Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/613 E. 2019/718 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/613 Esas – 2019/718
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2019/613 Esas
KARAR NO : 2019/718

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 06/11/2018
KARAR TARİHİ : 20/11/2019
K. YAZIM TARİHİ: 28/11/2019

Yukarıda tarafları yazılı dava dosyasının Mahkememizce incelenmesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili Ankara … Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu vermiş olduğu 05.11.2018 tarihli dava dilekçesinde, davalının, 2016 yılında, müvekkil kooperatifin sitesine su sağlayan kuyulara bağlantılı su borusunun vanasını açmak sureti ile 7341 metreküp suyu kendi bahçesini sulamak için kullandığının tespiti üzerine bu konuda gerekli tutanağın düzenlendiğini, davalı tarafa 14.682 TL asıl alacak (su bedeli) ve 2.150,41 TL işlemiş faiz tahakkuku yapıldığını, belirtilen miktarın ödenmesi hususunda davalı nezdinde yapılan girişimlerden sonuç alınamadığını, bunun üzerine belirtilen miktarın tahsili hususunda davalı borçlu taraf aleyhine Ankara … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden genel haciz yolu ile icra takibi yaptıklarını, kendisine usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilen borçlunun süresi içinde takibe ve borca itirazı sonucu icra takibinin durduğunu, davalı borçlu tarafın icra takibine yapmış olduğu itirazın haksız ve yersiz olduğunu, bu nedenle davalı borçlu tarafın icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline, icra takibinin devamına ve davalı tarafın % 20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin …’da bulunduğunu, HMK 6/1’e göre genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, bu nedenle mahkemenin yetkisine itiraz ettiğini, yetkili mahkemenin Ankara Batı Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu, ayrıca arabuluculuğa ilişkin dava şartının da yerine getirilmediğini, takas ve zamanaşımı defi ileri sürdüklerini, esas bakımından ise davacıya borçlu olmadıklarını, aksine 28.320,00 TL tutarında davacının borcunun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, izinsiz su kullanım bedelinin tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik davalı itirazının İİK’nun 67. maddesi uyarınca iptali talebine ilişkindir.
Davanın Ankara … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayısına kayden açıldığı, Ankara …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/11/2018 tarih …-588 E-K. sayılı ilamı ile göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, kararın kesinleşmesi ve talep üzerine dosyanın (Nöbetçi) Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği, Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesince davalının yetki itirazının kabulüne karar verilmesi sonrası dava dosyasının Mahkememize gönderildiği ve yukarıdaki esas sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a),(b),(c),(d),(e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun’un 1. maddesinde kooperatifler “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tarif edilmiştir. Maddede kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır. Maddedeki tariften anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanıma göre kooperatifleri tacir kabul edilip tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. 6102 sayılı TTK’nın 124/1. maddesinde “kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Benzer hükümler, 6762 sayılı eski TTK’da da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamasında kooperatifler tacir olarak kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacı yapı kooperatifi olup tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir. Bu bağlamda, haksız bir fiilden kaynaklandığı anlaşılan somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-HMK ‘nun 20. Maddesi gereğince verilen karar kesinleştikten sonra ve talep halinde dava dosyasının davaya bakmaya görevli olduğu belirlenen Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde HMK ‘nun 21. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi ( mercii tayini) için dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince süresi içinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerinin gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/11/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza