Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/732 E. 2021/750 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/732 Esas – 2021/750
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/732 Esas
KARAR NO : 2021/750
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 28/12/2019
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
K.YAZIM TARİHİ: 21/10/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; davalı şirketin maliki bulunduğu … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından … nolu ZMMS poliçesi ile 12.04.2017-12.04.2018 tarihleri arasında güvence altına alındığını, davalının maliki bulunduğu … plakalı aracın 16.10.2017 tarihinde sürücü … sevk ve idaresinde iken yaya … isimli şahsa çarptığını ve ölümüne sebebiyet verdiğini, müteveffanın mirasçıları … ve … tarafından Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinde 2019/204 E. numarası ile; müvekkili sigorta şirketi, araç sürücüsü ve işleteni aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, iş bu yargılamanın devamı sırasında davacı vekili ile müvekkili şirket arasında 06.09.2019 tarihli İbraname ve sulh protokolünün imzalandığını, bu protokol uyarınca müvekkili şirket tarafından davacılara ZMMS poliçesi kapsamında 28.000,00-TL., destekten yoksun kalma tazminatı, 3.360,00-TL. İlam vekalet ücreti, 100,00-TL. yargılama gideri ve 2.700,00-TL. icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 34. 160,00-TL, ödeme yapıldığını, savcılık dosyası içerisinde yer alan belgeler ışığında, davalı şirkete ait aracı kullananı şoför …’in olayda kusurlu olduğunun ve yine kazanın akabinde emniyet güçlerini beklemeden olay yerinden ayrıldığının sabit olduğunun, bu sebeple, müvekkili şirketin ZMMS Genel Şartlarının B-4-E maddesi uyarınca sigorta ettirene rücu hakkının bulunduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin dava, talep ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla; müteveffanın hak sahiplerine ZMMS kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı ve ferilerine ilişkin olarak müvekkili şirket tarafından ödenen 34.160,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; kazada sürücünün ve müvekkili şirketin kusurunun olmadığını, müvekkili şirketin aracının kazaya karıştığı hususunun doğru olmayıp, kabulünün mümkün olmadığını, ZMMS Genel Şarttarının rücu hakkını öngören düzenlemeleri dikkate alındığında sürücünün herhangi birisi ile vasıflandırılmasının ve olay yerini terk etmesinin söz konusu olmadığını, davacı sigorta şirketinin müteveffanın hak sahiplerine yaptığı ödemenin açık olmaması nedeniyle herhangi bir rücu hakkının söz konusu olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Mahkememizin 2019/204 esas sayılı dava dosyası, Ankara Batı … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, sigorta poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, trafik tescil kayıtları, SGK kayıtları, tarafların ekonomik ve sosyal durum tespiti, 19/10/2020 tarihli kusur bilirkişisi raporu, 15/02/2021 tarihli hesap bilirkişisi raporu, 03/09/2021 tarihli hesap bilirkişisi ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davacı sigorta şirketi tarafından zarar görenlere ödenen tazminatın, sigortalısından rücuen tahsili talebine ilişkindir.
16/10/2017 tarihinde, dava dışı …sevk ve idaresindeki, davalının maliki olduğu, davacı sigorta şirketince sigortalı olan … plakalı aracın dava dışı yaya …’na çarpması sonucu, … vefat etmiştir.
Mahkememizin 2019/204 Esas sayılı dosyasında, vefat eden …’nun hak sahipleri davacı sigorta şirketine, davalı araç malikine ve dava dışı sürücüye destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze giderleri ve manevi tazminat talepli dava açtığı, dava haricinde sigorta şirketince hak sahiplerine ödeme yapılması sebebiyle açılan davadan feragat edildiği ve kararın istinaf edilmeksizin 17/12/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı sigorta şirketi açmış olduğu işbu dava ile vefat eden ….’nun hak sahiplerine yapmış olduğu ödemelerin davalıdan rücuen tahsilini talep etmektedir.
Uyuşmazlık, davacı sigorta şirketinin hak sahiplerine yapmış olduğu ödemeleri davalı akidine rücu edip edemeyeceği ve miktarı hususundadır.
Dosya toplanan delillerle öncelikli olarak kusur tespiti için bilirkişiye verilmiş, kusur bilirkişisi raporunda, iş bu dava konusunu oluşturan 16.10.2017 tarihli ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda, müteveffa yaya …’nun, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun, 68/b-c maddesi gereğince % 75 oranında asli kusurlu olduğu, … plakalı çekici ve çekiciye bağlı … plakalı … tır sürücüsü dava dışı …’in 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun, 47 /c-d, 52/b maddesi gereğince % 25 tali kusurlu olduğu, araç maliki ve işleticisi olarak davalı şirketin 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddedeki hukuki sorumluğuna istinaden tayin ve takdiri mahkemeye ait olmak üzere; “sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Tespit edilen kusur durumuyla rücu edilebilecek bedelin hesaplanması için dosya bilirkişiye verilmiş, hesap bilirkişisi raporunda, davacı sigorta şirketinin davalıya rücu hakkının bulunup bulunmadığı konusundaki hukuki değerlendirme mahkemenin takdirine ait olmak üzere; rücu hakkının bulunduğunun kabulü halinde; müteveffanın hak sahibi eşi …’nun 11.09.2019 ödeme tarihi itibarıyla; ZMMS Genel Şartları ve Eki Düzenlemelere Göre Değerlendirme ve Hesaplamada; 32.385,04-TL. 09.10.2020 tarih ve 31269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 E. 2020/40 K. sayılı iptal kararına göre değerlendirme ve hesaplamada; 33.160,68-TL. destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zararının bulunduğu, davacı tarafın rücuen tazminini talep ettiği miktarın ise 28.000,00-TL, olduğu, buna göre, 28.000,00-TL, sı asıl alacak miktarının ferileri ile birlikte toplam 31.460,00-TL. sı olarak rücuen tazmininin gerekeceği, mahkememizin 2019/204 E. sayılı dosyasının davacılarından …’nun ise; kaza/ölüm tarihindeki yaşı itibarıyla destek alma yaş sınırını geçtiği anlaşıldığından ve ölen babasından destek aldığı ve destek almaya devam etmesini gerektirir özel bir durumu bulunduğu ispat edilmediğinden müteveffanın desteğinden faydalanamayacağı bildirilmiştir.
Kök rapordaki hesaplamalarda 1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapıldığından prograsif rant yöntemiyle hesaplama yapılmak üzere dosya yeniden bilirkişiye verilmiş, hesap bilirkişisi ek raporunda, mahkemenin 17.06.2021 tarihli ara kararı uyarınca yapılan hesaplama neticesinde; müteveffanın hak sahibi eşi …’nun 11.09.2019 ödeme tarihi itibarıyla; 39.676,51TL destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zararının bulunduğu, davacı tarafın rücuen tazminini talep ettiği miktarın ise 28.000,00TL olduğu, buna göre, gerekçesi kök raporda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; 28.000,00TL’si asıl alacak miktarının ferileri ile birlikte toplam = 31.460,00TL’nin rücuen tazmininin gerekeceği bildirilmiştir.
Davacı yan, davalının olay yerini terk etmesi sebebine dayanarak rücu hakkının doğduğunu savunmuştur.
Dava konusu trafik kazasının 16/10/2017 tarihinde meydana geldiği, poliçenin ise, 12/04/2017 tarihinde düzenlenmiş olduğu, bu nedenle eski ZMMS Genel Şartlarının geçerli olduğu, buna göre sigortacı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 95/2. maddesi ve ZMMS Genel Şartlarının B-4 maddesi gereğince, tazminat yükümlülüğünün azaltılmasına veya kaldırılmasına ilişkin halleri 3. kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yapılmasından sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir. Rizikonun teminat dışı bir sebepten ileri geldiğini TTK’nun 1409. maddesine göre sigortacının ispat etmesi gerekmektedir.Olay yerini terk tek başına gerçekleşen rizikonun teminat dışı olmasını gerektirmez.
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesinde sigorta ettirene rücu halleri düzenlenmiş olup, buna göre;
“-Tazminatı gerektiren olayın, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş olması,
-Tazminatı gerektiren olayın, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş olması,
-Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelmiş olması,
-Tazminatı gerektiren olayın, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş olması,
-Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olması,
-Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğunun tespit edilmesi,
-Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halleri” rücu sebebi olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda, 16/10/2017 tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın soruşturma dosyasında düzenlenen 19/12/2017 tanzim tarihli rapordan anlaşıldığı üzere, önce orta şeritte seyir halinde olduğu,daha sonra sol şeride doğru yöneldiği, sonrasında da en sağ şeritte nihai duruşa geçtiği, yayaya çarpma anının görüntüye girmediği ancak kaza sonrasında geriden gelen bir ambulansın sürücü tarafından durdurularak yayanın ambulansa bindirildiği, ambulansın yayayı alıp götürdükten sonra sürücünün aracı ile olay yerinden ayrıldığı tespit edilmiştir. Araç sürücüsünün 17/10/2017 tarihli kolluk ifadesi ile olayın tespit edilen oluş şeklinin örtüştüğü görülmüştür. Buna göre davacının iddiasının aksine sürücü olay yerini terk etmemiş, yaralıyı ambulansa bindirdikten sonra yayaya kendisinin çarptığından emin olmadığı için olay yerinden ayrılmış ve kolluk kuvvetlerince çağrılması üzerine, kaza saatine göre (23.00 sıraları) kazadan yaklaşık 7,5 saat sonra (saat 6.40’ta düzenlenen yakalama kaba üst yoklama tutanağından anlaşıldığı üzere) kolluğa giderek ifadesini vermiştir. Dava dışı sürücü yayaya çarpıp çarpmadığından emin olmadığını beyan ettiğinden olay yerinden bu gerekçeyle ayrıldığı anlaşılmıştır. Davacının, davalı sigortalıya rücu sebeplerinin gerçekleştiğini, davalının kasten ve iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde doğru ihbar mükellefiyetine uymadığını ispat etmesi gerektiği halde ispat edemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcının peşin alınan 583,37TL harçtan mahsubu ile artan 524,07TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Zorunlu arabuluculuk nedeniyle 2019 yılı Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.124,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.07/10/2021

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı