Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/666 E. 2023/275 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/666 Esas – 2023/275
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2019/666 Esas
KARAR NO : 2023/275

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2019
KARAR TARİHİ: 02/03/2023
K.YAZIM TARİHİ: 04/04/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkilinin, 1990’ların başından beri …’te mukim … şirketinin Türkiye sınırları içerisindeki tek satıcısı olduğunu, … ürünleri için servis/tamir hizmetleri de verdiğini, … şirketi bilahare, … merkezli … grubu tarafından satın alındığını, … grubu, davacının … … isimli çalışanı ayarttığını, bu yolla davacının müşteri sırlarına(portföyüne), pazarlama tekniklerine vakıf olduğunu, davacının 30 yıllık emekle oluşturduğu pazara hakim olmaya çalıştığını, davacı üzerindeki gücünü kullandığını, mal vermemekle tehdit ettiğini, tek satıcılık sözleşmesini sırasıyla, normal satıcılığa çevirdiğini, sonrasında da satıcılık sözleşmesini yenilemeyerek feshettiğini, davalının malını sattığı müşterilere daha iyi, etkin, hızlı bir şekilde servis hizmeti verebilmek için yedek parçalar yönünden stoklu çalıştığını, tamir ve servis işlemlerinde kullanılan yedek parçaları öncesinden davalıdan ithal ettiğini, sermaye ve malların depolanacağı alanı ayırarak ayrıcalık yaptığını, bu durumun sözleşmesel zorunluluktan kaynaklandığını, davacı, 2011 yılında … Ofisine davacının 250 tane cihazını sattığını, 7 yıl boyunca cihazların bakım ve servis hizmetlerini üstlendiğini, toplam sözleşme bedeli 6.994.000,00 EURO olduğunu, davalının e-posta ile davacının servis ve tamir yetkisini kaldırması üzerine elindeki yedek parçaları davalıya iade etmek istediğini, davalı, yedek parçalardan 28.482,08 EURO’luk kısmını seçerek iade aldığını, diğerlerini iade almayacağını belirttiğini, 92.141,18 EURO bedelli yedek parça davacının elinde kaldığını, yedek parçaların davalıya iade edilirken fatura kesileceğini ve KDV ekleneceğini, ödenmesi gereken toplam bedelin 108.726,59 EURO olduğunu, kısmi dava hükümleri çerçevesinde KDV dahil 17.000,00 EURO talep edildiğini, ihtarnamenin davalıya 2 Eylül 2019’da tebliğ edildiğini, 7 günlük ödeme süresi ise 9 Eylül 2019’da sona erdiğini, davalının 10 Eylül 2019’dan itibaren faiz ödemesi gerektiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 17.000,00 EURO’nun 10 Eylül 2019’dan itibaren devlet bankalarının bir yıl vadeli EURO mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 15/02/2021 havale tarihli dilekçe ile davasını ıslah etmiş ve talebini 385.135,77 TL’ye artırmıştır.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde yer alan aleyhe hususları kabul etmediklerini ve açıklamalarının kabul anlamına gelmemekte olduğunu, talep edilen alacak yönünden zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava ile ileri sürülen iddialar ve talepler taraflar arasındaki yazılı ve sözlü hukuki ilişkiler kapsamında haksız olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili … Şti., davacı şirketin esas itibariyle uzun yıllardır ticari ilişki içinde olduğunu “… ” unvanlı şirketi 2014 yılında satın aldığını ve bu tarih itibariyle davacı şirket ile ticari ilişki içine girdiğini, müvekkil şirketin 2013 yılı itibariyle Türkiye’de kendi adı ile başka bir aracı ya da bayisi olmaksızın ticaret yapmakta olduğunu, davacı yan ise 1990’lı yılların sonu 2000’li yılların başları itibariyle “…” şirketinin cihazlarını Türkiye’de satmakta ve servis vermekte olduğunu, 2015 yılında davacının faaliyetleri ve taraflar arasındaki sözleşmenin akıbeti bakımından taraflar arasında “… agreement(dağıtım sözleşmesi)” imzalandığını, sözleşme 01.03.2015 tarihi itibariyle yürürlük kazandığını ve bu tarih itibariyle taraflar arasındaki ticari ilişkinin sınırlarını belirlediğini, 2018 yılında tekrar bir araya gelerek “… agreement(bayilik sözleşmesi)” başlıklı sözleşme hükümlerinde mutabakata vardıklarını, 09.04.2018 tarihi itibariyle tarafalar arasındaki ticareti düzenleyen bu sözleşmeyi imzaladıklarını, sözleşme bitiş tarihinin 31.12.2018 olarak belirlendiğini, tek satıcılık sözleşmesinin, yetkili satıcılık sözleşmesine çevrildiğini ve sonrasında yenilenmeyerek sona erdiğini, davacının müvekkiline ithafen işçi …’ı ayarttığını, baskı ve tehdit ile davacıya zorla sözleşme imzalatıldığını, stoktaki parçaların satışının ve servisinin yasaklandığını kesinlikle kabul etmediklerini, bahse konu beyanların dava ile bir ilgisi olmadığını, dağıtım/tek satıcılık sözleşmesi ve bayilik sözleşmesi kanunda düzenlenmeyen atipik sözleşmeler olduğunu, tarafları açısından kesin bir bağlayıcılık içermekte olduğunu, davacı yanın sonuç talebi olan parçaların iade alınmasını ve bedellerinin ödenmesi talepleri itibariyle taraflar arasında imzalanan her iki sözleşmede de hüküm bulunduğunu, sözleşmenin ilgili maddesine göre müvekkili şirketin davacının stokta bulundurduğu ürünlerden dilediğini alabileceğini ya da almayabileceğini, tamamen müvekkili şirketin iradesine bırakıldığını, davacının işbu davadaki talepleri ile uyuşmayan ve sözleşmeden kaynaklı bir yükümlülüğü de sözleşme bitmeden evvel sattığı ürünlerle ilgili olarak sözleşmenin bitimini müteakip bir yıllık servis yükümlülüğü olduğunu, davacı taraf emsal olarak gösterilen Yargıtay ilamı da huzurdaki dava konusu talebe uygun düşmediğini, davacı yanın uzun bir süre “…” şirketinin ürünlerini sattığını ve çok ciddi bir gelir elde ettiğini, huzurdaki davaya bakmakla yetkili mahkemenin … Merkez Mahkemeleri olduğunu, sayın mahkemenin yetkisine itirazlarını yenilediklerini, taraflar arası sözleşmelerde tahkim yargısı belirlendiğinden tahkim itirazlarını da yenilediklerini beyan ederek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların ticaret sicil kayıtları, tarafların ticari defter ve kayıtları, 20/01/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporu, 10/08/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu, talimat mahkemesi aracılığıyla alınan 24/12/2021 tarihli bilirkişi raporu, talimat mahkemesince alınan 16/11/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi heyeti raporunda, dosya kapsamında olan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi, davacı firma deposunda bulunan ürünlerin incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dava konusu cihaz parçalarının parti seri numarası yada ürün koduna göre gözle ve elle kontrol edilmesi sonucunda toplam 100 çeşit ürünün 202 adet parçası olduğunun tespit edildiği, bazı ürünlerin hiç kullanılmamış, bazılarının sadece cihazlardaki amanın ne olduğunu belirlemek için bir kez cihaza takılıp, arıza tespit edildikten sonra tekrar söküldüğü ancak cihazlarda kullanılmadığı, bir kısmının ise cihazlarda kullanılmış sonradan sökülerek depo stoğunda bulundurulan ürünler olduğu, bir kısmının ise tam olarak cihazlarda kullanılmış, arızalı, yada parçası eksik yada uzun zamandır depoda durmasından kaynaklanan paslanma ve deformasyon olduğu, toplam değeri 104.700,56 Euro olarak tespit edilen ürünlerden, kullanılmış, paslı, parçası eksik yada deforme ürünlerin toplam değerinin 44.144,62 Euro olduğu, orijinal, iade edilebilir ve kullanılabilir parçaların değerinin ise toplam 60.555.94 Euro olduğu tespit edildiği, depoda bulunan tespiti yapılmış olan ürün parçalarının Davalı tarafa iade talebi ile davanın açıldığı yada bu iade kapsamında doğan zararlarının, Davalıdan talepli olduğunun aşikar olduğu, dava konusu parçalara ait piyasadan bir talebin olup olmayacağının tespitinin yapılamayacağından, davacı tarafın söz konusu parçaları servis hizmetinde kullanılmasının bilirkişi heyetince karar verilmesinin mümkün olamayacağı ve mahkemenin takdirinde olduğu, depoda bulunan malların yaklaşık olarak 5 ila 15 yıl arasında yaşlara sahip oldukları ve geliş tarihinden beri firma stoğunda beklediği, bu süre içerisinde bazılarının deformasyona uğradığı {paslanma kın İma parça eksilmesi, cihaza takılıp tekrar sökülmesi, vb), bu deformasyondan ve bekleme süresinden kaynaklanan maddi zararın olduğunun tespit edildiği, bu zararın sözleşme ile hizmetini sağladığı firmaların sözleşmelerinin sona ermesi yada davalı firmanın servis sözleşmesini fes ederek elde kalan yedek parçaların iadesinin sağlanamamasından kaynaklandığı belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti ek raporunda, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme ve ayrıntıları yukarıda yer alan gerekmeler ışığında, davacı şirket yetkilileri tarafından 22.12.2020 tarihli dilekçesi ekinde dava dosyasına sunulan belgeler içerisinde fatura niteliği taşıyan belgelerin incelenmesi neticesinde; davalı şirketin 2014 yılında dava dışı … unvanlı şirketi salın almasından önce düzenlen faturaları dava dışı …şirketinin, 2014 yılından sonra düzenlen faturaları ise davalı şirketin düzenlediğinin tespit edildiği, 18.01,2021 tarihli kök bilirkişi raporunda yapılan rtToplam değeri 104.700,56 Euro olarak tespit edilen ürünlerden, kullanılma. paslı, parçası eksik ya da deforme ürünlerin toplam değerinin 44.144,62 Euro olduğu, orijinal, iade edilebilir ve kullanılabilir parçaların değerinin ise toplam 60.555,94 Euro olduğu” tespiti fiili stoklar üzerinden yapılmış olup, hangi ürünün dava dışı dava dışı … unvanlı şirketten satın alındığı, hangi ürünlerin ise davalı şirketten satın alındığının tam olarak tespit edilmesinin mümkün olmadığı, taraflar imzalanan gerek dağıtım gerekse bayilik sözleşmesinin “Fesih Sırasında Stoktaki Ürünlerin İadesi” başlıklı maddeleri incelendiğinde, sözleşmenin feshi veya sona ermesi üzerine bayinin sahip olduğu ürünlerin herhangi birini veya tümünü satın alma seçeneğinin tedarikçiye (davalı şirkete) bırakıldığının anlaşıldığı belirtilmiştir.
Talimat mahkemesi aracılığıyla alınan bilirkişi raporunda, yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde;
davalı şirketin ve vekilin ticari defter ve belgeleri sunmadıkları için davalı şirketin ihtilafa vukuu olan 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenemediği, tarafına sunulan davalı şirkete ait cari hesap dökümünde davacı yan ile borç alacak bakiyesinin olmadığı, mahkemece davalıya ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi gerektiği yönünde karar vermesi halinde, davalı şirketin HMK.219/2. Maddesi gereği aşağıda zikredilen defter ve dayanağı belgeleri, şirket müdürü ve şirket mali müşavirinden aslının aynıdır, kayıtlarımıza uygundur, ibaresi ile kaşe ve imzalı olarak dilekçe ekinde dosyaya sunması halinde, sunulan defter dökümleri ve belgelere göre incelemenin bu boyutta da tamamlanıp sonuca ulaşılabileceği belirtilmiştir.
Talimat mahkemesi aracılığıyla alınan bilirkişi ek raporunda, dosyaya mübrez belge, bilgi, ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; davalının 2018 – 2019 yılına ticari defterlerinin e-defter uygulamasında olduğu, E-Defter uygulamasında yalnız Envanter Defterinin noter tasdikine tabi olduğu, davacının 2018 yılı Envanter defterinin açılış tasdikini yasal süresi içerisinde yaptırdığı, 2019 yılı Envanter defterinin açılış tasdikini yasal süresi içerisinde yaptırmadığı bu itibarla HMK 222. md. ve 6102 sayılı TTK 64/3 md. gereğince mevcut haliyle davacının 2018 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, 2018 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, davalının kendi ticari defterlerinde davacı yana cari hesap olarak 16.08.2019 tarihi itibariyle borç alacak bakiyesinin olmadığı, esas mahkemeye sunulan bilirkişi kurulu raporuna göre iade edilebilir parçaların tutarının 60.555,94 EURO olduğu belirtilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesi sonucu davacı nezdinde kalan yedek parçaların iade alınmaması nedeniyle alacak ve ifa istemine ilişkindir.
Davacı, …’te mukim … isimli firmanın Türkiye sınırları içerisindeki tek satıcısı olduğunu, … marka ürünler için servis ve tamir hizmetleri verdiğini, anılan firmanın daha sonra … merkezli … grubu tarafından satın alındığını, … grubunun tek satıcılık sözleşmesini önce yetkili satıcılığa, daha sonra normal satıcılığa çevirdiğini, ardından satıcılık sözleşmesini yenilemeyerek feshettiğini, davacının … marka ürünlerin stoğunda bulunduğunu ve davalının bu stoktaki malların bir kısmını aldığını, geriye kalan kısmını almadığını iddia ederek geriye kalan stoktaki … marka ürünlerin davalıya iadesi ile bedelinin tahsilini talep etmiş; davalı ise, tahkim ilk itirazının ve zamanaşımı definin bulunduğunu, bayilik sözleşmesinin 9.8. maddesi uyarınca davalının stoktaki ürünlerin bir kısmını ya da tamamını satın alabileceğini ancak zorunluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Dava dilekçesinin davalıya 12/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin süre uzatım talebini 16/12/2019 tarihinde sunduğu, 24/12/2019 tarihli ara karar ile cevap verme süresinin ilk itirazlar hariç olmak üzere sürenin bitiminden itibaren iki hafta uzatılmasına karar verildiği, davalı vekilinin ilk itirazlara ilişkin dilekçesini 27/12/2019 tarihinde sunduğu, böylelikle ilk itirazların süresinde sunulmadığı anlaşılmakla tahkime ilişkin ilk itiraza itibar edilmemiştir.
Mahkememizce bildirilen deliller toplanmış, davacı ve davalı defter ve kayıtları bilirkişi marifetiyle yerinde inceletilerek düzenlenen kök ve ek raporlar dosyaya kazandırılmıştır.
Dosyaya sunulan iki adet sözleşme olduğu, bunlardan ilkinin Dağıtım Sözleşmesi başlıklı … isimli firma ile davacı arasında tanzim edilen sözleşme olduğu, sözleşmenin aslının İngilizce olarak tanzim edildiği, ikinci sözleşmenin ise Bayi Sözleşmesi başlıklı davacı ile davalı arasında tanzim edilen sözleşme olduğu, sözleşmenin aslının İngilizce olarak tanzim edildiği, her iki sözleşmenin taraflarca imzalanmış olduğu, imzasız Türkçe suretlerinin dosyaya sunulu olduğu, her iki sözleşmenin de 9.8. maddelerinde, sözleşmenin feshi halinde stoktaki ürünler ile ilgili düzenleme bulunduğu, bu düzenlemeye göre fesih halinde tedarikçinin stoktaki yedek parçaları seçebileceği, tümünü veya bir kısmını geri satın alabileceği, bunun için özel bir teklifte bulunabileceği ancak satın alma zorunluluğunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında tanzim edilen sözleşmenin İngilizce olarak düzenlendiği ve gerek dosya kapsamından gerekse taraf vekillerinin aşamalardaki beyanlarından orijinal Türkçe nüshasının bulunmadığı anlaşılmıştır. Davanın tarafı olan her iki şirketin de Türkiye’de mukim Türk şirketleri olduğu görülmüştür. Yalnızca Dağıtım Sözleşmesinin taraflarından biri yabancı bir şirkettir.
805 Sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 1. maddesi Türkiye Cumhuriyet taabiyetindeki şirket ve müesseselerin ülke içindeki her türlü sözleşmeleri hesap ve defterlerini Türkçe olarak düzenlemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaksızın düzenlenen sözleşmeler ise aynı Kanun’un 4. maddesine göre geçersizdir. Taraflar arasında düzenlenen 09/04/2018 tarihli Bayilik Sözleşmesinin tarafların Türk Şirketleri olması ve sözleşmenin İngilizce olarak düzenlenmiş olması sebebiyle açıklanan Yasa uyarınca geçersiz olduğu kabul edilmiştir. Yasa’nın 4. Maddesinde belirtilen müeyyide mutlak geçersizlik sonucu doğuran maddi hukuk kuralı niteliğinde olmayıp, ispat hukukuna ilişkin bir kural mahiyetindedir. Bu sebeple her ne kadar sözleşme geçersiz olarak kabul edilmişse de taraflar edimlerini bu sözleşme uyarınca ifa etmişler, bu sözleşme uyarınca hareket etmişler ve neticeten bu sözleşme uyarınca fesih iradesini ortaya koymuşlardır. Davacı da her ne kadar son aşamada sözleşmenin anılan yasa uyarınca geçersizliğini ileri sürmüşse de davasına konu talebini anılan bu sözleşmeye dayandırmaktadır. Bu itibarla tarafların iradeleri gözetilerek sözleşmenin değerlendirilmesi ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde yine sözleşme hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Aksinin ise hakkaniyete uygun olmayacağı, davacının da son aşamada bu geçersizliği ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı olacağı değerlendirilmiştir. Bu sebeple tüm dosya kapsamı ile alınan bilirkişi raporları gözetilerek taraflar arasındaki sözleşmenin feshi sonrası davacının stokunda bulunan … marka yedek parçaların davalı tarafça satın alınmasının zorunlu olmadığı ancak davalının buna karşın bir kısım ürünleri satın aldığı, geriye kalan stoktaki ürünlerin bir kısmının orijinal, kullanılmamış iade edilebilir durumda olduğu, bir kısmının ise kullanılmış, deforme ve paslı olduğu, tüm dosya kapsamına göre davalının stoktaki ürünleri almak zorunda bulunmadığı, bu sebeple de davalının satın almaya zorlanamayacağı sonuç ve kanaatine varılmakla davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.840,15TL harç ile 6.370,16TL ıslah harcından mahsubu ile artan 8.030,41TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından yatırılan 19,00TL delil avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 56.919,01TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.02/03/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı