Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/270 E. 2020/341 K. 24.08.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/270 Esas – 2020/341
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/270
KARAR NO : 2020/341

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Maddi Tazminat (Ayıplı Hizmet Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ: 24/08/2020
K. YAZIM TARİH : 25/08/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı firma nezdinde … numaralı hesabının bulunduğunu, müvekkilinin davalı firmanın yönlendirmesiyle protföy yöneticilik izni olmadığı halde çıkar çatışmalarına girdiğini, müvekkilinin programlarında orantısız, aşırı fiyat açılması nedeni ile işlemlerde stoplass (bekleyen emir) talimatı vermesine rağmen davalı firmanın müvekkilinin vermiş olduğu emirleri stoplassu aşırı spreat açmak suretiyle zarara uğrattığını, söz konusu haksız uygulamalar nedeniyle müvekkilinin zararının tazmininin gerektiğini, davalı şirketin temsilcisinin müvekkilini telefonla aradığını ve kendisine bir uzman atanacağını, uzmanın kendisine yardımcı olacağını, uzmanın talimatları doğrultusunda al-satlar yapması gerektiğini söylediğini, yüksek kar vaadinde bulunduğunu, ayrıca bu işlemlerin düşük oran uygulayan bankaların mevduat faizlerinden daha fazla getirisi olduğunu, zarar ettiği takdirde firmanın da zarar edeceğini, kar etmesi durumunda firmanın da kar edeceğini beyan ettiğini, firmanın bankalar gibi lisanslı olduğunu söyleyen firma temsilcisine güvenen müvekkilinin kendisiyle ilgilenmesi için görevlendirilen uzmanın direktifleri doğrultusunda işlemler açtığını, davalı firmanın müvekkilinin güvenini kazanmak için ilk önce kar ettirmişse de ilerleyen zamanlarda müvekkilinin telefonuna al-sat komutlarının gelmeye devam ettiğini ve bu komutlara göre işlem yapan müvekkilinin sürekli zarara uğramaya başladığını, davalı firmanın imzalanması gereken Risk Formu ve Çerçeve../..
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…Sözleşmeleri ile şartları içeren belgeyi müvekkiline kargo marifetiyle gönderdiğini, müvekkilinin ise kargoda söz konusu işlemleri ayak üstü imzaladığını, ancak SPK Mevzuatlarına göre söz konusu sözleşme ve şartlarının müvekkiline sözlü olarak anlatılmasının gerektiğini, davalı firmanın SPK mevzuatlarına göre hareket edip özellikle çıkar çatışmasını müvekkiline sözlü olarak anlatmış ve açıklamış olsaydı müvekkilinin böyle bir riske girmeyeceğini ve davalı firmaya katılmayacağını, zira, sözleşmelerde yer alan ve müşterinin el yazısıyla yazıp imzalaması gereken “Mutabık kaldım”, “okudum”, “anladım” gibi ibarelerin davalı firma tarafından matbu olarak yazıldığını, davalının müvekkiline yapmış olduğu işlemlerde emtialarda vadeli işlemleri (valoförü) anlatmadığını ve yazılı olarak bildirmesi gereken vadeleri zarar ettikten sonra telefonla arayarak bildirdiğini, 2015 yılına ait ekran görüntülerinde davalı firmanın USD/TRY pariteside yüksek spreat (1000 piplik) açtığının görüldüğünü, söz konusu yüksek spreaitinin açıklanması gerekirse USD/TRY 291,578 iken 282,125 olarak açıldığını, davalı firmanın dürüstlükten uzak tamamen bilişim hileleriyle müvekkilini büyük maddi zarara uğrattığını savunarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davanın kabulü ile müvekkilinin davalı firmaya depozito bedeli olarak yatırmış olduğu 131.577,41 USD’nin davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının daha önce hakem heyetine götürdüğü tazmin talebindeki zararının nedeninin, öncesinde yatırımcılara uyarısı yapılan gapli fiyat açılışı olduğunu, iddiayı inceleyen uzmanların tazmin talebini reddettiğini, davacının mevcuat hükemlerine ve şirketin genel uygulamasına uygun şekilde her türlü bilginin verildiğini ve risk uyarılarının yapıldığını, şirket müşteri temsilcilerinin, yatırımcılara şirket bünyesinde genel ekonomik verilere dayanılarak hazırlanan günlük analiz raporlarını sunduğunu ve bu rapor içeriğindeki finansal bilgiler dışında herhangi bir bilgi yer almadığını, davacının kendisini iradesi bulunmayan bir şahıs gibi müşteri temsilcisi ne derse onu yapan bir şahıs olarak tasvir eden beyanlarının gerçek dışı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, talep edilen bilgileri doldurduğu ve her sayfasını imzaladığı sözleşmelere ilişkin olarak ileri sürdüğü iddiaların da gerçek dışı olduğunu, hesap sözleşmelerinin SPK mevzuatının öngördüğü şekilde imzalandığını, davacının çeşitli kıymetlerdeki kaldıraçlı işlemlerin vadeleri ve benzeri konularda yeterince bilgilendirilmediği iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketin SPK’ya tabi düzenlenmiş bir sektörde aldığı izin uyarınca faaliyet gösteren ve SPK’nın yakın denetimi altında olan bir kurum olduğunu, yanlış yatırım yapan davacının zararının müvekkilinden tahsil etmek için açmış olduğu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı Ankara Batı …. Tüketici Mahkemesi 27.05.2019 tarihli ve … esas, …karar sayılı ilamı ile; mahkememizin görevli olduğunu belirterek dosyayı mahkememize göndermiştir.
Dava, ayıplı hizmet nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Yürürlük tarihi 01/01/2019 olan 7155 sayılı yasa ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinde; ” 1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. ” denilmek suretiyle, 01/01/2019 tarihi itibariyle ticari davalarda arabuluculuğa başvuru, dava şartı haline getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrasında “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Maddi tazminat talepli iş bu dava 17.05.2019 tarihinde açılmıştır.
Yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamında, konusu bir para alacağı ve tazminat olan davalar zorunlu arabuluculuğa tabi tutulmuştur. İş bu davada davacı, zararının tazminine yönelik talepte bulunduğundan, Yasanın düzenleniş gayesi gözetildiğinde, bu tür davaların zorunlu arabulucuya tabi olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından, görevsizlik kararından sonra arabulucuya başvurulacağı yönünde süre talep edilmiş ise de; yasal düzenleme gereği dava açılmadan önce başvuru yapılması gerektiğinden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 114/2, 115/2 ve TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40TL başvurma harcı ile 54,40TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi uyarınca gereğince takdir ve hesap edilen 1.700,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğundan, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İstinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile karar verildi. 24/08/2020

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza