Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/276 E. 2020/663 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/276 Esas – 2020/663

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/276 Esas
KARAR NO : 2020/663

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/06/2020
KARAR TARİHİ:15/12/2020
K.YAZIM TARİHİ:18/12/2020
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkili şirketin Sincan Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet göstermekte olduğunu, alman ortaklı şirketlerinde … ve … ile eklentilerinin üretimini yapıldığını, üretiminin % 95’ini ihraç etmekte olan müvekkili firmanın iç piyasada da küçük oranda faaliyet göstermekte olduğunu,Türkiye içinde faaliyet gösteren firmalarla da uzun süreli çalışması olan müvekkili şirketin, genelde çalıştığı firmalardan sipariş almakta ve üretim yapıp göndermekte olduğunu, bu nedenle cari hesap sözleşmesi olmaksızın cari sistemle çalıştığını, yani siparişleri göndermekte ve faturalandırıp ilgilinin borç hanesine kaydetmekte, zaman zaman yapılan ödemeleri de hesaptan düşmekte olduğunu, müvekkili şirketten, aynı çalışma yöntemi ile çalışılan davalı … Teknolojileri A.Ş.’nin birim fiyatı 132,69 TL olan 150 adet 38 mm elmas ucu 02.08.2019 tarihli … numaralı fatura ile ve birim fiyatı 133,41 TL olan 250 adet 38 mm Elmas Ucu 05.08.2019 tarihli … numaralı fatura ile teslim aldığını, teslim edilen malların ayıplı olduğu gerekçesiyle bilirkişi raporu, tespit veya yetkili Hakem Heyeti Raporu olmadığı halde 26.08.2019 tarihinde iade faturası düzenlendiğini, yapılan şifahi görüşmelerde şirketimize bugüne kadar herhangi üretmiş olduğu bir malzemeden dolayı herhangi bir şikayet gelmediği, şayet ayıplı bir üretim varsa bunun Mahkeme kararı veya bilirkişilerce tespiti yapılarak ilgili mallarla birlikte kendilerine tesliminin talep edildiğini, ancak davalı şirketin ödeme yapmaktan kaçındığı gibi, ne malzemelerin ayıplı olduğuna ilişkin bir tespit veya raporda sunmadığını, ayrıca malzemeleri de iade etmediğini, malzemeleri iade etmesi durumunda hesabından düşüleceği belirtildiği halde, malzemeleri kullanığını beyan ederek iadeden de kaçındığını, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından vadesi geçen faturalar için 2.860,26 TL tutarlı 28.08.2019 tarihli vade farkı faturası düzenlenerek borçlu şirkete gönderildiğini, bu süreç sonunda, malzemelerin iade edilmemesi ve ödeme de yapılmaması üzerine 25.11.2019 tarihinde müvekkili şirketin alacağın tahsili için takip başlatılmış ise de, borçlunun 06.12.2019 tarihinde itiraz ettiğini, borçlunun İzmir’de faaliyet gösterdiği halde şirket merkezi Van olduğu için Van İcra dairelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki itirazında bulunduğunu ve hiçbir gerekçe göstermeksizin de borcun tamamına itiraz ettiğini, alacaklı konumunda olan müvekkili şirketin Ankara’da ikamet etmekte olduğunu, bu minvalde takibin yapıldığı Ankara İcra Daireleri yetkili olduğunu,hukuki dayanaktan yoksun olarak yapılan yetki itirazını kabul etmediklerini, borçların zamanında ifa edilmemesi nedeniyle vade farkı faturaları düzenlenip davalı şirkete gönderildiğini, bu vade farklarına ilişkin taleplerininde dava konusu içinde yer almakta olup, vade farkı faturalarına herhangi bir itiraz gelmemiş olması nedeniyle tüm cari alacak, yani fatura alacaklarının aynı talikte talep edildiğini beyan ederek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davalının Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; müvekkili şirketin yerleşim yeri adresinin “… Mah. … Sokak … Sitesi No…. İpekyolu Van” olduğunu, HMK’nın 6. maddesine göre ise genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, bu itibarla müvekkilinin yerleşim yeri Van olduğundan Van İcra Dairesi yetkili olduğu gibi işbu davada da Van Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, zemin işinde faaliyet gösteren müvekkili şirketin, Muğla’daki şantiyesinde kullanılmak üzere davacıdan biri 150 bir diğeri 250 adet olmak üzere iki parti halinde toplam 400 adet elmas uç aldığını, ancak elmas uçların, olağan kullanım süresinin çok öncesinde aşınarak kullanılmaz hale geldiğini ve müvekkilinin bu durumdan, şantiyedeki görevlilerin kısa süre içerisinde tekrar elmas uç talep etmesi ile haberdar olduğunu, elmas uçların olağan kullanım süresinden çok önce aşınması üzerine müvekkilinin, durumu derhal davacı şirket yetkilisine ilettiğini, hatta sorunu tespit etmek ve çözmek üzere şantiyeye uzman gönderilmesinin talep edildiğini, ancak davacı şirket yetkilisinin, ilk görüşmede, son alınan elmas uçlarda sorun olma ihtimalini kat’iyen reddettiğini, müvekkili şirket ile davacı arasındaki ticari ilişkinin yaklaşık 5 yıldır devam ettiğini ve müvekkilinin davacıdan daha önce de elmas uç satın aldığını, ancak daha önce alınan elmas uçlar ile son alınan ve önceki uçlarla aynı nitelikte olması beklenen elmas uçların arka kısımları şekil ve ölçü olarak farklılık gösterdiğinden müvekkili şirketin, davacı şirket yetkilisine durumu tekrar ilettiğini, bu durumun davacı şirket yetkilisine iletilmesine ve çözüm beklenilmesine rağmen davacı tarafın yine geri bildirimde bulunmadığını, davacıyla belirtilen sorunların yaşanması nedeniyle müvekkilinin, farklı tedarikçilerinden elmas uç temin etmek zorunda kaldığını, işin tamamlandığı 31.05.2020 tarihine kadar üç farklı firmadan temin ettiği elmas uçları denediğini ve esasen diğer tedarikçilerin elmas uçlarının davacının temin ettiği elmas uçlardan daha üstün olduğunu tespit ettiğini, dava dilekçesinde müvekkili şirketin ifadan kaçındığı iddia edildiğini, yukarıda belirtildiği üzere müvekkili şirket ile davacı arasındaki ticari ilişki 5 yıl gibi uzun bir süredir devam etmekte ve bu süreçte müvekkilinin, davacı tarafa yaklaşık 1.500.000,00-TLtutarında ödeme yaptığını, bugüne kadar tüm ödemelerini yapan müvekkilg şirketin, 1.500.000,00-TL’nin yanında oldukça düşük miktardaki 62.842,08-TL tutarındaki faturayı -hiçbir neden olmaksızın- ödemediğini kabul etmek olağan hayat akışına aykırı olduğunu, bu itibarla sözleşmeden kaynaklanan edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirmeyen davacı tarafın müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini beyan ederek, öncelikle yetki itirazının kabulüne, aksi halde haksız ve yersiz davanın esastan reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, tarafların ticaret sicil kayıtları, dava ve takip konusu olan faturalar ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava; davacı tarafından satımı gerçekleştirilen elmas uçların ayıplı olduğu iddiasıyla bedelinin ödenmemesi ve malların iade de edilmemesine dayalı olarak satım bedeli/vade farkına ilişkin faturaların tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı taraflar arasındaki ticari satım nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla faturalara dayalı icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 03/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 06/12/2019 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu davanın hak düşürücü yasal süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Davalı tarafından mahkememizin yetkisine itirazda bulunulmuşsa da, TBK 89. Madde kapsamında , taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında faturalara dayalı para alacağı talep edildiğinden alacaklı davacının muamele merkezi mahallindeki mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla, yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı borçlu tarafından, Ankara … İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan icra takibine yapılan itirazda; Van İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine de itirazda bulunulmuştur.
Mahkememizce öncelikle, İİK.nın 50. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi hususunda inceleme yapılmıştır. İcra takibinin yapılacağı yerin belirlenmesinde HMK nın hükümleri gereği tespit yapılacaktır. 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesine göre; “genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Aynı Kanunun 10. maddesine göre; “sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” TBK nın 89.maddesinde de “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır; 1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, 2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, 3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesi kapsamında, davacı tarafından davalıya satımı gerçekleştirilen elmas uçların teslim yerinin davalının muamele merkezi (fatura tarihi itibariyle İzmir) olduğu, davacı alacaklının muamele merkezinin Kahramankazan/Ankara olduğu, Ankara … İcra Dairesi yukarıda anılan yetki kuralları kapsamında yetkili olmadığından, davalı borçlunun icra takibinin yetkisine itirazı yerinde görülmekle, itirazın iptali davası yönünden yetkili icra dairesinde takip başlatılması dava şartı olduğundan, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetkili icra dairesinde takip başlatılmadığından, davanın HMK 114/2, 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 646,99 TL harçtan mahsubu ile bakiye 592,59 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Zorunlu arabuluculuk görüşmesi sırasında davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 2020 yılı AAÜT nin 16/1-c maddesi uyarınca 900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.15/12/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı