Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/264 E. 2022/118 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/264 Esas – 2022/118
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/264
KARAR NO : 2022/118
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Çekişmeli Alacak (Konkordatodan Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 15/06/2020
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/03/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Şubesi ile davalı şirket arasında Kredi sözleşmesi akdedildiğini ve bu sözleşmeye dayanılarak kredi kullandırıldığını, davalı şirket tarafından Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasından konkordato talepli dava açıldığını, kesin mühlet kararının ilanından itibaren konkordato komiserlerine toplamda 1.244.495,14 TL üzerinden alacak kaydı yaptırıldığını, Konkordato Komiserleri Heyeti tarafından verilen 03.01.2020 tarihli kararda Konkordato borçlusu tarafından 860.178,68TL’lik kısım kabul edildiğini, 384.316,16 TL’lik kısımın ise reddedildiğini, müvekkili Bankanın alacağının gerekçeli kararın somutlaşan ödeme tablosu kısmında …. Sırada gösterilmiş olup, 860.178,68TL alacak kabul edildiğini, anılan tutardan %20 oranında 172.035,74TL tenzilat yapılarak, ödenecek tutarın 688.142,94TL olarak gösterildiğini, İİK’nun 308/b maddesi uyarınca; alacakları itiraz uğramış olan tüm alacaklara tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren 1 ay içerisinde dava açabileceklerinin ihtarına karar verildiğini belirterek, reddedilen ve dolayısıyla somutlaşan ödeme tablosunda gösterilmeyen 356.208,66TL’lik alacağın İİK madde 308/b gereğince tespiti ile ödeme tablosunda gösterilmesine ve anılan meblağın işleyecek ticari faizi ile tahsiline ve taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı bankanın talep ettiği alacağın ne kadarının faiz ne kadarının anapara olduğunun anlaşılamadığını, alacak miktarı olduğu iddia edilen 356.208,66TL’nin ne
e-imza e-imza e-imza e-imza

kadarının anapara ne kadarının faiz olduğu belirtilmediğini, dilekçede sadece krediden kaynaklanan alacak denilmekle yetinildiğini, davacının konkordato yargılamasında komiser heyetine verdiği dilekçelerinde de aynı prosedürü izlediğini, hiçbir zaman alacak türü açık bir şekilde belirtilmediğini, ancak konkordato süreçlerinde anapara ve faiz konularında farklılıklar bulunduğunu, davacı bankanın hangi tarihten itibaren faiz işlettiğini, faiz işletmedi ise anapara tutarında nasıl bu kadar büyük bir fark bulunduğunun taraflarında anlaşılmadığını, şirketin muhasebe kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda davacının iddia ettiği gibi bir alacağının bulunmadığının tespit edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Mahkememizin … esas sayılı dosyası, Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, 24/05/2021 tarihli bilirkişi raporu, 12/08/2021 tarihli birinci ek rapor, 15/11/2021 tarihli ikinci ek rapor ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, Konkordato davası neticesinde çekişmeli hale gelen alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusu, Konkordato sürecinde kabul edilen alacak (860.178,68TL) dışında davacı bankanın alacağı bulunup bulunmadığı, böyle bir alacak mevcut ise söz konusu alacağın asıl alacak ve faiz kısımlarıyla birlikte toplam miktarının tespiti noktasında toplanmaktadır.
İİK’nun 294/3 maddesine göre; tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.
Davacı … A.Ş. … Şubesi ile davalı … Ltd. Şti. arasında 18/08/2017 tarihli ve 500.000,00TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi, 18/08/2017 tarihli ve 500.000,00TL limitli genel kredi sözleşmesi, 14/05/2018 tarihli ve 200.000,00TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi, 03/01/2018 tarihli ve 131.000,00TL bedelli araç rehin sözleşmesi ile dava dışı … tarafından davalının borcu için davacı banka lehine 23/08/2017 tarihli ve 600.000,00TL bedelli ipotek sözleşmesi akdedilmiştir.
Davacı banka; dava konusu alacağını taksitli ticari krediler, şirket kredi kartı, ticari kredili mevduat hesabı, borçlu cari hesap kredisi ve teminat mektubu kredisi ile nakdi ve gayrinakdi çek kredilerine dayandırmıştır.
Davalı … Ltd. Şti. Konkordato Komiserliği tarafından verilen 03/01/2020 tarihli yazıda; bankanın alacak bildirimine ilişkin olarak konkordato borçlusu şirket tarafından alacağın 860.178,68TL’lik kısmının kabul edildiğini ve 384.316,16TL’lik kısmının reddedildiğini bildirmiştir.
Mahkememizin … esas sayılı dosyada; … Ltd. Şti. Konkordato Teklifi Dahilinde Somutlaşan Ödeme Tablosu (Sıra No: …) kapsamında …’ın alacak miktarının 860.178,68TL olduğu, …’ın rehinli alacaklı olduğu, banka ile borçlu şirket arasında anlaşma sağlanamadığı yönünde 12.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar vermiştir.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında davalı şirket hakkında 13.11.2018 tarihinde geçici mühlet, 13.02.2019 tarihinde kesin mühlet ve 12.02.2020 tarihinde konkordato tasdik kararı verilmiştir.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyası kapsamında sunulan komiser raporlarının incelenmesinde, davacı …’nın 1.244.495,14TL alacak bildiriminde bulunduğu, 860.178,68TL’sinin kabul edildiği, 384.316,16TL’sinin reddedildiği, davacı alacaklının alacağının taşınmaz ve taşınır rehni ile teminat altına alındığı, rehinli taşınır malın borçluya ait olduğu, rehinli taşınmaz malın 3. Kişiye ait olduğu, rehinli taşınmaz malın 3. Kişiye ait olması sebebiyle alacağın rehinle karşılanmayan kısmının değil tamamının nisaba dahil edildiği anlaşılmıştır. 3. kişi ipoteği ile teminat altına alınan alacağın adi alacak olarak nisapta nazara alınıp alınmayacağı hususu doktrinde tartışmalıdır.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Konkordatoya kayıt yaptıran bir gerçek ya da tüzel kişinin alacağı üçüncü kişi tarafından verilen rehinle güvence altına alındığı takdirde, bu alacağın konkordato nisabında gözetileceği öğretideki baskın görüşü oluşturmaktadır. Yargıtay’ın da yıllardan beri içtihatları aynı doğrultudadır.
Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof Dr. Murat Atalı ve Doç. Dr. Ersin Erdoğan tarafından yazılan ve 16.10.2020 tarihinde …de yayımlanan “Üçüncü Kişi Rehniyle Güvence Altına Alınmış Olan Alacakların Borçlunun Konkordato Nisabında Dikkate Alınıp Alınmayacağı Meselesi” başlıklı makalede özetle;
“Vadesi gelmiş borçlarını ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi bulunan borçlunun, kanunda öngörülen şartlarla, mahkeme denetim ve gözetiminde, alacaklıları ile anlaşmak suretiyle borçlarını tasfiye etmesine imkânı tanıyan konkordato kurumu, 7101 sayılı Kanunla önemli değişikliklere uğramıştır. İşbu çalışmada, İcra ve İflâs Kanunu’nun 302’nci maddesi çerçevesinde konkordato projesinin kabulü için aranan nisapta, öğretide 7101 sayılı Kanun öncesinde (veya onu tekrar eden gerekçelerle sonrasında) ileri sürülen görüşlerin aksine, üçüncü kişi tarafından tesis edilen rehinle güvence altına alınan alacakların, şu gerekçelerle dikkate alınamayacağı sonucuna varılmıştır:
7101 sayılı Kanunla, konkordatonun tasdiki açısından, bütün alacaklar açısından teminat gösterme koşulu kaldırılmıştır. Dolayısıyla, değişiklik öncesi aksi yöne ileri sürülen görüşlerin dayanağı olan, üçüncü kişinin rücu alacağının teminatsız kalacağı düşüncesinin, artık pozitif temeli bulunmamaktadır.
7101 sayılı Kanun ile yapılan, adi alacaklılar ile rehinli alacaklıların birbirinden ayrılmasıdır. Konkordato projesinin kabulü, esas itibariyle adi alacaklılara -projeden etkilenecek alacaklılara- bırakılmış ve bu kabul, tasdik şartı olarak da aranmıştır. Rehinli alacaklılarla müzakere ise, ilk defa 7101 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile Kanunun 308/h maddesinde ayrıca düzenlenmiştir. Üçüncü kişiye ait bir malın rehniyle güvence altına alınmış olan bir alacağı (ve alacaklıyı) hem İİK m. 302 hükmü anlamında adi alacaklar için söz konusu olan konkordato projesinin oylamasına dahil etmek, ama diğer taraftan da bu alacağı rehinli alacak olarak kabul edip onu İİK m. 308/h, III hükmünde rehinli alacakların yapılandırılması için öngörülen 2/3 şeklindeki nisaba dahil etmek açık bir çelişki ve tutarsızlık olur.
Konkordato nisabının belirlenmesi açısından, kanun koyucunun esas aldığı ölçüt, rehinli alacaklının (velev ki üçüncü kişi tarafından rehin tesis edilmiş olsun) konkordato nisabında dikkate alınmasına manidir. Zira kanun koyucu konkordato projesinin kabulü için aranan nisabı düzenlediği 302’nci maddesinde, oy hakkı bulunan alacaklıları, konkordato projesinden etkilenip etkilenmemeye göre belirlemiştir. Dolayısıyla konkordato tasdik edilse de edilmese de, alacağına ne oranda ve hangi sürede kavuşacağı anlamında, konkordato projesinden hiçbir şekilde etkilenmeyecek olan bir rehinli alacaklının (rehinli malın mülkiyeti üçüncü kişiye ait olduğunda da bu durum değişmediğine göre), söz konusu projenin oylamasına katılmasını haklı gösteren bir durum yoktur.
Kanunun hem 302’nci maddesinin dördüncü fıkrasının hem de 308/h maddesinin lafzı, alacağı üçüncü kişi tarafından rehinle temin edilmiş alacaklının konkordato nisabına dahil edilmesine manidir. Kanun koyucu, rehin hakkının kimin tarafından (borçlu veya üçüncü bir kişi) tesis edildiği konusunda bir ayrım yapmamıştır. Bilakis, Kanunun 302’nci maddesinde, oylamaya katılacak olanlar açıkça sayılırken, alacağının rehinle karşılanamayan kısmı için rehinli alacaklıdan söz edildiği halde; diğer bir ifadeyle, kanun koyucu bu kadar ayrıntı ve özel (çoğunlukla istisnai) durumu dahi dikkate almışken; uygulamada gerçekten çok sık rastlanan bir durum olan üçüncü şahıs rehnini unuttuğunu varsaymak, olsa olsa kanun koyucuya bühtân olur.
Üçüncü kişi tarafından tesis edilen rehinli alacaklının, Kanunun 302’nci maddesi anlamında konkordato nisabında dikkate alınmaması, üçüncü kişi açısından ayrıca bir sakınca yaratmamaktadır.” görüşü açıklanmıştır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
e-imza e-imza e-imza e-imza

Hukuk Dairesi de, … Esas … Karar sayılı kararı ve benzer mahiyetteki kararlarında azınlık görüşü benimsemektedir.
Konuya ilişkin İİK’nın 308/h maddesinde “Adi konkordatoda borçlu, ön projede belirtmek suretiyle, alacaklı lehine rehin tesis edilmiş borçlarının yapılandırılmasını bu madde uyarınca talep eder. Komiser, kesin mühlet içinde uygun göreceği zamanda bütün rehinli alacaklıları borçlunun anapara indirimi, faiz indirimi, vadelendirme veya diğer ödeme tekliflerini müzakere etmek üzere tebligat çıkartarak davet eder. ” şeklinde yasal düzenleme mevcut olup madde metninde alacaklı lehine rehin tesis eden kişinin borçlu veya 3. Kişi olmasına göre bir ayrıma gidilmediği görülmüştür. Bu itibarla mahkememizce rehin verenin borçlu veya 3. Kişi olmasına göre bir ayrıma gidilmeksizin davacı alacağı rehinle temin edilen alacaklar kapsamında değerlendirilmiş ve adi alacak olarak kabul edilmemiştir. Her ne kadar komiser raporunda 3. Kişi rehniyle teminat altına alınan alacak adi alacak olarak değerlendirilip nisaba dahil edilmişse de, rehinli alacaklı davacı … ret oyu kullandığından tasdik talebinin kabulünde etkili olmamıştır. Kaldı ki tasdik kararında da bu alacağın adi alacak olarak kabul edildiğine ilişkin bir gerekçeye rastlanılmadığından 3. Kişi rehniyle teminat altına alınan alacak adi alacak olarak değerlendirilmemiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi 2. Ek raporunda davacı alacağının tamamının rehinle güvence altına alınmış olduğu rapor edilmiştir.
Davacının rehinle temin edilen alacağı yönünden İİK madde 308/h uyarınca davacının da içinde bulunduğu rehinli alacaklıların, borçlunun teklifini müzakere etmek üzere toplantıya çağrıldığı, 09/01/2020 tarihinde saat 13.30’da … Adliyesi … Salonunda yapılan alacaklılar toplantısından sonra “Rehinli Alacaklılar Toplantısı”na ilişkin toplantı tutanağının Komiserler Kurulunca imza altına alındığı, yapılan toplantı neticesinde rehinli alacaklılardan … A.Ş. ve … A.Ş. ile ön anlaşma sağlandığı, ancak … A.Ş. ile anlaşma sağlanamadığı, ön anlaşma sağlanan rehinli alacaklılar ile borçlu arasında düzenlenmiş protokolün bulunmadığı, yapılan rehinli alacaklar toplantısı sonucunda 3 rehinli alacaklı arasından ikisi ile anlaşma sağlandığı, bu sayının ise toplam rehinli alacak miktarı olan 164.713,77TL üzerinden 81.199,88TL’na denk geldiği, bu durumda rehinli alacaklıların miktar itibariyle %49,30’u ile anlaşma sağlanmış olduğu, İİK’nun 308/h maddesi uyarınca, borçlunun tekliflerinin alacak miktarı itibariyle üçte ikiyi aşan çoğunlukla kabul edilmesi halinde rehinli alacaklılar yönünden talebin kabulüne karar verilebileceği, bu itibarla da İİK’nun 308/h maddesinde aranan şartlar gerçekleşmediğinden davacının rehinli alacaklılar ile ilgili tasdik talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Komiserler Kurulunca her ne kadar 3. Kişinin taşınmaz rehniyle güvence altına alınan davacı alacağı rehinli alacak olarak kabul edilmediğinden rehinli alacaklılar toplantısında nisaba dahil edilmemişse de toplantıya katılan davacı alacaklı bankanın toplantıda ret oyu kullandığı ve 3. Kişinin taşınmaz rehniyle güvence altına aldığı alacak yönünden de nisaba katılım sağlansaydı eğer ret oyu kullanacağı ve bu suretle de davacının rehinli alacaklılar ile ilgili tasdik talebinin reddine karar verileceği değerlendirilmiştir. Bu suretle söz konusu husus sonuca etkili olmayacaktır.
Bu itibarla mahkememizce alınan bilirkişi 2. Ek raporuyla tespit edildiği üzere, davacının rehinle temin edilmemiş adi alacağının bulunmadığı, davacının alacağının tamamının rehinle güvence altına alındığı, rehinli alacakların konkordato dosyasında oylandığı ve şartları oluşmadığından tasdik talebinin reddine karar verildiği anlaşılmakla davacının rehinle temin edilmiş alacağı yönünden işbu davayı açmakta hukuki yararı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Çekişmeli alacak davalarında verilen hüküm tespit niteliğinde olduğundan ve konkordato projesi uyarınca ödemeye karar verildiğinden maktu harç ve maktu vekalet ücreti alınmasına karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN USULDEN REDDİNE,
e-imza e-imza e-imza e-imza

2-Sair hususların gerekçeli kararda açıklanmasına,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.320,00TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karardan sonraki yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/02/2022

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza