Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/236 E. 2020/295 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/236 Esas – 2020/295
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/236 Esas
KARAR NO : 2020/295

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 21/09/2005
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
K. YAZIM TARİHİ: 20/07/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, 2001-2005 yıllarına ait işlemiş faizi de dahil toplam 25.020,00 TL aidat borcunu ödememesi karşısında hakkında Sincan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli üzerine üzerine takibin durduğunu beyan ederek, yapılacak yargılama neticesinde takibe itirazın iptali ile davalının alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin haziran 2001 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, 06/07/2004 tarihine kadar devam eden bu görevi nedeni ile genel kurul tarafından yararına huzur hakkı ödenmesinin kararlaştırıldığını, tahakkuk eden 4.800,00 TL huzur hakkı ile bu dönemde dokuz adet makbuz karşılığı ödediği 2.525,00 TL aidat toplamı olan 7.325,00 TL’nin mahsubundan sonra müvekkilinin borcunun kalmadığını, karşı tarafın aidat ödemesini tam hesaplamasına rağmen huzur hakkı ödemesini 2.400,00 TL alarak eksik hesapladığını, davacının ise kendisini 6.800,00 TL borçlu gösterdiğini, gerçekte davalı müvekkilinin 510,00 TL alacaklı olduğunu, takas definin nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE :Dava, ödenmeyen üyelik aidatlarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizin 2006/218 esasına kayden görülen davada, deliler toplanmış, kooperatif kayıtları da getirildikten sonra bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rapor alınmıştır. Sunulan rapor esas alınarak, davalının yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönemde 4.800,00TL huzur hakkı alacağının doğduğu, ayrıca 2.525,00 TL aidat ödemesinde bulunduğu, toplamda 7.325,00 TL ödemede bulunduğu, davalının üyelik karşılığı kooperatife aidat borcu bulunmadığı kanaatine varılarak, mahkememizin 2006/218 esas 2007/109 karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz hükmünün davacı tarafından temyizi neticesinde inceleme yapan Yargıtay …. Hukuk Dairesi 08/12/2009 tarih, 2008/6390 E., 2009/8473 K. sayılı ilamı ile mahkememiz hükmünü özetle “…davalının huzur hakkı alacağına ilişkin olarak, temyize konu edilen 2.400,00 TL huzur hakkının davalıya ödenip ödenmediği hususunda yapılan inceleme yeterli bulunmamaktadır. Bilirkişi tarafından istenilen kayıtlar davacı tarafından dosyaya sunulmadığı gibi, mevcut belgelere göre huzur hakkı alacağının davalıya ödenip ödenmediği de anlaşılamamaktadır. Doğru sonuca ulaşılması için bilirkişiden ek rapor alınmak sureti ile, davalının huzur hakkı alacağının tamamen yada kısmen davacıya ödenip ödenmediği hususunun araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği…” gerekçesi ile bozmuştur.
Bozmadan sonra mahkememizin 2010/66 esasına kayden yapılan yargılamada, Yargıtay ilamına uyulmuş ve bu doğrultuda değerlendirme yapılmıştır.
Davacı kooperatifin diğer kayıtları yanında, 2001 yılından itibaren yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ücretlerine ilişkin bordro, beyanname, muhasebe fişleri, bu ödemelere ilişkin hesap dökümleri ve bütçelerin dosyaya sunumu için kesin mehil verilmiş, davacı tarafın elindeki tüm kayıtların sunumu sağlandıktan sonra bilirkişi heyetinden bozma ilamındaki eksiklikleri gidermek amacı ile 4 adet ek rapor alınmıştır.
Toplanan deliler, alınan bilirkişi raporu ile ek raporlar esas alınmak suretiyle, davalının yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönemde 4.800,00 TL huzur hakkı alacağının doğduğu, sunulan kayıtlara göre 2003 yılına ait 2.400,00 TL huzur hakkı alacağının aidatlara mahsup edilmek sureti ile ödendiğinin belirlendiği, bunun haricindeki 2.400,00 TL huzur hakkı alacağının ödeneğinin bulunmasına rağmen davalının da üyesi olduğu yönetim kurulunca tahakkukunun yapılmadığı ve kayıtlara işlenmediği, 1163 sayılı yasanın 62/2. maddesi hükmü de nazara alındığında, anılan 2400,00 TL’lik huzur hakkı alacağının tahakkuka bağlanmaması nedeni ile ödenmesinin mümkün olmadığı, ayrıca davalının 2.525,00 TL aidat ödemesinde bulunduğu, genel kurul kararlarına göre dava konusu dönemde (2001-2005) bir ortağın 6.665,00 TL aidat ödemesi gerektiği, davalının ise (2.525,00 +2.400,00)=4.925,00 TL aidat ödemesinde bulunmuş sayıldığı, bu durumda icra takip tarihi itibari ile 1.740,00 TL asıl borç, 4.055,00 TL gecikme faizi borcunun bulunduğu kanaatine kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememiz hükmünün davacı ve davalı tarafça temyizi neticesinde inceleme yapan Yargıtay …. Hukuk Dairesi 22/03/2013 tarih, 2013/829 E., 2013/1810 K. sayılı ilamı ile mahkememiz hükmünü özetle “…Mahkemece, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 08.12.2009 tarih, 2008/6390 E, 2009/8473 K sayılı ilamına uyulmuş ise de, kısmen gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozma ilamında belirtilen ve eksik olduğu açıklanan belgelerin bir kısmı getirtilmeden bilirkişiden rapor alınmıştır. Bu durumda, mahkemece, davacı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri, bilanço, gelir-gider ve hesap cetvelleri ile bozma ilamında belirtilen belgelerin tamamı öncelikle davacı kooperatiften istenerek, temin edilememesi halinde anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden getirilip kooperatif konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla bu belgeler ve varsa makbuz dip koçanları, bordrolar ve kasa hareketleri üzerinde inceleme yaptırılarak ve ayrıca başka dönemlerde yöneticilere ne şekilde ödeme yapıldığı da araştırılıp, defter ve belgelerin kendi gözetim ve denetiminde tutulması gerektiği olgusu nazara alındığında, kooperatif kayıtlarının davalı yönetici lehine sonuç doğurmayacağının ilke olarak kabulü gerektiği de dikkate alınarak rapor alınması, yine davalının savunmasında belirttiği diğer yöneticilerle ilgili dava dosyaları da getirtilip, huzur hakkı alacağının olup olmadığı varsa miktarı üzerinde yeterince durulması ve değerlendirilmesi ile oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği,
Öte yandan; mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun 7. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. ” hükmüne yer verildiği, bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faiz oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği,
Bir diğer yandan; 818 sayılı BK’nın 104/ son (6098 sayılı TBK’nın 121/son) maddesi uyarınca, gecikme faizine faiz yürütülmesi mümkün değildir. Mahkemece, asıl alacak ve işlemiş faiz tutarı toplamı üzerinden takibin devamına karar verilmek suretiyle, takip talebinde yer alan temerrüt faizine ilişkin asıl alacağa tekrar faiz yürütülmesi isteği de kabul edilmiş olduğundan, açıklanan madde hükmü bu şekilde ihlal edilmiş olmaktadır. Mahkeme kararının bu nedenle de davalı yararına bozulması gerektiği…” gerekçesi ile bozmuştur.
Mahkememizin 2014/175 esasına kayden yapılan yargılamada, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davacı kooperatifin uyuşmazlıkla ilgili defter ve kayıtları, tüm genel kurul tutanakları, bilanço, gelir gider ve hesap cetvelleri getirtilerek bilirkişiden bozma ilamındaki eksiklikleri gidermek amacı ile ek rapor alınmış, yapılan değerlendirmeler sonucunda davalının takip tarihi itibari ile 1.740,00 TL asıl borç, 3.150,10 TL gecikme faizi borcunun bulunduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacının icra inkar tazminatına ilişkin olarak ise İİK’nun 67/2 maddesi gereğince davalı borçlunun itirazında haksızlığına karar verilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmekle birlikte, daha önce verilen kararda icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi ve bu durumun temyiz nedeni yapılmaması nedeniyle davalı lehine kazanılmış hak teşkil etmesi nedeniyle, davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
Bu karara karşı davacı ve davalı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulmuş, Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 02/10/2019 tarih 2016/5341 esas 2019/4015 karar sayılı ilamı ile “…Mahkemece, Dairemizin 2013/829 esas 2013/1810 karar sayılı ilamına ve davacının temyiz nedenlerine bakıldığında davalı lehine kazınılmış hak oluşmadığı, Daire kararına uyularak davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı…” belirtilerek mahkememiz hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Gönderilen dosya Mahkememizin 2020/236 esas sırasına kaydedilerek ve bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda değerlendirme yapılarak ve davalının takip tarihi itibari ile 1.740,00 TL asıl borç, 3.150,10 TL gecikme faizi borcunun bulunduğu, İİK’nun 67/2 maddesi gereğince davalı borçlunun itirazında haksızlığına karar verilen tutar üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; Sincan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı aleyhine yapılan takibin 1.740,00 TL asıl alacak ile 3.150,10 TL işlemiş faiz kesimine davalının itirazının iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, 1.740,00 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 334,04 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 212,60 TL, icra dosyasına yatan 125,10 TL ve bir önceki verilen kararla mahsup edilen 6,55 TL bakiye karar harcının mahsubu ile bakiye 10,21,- TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, peşin alınan 212,60 TL harcın, 6,55,-Tl bakiye karar harcının ve tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla icra dosyasına yatırılan 125,10 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 11,20 TL başvuru harcı, 2,00 TL vekalet harcı, 246,20 TL tebligat ve posta gideri ile 250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 509,40 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 99,56 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5- Davalı tarafından sarf edilen 78,90 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre hesap edilen 63,47 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kalan miktarın davalı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
6-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 3,400.00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle,Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/07/2020

Katip Hakim
e-imza e-imza