davalı eğitim kurumuna yazdırdığını, kendilerine 500,00 TL peşinat ödediğini, 2.100,00 TL tutarında kalan bakiye için ise tarihsiz ve bedelsiz senet imzalayarak verdiğini, söz konusu süreçten yaklaşık 15 gün sonra Ankara’daki işi ve işyeri ile anlaşamadığından ailesiyle birlikte tekrar Kayseri’ye taşındığını, bu durumu da oğlunu yazdırdığı dershaneye izah ettiğini, yatırdığı 500,00 TL’yi iade aldığını, senedi ise kendilerinin imha edeceklerini söylemeleri üzerine bir daha senedin peşine düşmediğini, ancak bir süre sonra tarafına ödeme emri gönderdiklerini, davalı eğitim kurumunun söz konusu senedi kurumun bir ortağı olan … isimli şahsa ciro yoluyla devrettiğini, …’ün de tarafına kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlattığını, bu senetten dolayı dershaneye herhangi bir borcu olmadığını, ciro yoluyla senedi alan ve takibe koyan …’ün dershanenin ortağı olduğunu, bedelsiz senedin tanzim tarihinin 11/01/2018, bedelinin de 2.600,00 TL olarak doldurulduğunu, ancak o tarihte kendisinin çoktan Kayseri’ye taşınmış olduğunu beyan ederek, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla takibe konulan senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetli davalı hakkında asıl alacağın % 20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; konusu bir miktar alacağa ilişkin olarak açılmış olan işbu menfi tespit davasının arabuluculuğa tabi olması ve müvekkili şirketin dava konusu icra takibi dosyasında taraf olmaması nedeniyle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan ve husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davaya konu senedin yetkisiz hamil olan diğer davalıya ciro edilmediğini, müvekkili Şirketin davacıya icra takibi başlatılmasına ilişkin bir talebi de bulunmadığını, buna rağmen diğer davalının, davaya konu senedi müvekkili Şirketin bilgisi ve talebi olmaksızın icra takibine koyduğunu, davaya konu senedin arkasında da müvekkili Şirketin senedi diğer davalıya ciro ettiğine ilişkin hiçbir ibare bulunmadığını, davacının takip konusu senedi işbu davaya konu etmesinin, davacının, müvekkili Şirket ile arasında kambiyo ilişkisi olduğunu kabul ettiğini ortaya koyduğunu, kambiyo senedine bağlı olan borcun illetten mücerret olduğunu, dolayısıyla asıl borç ilişkisinin gerçekleşmemesi, geçersiz olması ya da sonradan ortadan kalkmasının, kambiyo senedindeki kambiyo borcunun geçerliliğini etkilemeyeceğini, bu nedenlerle davacının davaya konu senedin bedelsiz olduğuna ilişkin iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, mevzuata göre, kaydını eğitim öğretim dönemi başladıktan sonra iptal ettiren velinin yıllık ücretin %10unu, yıllık yayın paketini ve öğrenim gördüğü günlere göre ödeme yapması gerektiğini beyan ederek davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Usulüne uygun tebligata rağmen davalı … tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Dava, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla takibe konu edilen bononun bedelsiz olduğu ileri sürülerek açılmış menfi tespit talebine ilişkindir.
Bono TTK’da düzenlenmiş ise de, 28/05/2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı 03/07/2020 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, dava konusu bononun davacının oğlunun davalı şirkete ait dershanede göreceği eğitim bedeliyle ilgili olarak düzenlendiği hususunun, hem dava dilekçesi hem de davalı şirket vekili tarafından sunulan cevap dilekçesindeki açıklamalardan anlaşıldığı, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, davalı şirketle aralarındaki işlemin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Diğer davalı … ile davacı arasında tüketici işlemi olarak değerlendirilebilecek bir sözleşme ilişkisi yoktur. Dolayısıyla anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, lehtar ve yetkili hamil olduğu iddiasındaki davalılara karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı … hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Öte yandan bu davalar, aynı Kanun’un 23/2. maddesi hükmüne göre harçtan muaftır. O halde mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden davaya bakma görevi tüketici mahkemelerine aittir. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/01/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza