Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/173 E. 2020/528 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/173 Esas – 2020/528
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/173 Esas
KARAR NO : 2020/528

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ: 10/03/2020
KARAR TARİHİ: 20/10/2020
K. YAZIM TARİHİ: 19/11/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın emlakçılık yaptığını, müvekkilinin de internet ilanından beğendiği bir daireyi almak için davalı ile irtibat kurduğunu, davalının kredi başvurusu yapılması için gerekli evrakların temini ve taşınmazın alım-satım işlemlerini resmileştirmek için müvekkilden bir miktar para talep ettiğini, ancak müvekkilinin kredi çıkmaması ihtimaline karşı davalıya ödeme yapmak istemediğini ve dava konusu 09/04/2016 düzenleme 09/04/2017 vade tarihli 5.000,00 TL’lik bonoyu düzenleyerek verdiğini, kredi başvurusunun onaylanmaması nedeniyle alım-satım işleminin gerçekleşmediğini ve davalının emlak komisyonu yahut başkaca isim altında herhangi bir ücret haketmediğini, taraflar arasında herhangi bir sözleşme de yapılmadığını, sonrasında müvekkilinin senedin iadesini istediğini ancak davalının senedi iade etmeyerek yırtıp atacağını beyan ettiğini, aradan yıllar geçtikten sonra vade tarihi boş olarak düzenlenen senedin üzerine (1 yıl içinde tedavüle çıkarma koşulunu gerçekleştirmek ve zamanaşımına da uğramamasını sağlamak bakımından) tam bir yıl sonraya vade tarihi atılarak Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo takiplerine özgü icra takibi başlatıldığını, icra takibine dayanak teşkil eden bononun bedelsiz olduğunu, müvekkilinin icra dosyası devam ettiği için cebri icra işlemleri baskısı altında olduğunu ve taşınır-taşınmaz tüm malvarlığı hakkında haciz işlemi gerçekleştirildiğini, borcu olmadığı halde icra takip dosyasını ödemek zorluğuyla karşılaştığını beyan ederek, icra takibinin yargılama süresince durdurulmasını, bu mümkün değilse tahsili sağlanan/sağlanacak paraların alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve müvekkilinin Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve icra takibinin İptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 29/04/2020 tarihli dilekçesi ile; müvekkilinin haciz baskısı altında kalarak Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu borcu işbu davanın açılmasından sonra 20/03/2020 tarihinde ödemek zorunda kaldığını ve icra dosyasının ödeme nedeniyle kapandığını beyan ederek, davaya istirdat davası olarak devam edeceklerini, icra dosyasına ödenen 8.771,71 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı tarafça süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır. Ancak davalı 20/10/2020 tarihli ön inceleme duruşmasına katılmış olup alınan beyanında; emlak ve hayvan alım-satımı işiyle uğraştığını, davacının kendisinin aracılığıyla bir ev almak istediğini, 3-4 gün sonra da eşinin rızası olmadığını söyleyerek vazgeçtiğini, kapora falan da vermediğini, davaya konu senedin bu olaydan bağımsız kendisine olan borcuyla ilgili olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. Maddesinin (k) ve (l) bentlerinde tüketici ve tüketici işleminin tarifi yapılmıştır. Buna göre; tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi; tüketici işleminin ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade etmektedir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Yine aynı Kanunun 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez düzenlemesine yer verilmiştir.
Eldeki dava, taraflar arasındaki simsarlık sözleşmesi kapsamında teminat olarak düzenlenen bononun bedelsiz olup olmadığı, bedelsizlik iddiasında bulunan davacının icra baskısı altında ödediği meblağın istirdadını talep edip edemeyeceği hususundan kaynaklanmaktadır. Dosya içerisinde yer alan belgelere göre davacının tacir olmadığı ve “tüketici” sıfatını taşıdığı, emlakçılık yapan davalıya verilen senedin teminat senedi olduğu ve taşınmaz satışı nedeniyle düzenlendiği anlaşılmıştır. Buna göre uyuşmazlığın 6502 sayılı yasanın 73. maddesi uyarınca Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Görev dava şartıdır ve davanın her safhasında re’sen dikkate alınır. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/10/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı