Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/3 E. 2020/14 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/3 Esas – 2020/14

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/3 Esas
KARAR NO : 2020/14

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/01/2020
KARAR TARİHİ : 15/01/2020
K.YAZIM TARİHİ : 21/01/2020
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkilinin bir taşınmazını emlak danışmalığı işi yapan … aracılığıyla satmak istediğini, …’in bulmuş olduğu alıcı … ile birlikte 08/07/2015 tarihinde sözleşme imzalandığını, bu sözleşme gereğince taşınmazın satışı 01/08/2015 tarihinde gerçekleşeceğini, taşınmaz satışı gerçekleştiğinde tarafların emlak danışmanına %2 komisyon ödeyeceğini, eğer taraflardan birisi sözleşmeden dönerse o tarafın %4 komisyon ödeyeceğini, sözleşmedeki alıcı …’ya kredi çıkmaması nedeniyle taşınmazı alamadığını, bundan dolayı sözleşme hayata geçirilemediğini, işte bu sözleşmenin bir nevi teminatı olarak taraflardan 5.000’er TL’lik senetler alındığını, senetlerde tarafların yalnızca imzaları bulunduğunu, bedelleri sayısal olarak ve yazıyla yazıldığını, diğer kısımların ise boş bırakıldığını, …’in alıcı …’dan almış olduğu senedi Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine konu ederek, tahsil ettiğini, böylelikle esasen emlak danışmanlığı sözleşmesinden kaynaklı borcunu tahsil ettiğini, müvekkilinin imza ettiği ve yalnızca bedelleri yazılı olan, kalan kısmı boş bırakılan senedi ise müvekkilinin daha önce tanışıklığı dahi olmayan, aralarında herhangi bir alacak olmayan davacıya verdiğini, …’in söz konusu senedi verirken herhangi bir şekilde ciro etmediğini, senedin lehdarı olarak davacının adını senedin ön yüzüne yazdığını, bununla birlikte senedin ödeme gününün 08/07/2017 olarak yazdığını, bu senedi …’den lehdarıymış gibi alan davacının ise senede dayanarak alacağı olduğu iddiasıyla Ankara Batı İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, oysa müvekkili ile davalı arasında herhangi bir alacak bulunmadığını, senedin esas kaynağı olan borcun ise satıcı … tarafından taşınmazın alınmasından vazgeçilmesi üzerine müvekkili açısından hiç doğmadığını, hatta sözleşmeden dönmesinden sonra … tarafından … aleyhine Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi açıldığını, dosyanın tahsil olunarak infaz edildiğini, …’in emlak danışmanlığı adı altındaki hizmetinin ücretini aldığını, bu nedenlerle bahse konu senedin bedelsiz olduğunu, aynı zamanda dava konusu senedin sonradan müvekkilinin rızası hilafına doldurulduğunu, üstelik tanımadığı 3. bir kişi lehine doldurulduğunu, senetteki imzanın müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin senedi imzaladığında senette yalnız bedeller bulunduğunu, sonradan senede zaman aşımına uğramayacak ve faiz alacağı çıkacak şekilde ödeme tarihi eklendiğini, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir borç bulunmadığını, senedin verilmesine konu olan hukuki ilişkide davalının taraf sıfatı bulunmadığını, senet aslına aykırı bir şekilde hileyle düzenlenmiş ve ayrıca aslen zamanaşımına uğradığını, dolayısıyla senedin bedelsiz ve sahte olduğunu beyan ederek, dava konusu 5000 TL bedelli senedin sahteliği nedeniyle iptaline, mahkeme aksi kanatteyse bedelsizliği nedeniyle iptaline, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE :Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.
Yürürlük tarihi 01/01/2019 olan 7155 sayılı yasa ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinde; ” 1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. ” denilmek suretiyle, 01/01/2019 tarihi itibariyle ticari davalarda arabuluculuğa başvuru, dava şartı haline getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrasında “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Menfi Tespit talepli iş bu dava 02/01/2020 tarihinde açılmıştır.
Yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamında, konusu bir para alacağı ve tazminat olan davalar zorunlu arabuluculuğa tabi tutulmuştur. Her ne kadar iş bu davada davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talep edilmişse de; davacının nispi harç yatırarak talepte bulunduğu dava konusu miktar, davalı yönünden para alacağı niteliğinde olup, yargılama sonucunda verilecek hükümle birlikte taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisi tartışılacaktır. Yasanın düzenleniş gayesi gözetildiğinde, bu tür davaların zorunlu arabulucuya tabi olduğu kanaatiyle; davacı vekiline 03/01/2020 tarihli tensip tutanağının 1. maddesi ile TTK 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurup başvurulmadığına ilişkin delillerini sunması için bir haftalık kesin süre verilmiştir. Davacı vekili tarafından 14/01/2020 tarihinde beyanda bulunulduğu, arabuluculuğa dava açılmadan önce başvurulmadığı bildirildiğinden, dava şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 114/2, 115/2 ve TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden Reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 118,18 TL harçtan mahsubu ile bakiye 63,78 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.15/01/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı