Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/199 E. 2020/456 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/199 Esas – 2020/456
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/199 Esas
KARAR NO : 2020/456

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ: 26/03/2020
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
K. YAZIM TARİHİ: 27/10/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/01/2020 günü … idaresindeki müvekkiline ait … plakalı araç ile … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkiline ait aracın hasar gördüğünü, müvekkiline ait araçta meydana zararının tespiti amacıyla bağımsız Sigorta Eksperinden rapor alındığını ve aracın değişim-onarım yapılan parça bedelleri, işçilik bedelleri ve piyasa rayiç bedelleri dikkate alınarak müvekkilinin aracında 30.307,08 TL hasar meydana geldiğinin tespit edildiğini, bu hizmet karşılığında ekspere K.D.V dahil 450,00 TL ödeme yapıldığını, davalı sigorta şirketince KASKO poliçesi ile kaza tarihini kapsayacak şekilde teminat altına alınan … plakalı aracın uğramış olduğu zararın tazmini amacıyla davalı sigorta şirketine 26/02/2020 tarihinde gönderdikleri ihtarnamenin 28/02/2020 tarihinde tebliğ edildiğini ancak taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığını, arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkiline ait araçta meydana gelen hasar bedeli için şimdilik toplam 500,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının hasar ihbarı üzerine müvekkili sigorta şirketi tarafından yaptırılan inceleme sonucu uyuşmazlık konusu araçta 5.490,37 TL hasar oluştuğunun tespit edildiğini ve davacı vekiline hasar bedeli olarak 5.490,00 TL ödeme yapıldığını, dolayısıyla yapılan hasar bedeli ödemesi ile davacının zararının karşılandığını, müvekkilden herhangi bir onay alınmadan haricen yapılan onarımlar bakımından, poliçe özel ve genel şartları uyarınca müvekkilin tazmin zorunluluğu bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla başvuranın talep ettiği tazminatın miktar bakımından da kabulünün mümkün olmadığını, taraflar arasında imzalanan kasko sigortası genel şartları “onarımın gerçekleştirileceği servis” ve “hasar tazmin yöntemi” klozları uyarınca başvuranın aracının Magdeburger yetkili servisinde yapılmaması durumunda “…Hasar tespiti için sigorta şirketi tarafından atanan eksperlerin belirleyeceği hasar tutarı esas alınacaktır.” ve “…Anlaşmalı servis ve/veya yetkili servis dışında sigortalının herhangi bir serviste aracını tamir ettirmesi durumunda talep edilebilecek hasar tutarı ile eksperin şirketin anlaşmalı servisinde tespit ettiği hasar tutarı arasındaki fark sigortalı tarafından karşılanacaktır.” hükümlerinin düzenlendiğini, davacı tarafça kaza sonucu oluşan hasar bedelinin KDV dahil 30.307,08 TL olduğunu iddia edilmiş ise de, talep edilen tazminat miktarının poliçe genel ve özel şartlarına aykırı olduğunu, piyasa rayiçlerine de uygun olmadığını, somut olayda temerrüde düşmeden taraflarınca ödeme yapıldığından faiz ödenmesi talebinin de yerinde olmadığını beyan ederek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir.Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. Maddesinin (k) ve (l) bentlerinde tüketici ve tüketici işleminin tarifi yapılmıştır. Buna göre; tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi; tüketici işleminin ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade etmektedir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Yine aynı Kanunun 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez düzenlemesine yer verilmiştir.
Eldeki dava; davacı ile davalı sigorta şirketi arasında düzenlenen kasko sigorta poliçesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taraf poliçe ile teminat altına alınan rizikonun gerçekleştiğini ileri sürerek sigorta şirketinden zararının (kaza nedeniyle aracında oluşan hasar bedelinin) tazmin edilmesini talep etmektedir. Kaza tespit tutanağı ve ruhsat bilgilerinden … plakalı aracın ticari araç da olmadığının anlaşılmasına göre bu olayda davacı taraf “tüketici” sıfatını ve düzenlenen poliçe de “tüketici işlemi” niteliğini taşımaktadır. Bu nedenle somut davayı yargılama görevi 6502 sayılı yasanın 73. maddesi uyarınca tüketici mahkemelerine aittir. Görev dava şartıdır ve davanın her safhasında re’sen dikkate alınır. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/09/2020

Katip Hakim
e-imza e-imza