Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/44 E. 2019/102 K. 15.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2019/44 Esas – 2019/102

T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/44
KARAR NO : 2019/102

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
2-
3-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/10/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2019
K.YAZIM TARİHİ : 04/03/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili Ankara Batı .. Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; S.S. …Konut Yapı Kooperatifi, S.S. … Konut Yapı Kooperatifi, … Konut Yapı Kooperatifi ile …. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında, Ankara ili … ilçesi … Mah. … Cad. No:17 (İmarı … ada 9 parsel) adresinde bulunan A,B,C,D olmak üzere ayrı blok için akdedilen 18/02/2015 tarihli eser sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği yüklenicin bu iş kapsamında edinebileceği maksimum daire adedinin 14 olduğunu, bu 14 dairenin yüklenicinin belirlemiş olduğu kişilere tapudan devredilerek, ödemeler gerçekleştirildiğini, yüklenici uhdesinde bulunan imalatların eksik/kusurlu ve ayıplı olarak inşaat edildiğini, ayıplı işler haricinde eksik yapılmış ve hiç yapılmamış olan işlerinde bulunduğunu, bu hususların tespiti için Ankara Batı …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş. sayılı tespit davasının açıldığını, yapılan keşifte hazırlanan bilirkişi raporuna göre toplam eksik ve kusurlu imalatların 524.157,30 TL
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

olduğunu, yükleniciye noter aracılığı ile ihtarname gönderilerek sözleşme hükümlerine aykırı davrandıklarını, bilirkişi raporunda belirtilen tüm eksik, ayıplı, kusurlu ve hiç imalatı yapılmamış olan işleri yedi gün içerisinde gidermeleri istendiğini, ancak ihtarnamenin davalı tarafa tebliğ edilmesine rağmen istenilen hususların yerine getirilmediğini, davalı tarafın ihtarnameye cevap olarak sözleşme hükümlerine aykırı bir şekilde imalat gerçekleştirmesini kabul etmediğini belirttiğini, davalı tarafın müvekkilini belirtilen hususlar nedeniyle zarara uğrattığını, bu nedenle tespit dosyasında belirtilen alacağın fazlaya dair haklarının saklı kalması koşulu ile şimdilik 10.000,00TL’sinin davalı tarafından müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacılar ile imzalanan sözleşmenin 15. maddesi gereğince sözleşmeden doğan davalarda yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu, davacıların kooperatif olduğunu, davalı tarafın ise ticari bir şirket olduğunu, yapılan işinde sözleşmeye dayalı ticari iş olduğunu bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın iş tesliminden 11 ay sonra tespit yaptırması ve bir sene sonra ihbarda bulunması TBK’nın 474 ve 477 maddeleri gereğince teslimden sonra makul sürede olmadığını, bu nedenle işin kabul edilmiş olduğundan, davanın reddini karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Talep, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Anaka Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesi yaptığı inceleme neticesinde; “davanın tarafı olan kooperatiflerin TTK’da düzenlenmiş olup, aynı zamanda tacir sıfatı taşıyacağı ve tarafı olduğu davalarında ticari dava olacağı, yine davalı şirketin tacir, taraflar arasındaki sözleşmenini de ticari nitelikte olduğu anlaşılmakla, davacı kooperatif ile davalı şirket arasındaki sözleşmeye dayaanılarak açılan davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğu” gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiş ve dosyayı mahkememize göndermiştir.
Dava dosyası mahkememize geldikten sonra esasa kaydedilmiş, davanın taraflarından birinin kooperatifler olması nazara alınarak görev yönünden inceleme yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatifler “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tarif edilmiştir. Maddede kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır.
Maddedeki tariften anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır.
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Bu tanıma göre kooperatiflerin tacir kabul edilmesi ve tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutulması mümkün değildir.
6102 sayılı TTK’nın 124/1. maddesinde “kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Benzer hükümler, 6762 sayılı eski TTK’da da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamasında kooperatifler tacir olarak kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalı yan kooperatif olup tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan ve göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. Maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce resen dikkate alınması gerektiğinden, mahkememizce işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden dava şartı noksanlığı bulunduğu nazara alınarak usulden reddine ve dava dosyasının davaya bakmaya görevli olduğu belirlenen Ankara Batı (5.) asliye Hukuk Mahkemesine görderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-HMK ‘nun 20. Maddesi gereğince verilen karar kesinleştikten sonra ve talep halinde dava dosyasının davaya bakmaya görevli olduğu belirlenen Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde HMK ‘nun 21. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi (mercii tayini) için dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince süresi içinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerinin gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) karar verildi. 15/02/2019

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı