Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/63 E. 2021/356 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2019/63 Esas – 2021/356
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/63
KARAR NO : 2021/356

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
VEKİLİ :

DAVA : Şirket Ortaklığından Çıkma/Kar Payı Alacağı/Kayyım Atanması/Şirketin Feshi
DAVA TARİHİ : 18/02/2019
KARAR TARİHİ : 26/05/2021
K.YAZIM TARİHİ : 31/05/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacılar vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 2011 yılında 100.000,00TL sermaye ile kurulduğunu, şirketin %51 oranındaki hissesinin davalı …’a, %49 oranındaki hissesinin davacı …’a ait olduğunu, şirketin kurucu ortakları olan … ve …’ un şirketi temsil için şirket müdürü olarak seçildiğini, şirketle ilgili bütün işleri yapma konusunda her hususta şirketi temsil ve ilzama ayrı ayrı yetkili olduğuna dair şirket ana sözleşmesinde hükümlerin olduğunu, yine ana sözleşmeye göre şirket müdürleri üçüncü şahıslara vekalet vererek müdürlük yetkisinin tamamını veya bir kısmını devredebildiğini, davalı …’ın şirket kurulduktan sonra şirketin tek sahibi gibi davrandığını, şirket adına harcama yaparken davacı …’in bilgisi ve onayı olmadan hareket ettiğini, davalı …’ın şirketin gelirleri ve ortaklık payını kendi çıkarları doğrultusunda kullandığını, davacı tarafa vermesi gereken kâr payını vermediğini, davalı …’ın şirketin gelir ve giderleri ile şirketin vergi ve benzeri yükümlülüklerine yönelik işlemler…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…sırasında gerçeğe aykırı belgeler düzenlediği veya düzenlettiğini, davalı …’ın kendi yakınlarını ve bazı şirket çalışanlarını şirkette çalışmadıkları halde çalışıyor gibi gösterdiğini, davalı …’ın iyi niyet vc güven kurallarına aykırı bu davranışlar sonucundahem şirket hem de diğer ortak davacı …’i zarara uğrattığını belirterek, yargılama sürecinde davalı …’ın şirket şirketi borç altına sokacak ve şirketin mal varlığını eksiltecek işlemleri yapabilmesinin mahkemece atanacak kayyımın onayına bağlı tutulmasına, …’ın şirketi yönetme hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına, davalı şirketi yönetme üzere kayyım atanmasına, davalı şirketin dava tarihinden geriye doğru 8 yıllık bilançosunun ve yıllık bilançoya göre kâr payının tespitine, davalı …’ın şirketin kurulduğu tarihten bugüne kadar olan süre içerisinde davacıları ve şirketi ne kadar zarara uğrattığı ve haksız kâr payı elde ettiği hususlarının tespit edilmesine, TTK m.636/3’e göre haklı sebepler doğduğundan davalı şirketin feshedilmesine, şirketin feshine yönelik talebin reddine karar verilmesi halinde terditli taleplerinin incelenmesine ve TTK m.638’e göre haklı sebeplerin varlığı gözetilerek …’un şirketten çıkarılmasına, Yargıtay içtihatlarında olduğu gibi bu durumda şirketin malvarlığının hükme en yakın tarihteki rayiç değerler üzerinden belirlenip limited şirket ortaklarının ödedikleri sermaye paylan dikkate alınarak davacı …’un ayrılma payının hesaplanmasına ve buna göre bir sonuca varılmasına, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde isnat edilen suçları kabul etmediklerini, davacı tarafın delile dayanmayan iftira niteliğinde beyanlarının müvekkilleri tarafından dava dilekçesinde isnat olarak ileri sürdüğünü, şirket ortaklığı süresince davalı ve davacı tarafın bazen birlikte bazen farklı sahalarda çalıştıklarını, davacı …’un şirkete ait kaşe kullanarak davalı tarafın bilgisi olmadan sayısını bilmediği kadar site yönetimlerinden asansör bakım bedellerini tahsil ederek kendi hesabına geçirdiğini, bunun sonucunda şirket müşteri sayısı 6/1 ’e indiğini ve şirketin kendisini ayakta tutamayacak hale getirdiğini, davacı olarak taraf olan karşı tarafın kötü niyetle kendi suçunu karşı tarafa yüklediği, davacı …’un şu an meçhul bir adreste olup hiçbir şekilde ulaşılamadığı ayrıca şirketi terk ettiği gibi ailesini de terk ettiği bu durumların kötü niyetli olduğunun ispatı olduğunu, davalının şirkete gelmemesi ve kendini gizlemesi nedeniyle ve şirket tek imza ile kapatılamadığından şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını, bu durumdan davacı …’un da zarar gördüğünü, davacı tarafın iddiasının aksine … … ve …’nın kağıt üstünde değil fiilen şirket çalışanı olduğunu, aksine davacı …’un şirkette fiilen çalışmadığını, bunlarla ilgili kurumların araştırılması halinde gerçeğin ortaya çıkacağını, davacı tarafın yaptığı zimmet suçunu davalı taraf yapmış gibi gösterdiğini, davalı …’ın yaptığı araştırmada …’un eşi adına şirket parası ile araç aldığı ve kredi kullanıldığı ve bu kredi şirket gelirleriyle ödendiği ayrıca evin kredisinin de şirketten ödendiği iddia edildiğini, ancak davalı …’ın şirketin kârından hakkına düşen kısmı ile ödediği ve iddiaları kabul etmediğini belirterek, haksız iftira niteliğinde olup ispatı mümkün olmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının …, …,…., …, … sayılı dosyaları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı dosyası, tanık beyanları, 21/04/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davalı …’ın davalı şirketi temsil yetkisinin kaldırılarak şirkete kayyum atanması, geriye doğru 8 yıllık kar paylarının tespiti, davalı şirketin feshi bu talebin kabul edilmemesi durumunda TTK 638.maddesi gereği davacı …’un davalı şirketten çıkmasına izin verilmesi ve çıkma payının tahsili talebine ilişkindir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Şirketin feshi davasının, şirket ortakları tarafından açılabileceği, davacı …’un şirket ortağı olmadığı ve aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davacı …’un açtığı davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Anonim şirkette haklı sebeple fesih ilk defa 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 531. maddesi ile hukukumuzda düzenlenmiştir. 6102 sayıh Türk Ticaret Kanunu’nun 531. maddesinde; “(1) Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az oııda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Görüldüğü üzere kanun koyucu çok açık bir şekilde hakh sebeple fesih davasının halka açık anonim şirketler de dâhil olmak üzere tüm anonim şirketlerde açılabileceğini kabul etmiştir. Hükümde, halka açık olamayan anonim şirketlerde azınlık olarak %10 oranının yeterli olacağı ve sermayenin %10’nunu temsil eden payların sahiplerinin fesih davasını açabileceği ifade edilmiştir.
Somut olayda davacı …’un ortağı olduğu davalı … … … Sanayi ve Ticarek Limited Şirketinindeki ortaklık payı toplamda %49 olduğundan ortağı olduğu şirketin feshini talep edebileceği açıktır.
Davacının kar payı alacağının olup olmadığı, var ise miktarı ile ilgili yapılan değerlendirmede; TTK 608/I’e göre, kar payı sadece net dönem karından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden dağıtılabilir. TTK 608’de düzenlenen net dönem karından kasıt, o dönemde (esasen yıllık) elde edilen kardan masraflar, vergiler ve özellikle bilanço zararı düşüldükten sonra elde edilen kar miktarıdır. Ayrıca, net karın tamamının ortaklara dağıtımı söz konusu olmayıp bu kardan öncelikle kanuni ve ortaklığın isteğiyle ayırdığı yedek akçelerin indirilmesi gerekir.
Diğer yandan, TTK 616/I’e göre, genel kurul kar payı hakkında karar verme yetkisine sahiptir.
Genel kurul tarafından dağıtım kararı verilmedikçe, kar payı muaccel hale gelmez ve dolayısıyla talep ve dava edilemez. TTK 616/F’de kar payı hakkında karar verilmesi genel kurulun devredilmez görevleri arasında sayılmıştır. Şayet, genel kurul kar payı dağıtılmaması yönünde karar vermiş ve anılan karar mahkemece iptal edilmesine rağmen, tekrar kar payı dağıtmama veya çok az dağıtma yönünde genel kurul bir karar alırsa, bu halde limited ortaklıklarda özellikle haklı sebeple çıkma (TTK 638/11) veya haklı sebeple fesih davası (TTK 636/III) gündeme gelebilir. (Oruç Hami Şener, Limited Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2017, s. 498-499)
Dava konusu somut olayda, dava dosyasına mübrez bilgi ve belgelerin tetkikinden, davalı şirket genel kurulunun kar payı dağıtımına veya dağıtılmamasına ilişkin almış olduğu bir karara rastlanmamıştır.
Diğer yandan, bilirkişi tarafından davalı şirketin mali müşaviri ile irtibat kurulmuş ve davalı şirketin ticari defterleri uyuşmazlık kapsamında incelenmek üzere talep edilmiştir. Ancak, davalı şirketin mali müşaviri tarafından, davalı şirketin ticari defterlerinin kendisinde bulunmadığı ve davalı şirketin 2019 yılı ortasından itibaren faaliyette bulunmadığı hususları tespit edilmiştir.
Davalı şirket mali müşavirince davalı şirkete ait 2016, 2017 ve 2018 yılları Kurumlar Vergisi Beyannameleri ile 30.04.2019 tarihli mizan sunulabilmiştir. 30.04.2019 tarihli söz konusu mizana göre, davalı şirketin “Geçmiş Yılları Karlan’nın 110.369,36TL ve “Dönem Net Karının” ise 143.494,06 TL olduğu tespit edilmiştir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Davalı şirketin 2018 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesine göre ise davalı şirketin 2018 yılı “Dönem Net Karı”mn 143.494,06TL ve “Geçmiş Yılları Karları”nın 110.369,36TL olduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirketin feshi talebi ile ilgili yapılan değerlendirmede; 6102 sayılı TTK m. 636’nın üçüncü fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir: “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. ”
Ortaklar arasında uyumsuzluk ve husumetin süreklileşmesi, şirket faaliyetlerinin durması, şirketin sürekli zarar etmesi, bir kısım ortağın şirketten dışlanıp ortaklık haklarından yoksun kılınması gibi durumlar, feshi gerekli kılan nedenlere örnek olarak gösterilebilecektir. Ortaklar arasında ortaya çıkan ve limited ortaklığı felç eden anlaşmazlık haklı sebepler içerisinde değerlendirilmektedir. (Oruç Hami Şener, Limited Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2017, s. 987) Yargıtay’ın eski TTK zamanında verdiği, ancak halen geçerliliğini sürdüren bir kararında, ortaklığı çalışamaz hale getiren ortaklar arası bir anlaşmazlığın haklı sebep teşkil edeceğini içtihat etmiştir (Yargıtay 11. HD, 21.2.2000, E. 55, K. 1242). Yine, Yargıtay’ın eski TTK zamanında verdiği, ancak halen geçerliliğini sürdüren bir başka kararında, limited ortaklık müdürlerinin ortaklık faaliyetlerini durdurmaları, ortaklık defterlerini düzgün tutmamaları ve ortaklara hesap vermemelerini ortaklığın sona ermesi bakımından haklı sebep olarak kabul edilmiştir. (Yargıtay 11. HD, 01.11.1977, E. 4015, K. 4723)
Somut olayda, tarafların birbirlerini şikayetleri neticesinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma konusu yapılmış birçok soruşturma ve devamında verilen takipsizlik kararları mevcuttur. Anılan soruşturma evraklarının tetkiki neticesinde ise, ortakların birbirlerine duydukları güven ortamının kaybolduğu görülmektedir.
Diğer yandan, bilirkişi tarafından davalı şirketin mali müşaviri ile irtibat kurulmuş ve davalı şirketin ticari defterleri uyuşmazlık kapsamında incelenmek üzere talep edilmiştir. Ancak, davalı şirketin mali müşaviri tarafından, davalı şirketin ticari defterlerinin kendisinde bulunmadığı ve davalı şirketin 2019 yılı ortasından itibaren faaliyette bulunmadığı hususlarının bildirildiği belirtilmiştir.
Mahkememiz tarafından davalı … … Asansör Ltd Şti.’ye gönderilen 11.12.2019 tarihli yazının üzerinde, şirketin taşındığına ve yazının iade olduğuna ilişkin ibarenin bulunduğu görülmüştür.
Davalı vekili tarafından dosyaya sunulan 24.02.2020 tarihli beyan dilekçesinde; şirket ortağı davalı müvekkili …’dan edinilen bilgi çerçevesinde davalı şirket … … Asansör Elek. İnş. Elektronik San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin Mayıs 2019’dan beri faal olmadığı, şirketin fiili olarak kapandığı ve şirket adresinin Ticaret Sicil Gazetesinde … Sitesi …. Sokak … Blok No: … Eryaman / Etimesgut / Ankara olarak gözükse de işbu adreste şirketin bulunmadığı beyan edilmiştir.
Davalı tanığı … tanık beyanında; “kendisinin davalı şirkette 2012 yılından itibaren bakım elemanı olarak çalıştığını, 2019 yılı Mayıs ayından itibaren maaşlarının ödenmediğini, şirket iflas etmiş durumda olduğunu” beyan etmiştir.
Yukarıda yer alan bilgiler kapsamında, davalı … … Asansör Elek. İnş. Elektronik San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin Mayıs 2019 tarihinden itibaren gayri faal olduğu, ortaklık faaliyetinin durduğu, davalı şirketin ticari defterlerine ulaşılamadığı, 2020 ve 2021 ticari defterlerinin tutulmadığı tespit edilmiştir.
Bu açıklamalar kapsamında; mevcut mali yapısı ile davalı şirketin temel faaliyetlerini rahatlıkla gerçekleştirilebilecek durumda olmadığı, şirketin devamlı olarak zarar ettiği, davalı şirketin halen elinde bulundurduğu varlıklarıyla şirket ana sözleşmesinde yer alan amaçlarını gerçekleştirebilecek durumda olmadığı, kuruluş ve gayesinin devam etmesi veya…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…gerçekleşmesi imkânının kalmadığı şirket ortaklarının ortaklıktan ayrılması halinde dahi şirketin amaçlarının gerçekleşme imkânının kalmadığı, bu çerçevede; davalı şirket ortaklığından paylarının değeri ödenmek suretiyle çıkarılmalarına karar verilmesinin, TTK m. 531 anlamında duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüm olmadığı, davalı şirketin haklı nedenlerle feshi için gerekli koşulların oluştuğu sonuç ve kanaatine varıldığından davacı …’un açtığı şirketin feshi davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı …’un açtığı davanın davacının aktif husumet ehliyeti olmadığından REDDİNE,
2-Davacı …’un açtığı şirketin feshi davasının KABULÜNE,
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı … … … Sanayi ve Ticarek Limited Şirketinin FESHİNE VE TASFİYESİNE,
3-Tasfiye memuru olarak Mali Müşavir …’ın atanmasına,
4-Tasfiye memuruna şirket malvarlığından karşılanmak üzere aylık 2.000,00-TL ücret takdirine,
5-Kararın bir suretinin Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine,
6-Alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 46. maddesine göre; her yıl bütçe kanunu ile belirlenen terkin sınırının altında kalan harçlarla ilgili müzekkere yazılmaz amir hükmü gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
Davacı … tarafından yatırılan 44,40TL peşin harç, 44,40TL başvurma harcı ve 6,40TL vekalet harcı olmak üzere toplam 95,20TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine,
7-Davacı …’un kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca, hesap ve takdir olanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacıya ödenmesine,
8-Davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca, hesap ve takdir olanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılara ödenmesine,
9-Davacı …’un yapmış olduğu 1.000,00TL bilirkişi ücreti, 187,85TL tebligat ve posta gideri olmak üzere 1.187,85TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacıya ödenmesine,
10-Karardan sonraki yargılama giderinin davacıların gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacılara iadesine,
Dair; davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı İstinaf kanun yolu açık olmak üzere ( kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/05/2021

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza