Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/93 E. 2019/371 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/93 Esas – 2019/371
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2019/93 Esas
KARAR NO : 2019/371

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : ALACAK (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2019
KARAR TARİHİ : 23/05/2019
K. YAZIM TARİHİ: 31/05/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … … Ltd. Şti.’nin Sincan Tapu Etimesgut Genel Müdürlüğü binasının elektrik işini üstlendiğini, … … Ltd. Şti.’nin üstlendiği bu işi aralarında yaptıkları taşeron sözleşmesi ile … … Ltd. Şti.’ne verdiğini, davalı … … Ltd. Şti.’nin de bu işin yapımını 13/10/2017 tarihli sözleşme ile müvekkili … … Ltd. Şti.’ne verdiğini, sözleşmede iş bedelinin 1.525.000,00 TL olarak belirlendiğini, müvekkili şirket tarafından imalat bedeli 1.520,208,11 TL, ilave işler bedeli 104.729,72 TL, mekanik için satın alınan malzeme bedeli 54.602,52 TL olmak üzere toplam 1.679.540,35 TL (KDV dahil 1.981,857,61 TL) lik iş yapıldığını, bu durumun davalı … … Ltd. Şti. ile dava dışı … … Ltd. Şti. tarafından birlikte imza altına alınarak düzenlenen elektrik işlerine ilişkin fatura ve hakedişlerden de anlaşıldığını, müvekkili şirketin yaptığı elektrik imalat işlerine ilişkin faturaları … … Ltd. Şti. adına düzenleyerek tahsilatını yaptığını, bir süre sonra davalı şirketin ekonomik durumunun bozulduğunu ileri sürerek artık ödeme yapamayacağını bildirdiğini, davalı şirketin bugüne kadar 1.386.550,74 TL ödeme yaptığını, müvekkili şirketin toplam KDV dahil 1.981.857,61 TL alacağı olduğunu ve ödenmeyen bakiye 595.306,87 TL alacağı kaldığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın muacceliyet tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, Sincan Tapu Etimesgut Genel Müdürlüğü Binasının elektrik işinin yapılması adına dava dışı … . Ltd. Şti. ile anlaştığını, daha sonrasında ilgili işin bir kısmı olan -malzeme temini ve müdendislik danışma- işleri için de davacı şirket … ile 13/10/2017 tarihli sözleşme akdedildiğini, … – … ile … – … firması arasında imzalanan sözleşmelerin kapsam olarak birbirinden farklı olduğunu ve yapılan işlerin de büyük farklılıklar içerdiğini, … ve … arasında akdedilen sözleşmenin her türlü damga vergisi, stopaj, genel giderler ve kar dahil anahtar teslimi götürü bedelli bir sözleşme olduğunu, tarafların ödemelerini hakedişler üzerinden hesapladığını ve çıkan hakediş bedelleri üzerinden fatura kesildiğini, faturalarda tevkifat uygulandığını, stopaj ve kesintiler yapıldığını, akdedilen sözleşmenin 13. Maddesi gereği “yüklenicinin onayı olmadan işin başka bir firmaya devrinin” söz konusu olmadığını, dolayısıyla müvekkili …’in işi … firmasına aynı kapsamda devretmesinin söz konusu olmadığını, davacının, taraflarınca …’ye kesilen faturalar kadar taraflarından alacaklı olduğu iddiasını kabul etmediklerini, davacının sadece işin yapımı için malzeme temininde bulunduğunu ve yapım aşamasında kısmi mühendislik danışmanlığı hizmeti verdiğini, dolasıyla taraflarınca dava dışı …’ye kestikleri faturalar delil gösterilerek, sanki bütün işlerin davacı tarafından yapılmış gibi gösterilmesinin ve fatura meblağlarının taraflarından alacak olarak istenmesinin abes olduğunu; … ile … arasında akdedilen sözleşmenin ise “açık hesap bağlantı” sözleşmesi olduğunu, 13/10/2017 tarihinde imzalandığını iş bedelinin 1.525.000 TL olarak belirlendiğini, bu rakamın müvvekkili ile dava dışı üst işveren arasında imzalanan ana sözleşmenin elektrik tesisatına dair keşif özetinde gösterilen rakam olduğunu, sözleşme ekinde yer alan icmalin, birebir, ana sözleşme ekinde yer alan keşif özetinin kopyası olduğunu, bu hususun, yapılacak işi betimlemekte olması ve sözleşmenin “bağlantı” sözleşmesi olması açısından önemli olduğunu, zira; sözleşmenin, keşif özetinde yer alan işlerin yapılması, malzemenin tedariki karşılığında tahakkuk eden rakamın ödenmesini öngördüğünü ve bizatihi sözleşme rakamının ödenmesini gerektirmediğini, davacı yanca toplam 1.109.200 TL tutarlı 4 adet fatura keşide edildiğini ve bedelinin de taraflarınca ödendiğini, sözleşmenin 4. Maddesinde işin tanımı kısmında “malzeme ve mühendislik türü sorumlulukların davacı şirkette” olacağının belirtildiğini, sözleşmenin 1. Maddesinde ise “Binada işçilik ve iş güvenliği, KDV ve tür yasal sorumlulukların” ise müvekkiline ait olacağının belirtildiğini, keşif özetinde işçilik bedelinin 244.170,79 olarak tahmin edildiğini ve bu tutarın 1.525.003,86 TL olan keşif bedeli içinde yer aldığını, bahsi geçen işçilik bedelleri, SGK ödemeleri, iş güvenliği hizmetlerinin tamamının müvekkili … firması tarafından sağlandığını, bu kapsamda müvekkili tarafından SGK işyeri kaydı yapıldığını ve işçi maaşları, SGK primleri vs. tüm giderlerin taraflarınca ödendiğini, davacı şirketin 1.981.857,61 TL tutarında iş yapmadığını, kaldı ki taraflar arasında akdedilen sözleşmede ne mekanik için satın alınan malzemeler ne de ilave işlerle alakalı bir hüküm bulunmadığını, ek malzeme alımına yazılı veya sözlü hiçbir onayları olmadığını, davacıdan bu tip bir talepte bulunulmadığını, davacının da bu “ek” malzemelere ilişkin keşide ettiği bir faturası yada taraflarınca imzalı/onaylı bir sevk irsaliyesi de olmadığını, davacı ile yapılan “açık hesap malzeme tedariki sözleşmesi” gereğince, bir kısım malzeme tedarikinin davacı tarafından sağlanarak bugüne kadar taraflarına bu iş ile alakalı toplam 1.109.200 TL (KDV dahil) tutarlı 4 adet fatura kesildiğini, açık hesaba mahsuben de bugüne kadar davacı hesabına taraflarınca 1.421.866,74 TL ödeme yapıldığını, buradan da görüleceği üzere “davacıya 595,306,87 TL borçlu olmamakla birlikte davacıdan cari hesap kayıtlarına göre 210.520,60 TL alacakları olduğunu, bu alacağın sebebinin taraflarınca daha önce davacı yana avans ödenmiş olması olduğunu, hal böyle iken; davacının hem kendini bütün işi tamamlamış gibi göstermesinin, hem de taraflarınca dava dışı şirkete kestikleri faturaları delil gösterek aynı meblağlardan alacaklı olduklarını iddia etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının kötü niyetli davrandığını, … firmasına gönderdikleri ihtarnamede “müvekkilin …’ye olan taahhütlerini yerine getirmediğini, eksik işlerin olduğununun farkında olduklarını ve istenilmesi halinde eksik işlerin kendilerince tamamlanabileceğini ve işin kesin hakedişinin de kendileri tarafından yapılabileceği husunu dile getirmiş ve müvekkilin … den olan alacağının ise kendilerine ödenmesini” talep ettiklerini, bu talebin ticari teamül ve etik değerlerle bağdaşmadığını ve kötü niyeti açıkça ortaya çıkardığını, alacağın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, taraflar arasında imzalanan sözleşmede yetki şartı bulunduğunu ve yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu beyan ederek, davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın dayanağı dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulmuş olan 13/10/2017 tarihli eser sözleşmesidir. Bu sözleşmenin 10. maddesiyle “yetki şartı” konulduğu ve “Şartların ve sözleşmenin uygulanmasından doğabilecek her türlü anlaşmazlıkların çözülmesinde Ankara Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin sahahiyetini her iki tarafta şimdiden kabul eder.” şeklinde düzenleme yapıldığı görülmüştür. Davalı yan dosyaya süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nun 17. maddesinde “Tacirler, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeleriyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yetki sözleşmesinin (şartının) bulunması halinde bu durumun nazara alınması (süresinde sunulacak cevap dilekçesiyle itirazda bulunmak koşuluyla) ve kesin yetki kuralı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu halde davanın HMK. 17. maddesi uyarınca yetki şartında belirlenen yer mahkemesinde görülmesi gerekir. (Y.19.HD. T. 28.01.2016; E.2015/9554;K.2016/1043) Somut uyuşmazlıkta davaya bakmaya, yetki şartında bildirilen Ankara (Nöbetçi) Asliye Ticaret Mahkemesi yetkilidir. Yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili olması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-ç maddesine göre dava şartlarından olup, aynı Kanunun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar vermek gerekir. Bu nedenle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 Sayılı HMK nun 114/1-ç maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle aynı kanunun 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/05/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza