Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/676 E. 2019/813 K. 20.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/676 Esas – 2019/813
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2019/676 Esas
KARAR NO : 2019/813

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR :1-
2-
3-
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/06/2019
KARAR TARİHİ : 20/12/2019
K. YAZIM TARİHİ: 31/12/2019

Yukarıda tarafları yazılı dava dosyasının incelenmesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalının, Ankara Batı İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası ile muris … aleyhinde kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlattığını ve muris … adına kayıtlı … plakalı araca haciz mahrumiyeti eklendiğini, 30 Mayıs 2019 tarihinde yasal mirasçıları olan müvekkilleri …, … ve …’nın bu durumdan gelen mesaj sonucunda haberdar olduklarını, muris …’nın 24 Aralık 2018 tarihinde vefat ettiğini, müvekkillerinin murisi …’nın yasal mirasçıları olduklarından hukuken ve maddi menfaatleri olduğunu, muris …’nın böyle bir borcu olmadığını, ayrıca kambiyo senetlerine mahsus icra takibine dayanak gösterilen senetteki imzanın da muris …’ya ait olmadığını, davalı banka tarafından başlatılan icra takibine dayanak olarak gösterilen bononun, … Sigorta Ltd. Şti. tarafından ciranta yolu ile geçen 01/12/2017 tanzim 01/06/2017 vade tarihli 7.000,00 TL’lik bono olduğunu, muris …’nın ne senette alacaklı olan ciranta sahibine ne de davalı bankaya borcu bulunmadığını, böyle bir bonoyu düzenlemediği gibi imzanın da muris …’ya ait olmadığını, ciranta sahibi … Sigorta Ltd. Şti.’nin muris …’nın kişisel bilgilerine ulaşarak muris adına senet düzenlendiğini ve imza attığını, haricen bu şirketin iflas ettiğinin ve kişisel bilgilerine ulaştığı vatandaşlar hakkında sahte olarak bono düzenleyip işleme koyduklarının öğrenildiğini, hatta … Sigorta Ltd. Şti.’nin, muris adına düzenlemiş olduğu sahte bonoda borçlu adres kısmına kendi şirket adresini yazdığını, murisin bu adreste hiçbir şekilde ikamet etmediğini beyan ederek, Ankara Batı İcra Dairesinin … Esas dosyası tarafindan konulan mahrumiyetlerin (haciz işlemleri) ileride daha büyük hak kaybı yaşatmaması için ihtiyati tedbir kararı verilerek, muris …’nın davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; görev itirazının kabulü ile dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, takibin durdurulması yönündeki tedbir kararının kaldırılmasına, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile İİK md.72/4’de anılan koşulların gerçekleşmesi halinde davacı tarafın % 20’den aşağı olmayan oranda tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesine, aksi kanaat ile davanın kabulüne karar verilecek olması halinde kötü niyeti ve ağır kusuru bulunmayan müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmeyerek davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/10/2019 tarih … E-K sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek gönderilen dosya mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 7155 sayılı yasanın 20. maddesiyle eklenen ve 01/01/2019 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 5/A maddesine göre, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrasında “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Eldeki dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit talebine ilişkin olup 19/06/2019 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar iş bu davada davacılar murisinin davalıya borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş ise de; davacıların nispi harç yatırarak talepte bulunduğu davaya konu miktar, davalı yönünden para alacağı niteliğinde olup, yargılama sonucunda verilecek hükümle birlikte taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisi tartışılacaktır. Yasanın düzenleniş gayesi gözetildiğinde, bu tür davaların zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu ve dolayısıyla dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu noktasında tereddüt bulunmamaktadır.
09/12/2019 tarihli tensip tutanağının 1. maddesi ile davacılar vekiline, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini bir haftalık kesin süre içerisinde mahkememize sunması, aksi taktirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içerir davetiye çıkartılmış, davaclar vekilince 20/12/2019 havale tarihli dilekçe ekinde dava tarihinden (19/06/2019) sonra 24/09/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğuna dair “Arabuluculuk Son Tutanağı” aslının ibraz edildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası birlikte değerlendirildiğinde, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dahi tek başına yeterli olmayıp, arabuluculuk faaliyetinin sonuçlanması ve anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekmektedir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince davacı vekiline verilen bir haftalık kesin süre, dava öncesi olumsuz neticelenmiş arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemeye sunumu için öngörülmüş bir süredir. Somut olayda arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması nedeniyle herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava şartı noksanlığı bulunduğundan, 6100 Sayılı HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 119,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 75,15 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/12/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza