Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/52 E. 2019/614 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/52 Esas – 2019/614

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/52 Esas
KARAR NO : 2019/614

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/05/2018
KARAR TARİHİ : 17/10/2019
K.YAZIM TARİHİ : 15/11/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; davalının 19.08.2014 tarihinde müvekkili şirket nezdinde iş geliştirme müdür olarak görev yapmaya başladığını, 01.05.2017 tarihi itibariyle ise uluslararası iş geliştirme direktörü olarak terfi ettiğini, ancak 21.07.2017 tarihinde ihbar öneline uymaksızın istifa ederek davalının görevden ayrıldığını, davalının hizmet süresi boyunca müvekkilinin müşteri çevresi, üretim ve teknoloji sırlarını, fiyat politikası gibi birçok gizli bilgisine ve iş sırrına vakıf olduğunu, istifadan sonra davalının rakip firma olan ……A.Ş. Bünyesinde iş geliştirme müdür olarak çalışmaya başladığını, davalının yeni işveren nezdinde çalışmasının rekabet yasağı kapsamında kaldığını beyan ederek, 50.000,00 TL tutarındaki cezai şartın 18.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; öncelikle görev ve yetki itirazında bulunarak, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 444. ve devamı maddelerinde rekabet yasağı hükümlerinin düzenlendiğini, anılan hükümler uyarınca müvekkilinin iş sözleşmesinde ve bu sözleşmenin ekinde yer alan rekabet yasağı beyanı ve taahhütnamesi geçersiz nitelikte olduğunu, söz konusu taahhütnameye istinaden müvekkilinden cezai şart alacağı talep edilmesinin haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili işçinin kişisel niteliği, yeteneği ve bilgisi dolayısıyla sağlanmış olduğu bilgiler için yapılan rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olmadığını, müvekkilinin davacının işyerindeki işinden ayrıldıktan sonra geçimini sağlamak için yeni bir iş arayışına girdiğini ve dört ay sonra ancak iş bulabildiğini, ayrıca müvekkilinin iş bulduğu ve halihazırda işçisi olduğu … A.Ş.’nin çalışma alanları ve çalışma bölgelerinin davacınınkinden farklı olduğunu, müvekkilinin her iki şirkette yaptığı görevlerin de farklı olduğunu, müvekkilinin davacının müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında edindiği bilgileri kullanmasının söz konusu olmadığı gibi, davacı iş verenin önemli bir zarara uğrama ihtimalinin dahi somut olarak ortaya koyulamadığını, müvekkilinin 19/08/2014 tarihli iş sözleşmesinde yer alan rekabet ve sır saklama yükümlülüğü hükümleri iş akdi devam ederken baskı ve zorla alınan 26/04/2017 tarihli Rekabet Yasağı Beyan ve Taahhütnamesi ile değiştirildiğini, 26/04/2017 tarihli taahhütnamedeki şartlar süre ve cezai şart miktarı yönünden oldukça ağır olup, iş ilişkisi devam ederken müvekkilinden baskı ile alındığını, müvekkili aleyhine son derece ağır şartlar getiren ve baskı ile alınan 26/04/2017 tarihli taahhütnamenin butlan ile batıl olduğunu, iş verenen tek taraflı olarak belirlemiş olduğu ve baskı altında almış olduğu fahiş nitelikteki cezai şartın tümüyle geçersiz olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Davacı ve dava dışı … Araç üstü ekipman sanayi ticaret anonim şirketin ticaret sicil kaydı, davacı şirkette ve dava dışı şirkette bulunan davalıya ait iş yeri sicil dosyası, SGK kayıtları, 02/09/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile tüm dosya kapsamı.
Tanık …; “Ben davacı şirketin genel müdür yardımcısıyım, davalı firmamızda çalışıyordu 2017 temmuz ayında ayrıldı, en son iş geliştirme direktörü olarak çalışıyordu, davacı şirketin ürettiği ürünlerin yurt içinde ve yurt dışında pazarlanması ve satışı ile ilgileniyordu, davacı şirket yurt dışında temsilcileri aracılığıyla iş yapar, davalının şirketten ayrılması üzerine yanlış hatırlamıyorsam 2017 yılı 2018 yılı başında kuveyt ve tunus temsilciliklerinden davalının başka bir firma aracılığıyla kendileriyle çalışılmasını önerdiklerini bize iletti, Tunustaki temsilci …, Kuveytte ki temsilci … dir. Davalının faaliyetleri sonucunda bu söylediğim iki bölgede davacı şirket iş kaybı yaşamadı, müşteri portföyünde herhangi bir eksilme olmadı, davalının yurt dışı temsilcilikleri ile irtibatının yine zırhlı araç satımı ile ilgili olduğunu bize ilettiler, 2017 Temmuz ayından sonra bahsettiğim yurtdışı satışlarına devam ettik, davalının görüşmelerini yapıp başlattığı satışlar ile ilgili prosedürler devam etmektedir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
GEREKÇE :Dava, davacı firmanın eski işçisi olan davalının davacı aleyhine haksız rekabet ettiği iddia edilerek sözleşmede belirlenen cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafından, iş geliştirme müdürü olan davalı eski işçinin davacı firma lehine aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirkette rekabet yasağı taahhüdüne aykırı olarak, iki yıllık süre içinde çalışmaya başlaması nedeniyle cezai şart talebinde bulunulduğu, davalı tarafından ise rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün geçersiz olduğu, coğrafi sınırlama bulunmadığı, davacı nezdindeki çalışmasının özel bir pozisyonda olmadığı savunulmuştur.
Davacı şirket ile davalının çalışmaya başladığı dava dışı şirketin ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, tanıklar dinlenmiştir.
02/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasındaki 19/08/2014 tarihli iş sözleşmesi kapsamında davacının rekabet yasağına ilişkin olarak taahhütte bulunabileceği, bu sözleşmenin geçerli olabilmesi için işçinin fiil ehliyetinin bulunması, iş verenin korunmaya değer menfaatinin bulunması, sözleşmenin yazılı olarak düzenlenmesi gerektiği, ayrıca sözleşmeyi yapan işçinin iş yeri ile ilgili rakip firmada kullanılması halinde iş vereni zarara uğratabilecek bilgilere sahip olması gerektiği, somut rekabet yasağı taahhüdünde süre ve iş alanı ile ilgili sınırlamanın yapıldığı, coğrafi alan sınırlaması getirilmediği, davalının iş geliştirme müdürü olarak görev yaptığı ve pozisyonu ve kişisel özellikleri gereği ticari sırlara vakıf olduğunun kabulü gerektiği, iş sözleşmesinin 21/07/2017 tarihinde davalının istifası ile son bulduğu, davalının dava dışı şirkette 06/11/2017 yılında çalışmaya başladığı, davalının davacı nezdindeki son brüt ücretinin 24.989,82 TL olduğu, coğrafi sınırlandırma yapılmaması mahkemece TBK 445/2 maddesi kapsamında değerlendirilip yorumlandığı takdirde davacının 299.877,84 TL cezai şart talep edebileceği kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamına ve toplanan delillere göre; davacının bir dönem işçisi olan davalı tarafından rekabet yasağına ilişkin taahhütte bulunulduğu, fiil ehliyeti bulunan davalı tarafından taahhüdün usulüne uygun olarak yazılı yapıldığı ve hatta güncellendiği, sözleşmeye göre, sözleşmenin sona ermesine takiben iki yıl içinde davalının aynı faaliyet alanında çalışan firmada çalışmamasına yönelik anlaşma yapıldığı, buna aksi hareket halinde son brüt maaşın oniki katı tutarında cezai şartının tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı, davalının davacı iş yerinden 21/07/2017 tarihinde çıktığı, dava dışı … San ve Tic AŞ nezdinde taahhüt edilen süre dolmadan 06/11/2017 tarihinde çalışmaya başladığı, davalının iş geliştirme müdürü olarak görev alması ve nitelikleri gözetildiğinde davacıya ait sırlara vakıf olabileceği ve bu bilgilerin aynı faaliyet alanında çalışan şirket nezdinde de kullanabileceği ve her ne kadar sözleşmede coğrafi sınır belirtilmemiş ise de iki şirketin de Ankara ilinde bulunduğu gözetilerek TBK 445/2 maddesi gereği mahkememizce sözleşme hükmü sınırlandırılarak yasağın aynı il içinde olduğunun yorum ve sınırlandırılması ve sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü ile sözleşmeye göre hesaplanan cezai şarttan talep edilen miktarın davalı yönünden makul bulunması nedeniyle, davanın tümden kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜ İLE 50.000,00TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, faize dair fazla istemin reddine,
2-Alınması gereken 3.415,50 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 853,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,62 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 853,88 TL peşin harç, 35,90TL başvuru harcı, 5,20TL vekalet harcı olmak üzere toplam 894,98 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 157,00 TL tebligat ve posta gideri ile 1.800,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.957,00TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 5.850,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.17/10/2019

Katip Hakim