Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/473 E. 2021/1075 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/473 Esas – 2021/1075
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/473 Esas
KARAR NO : 2021/1075
HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
3-
4-
5-
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ :
DAVALILAR : 2-
3-
4-
5-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2019
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
K. YAZIM TARİHİ: 13/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kurucuları olan …, …, … ve …’nın geçmişte davalı şirketler nezdinde çalıştığını, Müvekkillerinin davalı şirket tarafından haklı nedene dayanmaksızın iş sözleşmelerinin feshedilmesinin ardından aynı sektörde iştigal eden … şirketini kurduklarını, davalıların, açıkça haksız rekabet oluşturan ve müvekkilinin ticari itibarını zedeleyen pek çok eylemde bulunduğu ve bulunmaya devam ettiğini, Davalı …’nin yetkilisi olan davalı …’ın müvekkili şirketin müşteri çevresine müvekkili aleyhine asılsız iddialar ve ithamlar içeren mesajlar gönderdiğini, bu mesajlar ile şirket ve ortaklarını, müşterilere karşı kötülediğini, müvekkili ile iş yapan firmaların FETÖ’den soruşturma geçireceğini belirterek müşterileri kendilerine yönlendirmeye çalıştığını, davalı şirket çalışanı … tarafından müvekkili şirket müşterisine şirketi kötüleme ve iş yapmayı caydırma amaçlı mesajlar gönderildiğini, bu ve benzeri yanlış ve yanıltıcı bilgiler sebebiyle müşteri kayıplarının olduğunu ve müvekkili şirketin bu yüzden ticari olarak zor duruma düştüğünü, davalılardan … tarafından müvekkili …’nın yetkilisi olan … hakkında FETÖ üyesi olmak iddiasıyla asılsız şikayette bulunduğunu ve bu asılsız şikayetin müşterilere sanki … FETO’dan yargılanıyormuş gibi lanse edildiğini, …’nın internet sitesinin (…/) ele geçirilerek müvekkili … hakkında karalama niteliği taşıyan paylaşımlarda bulunulduğunu, bu hakaret içerikli yazıların, davalılar … ve … tarafından pek çok kişiye mesaj yoluyla ulaştırıldığını, davacının ürünlerini kötüleyen yorumlar yaptığını, davalıların haksız rekabet teşkil eden bu eylemlerinin müvekkilini piyasada zor durumda bıraktığını; gerçek dışı kötüleme şeklindeki beyanlar ve diğer fiillerin davacının müşterileri için güven sorunu yarattığını; bu durumun ayrıca davacıda manevi ıstıraba yol açtığını beyan ederek, davalıların haksız rekabete neden olduğunun tespiti ile TTK 56/1-b kapsamında haksız rekabetin men’ine, haksız rekabet nedeniyle müvekkili şirketin ve müvekkili şirketin yetkilileri olan diğer müvekkillerin uğradığı zararın tazmini amacıyla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacıların hangi davalıdan ne kadar tazminat talep ettiğini açıklaması gerektiğini, ayrıca faiz başlangıç tarihi olarak belirtilen “olayın” hangi olay tarihi olduğu konusunda da dava dilekçesinde herhangi bir beyanda bulunulmadığını, haksız rekabet iddialarına dayanak soruşturma tarihinin üzerinden 2 yıldan uzun bir süre geçtiğini, ayrıca haksız rekabet iddialarına dayanak gösterilen mesajlaşmaların da belirgin bir tarihe ait olmadığını, dava dilekçesindeki iddialara dayanak delillerin bir takım telefon görüntüleri ile yazışmaları ve sosyal medya paylaşımlarına ilişkin olduğunu, söz konusu delilleri kabul etmemekle birlikte özel hayatının gizlilik alanına giren bu özel yazışma ve görüşmelere delil olarak dayanılmasına muvafakat etmediklerini, dava konusu iddialar haksız rekabet haline ilişkin eytemin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerektiğini, ancak davacının dayanak olarak gösterdiği delillerin tarihinin belirsiz olması ile birlikte 2017 yılına ait savcılık soruşturması ve buna bağlı özel telefon görüşme ve yazışmaları olduğunu, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını ve zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesi ve eklerinde belirtilen iddiaların, temel ticaret kanunu hükümlerinden ziyade gerçek kişi taraflar arasındaki ilişkiler kapsamında olduğundan dava konusu ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacıların ve kurucusu oldukları davacı … şirketinin; müvekkili … A.Ş. şirketinden ayrılan kişilerce kurulduğunu, nitelikli sanayi anlamında birebir aynı sektörde (… makinaları üretimi) iş yapan, müvekkili … A.Ş.’nin çalıştığı ya da hedef müşterilerine iş yapan; bir anlamda … şirketinin ikizi bir şirket olduğunu, bu anlamda gerçek haksız rekabet eyleminin, davacılar tarafından gerçekteştirildiğini ve hali hazırda da devam ettirildiğini, davacıların kendi yarattığı hukuksuzluktan (haksız rekabet) menfaat temin etmeye çalıştığını ve haksız rekabet meydana getirdiği iddia edilen eylemlerin şahıs hukukuna ilişkin işlem ve kişisel mesajlaşmalardan ibaret olduğunu, davalı müvekkili … adına paylaşım yapıldığı iddia edilen görüntülerde ve içeriğinde ise davacı … firması veya başkaca bir firmaya ilişkin herhangi bir hakaretamiz yahut haksız rekabet niteliğinde bir ifade, isim ya da logo bulunmadığını, Davalı … tarafından yazıldığı iddia edilen mesajların birer çıktısının dava dilekçesine eklenmesinin usuli nedenlerle delil niteliği bulunmadığını, ilgili yazışmaların müvekkilinin ailece görüştüğü kişilerle yaptığı özel paylaşımlar olduğunu, hiçbir hukuksuzluk ya da suç unsuru taşımadığını, Haksız Rekabet Eyleminin muhatabı olan davacı … firmasına yönelik doğrudan bu maddelerin ihlali anlamına gelecek hiçbir delil bulunmadığını, dava dilekçesinde yer alan birçoğu yabancı menşeili yazı ve yazışmalardan ibaret, esasen delil niteliği olmayan iddialara dayanak eklerin hiçbirinin hükme esas alınacak nitelikte olmadığını; bu nedenlerle delillerin niteliği itibariyle ve fiili bağlantı olmaması ve iddia edilen eylemlerin de herhangi bir haksız rekabet niteliğinin olmaması karşısında müvekkilleri hakkındaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, haksız rekabetin meni, davacı yanın uğradığı veya uğraması muhtemel zararların tazmini ile davalı yanın elde etmesi mümkün menfaati, maddi tazminat olarak talebi ile ayrıca manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nun 166. maddesinin 1. fıkrasında “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.” 2. fıkrasında “Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.” hükmüne yer verilmiş, 4. fıkrasında ise davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının var sayılacağı düzenlenmiştir.
Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacıların …Tic. Ltd. Şti. Ve … A. Ş olduğu, davalıların ise … Tic. Ltd. Şti., …, … ve … olduğu, dava konusunun iş bu dosyadaki talepler ile aynı olduğu, dosyanın incelenmesinde, dosya davacılarının dosyamız davalıları, dosya davalılarının dosyamız davacıları olduğu ve haksız rekabete ilişkin maddi manevi tazminat talebine yönelik olduğu, dava konusunun ve taleplerin aynı olduğu gözetilerek delillerin usul ekonomisi açısından birlikte değerlendirilmesi gerektiği, her iki dosya arasında HMK’nun 166. maddesi kapsamında bağlantı bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında dava dosyasının 6100 Sayılı HMK’nun 166. maddesi gereğince Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varan mahkememiz aşağıdaki şekilde karar vermiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Aradaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle dava dosyasının Ankara …. ATM’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, mütakip işlemlerin üzerinde birleştirme kararı verilen Ankara …. ATM’nin … esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine, dosyamızın esasının da bu suretle kapatılmasına,
2-Harç, masraf ve vekalet ücreti hususlarının Ankara …. ATM’nin … Esas sayılı dosyasında takdir edilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/12/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza