Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/550 E. 2020/36 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2019/550 Esas – 2020/36
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/550
KARAR NO : 2020/36

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACILAR :1-
2-
3-
4-
5-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/10/2019
KARAR TARİHİ : 22/01/2020
K.YAZIM TARİHİ : 24/01/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacılar vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden … ile …’in 10.07.2017 tarihinde … plakalı araçta yolcu olarak seyir halinde iken saat 11.07 sıralarında, dava dışı sürücü … yönetimindeki … plakalı araca arkadan çarpma sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğinni, daha sonra tarafların araçların durumunu inceledikleri sırada dava dışı … yönetimindeki … plakalı aracın trafik kurallarına aykırı şekilde kazaya sebebiyet verdiğini, meydana gelen davaya konu trafik kazası nedeni ile davacıların uğramış oldukları zararın tazmini için şimdilik 10.000 TL’ye karşılık gelen kısmı maddi tazminat olmak üzere 10.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte 3.110.000,00TL tazminata hükmedilmesini talebi ve dava etmiştir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikli olarak davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmasını gerektiğini, bu nedenle görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da müvekkili şirkete ait … plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusurunun bulunmadığını, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi (geçici ve kalıcı iş göremezlik) ve manevi tazminat talebinden ibarettir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 15/08/2016 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Bu durumda, davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur
e-imza e-imza e-imza e-imza

Eldeki davada uyuşmazlık, temelinde haksız fiile dayalı tazminat istemine ilişkin olup, davanın tarafları tacir değildir, ayrıca zorunlu mali sorumluluk sigortasına bağlı bir talep de sözkonusu değildir. Bu durumda ihtilafın TBK’da düzenlenen hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
Tüm dosya kapsamı, yukarıda açıklanan yasal mevzuat ve yerleşik Yargıtay uygulamaları birlikte değerlendirilerek; taraflar arasındaki temel ihtilafın haksız fiilden kaynaklandığı, davanın taraflarının tacir olmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve Asliye Ticaret Mahkemesini görevli kabul etmenin mümkün olmadığı, ihtilafın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, görev hususunun davanın her aşamasında dikkate alınabileceği sonuç ve kanaatiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açmış olduğu trafik kazasından kaynaklanan tazminat davasında görevli mahkemenin mahkememiz olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle reddi ile Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hakkında görevli mahkemece karar verilmesine, Görevsizlik kararından sonra davaya görevli mahkemece devam devam edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına, 6100 sayılı HMK.nun 331/2 maddesi uyarınca talep üzerine mahkememizce harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hakkında karar verilebileceğinin bilinmesine,
Dair; davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı İstinaf kanun yolu açık olmak üzere ( kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/01/2020

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza