Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/567 E. 2019/757 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/567 Esas – 2019/757
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2019/567 Esas
KARAR NO : 2019/757

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA :Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/10/2019
KARAR TARİHİ : 28/11/2019
K. YAZIM TARİHİ: 20/12/2019

Yukarıda tarafları yazılı dava dosyasının incelenmesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 17.10.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı tarafından aralarında düzenledikleri senetle icra takibine girişildiğini, bu talebe esas olan söz konusu senedin dayanağının davalı alacaklı ile müvekkili arasındaki gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, bu sözleşme şartlarının davalı alacaklı tarafından yerine getirilmediğini ve senedin yalnızca sözleşme şartlarının yerine getirilmesi halinde müvekkilini bir borç altına sokacağını, her ne kadar takibe konu senedin üzerinde teminat kaydını içeren bir ibare olmasa da, taraflar arasında düzenlenen ve bahsi yapılan senedin doğumuna sebebiyet veren emlak sözleşmesinin incelenmesiyle takibe dayanak senede atıfta bulunulduğunun görüleceğini, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 2014/11410 E. ve 2014/13483 K. sayılı ilamında da, takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılma suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekir, demek suretiyle bir senedin teminat vasfı taşıdığı iddiasında, senet üzerinde teminat kaydının bulunmamasının ispata doğrudan etki etmeyeceğini ve salt teminat kaydından ziyade ayrıca yazılı delille de ispat edilebileceğini, yani ispat hususunda birbirine alternatif iki durum oluşunun vurgulandığını, gayrimenkul satış sözleşmesinin şartlarının yerine getirilmediğini, takibe konu teminat niteliğindeki senedi kullanarak müvekkilini sindirmeye, icra takibinin de araç olarak kullanıldığı bir manevi tehditle çıkar elde etmeye yönelik tavırlar sergilendiğini, konu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına da 17.10.2019 tarihinde başvurarak şikayetçi olduklarını, kötüniyetle açılan takibin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını ve akabinde takibin iptalini, davaya konu 10.000,00 TL bedelli senedin teminat senedi olduğunun tespitini, müvekkilin borçlu olmadığının tespitini ve davalının kötüniyetle hareket etmesi halinin %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 7155 sayılı yasanın 20. maddesiyle eklenen ve 01/01/2019 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 5/A maddesine göre, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrasında “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Eldeki dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit talebine ilişkin olup 17/10/2019 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar iş bu davada davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş ise de; davacının nispi harç yatırarak talepte bulunduğu davaya konu miktar, davalı yönünden para alacağı niteliğinde olup, yargılama sonucunda verilecek hükümle birlikte taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisi tartışılacaktır. Yasanın düzenleniş gayesi gözetildiğinde, bu tür davaların zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu ve dolayısıyla dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu noktasında tereddüt bulunmamaktadır.
Davacı vekiline, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası uyarınca arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini bir haftalık kesin süre içerisinde mahkememize sunması, aksi taktirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içerir meşruhatlı davetiye gönderilmiş, gönderilen meşruhatlı davetiye 26.10.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, kesin süre içerisinde davacı vekili tarafından son tutanak aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği dosyaya sunulmamıştır. Hal böyle olunca, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması nedeniyle herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava şartı noksanlığı bulunduğundan, 6100 Sayılı HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/11/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza