Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/182 E. 2021/75 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2020/182 Esas – 2021/75
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/182
KARAR NO : 2021/75

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI :2-

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 13/03/2020
KARAR TARİHİ : 10/02/2021
K.YAZIM TARİHİ : 12/02/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında 09.12.2019 tarihli Satım Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme uyarınca davalının sözleşmede özellikleri ayrıntılı olarak belirtilen … markalı ürünleri, anlaşılan sayıda, en geç 06.01.2020 tarihine kadar müvekkil şirkete 350.000-TL karşılığında temin etmesi konusunda mutabık kalındığını, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında belirtilen anlaşma dışında başkaca bir alışveriş bulunmadığını, müvekkili şirketin, işbu sözleşme uyarınca davalıya …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından … A.Ş. adına keşide edilmiş olan, 29.08.2020 tarihli, 0004042 no’lu, 350.000-tl bedelli çeki ciro ettiğini, davalının sözleşme gereği temin etmesi gerekli olan ürünleri 06.01.2020 tarihine kadar müvekkili şirkete teslim etmesi gerekirken bugüne kadar hiçbir teslimat yapmadığını, müvekkili şirket yetkilisi …’in davalı …’ın kullandığı … numaralı telefonu aradığında, ürünlerin hiçbir şekilde teslim edilemeyeceği bilgisini aldığını, taraflar arasındaki sözleşme ile, sözleşme konusu ürünlerin 06.01.2020 tarihine kadar teslim edilmemesi durumunda verilen çekin iade edileceği açıkça hükme bağlandığını, bunun üzerine müvekkili şirket yetkilisi, sözleşmedeki bu madde gereğince çekin kendisine iade edilmesini…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza
…/…istediğini, fakat karşı tarafın bunun mümkün olmadığını, çeki iade edemeyeceğini söylediğini belirterek, 0004042 no’lu ve 29.08.2020 tarihli 350.000-TL bedelli çekin davalı elinde bedelsiz kalması nedeniyle, öncelikle müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile, konusuz kalan çekin müvekkil şirkete iadesinin sağlanmasını, bu çeke istinaden davalının alacaklıları (hamil banka) tarafından herhangi bir icra takibinin başlatılamamasını, olası bir takip halinde ise takibin durdurulmasını, çekin ödeme yapılması için bankaya ibraz edilmemesi ve üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … Bankası A.Ş. vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı …’ın müvekkili bankanın … numaralı müşterisi olduğunu, davalı ile müvekkili banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden dava konusu çekin 7883182 nolu kredinin teminatı olarak müvekkili bankaya verildiğini, açıklamalardan anlaşılacağı üzere müvekkili bankanın davacı ile diğer davalı şirket arasındaki alım-satım ilişkisinin tamamen dışında olup çeki iyi niyetle iktisap eden 3. kişi hamili konumunda olduğunu, davacının ileri sürdüğü hususlar ise açık bir şekilde görüldüğü üzere şahsi defi niteliğinde olduğu bu durumda; söz konusu şahsi defilerin iyi niyetli müvekkili bankaya (hamile) ileri sürülmesi mümkün olmadığını, söz konusu şahsi defilerin müvekkil bankaya karşı ileri sürülmesi mümkün olmayıp iddialar (anlaşmadan cayıldığı iddiası) esas ilişkinin tarafları olan davacı şirket ile diğer davalı şirket arasındaki ilişki açısından yani iç ilişki açısından sonuç doğurabileceğini, çekin bu haliyle icraya konu edilmesinin durdurulması yönünde verilen ihtiyati tedbir kararının bu hali ile TTK.’nun kıymetli evraka ilişkin hükümlerine, doktrindeki görüşlere ve Yargıtay uygulamasına açık surette aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … süresinden sonra vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çek nedeniyle davacıya teslimi hususunda anlaştığı malları mali açıdan yaşadığı zorluk nedeniyle teslim edemediğini, dava konusu çeki … Bankasından almış olduğu kredinin teminatı olarak bankaya verdiğini ve geri alamadığını beyan etmiştir.
DELİLLER :Davacı ve davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, dava konusu çeke ilişkin … Bankası cevabı ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davalı … tarafından davalı bankaya verilen, …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından keşide edilen 0004042 nolu ve 29/08/2020 tarihli 350.000,00TL bedelli çekin bedelsiz kalıp kalmadığı, davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti ile çekin davalıdan alınarak davacı şirkete iade istemine ilişkindir.
Davalı … ile davacı şirket arasında 09.12.2019 tarihli Satım Sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşme uyarınca davalının sözleşmede özellikleri ayrıntılı olarak belirtilen … markalı ürünleri, anlaşılan sayıda, en geç 06.01.2020 tarihine kadar davacı şirkete 350.000-TL karşılığında temin etmesi konusunda mutabık kalındığı, davacı şirketin, işbu sözleşme uyarınca davalı …’a …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından … A.Ş. adına keşide edilmiş olan, 29.08.2020 tarihli, 0004042 no’lu, 350.000-tl bedelli çeki ciro ettiği, davalı …’ın sözleşme gereği temin etmesi gerekli olan ürünleri 06.01.2020 tarihine kadar davacı şirkete teslim etmesi gerekirken bugüne kadar hiçbir teslimat yapmadığı, davalı … dava konusu çeki … Bankası … Şubesinden kullandığı 7883182 nolu kredinin teminatı olarak … Bankası … Şubesine verdiği anlaşıldığından, davalı … hakkında açılan menfi tespit davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı … Bankası A.Ş. hakkında menfi tespit ve çekin davacı şirkete iade edilmesi talebi ile dava açılmış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/05/2018 tarihli ve 2017/19-817 esas, 2018/1145 karar sayılı ilamında; “Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda vardır. (İşlem tarihinde yürürlükte bulunan) 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 601. Maddesi: “Ciro, “Bedeli teminattır”,…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza
…/…”Bedeli rehindir” ibarelerini yahut terhini ifade eden diğer herhangi bir kaydı ihtiva ederse, hamil poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat kendisi tarafından yapılan bir ciro ancak tahsil cirosu hükmündedir. Poliçeden mesul olanlar, kendileriyle ciranta arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan defileri hamile karşı ileri süremezler; meğer ki, hamil poliçeyi iktisabederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü içermektedir. Aynı Kanunun 730. maddesinde ise poliçeye dair bazı hükümlerin çekler hakkında da uygulanacağı belirtilmiş olup, adı geçen maddede rehin cirosu ile ilgili olarak 601. maddeye yapılmış bir atıf bulunmamaktadır. “Çekte rehin cirosu yapılamaz. Çekin sadece tahsil veya temlik cirosuyla verilmesi mümkündür. Çeklere uygulanacak poliçe hükümlerinin sayıldığı maddede rehin cirosuna ilişkin bir atıf yapılmamıştır. Çekte rehin cirosu yapabilmek yolunun kapatılmasının sebebi, çekin, bir ödeme vasıtası olmasıdır. Kısa süre içinde (vadeli) ödenmesi şart bulunan bir senedin, teminat kabilinden ciro edilmesi uygun görülmemiştir. Bir ödeme vasıtası olarak ibraz edildiği anda ödenmesi gereken çek bedelinin tahsil edilip rehnolunmasının, daha devamlı ve emin bir teminat teşkil edeceği tabiidir. Aynı şekilde çekin, Türk Medeni Kanunu’nun rehne ilişkin hükümlerinden yararlanılarak rehnedilmesi imkânı da vardır” (Öztan, F:Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2012,s.278 vd.). Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, çekte ancak tahsil veya temlik cirosu yapılabileceği, dava konusu yapılan çekin lehtarı tarafından yapılan ciroda yer alan “ emrine ödeyiniz” ibaresinden de anlaşılacağı gibi, çekin rehin cirosu ile devredilmediği, kredinin teminat alınarak kullandırılacağına ilişkin yapılan genel ifadelerin de çekin rehin cirosu ile devredildiğini göstermeyeceği sonucuna varılmıştır.” hususları belirtilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 09/07/2020 tarihli ve 2019/407 esas, 2020/1389 karar sayılı ilamında; “6102 sayılı TTK’nun 818.maddesi çekler hakkında uygulanacak poliçe hükümlerine ilişkin atıf maddesi olup TTK’nun 689. maddesinde yer alan poliçe ile ilgili rehin cirosuna atıf yapılmadığından çeklerde rehin cirosunun uygulanması mümkün olmayıp, böyle bir ciro yapılsa bile yok hükmündedir. Bu konuda İstinaf mahkemesinin belirlemesi ile Dairemizin belirlemesi arasında hiçbir farklılık bulunmamaktadır. Ancak somut olayda dava konusu çek üzerindeki lehtar cirosu beyaz ciro olup bu ciro TTK’nun 689.maddesinde açıkça yazıldığı şekilde bir rehin cirosu değildir. Çek metninde böyle bir ibare olmadığı için davalı bankanın cevap dilekçesinde bu çeki kredi müşterisinin borçlarının teminatı olarak aldığı şeklindeki beyanı çekteki beyaz ciroyu rehin cirosu haline getirmez. Ciro temlik cirosu olup 6102 sayılı TTK’nın 687(6762 sayılı TTK’nın no 599) maddesi uyarınca keşidece ile lehtar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi def’ilerin ciro yolu ile hamil olan davalı bankaya karşı ileri sürülebilmesinin çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması şartına bağlıdır.” hususları belirtilmiştir.
Somut olayda; dava konusu keşideci …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin … Bankası …/… Şubesi’nin IBAN … no’lu hesabından keşide edilmiş, 29.08.2020 keşide tarihli 350.000-TL bedelli çekin diğer davalı … tarafından … Bankası … Şubesine kullanmış olduğu kredinin teminatı olarak verildiği, dava konusu çek üzerindeki lehtar cirosu beyaz ciro olup bu ciro TTK’nun 689.maddesinde açıkça yazıldığı şekilde bir rehin cirosu olmadığı, çek metninde böyle bir ibare olmadığı için davalı bankanın cevap dilekçesinde bu çeki kredi müşterisinin borçlarının teminatı olarak aldığı şeklindeki beyanı çekteki beyaz ciroyu rehin cirosu haline getirmeyeceği, ciro temlik cirosu olup 6102 sayılı TTK’nın 687 maddesi uyarınca keşidece ile lehtar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi def’ilerin ciro yolu ile hamil olan davalı bankaya karşı ileri sürülebilmesinin çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması şartına bağlı olduğu, davalı …’ın davalı … Bankası … Şubesinden aldığı çek karneleri kapsamında 30 adet karşılıksız işlemi görmüş çekinin bulunması ve … Bankasından kullandığı krediler nedeniyle halen 566.526,00TL borcunun bulunması, davalı … Bankasının çekin iktisabında bile bile…/… e-imza e-imza e-imza e-imza
…/…borçlunun zararına hareket ettiğine yeterli delil olarak kabul edilemeyeceği, bunun haricinde davacı tarafından davalı bankasının çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket ettiğine ilişkin delil ibraz etmediği dikkate alınarak davacının davalı … Bankası A.Ş. hakkında açmış olduğu davanın reddine karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalı … Bankası hakkında açtığı menfi tespit davasının REDDİNE,
2-Davacının davalı … hakkında açtığı menfi tespit davasının KISMEN KABULÜNE,
Dava konusu keşideci …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin … Bankası …/… Şubesi’nin IBAN … no’lu hesabından keşide edilmiş, 29.08.2020 keşide tarihli 350.000-TL bedelli çek nedeniyle davacının davalı …’a borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Çekin davacı şirkete iade edilmesi talebinin REDDİNE,
3-a)Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 23.908,50TL karar ve ilam harcından peşin alınan 5.977,13TL harcın mahsubu ile bakiye 17.931,37TL karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına,
b)Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.129,49TL’nin davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
c)Davacı tarafından yatırılan 5.977,13TL peşin harç, 54,40TL başvurma harcı ve 7,80TL vekalet harcı olmak üzere toplam 6.039,33TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olanan 32.950,00TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … Bankası A.Ş.’nin kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olanan 32.950,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 357,20TL posta ve tebligat giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansın davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/02/2021

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza