Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/647 E. 2020/136 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/647 Esas – 2020/136

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/647 Esas
KARAR NO : 2020/136

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2019
KARAR TARİHİ : 27/02/2020
K.YAZIM TARİHİ : 10/03/2020
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; 22/05/2015-01/11/2018 tarihleri arasında müvekkili şirket bünyesinde çalışmış olan davalının rekabet yasağı hükümlerine aykırı davrandığını, davalının, müvekkili şirket bünyesinde 22/05/2015-01/11/2018 tarihleri arasında “Pazarlama ve Satış Departmanı’nda” çalıştığını, emeklilik için yaş dışında diğer şartların tamamlanması sebebiyle işten ayrıldığını, davalıya hak ettiği işçilik alacaklarının tam olarak ödendiğini, taraflar arasında 06/12/2018 tarihli ibranamenin imza altına alındığını, davalı ile 22/05/2015 tarihli imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin rekabet yasağı kaydını içermekte olduğunu, davalı işçinin müvekkili ile yaptığı iş sözleşmesi uyarınca belirli malzemelerin bulunduğu sektörler ve firmalarda çalışmayacağını beyan ettiğini, ama davalı işçinin buna rağmen sözleşmede sayılan firmalardan olan …Sistemleri ve Teknik Hırdavat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’de sözleşmeyi ihlal ederek işe başladığını, davalı işçinin aynı iş kolunda olan hatta sözleşmede açıkça belirtilen firmada işe başlamasının davalının iyi niyet taşımadığını göstermekte olduğunu, her iki şirketinde ana faaliyet alanlarının, satılan ürünlerin benzer olması ve hitap ettikleri Pazar ve hedef müşterilerinin benzer olması sebebiyle müvekkili şirket ile davalının çalıştığı dava dışı şirketin “rakip” konumunda olduğunu, müvekkilinin sahip olduğu müşteri çevresi veya üretim sırları ya da müvekkilinin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânını bu süre zarfında çalışan bir işçinin kolaylıkla bilebileceğini, müvekkilinin işyerine ait fiyat seviyeleri, pazar bilançoları, tüketici alanları, kredi olanakları, yatırım, bilanço hesaplama plan ve teknikleri, işletmenin envanter ve muhasebe kayıtları gibi işverene ait üretim sırlarını öğrenmiş ve öğrenebilecek bir konumda olduğunu, davalının, müvekkili şirketin müşteri portföyü bilgilerine ve ticari sırlarına iş tanımı ve konumu sebebiyle vakıf olduğunu, müvekkili şirketin müşterilerinin davalı tarafından etki altına alındığından/alınabileceğinden sebeple müvekkili şirketin iş hacimleri ve faaliyet karlarının olumsuz etkilenmekte olduğunu, davalının bilgi edinme imkânı ve elde edilen bu bilgilerin kullanılması müvekkili işverene önemli bir zarar verebilecek nitelikte olduğunu, davalı işçinin müvekkili ile aynı iş kolunda yer alan bir işyerinde imzalanan sözleşmeye rağmen işe girmesi rekabet yasağının açıkça ihlali olduğunu, davalının, emeklilik sebebiyle iş akdini fesh etmesine rağmen rekabet ve gizlilik sözleşmesine aykırı davranarak aynı iş kolunda olan onur montaj sistemleri ve teknik hırdavat san tic ltd şti’nde işe başladığını, rekabet yasağı kaydının amacı; işçi tarafından işletmede elde edilen bilgilerin kullanılması sonucunda işverenin rekabet piyasasındaki konumunu tehlikeye düşmekten korumak olduğunu beyan ederek, davalının, rekabet yasağını ihlal etmesi, davalının sadakat ve rekabet etmeme yükümlülüklerine aykırı eylemlerinin haksız rekabet oluşturması sebebiyle daha sonra artırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; öncelikle zaman aşımı itirazında bulunduklarını belirterek, davacı şirketin müvekkilinin işten ayrılmadan önceki işvereni olup, taraflar arasındaki iş sözleşmesine dayanarak müvekkili işçiden rekabete aykırı davranış nedeniyle tazminat talebinde bulunduğunu, davacının talebinin hukuki mesnetten yoksun ve reddi gerektiğini, taraflar arasında geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığını, müvekkilinin, davacı şirkette satış temsilcisi olarak çalıştığını, müvekkilinin işe girerken tüm satış temsilcilerine imzalatılan maktu nitelikte sözleşme imzalatıldığını, iş bu sözleşme hükümlerinin iş arayan işçi açısından haksız şart niteliğinde olduğunu, kaldı ki 22.05.2015 tarihli sözleşmede geçerli bir rekabet yasağı şartı olduğundan da bahsedilemeyeceğini, sözleşmenin “ işçi her ne sebeple olursa olsun işten ayrıldığı tarihten itibaren 3 yıl süre ile aşağıda isimleri belirtilen malzemelerin bulunduğu sektörlerde ve aşağıda isimleri belirtilmiş ve belirtilmemiş bu malzemeleri satan, pazarlayan ve her türlü ticari faaliyetinde bulunan işyerlerinde …..çalışamaz” şeklinde oldğunu, iş bu sözleşme hükmünde ismi belirtilememiş malzeme olarak kısıtlama yazılması ve ayrıca şehir, bölge sınırlaması olmaması karşısında belirsiz kaldığından geçersiz olduğunu, bu şekilde geniş kapsamlı bir sınırlama ile müvekkilinin çalışma özgürlüğünün engellenmesi mümkün olmadığını, her şeyden önce anayasada kişilere tanına çalışma hakkının ihlali olduğunu, sözleşmede tek tek belirtilen firmaların sektörde Türkiye çapında faaliyet gösteren firmalar olup, davacının sözleşme ile müvekkilinin Türkiye’de çalışmasını sınırlamaya çalışmakta olduğunu, müvekkilinin satış temsilcisi olup, işverenin üretim sırlarına, ticari sırlarına vakıf olabilecek konumda olmadığını, zira müvekkilinin satış temsilcisi olarak sahip olduğu satışa dair tüm bilgiler piyasa ortamında zaten tüm çalışanlar tarafından bilinebilecek sıradan bilgiler olduğunu, davacının, davasını ispatlayacak hiçbir delil sunmamışken sadece soyut bir iddia ile müvekkilin dava dışı firmada işe başlamış olmasının zarara sebebiyet verdiğini beyan etmesinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığı gibi, kabul etmemekle birlikte olsa bile sektörde iş yapan başka firmada çalışmak başlı başına rekabet yasağını ihlal eden davranış sayılamayacağını ve aksinin kabulünün müvekkilinin anayasal hakkının engellenmesi anlamına geleceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Tarafların ticaret sicil kayıtları, davalıya ait SGK kayıtları, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, taraflar arasındaki belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında düzenlenen rekabet yasağının ihlali nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davalının, davacının eski işçisi olduğu ve taraflar arasındaki iş sözleşmesinde rekabet yasağına ilişkin düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’nın 444-447.maddeleri arasında yer almaktadır.
12/10/2017 tarihli 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’ nun 5/1-a maddesine göre: ” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır. 7036 sayılı yasa 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girdiğinden ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi değiştirdiğinden, iş akdinin sona ermesinden sonra oluşacak rekabet yasağına ilişkin davalarda da iş mahkemeleri görevli olduğundan (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. HD sinin 2018/1914 E, 2019/692 K sayılı ilamı), somut olaydaki iş sözleşmesi yasal düzenlemeden sonra 01/11/2018 tarihinde sonlanmış olup, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmakla görevli mahkeme İş Mahkemeleri Kanununun 5. Maddesi uyarınca İş Mahkemeleri olduğundan HMK 114/1-c , 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.27/02/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı