Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/300 E. 2021/940 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/300 Esas – 2021/940
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/300 Esas
KARAR NO : 2021/940
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
3-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
K. YAZIM TARİHİ: 20/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Müvekkili şirketin 05.11.2008 tarihinde asansör, merdiven, otomatik kapı, döşeme, yenileme, onarım, bakım, ithalat-ihracat işleri, asansör endüstri için … ve yurtdışına otomatik kapı ve kapı aksesuarı ihracı faaliyetleri ile iştigal ettiği, şirket her ne kadar … Ticaret ve Şirketler kütüğüne kayıtlı olsa da Türk vatandaşlığına sahip … tarafından kurulup yönetildiği, davalı şirketlerin … pazarında yer edinmesinin müvekkili şirketler sayesinde olduğu, müvekkili şirket ile davalı … arasında 20.03.2014 tarihli ticari nitelikte bir bayilik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin … ve ona bağlı olarak faaliyet gösteren diğer iki davalı şirket olan … ve … şirketleri arasında ilerletildiği, müvekkili şirketin davalı … tarafından bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği 13.07.2018 tarihine kadar ticari hayatın gerekliliklerine uygun hareket ettiği, söz konusu bayilik sözleşmesinin ilgilisine münhasıran satıcılık yetkisi verdiği, müvekkili şirketin davalılardan sağlanan ürünlerdeki hataların düzeltilmesini ve kalitenin artırılmasını talep etmelerine rağmen davalılardan ticari olmayan üslup ile cevap alındığı, akabinde sözleşmenin haksız olarak feshedildiği, müvekkil şirkete münhasırlık yetkisi verilmesine rağmen sözleşme konusu asansör kapılarının … pazarına sokulduğu, sözleşmenin biteceği tarihe yaklaşıldığı dönemde sözleşme bitişi sonrası iş yapmak üzere müvekkili şirketin oluşturmuş olduğu portföye ulaşılmaya çalışıldığı, bu durumun durdurulması talebinde bulunulması üzerine haksız olarak sözleşmenin feshedildiği, feshe gerekçe gösterilen sözleşmenin 13.maddesine aykırı davranıldığı iddiasının dürüstlük kuralına aykırı olarak taraflar arasında uzun süredir fiilen uygulanan durumun fesih için haklı sebepmiş gibi oluşturulmaya çalışıldığı, aralarındaki bayilik sözleşmesi uyarınca imalattan kaynaklı problemlerin karşı tarafa bildirilmesinin memnuniyetsizlik yarattığı gerekçe gösterilerek sözleşme fesih sebebi sayıldığı, aradaki sözleşmeye bağlılık ve ticari ilişkinin devamı için basiretli bir tacir gibi davranılmadığı, müvekkili şirketin davalı şirketler ile olan alışlar ile bu ürünlerin satışının tablo halinde dava dosyasına sunulduğu, müvekkili şirket ile davalı şirketler arasında imzalanmış 20.03.2014 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin bulunduğu bu sözleşmenin süresinden önce fesih edildiği gerekçeleriyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin haksız ve geçersiz nedenle erken feshi nedeniyle davacının uğramış olduğu kar kaybının kısmen olarak 30.000,00-EURO tutarın sözleşmenin haksız feshedildiği tarihten itibaren işleyecek 3095 S. K. M.4/a hükmü uyarınca belirlenecek faizi ile davalılardan tahsiline, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen 20/03/2014 tarihli sözleşmenin 12/10/2016 tarihinde yürürlükten kalktığı, davacı iddialarının ise 2018 yılına ait olduğu, 12/10/2016 tarihinden sonra müvekkili şirketten davacı tarafa herhangi bir ürün sevkiyatı yapılmadığı gibi karşı taraftan da bir ödeme olmadığı, davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiği, davacının bir hakkı var ise de bu hakkın zamanaşımına uğradığı, davacının dava dilekçesinde dayandığı sözleşmede bayinin borçlarını ödemekte gecikmesi sözleşmenin 17.maddesine göre haklı fesih sebebi olduğu, bu hüküm bulunmasaydı dahi karşılıklı borç yükleyen sürekli sözleşmelerde borcun ödenmemesi durumunun alacaklı için bir fesih sebebi olduğu, davacının vadesi geçmiş 65.940,00-Euro borcunu kendisinden istenmesine rağmen ısrarla ödemediği için sözleşmenin fesih edildiği, sözleşmenin fesih nedeninin bu alacak miktarının ısrarla ödenmemesi nedeniyle olduğu, davacının kendisine gönderilen ürünlerin bedelini ödemediği gibi yeni mal gönderilmesini beklediği bu beklentisi biriken borçları nedeniyle karşılanmayarak söz konusu borç nedeniyle sözleşme fesih edildiğinde ise huzurdaki davayı açtığı, davacının kendisi tarafından dava dilekçe ekinde yer verilen e-posta yazışmalarında da görüleceği üzere söz konusu borcun kendisinden defaatle talep edilmesine rağmen ödeme yapılmadığı, söz konusu alacağın tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Dairesi’nin … ve … numaralı dosyalarında icra takibi yapılmışsa da itiraz üzerine takiplerin durduğu, borçlunun …’da bulunması nedeniyle …’da borçlu aleyhine alacak davası açıldığı bu davanın halen derdest olduğu, davacı tarafın …’daki davada karar çıkmasını önlemek amacıyla bakılan davayı açtığı, …’da görülen davanın sonucunun bu davayı etkileyeceğinden …’daki davanın bu dava için bekletici mesele yapılması gerektiği, davacının uğradığı herhangi bir zararın söz konusu olmadığı, davacının yaklaşık 6 ay için uğradığını iddia ettiği zarar tutarının afaki olduğu, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu yazışmalarda da bayilik sözleşmesine rağmen açıkça başka firmalardan da mal aldığını kabul ettiği, davacının müşteri kaybına uğradığı, satışlarının azaldığı gibi iddiaların mesnetsiz olduğu, bitişine birkaç ay kalan sözleşmenin biteceği kesin olmasına rağmen herhangi bir planlama yapmamış gibi zarar talep etmesinin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının hazırladığını iddia ettiği kazanç tablosunun hayal mahsulü olduğu gerekçeleriyle davanın reddi gerektiği, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle;müvekkili şirket ile davalı arasında hiçbir sözleşme bulunmadığı gibi hiç bir ticari ilişki de bulunmadığı, davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiği, davacının bir hakkı var ise de bu hakkın zamanaşımına uğradığı, davacının dava dilekçesinde dayandığı sözleşmede bayinin borçlarını ödemekte gecikmesi sözleşmenin 17. maddesine göre haklı fesih sebebi olduğu, bu hüküm bulunmasaydı dahi karşılıklı borç yükleyen sürekli sözleşmelerde borcun ödenmemesi durumunun alacaklı için bir fesih sebebi olduğu, davacının vadesi geçmiş 65.940,00-Euro borcunu kendisinden istenmesine rağmen ısrarla ödemediği için sözleşmenin fesih edildiği, sözleşmenin fesih nedeninin bu alacak miktarının ısrarla ödenmemesi nedeniyle olduğu, davacının kendisine gönderilen ürünlerin bedelini ödemediği gibi yeni mal gönderilmesini beklediği bu beklentisi biriken borçları nedeniyle karşılanmayarak söz konusu borç nedeniyle sözleşme fesih edildiğinde ise huzurdaki davayı açtığı, davacının kendisi tarafından dava dilekçe ekinde yer verilen e-posta yazışmalarında da görüleceği üzere söz konusu borcun kendisinden defaatle talep edilmesine rağmen ödeme yapılmadığı, söz konusu alacağın tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Dairesi’nin … ve … numaralı dosyalarında icra takibi yapılmışsa da itiraz üzerine takiplerin durduğu, borçlunun …’da bulunması nedeniyle …’da borçlu aleyhine alacak davası açıldığı bu davanın halen derdest olduğu, davacı tarafın …’daki davada karar çıkmasını önlemek amacıyla bakılan davayı açtığı, …’da görülen davanın sonucunun bu davayı etkileyeceğinden …’daki davanın bu dava için bekletici mesele yapılması gerektiği, davacının uğradığı herhangi bir zararın söz konusu olmadığı, davacının yaklaşık 6 ay için uğradığını iddia ettiği zarar tutarının afaki olduğu, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu yazışmalarda da bayilik sözleşmesine rağmen açıkça başka firmalardan da mal aldığını kabul ettiği, davacının müşteri kaybına uğradığı, satışlarının azaldığı gibi iddiaların mesnetsiz olduğu, bitişine birkaç ay kalan sözleşmenin biteceği kesin olmasına rağmen herhangi bir planlama yapmamış gibi zarar talep etmesinin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının hazırladığını iddia ettiği kazanç tablosunun hayal mahsulü olduğu gerekçeleriyle davanın reddi gerektiği, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle;müvekkili şirket ile davalı arasında hiçbir sözleşme bulunmadığı, müvekkili şirket ile davacının zaman zaman ticaret yapmış ise de davacının müvekkilinin bayisi olmadığını, davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiği, davacının bir hakkı var ise de bu hakkın zamanaşımına uğradığı, davacının dava dilekçesinde dayandığı sözleşmede bayinin borçlarını ödemekte gecikmesi sözleşmenin 17.maddesine göre haklı fesih sebebi olduğu, bu hüküm bulunmasaydı dahi karşılıklı borç yükleyen sürekli sözleşmelerde borcun ödenmemesi durumunun alacaklı için bir fesih sebebi olduğu, davacının vadesi geçmiş 65.940,00-Euro borcunu kendisinden istenmesine rağmen ısrarla ödemediği için sözleşmenin fesih edildiği, sözleşmenin fesih nedeninin bu alacak miktarının ısrarla ödenmemesi nedeniyle olduğu, davacının kendisine gönderilen ürünlerin bedelini ödemediği gibi yeni mal gönderilmesini beklediği bu beklentisi biriken borçları nedeniyle karşılanmayarak söz konusu borç nedeniyle sözleşme fesih edildiğinde ise huzurdaki davayı açtığı, davacının kendisi tarafından dava dilekçe ekinde yer verilen e-posta yazışmalarında da görüleceği üzere söz konusu borcun kendisinden defaatle talep edilmesine rağmen ödeme yapılmadığı, söz konusu alacağın tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Dairesi’nin … ve … numaralı dosyalarında icra takibi yapılmışsa da itiraz üzerine takiplerin durduğu, borçlunun …’da bulunması nedeniyle …’da borçlu aleyhine alacak davası açıldığı, bu davanın halen derdest olduğu, davacı tarafın …’daki davada karar çıkmasını önlemek amacıyla bakılan davayı açtığı, …’da görülen davanın sonucunun bu davayı etkileyeceğinden …’daki davanın bu dava için bekletici mesele yapılması gerektiği, davacının uğradığı herhangi bir zararın söz konusu olmadığı, davacının yaklaşık 6 ay için uğradığını iddia ettiği zarar tutarının afaki olduğu, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu yazışmalarda da bayilik sözleşmesine rağmen açıkça başka firmalardan da mal aldığını kabul ettiği, davacının müşteri kaybına uğradığı, satışlarının azaldığı gibi iddiaların mesnetsiz olduğu, bitişine birkaç ay kalan sözleşmenin biteceği kesin olmasına rağmen herhangi bir planlama yapmamış gibi zarar talep etmesinin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının hazırladığını iddia ettiği kazanç tablosunun hayal mahsulü olduğu, tüm bu sebeplerle haksız davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Tarafların ticari sicil kayıtları, Ankara Batı …. İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara Batı İcra Dairesi’nin … ve … numaralı dosyaları, tarafların ticari defter ve kayıtları, tanık beyanları, banka kayıtları, … Genel Müdürlüğü cevabi yazısı, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Tanık … duruşmada; “Ben ilk …de çalıştım. Daha sonra …şirketinde çalışmaya devam ettim. Zaten bunların sahipleri aynı ailedir. Çalışanları ortaktır. Ben burada yurt dışı satış uzmanı olarak görev yapıyordum. 2013 yılında … ile …da fuarda tanıştık. Bu arada ben …de çalışıyordum. İlk önce … üzerinden … ile çalışmaya başlandı. … üzerinden de ihracatları yapmaya başladık. Yanlış hatırlamıyorsam 2016 yılına kadar … ile … ile irtibatlı olarak … ile çalıştı. … açıldıktan sonra ise … sadece … AŞ’nin müşterisi oldu ve … devreden çıktı. Fakat … sadece yurt dışı bağlantısı yönünden devreden çıktı. Zaten şirketler aile şirketi olduğu için müşteriler aynı kaldı. Ben 2018 yılı Ekim ayına kadar şirkette çalıştım. Yurt dışı bölümünde çalıştığım için …ün devreye girmesi ile ben de orada çalışmaya başladım. Benim izinde olduğu süre zarfında … ile … arasında bir sözleşme olduğunu öğrendim. Daha sonra bu sözleşmeye istinaden biz çalışmaya devam ettik. Malzeme ulaştıktan 1 hafta sonra … ödemelerini yapıyordu. İhracat kısmı …re geçtikten sonra bize farklı bir müşteriden … ile ilgili talep geldi. … ile biz sadece asansör kapısı üzerine çalışıyorduk . Ve … yetkilisi … ile görüştüğümüzde komple asansör sistemi ile ilgilenmediğini, asansör kapısı ile ilgili sadece çalıştıklarını söyledi. Sadece komple asansör ile ilgili başka bir müşteri ile çalışabileceğimizi söyledi. Bize …an başka bir firma yeniden asansör kapı talebinde bulundu. Biz …re kendisini yönlendirdik. O firma …den almak istemedi. Almak istemeyince kendisi Türkiyede firma kurarak … üzerinden alım yaptı. Direk bu kapılar da …ve … veya … üzerinden değil, …rün kendi … firması üzerinden …ya gitti. … bununla ilgili bizi uyardı. Biz yurt içi satışlarına müdahale edemeyeceğimizi söyledik. Çünkü … firması kendisi …de firma kurduğu için kendi kurduğu firma üzerinden asansör kapısını almaya başladı. Bu olay ortaya çıktıktan sonra … siparişlerin kusurlu olduğunu öne sürerek ödemeleri geciktirdi. Fakat ürünlerde ben satış kısmında görev aldığım için kusurlar vardı, fakat … bunu telafi etti. Parça kapı gönderdi. Fakat … bunu kullanamadığını ve geri almasını söyledi. Daha sonra yurtdışına giden asansörlerle ilgili sadece maliyetini almak amacı ile … yetkilileri … yetkililerini …da ziyaret etti. Fakat kendileri bunu kabul etmedi. Ve … asansöre satış yapıldığı için sözleşmenin ihlal edildiğini söylediklerine dair duyuma dayalı bilgim var. …e asansör satışı yapıldıktan sonra en son giden partilerde …ün ayıplı mal gönderilmesi sebebi ile …daki kendi müşterileri ile ilişkisinin zedelendiğini söyledi. Fakat davalı şirket buna ilişkin telafi için elinden geleni yaptı. Daha sonra da … kabul etmedi. Ürünlerin fiziki olarak alınmasını istedi. Fakat bunun Türkiyeye getirilmesi gümrük açısından mümkün değildi. İkinci el eşya konumunda olduğu için getirilişi mümkün olmadı. … üretici ve tedarikçi, … yurt içi satış, … de yurt dışı satış olarak dış ticaret görevini yapmakta idi. …, …e herhangi bir satış yapmamıştır. …e …. satış yapmıştır. Daha sonra da … satışı yapmıştır. Ürünlerin ayıplı olduğunu müşteriden geri dönüş olduğundan bilgi sahibi oluyorduk. Her seferinde ayıplar ufak tefek oluyordu. Bu tüm şirketlerde olabilir. Fakat ayıplar giderilmeye çalışıldı. … kabul etti. Fakat yine olmadığını ve memnun olmadığını söyledi. Fakat bunun yüzde kaç bu şekilde devam edip etmediği hususunu bilemiyorum. Fakat bunu … telafi etmeye, gerek ürün olarak gerek indirim olarak telafi etmeye çalıştı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … ;” Ben İstanbul’da 2010 yılından 2020 yılı Aralık ayına kadar … firmasında … operasyon sorumlusu olarak çalışıyordum, müşteri takipleri, randevular, müşteri bilgileri gibi alanda çalışıyordum. Davacı şirketle Nakliye konusunda ticari ilişkimiz bulunuyordu, davacı şirketin talebi doğrultusunda yükleme işlemlerini yapıp malzemeleri teslim ediyorduk, bizim araçlarımız malzemeleri … A.Ş den Ankara’dan alıyordu ve ona göre müşterilere teslim ediyordu, teslim ettiğimiz müşterimiz … firması olup teslimatları …’ya yapıyorduk, Ankara’da sadece … firmasından aldığımız malzemeleri teslim ediyorduk, yaptığımız teslimatların sayısını hatırlamıyorum, Davacı vekili talebi üzerine tanıktan soruldu; en son teslimatta … ürünlerin davacı tarafa teslim edilmemesini talep etti ancak 2-3 gün sonra araç henüz teslimat yerine ulaşmadan önce arayarak ürünlerin teslim edilmesi, konusunda talimat verdiler, ürünler bunun üzerine davacı firmaya teslim edilmiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … duruşmada; “Ben 2012 yılından beri …de … Müdürü olarak çalışıyorum. … ile ilgili fesih sürecini çok bilmiyorum. Söz konusu firmalarla 2013 yılında çalıştığımızı hatırlıyorum. Söz konusu iş yaptığımız süre zarfında ödemelerin nasıl yapıldığı ile ilgili bilgi sahibi değilim. Ben sadece teknik kısımda çalışıyordum. Ben …deki … ile ben irtibat halinde idim. …daki firma için bana bir tasarım yapmamı söyledi. Bunun üzerine ben …ya gönderilecek asansörleri tasarladım. Devamlı gönderildi. Arada çıkan sıkıntılarda telafi ürünler gönderildi. Yerinde müdahale edilerek eksikliğin giderilebilecek ufak tefek sorunlar da çözüldü. Ben sadece siparişler geldiği takdirde … ile irtibat haline giriyordum. Onun dışında sözleşme ilişkisi ve ödemelerle ilgili bilgi sahibi değilim. Ben Söz konusu …de çalışıyorum fakat asansörlerin gönderilmesi işi hangi firma üzerinden yapıldığı ile ilgili bilgi sahibi değilim. Tek bildiğim …ün bünyesinde üretildiğidir. Paket asansör şeklinde yurtiçindeki bir firmaya asansör gönderdiğimizi biliyorum. Fakat bu firmanın da …’daki bir firmanın yurt içindeki bayisi olduğunu kulaktan duyma bilgi ile biliyorum. Genel olarak kabin kapısı ve kat kapısı çalışması yapıyorduk şirket olarak. Ancak paket asansör asansörün A’dan Z’ye tüm detaylarını içerin elektronik mekanik bir asansördür. … firması ile paket asansör çalışmadık. Sadece kapılara ait altkompanentler veya kapının kendisi ile ilgili çalışma yaptık. Söz konusu şirketler aile şirketidir. Bu kapsamda irtibatlı çalışıyorlardır. Fakat faaliyet alanları farklıdır. … üretim yapmaktadır. Daha sonra … kurulunca yurtdışına … üzerinden satış yapılıyor” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …; Ben şu an … bünyesinde çalışmaktayım. Ben 9 senedir bu firmada çalışıyorum. Ben yurt dışı satış uzmanı olarak görev yapıyorum. … üzerinden dava tarihinde ihracat yapıyorduk. … kurulduktan sonra ihracatı … üzerinden yaptık. … üretici firmadır. 2014 tarihinde… ile … arasında bir sözleşme imzalandığını biliyorum. 2016 yılında da … kurulunca sözleşmesiz devam etti. Ödeme kısmı ile ilgili biz aynı ekipte çalıştığımız için ödemeler kısmı …le ilgili biriktiğini biliyorum. Bu tahminim 60.000 Euro civarında bir ödeme birikti. … ödemelerinde gecikti. İçeride siparişi vardı. Biz asansör kapılarını hazır hale getirmiştik. Fakat bunlar ödeme gelmediği için biz son siparişleri de gönderemedik. O ödeme de halen yapılmamıştır. … özel bir şiparişleri olan bir firma idi. Ufak tefek imalat hataları oluyordu. Fakat bu ufak tefek hatalardan sonra da … yine asansör sipariş vermeye devam etti. Bu uzunca bir süre devam etti. Ödemeler birikince ve tahsilat da ufak tefek yapmadıkları için arada biraz kopmalar oldu. Daha sonra … ile … üzerinden irtibata geçtik. Fakat yine sorun çözülemedi. Çalışan arkadaşımız … hanıma da bu ödemelerin , söz konusu asansörlerde çıkan hatalı ürünleri kendi çözdüğünü söyleyerek tazminat olarak kabul edilmesini ilettiğini biliyorum. Halbuki her bir sorun yaşandığında sorunlar giderildi. Her seferinde de sorunlar giderildikten sonra siparişler yinelindi. Benim görev bölgem … ve … idi. … le birebir mailleşmedim. Watsapp ile görüşmeler yapıyorduk. O öyle tercih ediyordu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bilirkişi kurulu 20/10/2021 tarihli raporları ile özetle; Husumet yönünden yapılacak incelemede takdir sayın Mahkemeye ait olmak üzere, 20.03.2014 tarihli bayilik sözleşmesinin davacı … şirketi ile davalılar arasında yer alan … A.Ş. şirketi arasında akdedildiği, diğer davalılar … A.Ş ile … isimli şirketlerin bayilik sözleşmenin tarafları olmadığı sonucuna varıldığı, taraflar arasında akdedilen Bayilik Sözleşmesi’nin hukuki nitelemesi yukarıda ayrıntısıyla da açıklandığı üzere esasında iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olması nedeniyle taraflara yüklenen edimlerin bir tarafça hiç yada gereği gibi ifa edilmemesinin sözleşme içeriği ticari ilişki özelinde ele alındığında bu durumun karşı taraf için esaslı sayılabilecek bir ihlal olup olmadığı hususu önem taşımakta olduğundan sağlayıcı/üretici firma olan davalı şirketin uzun süre ödeme alamaması, biriken borç miktarı ve ticari ilişkinin boyutu ele alındığında karşı tarafın ödeme edimini gereği gibi yerine getirmemesinin sözleşmenin uygulanmasını esaslı sayılabilecek nitelikte bir taraf için zorlaştıracak derecede olduğu anlaşıldığı, somut olayda taraflar arasında akdedilen Bayilik Sözleşmesi’nin hukuki nitelemesi yukarıda ayrıntısıyla da açıklandığı üzere esasında iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olması nedeniyle taraflara yüklenen edimlerin bir tarafça hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesinin sözleşme içeriği ticari ilişki özelinde ele alındığında bu durumun karşı taraf için esaslı sayılabilecek bir ihlal olup olmadığı hususu önem taşımakta olduğundan sağlayıcı/üretici firma olan davalı şirketin uzun süre ödeme alamaması, biriken borç miktarı ve ticari ilişkinin boyutu ele alındığında karşı tarafın ödeme edimini gereği gibi yerine getirmemesinin sözleşmenin uygulanmasını esaslı sayılabilecek nitelikte bir taraf için zorlaştıracak derecede olduğu anlaşılmakta, ancak davalı tarafın söz konusu sözleşmeye aykırılık nedeniyle karşı tarafa farklı zamanlarda bilgi vererek biriken ödemelerin yapılmasını istediği dolayısıyla davalı açısından haklı fesih sebeplerinin oluştuğunun kabulü gerektiği dosya kapsamında anlaşılmakta ise de, yukarıda yer verilen TTK’nın 18. maddesinin 3. fıkrası gereği ispat şartı olarak belirlenen, tacirler arasında, sözleşmeyi feshe veya sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbar ve ihtarlar, noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza ile yapılacağına ilişkin hükme uygun bir fesih ihbarı olmadığı anlaşıldığı, davacının talebi doğrultusunda kâr kaybı hesaplanabilmesi için davacı şirketin 2017 ve 2018 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamelerini, diğer taraftan davalı tarafın iddia ettiği davacının kendisine olan 65.000 Euro borç miktarının doğru olup olmadığı tespit edilebilmesi için, davacı şirketin kendi ticari defterlerine göre davalı … A.Ş. şirketine ait 2017 ve 2018 yıllarına ait cari hesap dökümü dava dosyasına sunması gerektiği, hususlarının tespit edildiği bildirilmiştir.
GEREKÇE :Dava, bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiasından kaynaklı kar kaybı talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; feshin haklı olup olmadığı ve dürüstlük kuralına uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların ticari sicil kayıtları, Ankara Batı …. İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara Batı İcra Dairesi’nin … ve … numaralı dosyaları, tarafların ticari defter ve kayıtları, tanık beyanları, banka kayıtları, … Genel Müdürlüğü cevabi yazısı, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı kül halinde tartışıldığında ;Somut uyuşmazlıkta asansör, merdiven, otomatik kapı, döşeme, yenileme, onarım , bakım , ithalat – ihracat işleri, asansör endüstri için … ve yurt dışına otomatik kapı ve kapı aksesuarı ihracı faaliyetleri ile iştigal eden davacı … şirketi ile bu ürünlerin imalatı işini yapan … Tic. Ltd . Şti arasında akdedilen 20/03/2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi imzalanmıştır. Bayilik sözleşmesinin 15. Maddesinde sözleşme süresinin 5 yıl olarak belirlendiği normal şartlarda sözleşmenin 20.03.2019 tarihinde sonlanacağı davalı … tarafından sözleşmenin 13/07/2018 tarihli mail bildirimi ile biriken borçların ciddi boyutlara ulaştığı ve ödenmediği gerekçesiyle sonlandırıldığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda 8 aylık erken fesih nedeniyle davadaki talep değerlendirildiğinde Taraflar arasında iki tarafa da borç yükleyen sürekli borç doğuran bir sözleşme akdedilmiştir. Sürekli borç ilişkileri doğuran sözleşmeleri kendiliğinden sona erebileceği gibi bir hukuki işlemle de sona erdirilebilir. Tek taraflı bir hukuki işlemle son erdirilmesi fesih olarak adlandırılır. Fesih beyanının muhataba ulaşması ile sürekli borç ilişkisi sona erer. Ancak Türk Ticaret Kanununun 18. maddesi 3. fıkrasında düzenlenen “Tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmek için yapılan ihtarların geçerli olması için, noter aracılığıyla, taahhütlü bir mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılması şarttır.” hükmü kapsamında tacirler arasında ihtarın belirtilen şekilde yapılması gerekir. Bu madde kapsamında aranan şekil bir geçerlilik şekli değil, ispat şekli olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda davalının mail ile fesih iradesini açıklaması geçerli kabul edilmiştir.
Davalı, olağan fesih hakkını kullandığını iddia etmiştir. Davacı ise fesih hakkının kötüye kullanıldığı iddiasındadır.Fesih hakkının hakkın kötüye kullanılmasını teşkil etmeyecek şekilde kullanılması gerekir. Yani dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılmalıdır. Dürüstlük kuralına aykırı davranarak fesih hakkının açıkça kötüye kullanılması hukuken korunamaz. TMK 2/1.maddesine göre, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Fesih hakkı, başka bir kimseye zarar vermek, zora sokmak veya yasa dışı bir yarar sağlamak için kullanıldığı taktirde bu hakkın kötüye kullanılması söz konusu olmaktadır. Yapılmayan ödeme olup olmadığı hususu ve bu hususla ilgili ispat yükü ile ilgili dosya mündericatı değerlendirildiğinde satın alınan üründen kaynaklı ödemelerin yapılıp yapılmadığı hususunda ve ödeme olgusunun haksız fesih olduğuna yönelik ispat yükünün bayilik sözleşmesinin sürekli borç doğuran aynı zamanda karşılıklı edim yükümlülüğünün bulunması sebebiyle ödeme olgusunu ispat yükünün davacıda olduğu, nitekim dosya kapsamında dinlenen davacı ve davalı tanık anlatımları ve icra dosyaları, … mahkemesinde açılan alacak davası da nazara alınarak ödeme olgusu dışında fesih sebebinden bahsedilmediği, farklı fesih sebebine ilişkin delil de bulunmadığından ödemelerin gecikmesi sebebiyle feshin haklı olup olmadığı hususu irdelenmiştir. Bu kapsamda davacı ile davalı … arasında sözleşme kapsamında ürün teslimi ve ödeme şeklinde gerçekleşen bayilik sözleşmesinin dava dosyasına sunulan mail yazışmaları ve sair iletişim vasıtalarına ait ekran görüntüsü fotoları bilirkişi raporu nazara alındığında davacı şirketin … pazarında yaptığı satışlar ve ürün nitelikleri konusunda taleplerde bulunduğu, sözleşmeye esaslı aykırı nitelikte sayılabilecek bir durum olmadığı fakat davalı şirketin sözleşmenin 13. Maddesi kapsamında yüzde 50 siparişte yüzde 50 sevkiyattan önce ödeme yapılmasının kararlaştırılmasına rağmen ödemelerin yerine getirilmediği yazışma ve dosya içerisindeki belgelerden anlaşıldığından biriken borcun 65 bin Euro civarında olduğu bu kapsamda davacının ödeme edimini gereği gibi yerine getirmemesinin davalıdan sözleşmenin uygulanmasını esaslı sayılabilecek nitelikte bir taraf için zorlaştıracak derecede olduğu bu kapsamda davalı …’ün olağan fesih hakkını kullandığı kabul edilerek Dava konusu uyuşmazlıkta, sözleşmenin feshinin haksız olmadığı, ayrıca fesih hakkı da kötüye kullanılmadığından, davacının müspet zararı kapsamında kar mahrumiyeti talebine yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
Diğer davalı şirketler yönünden ticaret sicil kayıtları, dava konusu ile ilgili tanık anlatımları somut uyuşmazlık ile birlikte değerlendirildiğinde ;”Tanık … duruşmada; “Ben ilk …de çalıştım. Daha sonra …şirketinde çalışmaya devam ettim. Zaten bunların sahipleri aynı ailedir. Çalışanları ortaktır. “,Tanık …; Ben şu an … bünyesinde çalışmaktayım. Ben 9 senedir bu firmada çalışıyorum. Ben yurt dışı satış uzmanı olarak görev yapıyorum. … üzerinden dava tarihinde ihracat yapıyorduk. … kurulduktan sonra ihracatı … üzerinden yaptık. … üretici firmadır… Ödemeler birikince ve tahsilat da ufak tefek yapmadıkları için arada biraz kopmalar oldu. Daha sonra … ile … üzerinden irtibata geçtik.”, Tanık … duruşmada; ” Ben Söz konusu …de çalışıyorum fakat asansörlerin gönderilmesi işi hangi firma üzerinden yapıldığı ile ilgili bilgi sahibi değilim. Tek bildiğim … asansörün bünyesinde üretildiğidir…” şeklinde alınan beyanlar ve somut uyuşmazlık dosyadaki bilgi ve belgeler ile değerlendirildiğinde şirketler arasında iktisadi bütünlük ve yönetsel özdeşliğin olduğu, şirketlerin ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması, faaliyet alanlarının birbiri ile koordineli olduğu davalı şirketler arasında organik bağın varlığı kabul edilerek AAÜT 3/2 maddesi gereğince davanın reddi sebebi aynı kabul edilerek davalı lehine tek vekalet ücreti takdir edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcının peşin alınan 3.955,15 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.895,85 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Zorunlu arabuluculuk nedeniyle 2020 yılı Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
4-Davalılar tarafından yapılan 38,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-Davalıların kendilerini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 24.662,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
6-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.25/11/2021

Katip Hakim
E-imzalı✍ E-imzalı✍