Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/507 E. 2020/125 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/507 Esas – 2020/125
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2019/507 Esas
KARAR NO : 2020/125

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/09/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2020
K. YAZIM TARİHİ: 13/03/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının babası olan …’ın, müvekkili banka ile 19/10/2017 tarihinde ticari nitelikli ve 100.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzaladığını, davalı …’ın bu kredi sözleşmesine 110.000,00 TL bedel üzerinden kefil olduğunu ve sözleşmenin imzalandığı 19/10/2017 tarihinde bekar olduğunu yazılı olarak beyan ettiğini, …’ın aynı ticari faaliyeti dolayısıyla 15/05/2018 tarihli ve 350.000,00 TL bedelli ikinci bir genel kredi sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmede davalı …’ın kefil olmadığını, borçlu … ve davalı kefilin her iki kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarını müvekkil bankaya zamanında ödemediği için müvekkili banka tarafından Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.iş. Sayılı dosyası ile verilen 01/07/2019 tarihli kararı ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve bu karar ile birlikte Ankara … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyası üzerinden borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak borcun tamamına ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu beyan ederek, davalının Ankara … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 19/10/2017 tarihinde babası …’ın davacı … Bankası’ndan çektiği ticari krediye kefil olduğunu, söz konusu kredinin babası … tarafından son taksidi 17/10/2018 tarihinde yatırılmak suretiyle kapatıldığını, davacı banka tarafından müvekkili hakkında ilamsız (örnek 7) takibine konu olacak şekilde ihtiyati haciz kararı alınarak müvekkilin maaşına haciz konulduğunu, taraflarınca yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, öncesinde müvekkiline davacı banka tarafından kat ihtarı gönderildiğini, gönderilen ihtarnameye, ihtarname konusu borcun ödenmesi sebebiyle taraflarınca itiraz içerir cevabi ihtarname gönderildiğini, akabinde davacı tarafından huzurdaki davanın açıldığını, dava dilekçesinin 1 numaralı bendinde ”davalı … bu kredi sözleşmesine 110.000 TL bedel üzerinden kefil olmuş” iddiasının yer aldığını, zira kredi sözleşmesinde yer alan sadece ad, soyad, TC kimlik numarası kısmındaki el yazısının müvekkiline ait olduğunu, bunun dışında kalan kısımların banka memuru tarafından doldurulduğunu, ticari kredi sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin bir sayfasında kefil olunan kredi tutarı banka memuru tarafından el yazısıyla 100.000 TL yazılırken, başka bir sayfasında 110.000 TL olarak yazıldığını, halbuki müvekkilin kefil olduğu kredi tutarının 90.000 TL olduğunu ve bu tutarın tamamının ödendiğini, müvekkilinin bu krediden dolayı borcu kalmadığını, ayrıca kefalet sözleşmesinin hukuka aykırı düzenlendiğini, dava dilekçesinin iki numaralı bendinde de söylendiği üzere davacı bankanın asıl borçludan tahsil edemediği 15/05/2018 tarih, 350.000 TL bedelli kredi sözleşmesinde müvekkilinin kefil olmadığını, dava dilekçesinin 3 numaralı bendinde ise ”borçlu … ve davalı kefil her iki kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarını müvekkil bankaya zamanında ödemediği için ihtarname gönderilmiştir” şeklinde iddiasının kendi beyanları ile çeliştiğini, müvekkilinin sadece 19/10/2017 tarihli ve geçerliliği dahi olmayan kredi sözleşmesinin tarafı olduğunu, Kredi borcunun da asıl borçlu tarafından ödendiğini beyan ederek, davanın reddine, davacının % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, banka kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, taraflar arasındaki ticari kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali talebine ilişkindir.
Ankara … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının bir sureti getirtilerek dosyaya eklenmiştir.
Davacı (alacaklı) banka vekili tarafından davalının da aralarında bulunduğu borçlular aleyhine 08/07/2019 tarihinde Ankara … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla toplam 119.305,36 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 10/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 11/07/2019 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu, eldeki davanın 19/09/2019 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı borçlu vekili tarafından icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde, borçlu olduğu iddia edilen müvekkilinin adresinin Sincan/Ankara olduğu, dolayısıyla Ankara Batı İcra Dairesinin yetkili olduğu belirtilerek icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiği görülmüştür.
İtirazın iptali davasının açılabilmesi için geçerli bir ilamsız icra takibinin yapılmış olması gerekir. Geçerli bir icra takibinden söz edebilmek için yetkili icra dairesinde yapılmış bir takibin bulunması gerekir. Şüphesiz kamu düzenine ilişkin bulunmayan hallerde icra dairesinin yetkili olup olmadığı hususu re’sen incelenemez. Somut olayda alacaklı- davacı tarafından girişilen icra takibine davalı – borçlu hem icra dairesinin yetkisine hem de borca süresinde itiraz etmiş, yapılan bu itiraz neticesinde icra takibi durmuştur. Açılan itirazın iptali davasında öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekir. Çünkü yetkili icra dairesinde takip yapılması itirazın iptali davasının şartlarından biridir. İcra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varıldığı taktirde dava şartı yokluğundan usulden red kararı verilmesi gerekir. Tüm bu yapılan açıklamalar çerçevesinde öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz 6100 sayılı HMK’nun yetkiye ilişkin hükümleri çerçevesinde incelenmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesi uyarınca yetkili icra dairesinin Ankara Batı İcra Dairesi olduğu kanaatine varılarak ve Ankara … İcra Dairesinin yetkili olmaması nedeniyle davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine olan itirazı yerinde görülerek yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış bir icra takibi bulunmadığından davacının davasının 6100 sayılı HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 Sayılı HMK nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 73,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 18,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/02/2020

Katip Hakim
e-imza e-imza