Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/112 E. 2020/317 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/112 Esas – 2020/317
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/112 Esas
KARAR NO : 2020/317

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ :
DAVALILAR : 2-
3-
VEKİLİ :
DAVALI : 4-

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/11/2018
KARAR TARİHİ: 14/07/2020
K. YAZIM TARİHİ: 21/07/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara Batı … İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında dava dışı … tarafından kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti olmak üzere toplam 92.125,305 TL alacağının tahsili talebiyle dava açtığını, davanın kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, Ankara ….İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, tazminatın müvekkili tarafından ödendiğini, imzalanan şözleşme ve şartnameler çerçevesinde tazminattan davalıların sorumlu olduğunu öne sürerek şimdilik 200,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılardan …, Ltd. Şti. vekili 20.12.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığı, dava dışı işçi … tarafından Ankara Batı … İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla açılan davanın henüz kesinleşmediği, 6552 sayılı Kanun hükümlerine göre davacı belediyenin rücu hakkının bulunmadığı, davacı belediye ile davalılar arasında müteselsil sorumluluk hükümlerinin geçerli olduğu, davacı kurumun asıl İşveren konumunda bulunduğu, Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı ve 02.07.2018 tarihli kararının da bu yönde olduğu, davalı şirket tarafından dava dışı işçinin çalıştığı döneme ilişkin olarak kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı, yapılan ödeme tutarının 5.875,46-TL, bu tutara işlemiş faizin ise 2.353,48-TL olduğu, bu nedenle davalı şirket tarafından dava dışı işçiye ödenmesi gereken bir kıdem tazminatının bulunmadığı, dava dışı işçinin yıllık izin alacaklarına İlişkin talebinin davalı şirkete yöneltilmesinin hatalı olduğu, yıllık izin ücreti alacaklarından sorumluluğunun son işverene ait bulunduğu, Yargıtay … Hukuk Dairesinin… Esas, … Karar ve 19.10.2017 tarihli kararının da bu yönde olduğu, yargılama giderlerinden davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığa davalı şirketin işçilik tazminat ve alacaklarına ilişkin davada taraf olmadığı belirtilere davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılardan …. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile T…. A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı …’ın davalı şirkette çalıştığı, 4857 sayılı Kanunun 2. maddesine göre, asıl işveren ve alt işverenin işçilik tazminat ve alacaklarından birlikte sorumlu olduğu, 7166 sayılı Kanun hükümlerine göre davalı şirkete karşı açılan davada davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği, îş Kanunu hükümlerine göre asıl işveren İle alt İşveren arasında birlikte sorumluluğun asıl olduğu, bunu ortadan kaldıracak her türlü anlaşmanın geçersiz olduğu, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin sözleşme giderleri ve genel giderler arasında yer almadığı, 4734 sayılı Kanun uyarınca yayınlanan Kamu İhale Genel Tebliğinin 78. maddesi hükmünün de bu yönde olduğu, davacı belediye ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşmelerin tip sözleşme niteliği taşıdığı, bu nedenle 6098 sayılı Kanunun 20. maddesi kapsamında genel işlem koşullan açısından değerlendirilmesi gerektiği, 6552 sayılı Kanun hükümlerine göre kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünün davacı belediyeye ait olduğu, davalı şirketin faiz, vekalet ücreti, icra masrafları nedeniyle bir sorumluluğunun bulunmadığı belirtilere davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı … San.ve Tic. Ltd. Şti adına çıkarılan tebligat usulüne uygun tebliğ edilmiş ancak yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
GEREKÇE :Dava, davacı belediye tarafından ihale edilen işi üstlenmiş olan davalılar nezdinde çalışan işçi …’a, Ankara Batı … İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyasıyla açılan davada verilen karar gereğince davacı Belediye tarafından ödenen tazminatın davalılardan rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/12/2019 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek gönderilen dava dosyası mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 18/09/2019 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf ve temyiz incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtayca re’sen incelenir.
Bu durumda, davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
Eldeki davada uyuşmazlık, davacı belediye bünyesinde yürütülen evsel atıkların toplanması, toplanan atıkların nakli, cadde ve sokak, meydan ve pazar yerlerinin insan ve makine marifetiyle süpürülmesi faaliyetlerinin davalılarca ihale yoluyla gerçekleştirilmesi sırasında dava dışı işçiye Belediye tarafından ödenen tazminatların davalılardan rücuen tahsiline ilişkindir. Her ne kadar, Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesince taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğundan bahisle mahkememizin görevli olduğuna yönelik usulden ret kararı verilmişse de; ihale ekindeki sözleşmede anılan birçok işten biri olan çöp toplama ve nakli işinin TTK’nın 850 vd maddelerinde düzenlenen taşıma sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, çöp nakil işinin, temizlik ve çöp toplama faaliyetinin devamı niteliğindeki iş olduğu kanaatiyle, davacının tacir olmadığı da gözetilerek, ihtilafın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, görev hususunun davanın her aşamasında dikkate alınabileceği sonuç ve kanaatiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde görevli mahkemenin belirlenmesi (merci tayini) için dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/07/2020

Katip Hakim
E-İmzalı E-imzalı