Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/205 E. 2022/276 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/205 Esas – 2022/276
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/205 Esas
KARAR NO : 2022/276
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 04/06/2014
KARAR TARİHİ: 22/03/2022
K.YAZIM TARİHİ : 21/04/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; 19/05/2013 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın … Mah. …. cadde üzerinde oyun oynayan müvekkilinin çocuğu … doğumlu …’e hızlı bir şekilde çarptığını ve yaralandığını, çocuğun derhal … Hastanesine kaldırılarak burada tedavisinin yapıldığını, vücudunda kırıklar meydana geldiğini, …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın … Sigorta şirketiyle … poliçe numarası ile sigortalı olduğunu, bu nedenle sigorta şirketinin müvekkili ile bu kaza arasında illiyet bağı bulunan maddi ve manevi zararları tanzim etmesi gerektiğini, müvekkilinin maddi ve manevi olarak yıpranmış olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kullandığı aracın 19/05/2013 tarihinde davacı vekilinin beyanında belirtildiği üzere davacının çocuğuna çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, hukukun genel prensiplerinin başında olan kimse kendi kusurundan zenginleşemez ilkesi gereği yol üzerinde oyun oynayan ve kazaya sebebiyet veren yaşı küçüğün, ebeveynlerinin bakım ve gözetim görevlerini aksatarak küçüğün yaralanmasında kusur sahibi iken fahiş talepler ile dava açtıklarını, ayrıca davacının tek başına aktif husumet sahibi olmayıp yaşı küçüğün velayeti konusunda anne ve baba birlikte hareket etmek ve dava açmak ehliyetine sahip olup, babanın tek başına velayetinin dava açmaya yetkili olmadığını, davanın usul eksiklikleri nedeniyle reddini, istenen manevi tazminat miktarının fahiş olup manevi tazminattan kusur oranı doğrultusunda takdiren indirim yapılması gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı aracın müvekkili şirkete 29/08/2012-2013 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda şahıs başına azami 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, somut olayda davacının dava konusu zararlara kusuru ile sebebiyet verdiği nazara alındığında, davacının BK 44. Ve KTK/86-2 düzenlemeleri karşısında hiçbir maddi ve hukuki sebebe dayalı olarak trafik sigortacısı müvekkili şirkete taleplerini yöneltemeyeceğini, 6111 sayılı Kanun ile geçici iş göremezlik tazminatı talepleri tedavi gideri kapsamında sayılacağından SGK tarafında karşılanması gerektiğini, tarafların kusur oranlarının ve varsa maddi zararlarının gerekli incelemeler yapılarak tespiti gerektiğini, davacı tarafından şirkete yapılan herhangi bir müracaat söz konusu olmadığından müvekkili şirketin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Sincan …. Sulh Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, sigorta poliçesi, hasar dosyası, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, trafik kazası sonucunda yaralanan küçüğün tedavi giderleri ile babasının iş gücü kaybına ilişkin maddi tazminat ile manevi tazminat talebine ilişkindir.
19/05/2013 tarihinde, maliki ve sünücüsü davayı … olan, davalı … A.Ş.’nce sigortalı olan … plakalı aracın davacı yaya …’e çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana gelmiştir.
… plakalı aracın 29/08/2012 – 29/08/2013 tarihleri arasında zorunlu mali sorumluluk poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketince sigortalı olduğu, poliçe teminat limitinin 225.000,00TL (kaza tarihinde ise 250.000,00TL) olduğu, davacı yanın sigortala başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığı, ancak poliçe kapsamında herhangi bir ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir.
Kaldırma kararı öncesinde alınan 09/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davalı sürücü … yönetimindeki araç ile yerleşim birimi içerisinde seyir halinde iken vaktin gündüz ve görüşün açık olduğu bir anda sokağın içinde oynamakta olan küçük yaşlardaki çocuğu görmesine rağmen hızını düşürmesi, dikkatli ve tedbirli davranması gerekirken, aksine sebebiyet verdiği olayda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 47/d ve 52/a-b maddelerini ihlal etmekle birinci derecede kusurlu olduğunu, … doğumlu olan ve olay tarihi itibariyle … yaşında bulun …’in yaşı gereği tehlikeyi idrak edebilecek durumda olmadığı anlaşılmakla kazanın oluşumunda etken olup kusur atfedilemeyeceği, ancak sokağa yalnız bırakan bakımından sorumlu ebeveynlerinin dikkatsiz, tedbirsiz ve sorumsuz hareketleriyle kazaya sebebiyet verilen olayda ikinci derecede kusurlu bulunduğunu, davalı sürücü …’ın meydanaya gelen olayda %70 oranında kusurlu olduğunu, davacı taraf yakını kazazede çocuk …’in yaşı itibariyle kusursuz, ebeveynlerinin ise olayda %30 oranında kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
Mahkememizce kaldırma kararı öncesinde yapılan yargılama neticesinde 26/09/2017 tarih ve … esas … karar sayılı karar ile, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara BAM …. Hukuk Dairesinin 20/02/2020 tarihli … esas … karar sayılı ilamı ile özetle; ” Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporun da belirlenen bu esaslara uygun olmadığı; kaza nedeni ile sol bacağı kırılan davacının, sol alt ekstremitenin sağ alt ekstremite ile kıyasla 2 cm daha uzun olduğu tespit edildiği, belirtilmiş olmasına rağmen, bu durumun kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı açıklanmaksızın, davacının vücut çalışma gücü kaybı olmadığına dair düzenlenen rapor, hüküm vermeye elverişli görülmemiştir. Mahkeme tarafından Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak; davacının, kazaya bağlı yaralanması nedeni ile vücut genel çalışma gücünü kayıp edip etmediğinin ve alt ekstremitedeki uzunluk farkının kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığının net olarak belirlenmesi için rapor alınması ve oluşan durumu göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, kendi içinde çelişkili bulunan rapora dayalı olarak verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.” denilmekle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiş olup, dava yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Kaldırma kararı uyarınca davacının dava konusu kazaya bağlı yaralanması nedeniyle vücut genel çalışma gücünü kaybedip kaybetmediği, alt ekstremitedeki uzunluk farkının kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi için dosya … ATK … Kuruluna gönderilmiş, … Adli Tıp Kurumu …. İhtisas Kurulu’nun 02/07/2021 tarihli raporunda, … oğlu, … doğumlu …’in 19.05.2013 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği, kişide alt ekstremitelerde uzunluk farkı saptanmadığı belirtilmiştir. Alınan rapor ile davacının alt ekstremite uzunlukları sağ 81 cm sol 81 cm olarak tespit edildiğinden, ekstremitelerde uzunluk farkı bulunmadığı net bir şekilde tespit edilmiştir.
Alınan maluliyet raporu uyarınca Hesap bilirkişisi ve doktor bilirkişinden alınan ek raporda, kazalı küçük …’in 19.05.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan yaralanması nedeniyle; ATK … …. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 23.06.2021 tarihli raporda; davacı küçüğün 19.05 2013 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maltuliyet tayinine mahal olmadığı tespit edildiğinden , Sürekli İş Göremezlik nedeni ile oluşan herhangi bir maddi zararının bulunmadığı, Geçici İş Göremezlik/ Efor Kaybı nedeni ile oluşan maddi zararının; 4.084,09-TL. (takdire bağlı ) olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olduğu, kişinin vücut çalışma gücünden kaybetmediği, toplam bakıcı giderinin 1.027,53-TL olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce kaldırma kararı öncesi ve sonrası yapılan yargılama neticesinde;
Davacının, 19/05/2013 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde yaralandığı, kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilen maluliyet raporuyla tespit edildiği üzere davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığı, kaza tarihinden itibaren 9 ay süre ile işgöremez kaldığı, tespit edilen kusur durumuna göre davalı …’ın %70, davacı …’in ebeveynlerinin %30 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yan, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00TL maddi ve 50.000,00TL manevi tazminat talep etmiş, maddi tazminat talebinin açıklattırılması üzerine, davacı vekili 04/07/2014 havale tarihli dilekçesinde …’in yaralanması sonucu hastane masrafları, ilaç masrafları ve 3 ay boyunca devam eden pansuman masrafları için 1.500,00TL, 3 ay boyunca yaptırılması zorunlu olan pansuman tedavisi sebebiyle harcanan yol masrafı için 3.000,00TL ve davacının yaralanması sebebiyle davacının babasının işten ayrılması sebebiyle çalışamadığı bir buçuk ay için 2.500,00TL kazanç kaybı talep etmiştir. Açıklama dilekçesiyle talep ettiği tutarlar toplamı 7.000,00TL olmakla davacı vekili devamındaki beyanında şimdilik 5.000,00TL talep ettiğini belirtmiş ancak 5.000,00TL’nin ne kadarının hangi talebe ilişkin olduğunu açıklamamıştır. Bu nedenle Mahkememizce talep edilen toplam tutara göre değerlendirme yapılmıştır.
Öncelikli olarak talep edilen kazanç kaybı yönünden yapılan değerlendirmede, talebin davacı … için değil, davacının babası … için olduğu, davanın yalnızca … adına velayeten ebeveynleri tarafından açıldığı, baba … adına usulünce açılmış bir dava bulunmadığı ve bu şekilde çocuk adına açılan dava ile işbu kazanç kaybının talep edilemeyeceği anlaşılmakla kazanç kaybı talebinin reddine karar verilmiştir.
Az yukarıda açıklandığı üzere davacının işbu davadaki talepleri arasında geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri talebi bulunmamaktadır. Her ne kadar daha önce verilen kararda bu yönde tazminata hükmedilmiş ve davalı tarafça karar istinaf edilmemişse de mahkememiz taleple bağlı olduğundan ve daha önceki hükümde geçici işgöremezlik tazminatı ve bakıcı giderine hükmedilmiş olması ile davalıların kararı istinaf etmemesinin davacı lehine kazanılmış usuli müktesep hak teşkil etmeyeceğinden bu talepler yönünden hükümde bir değerlendirme yapılmamıştır.
Talep edilen yol masrafı yönünden yapılan değerlendirmede; davacının kaza neticesinde yaralandığı, sol uyluk kırığı nedeni ile ameliyat olduğu, yaklaşık 1 hafta hastanede yattığı, 45 gün alçıda kaldığı, yaralanmasının boyutuna göre uygulanan tedavi süresince davacının en az 8 defa kontrole gidip geldiği ve buna göre de 166,08TL yol masrafı talep edebileceği anlaşılmakla davacının yol masrafı yönünden talebinin kısmen kabulü ile 166,08TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Talep edilen ilaç ve pansuman masrafı yönünden yapılan değerlendirmede; davacının yaralanmasına göre gördüğü tedavi, kullandığı ilaç ve yapılan pansumanların sigorta kapsamında kaldığı, davacının babası …’in uyap üzerinden yapılan sorgulamada kaza tarihinde sigortalı olarak çalıştığı ve yaşı küçük oğlu davacının da babasının sigortasından faydalanacağı, sigorta kapsamı dışında yapıldığı iddia ve ispat edilen ilaç ve pansuman masrafı bulunmadığından bu talebinin reddine karar verilmiştir.
Sonuç olarak davacının maddi tazminat talepli davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Davacının manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede;
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
19/05/2013 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacının sol uyluk kırığı oluşacak şekilde yaralandığı, 9 ay süreyle iş göremez kaldığı, davacının olay sebebiyle manevi olarak çöküntüye uğradığı ve bu sebeple bir miktar manevi tazminata hak kazandığı kabul edilmiştir. Davalının meydana gelen trafik kazası sonucu %70 oranındaki kusuruyla davacının yaralanmasına sebebiyet vermesiyle davacının beden bütünlüğüne zarar verdiği belirlendiğinden, davalının bu eylemi nedeniyle davacının yaşadığı elem ve acı göz önüne alınarak, ruhsal dengesi bozulan davacının uğradığı manevi zararın giderimi amacıyla, paranın satın alma gücü itibariyle belirli bir meblağın davalıdan alınarak davacıya verilmesi suretiyle, davacının zedelenmiş olan yaşama sevincini tazelemek, bunu yaparken felaketi özlenir kılmamak, davalıyı ekonomik bir yıkıma sürüklemeksizin, daha özenli olmaya sevketmek hedeflenerek, günün ekonomik koşullarına göre davacının ebeveynlerinin kazanın meydana gelmesinde etkili olan %30 oranındaki kusurları ile kaza tarihi ile karar tarihi arasındaki süre de gözetilerek takdiren belirlenen 1.000,00TL manevi tazminatın davalı …’tan tahsiline, poliçede manevi tazminat klozu bulunmadığından sigorta yönünden talep edilen manevi tazminatın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 166,08TL yol giderinin davalı … yönünden olay tarihi olan 19/05/2013 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı yanın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, davalı … tarafından yapılan ödemelerin infaz aşamasında dikkate alınmasına,
2-Manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 1.000,00TL manevi tazminatın 19/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …tan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı … tarafından yapılan ödemelerin infaz aşamasında dikkate alınmasına,
3-Maddi tazminat davası yönünden;
a-Alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcının peşin alınan 85,38TL harçtan mahsubu ile artan 4,68TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b-Davacı tarafından yatırılan 80,70TL peşin harç, 25,20TL başvuru harcı, 3,80TL vekalet harcı olmak üzere toplam 109,70TL harcın davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun 15,62TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
c-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle; Kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden AAÜT madde 13/2 gereğince davacı … için hesap edilen 166,08TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
d-Reddedilen maddi tazminat talebi bakımından, davalılar … ve … A.Ş.’nin kendilerini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 3/2 ve 13/3 uyarınca belirlenen 166,08TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Manevi tazminat davası yönünden;
a-Alınması gereken 68,31TL karar ve ilam harcının peşin alınan 853,87TL harçtan mahsubu ile bakiye 785,56TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan 68,31TL peşin harcın davalı …’tan tahsili ile davacıya verilmesine,
b-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 maddesi gereğince hesap edilen 1.000,00TL vekalet ücretinin davalı …’tan tahsili ile davacıya ödenmesine,
c-Reddedilen manevi tazminat talebi bakımından davalı …’ın kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/2 maddesi gereğince red oranına göre takdir ve hesap edilen; 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
d-Reddedilen manevi tazminat talebi bakımından davalı … A.Ş’nin kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/3 ve 13/2 maddesi gereğince red oranına göre takdir ve hesap edilen; 1.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
5-Davacılar tarafından sarf edilen 528,75TL tebligat ve posta gideri ile 1.800,00TL bilirkişi ücreti, 1.070,00TL adli tıp rapor ücreti olmak üzere toplam 3.398,75TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesap edilen 72,05TL’nin davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun 10,26TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davalı … vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.22/03/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı