Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/376 E. 2019/596 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/376 Esas – 2019/596

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/376 Esas
KARAR NO : 2019/596

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/07/2019
KARAR TARİHİ : 10/10/2019
K.YAZIM TARİHİ : 22/10/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkili şirketin Ankara ili Kahramankazan ilçesinde yıllardır ticari faaliyetlerini yürüten saygın bir şirket olduğunu, karşı yanın ise müvekkili şirket bünyesinde bir süre çalışan olarak yer aldığını, müvekkili şirket yetkilisinin karşı yana tanıdığı kişiler aracılığıyla uygun bir araba bulduğunu isterse alabileceğini belirttiğini, karşı yanın müvekkili şirketin ve yetkilisinin güvenini esas alarak müvekkili şirketin kendisine borç olarak 21.000,00 TL vermesini, Kayseri ilinde derdest olan işçi alacağı davalarından kısa süre içinde para alacağı olduğunu ve ivedilikle bu 21.000,00 TL yi müvekkili şirkete ödeyeceğini belirterek müvekkili şirketten borç istediğini, müvekkili şirket yetkilisinin karşı yanın yaklaşımında samimi olduğuna inanması nedeniyle müvekkili şirket tarafından karşı yana borç olarak 21.000,00 TL temin edildiğini ve nakit olarak satışın gerçekleşebileceği hususunda ısrarcı olduğunu, söz konusu meblağın karşı yana teslim edildiğini ve karşı yanın da 20.000,00 TL si ile satıcıya ödeme yaptığını, kalan meblağın ise devir ve sigorta masrafı olduğundan bahisle nezdinde tuttuğunu, karşı yanın müvekkil şirket ile olan iş ilişkisini sonlandırdığını ve müvekkili şirketin söz konusu meblağın ödenmesi taleplerini borcu olmadığından bahisle reddettiğini, karşı yanca, müvekkili şirketten 21.000,00 TL borç para aldığına dair yazılı belge olmadığından, hiçbir borcu olmadığından bahisle herhangi bir ödeme yapmayacağını belirttiğini beyan ederek, müvekkili şirketin karşı yandan 21.000,00 TL alacaklı olduğunun tespit edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL’nin karşı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; öncelikle görev ve yetki yönünden itirazlarını bildirerek, müvekkilinin, davacıya bizzat kendisi tarafından satın alınmak üzere bir araç bulmakta aracı olmasını istediğini tevili ikrar yolu ile kabul ettiğini, davacının davasında haksız çıkacağını bilmekte olduğunu, müvekkilinin, davacının iş yerindeki işine haksız ve dayanaksız olarak son verildiğini, aracın alındığı tarihte tesadüfen yakın miktarda çekmiş olduğu parayı davalıya vermiş gibi göstererek müvekkilini zor durumda bırakmak amacı ile ve taraflar arasındaki işçilikten doğan alacak davasında delil niteliğinde kullanmak amacı ile işbu davayı açtığını, dosyaya sunulan ve delil olarak bildirilen belgelerin de davanın ispatında kullanılmasının mümkün olmadığını, müvekkili açısından hiçbir delil niteliği ve geçerliliği olmayan belgeler olduğunu, bu belgelerde ne davalıya borç olarak verildiği, ne davalının borç olarak almış olduğu ve ne de çekilen paranın davalının uhdesine geçtiğine dair ispat edici herhangi bir emare ya da bir bilgi bulunmadığını, davalının davacı iş yerinde aracın alım satımından sonra da çalışmaya devam ettiğini ve kendisine aylık ücretlerinin tam olarak ödendiğini, davacı şirket tarafından davalıya borç olarak verilmiş olduğu iddia edilen bu paranın kısmen dahi olsa müvekkilinin ücretlerinden kesilerek tahsil olunabilecek durumda iken bunun yapılmadığını, davacı iş yerinden haksız ve mesnetsiz şekilde çıkarıldıktan sonra işbu davanın açıldığını beyan ederek, davanın reddine, davacın yanın dava açmakta haksız ve kötü niyetli olduğunun tespiti ile aleyhinde 21.000,00 TL asıl alacağın %40’ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava; davacı şirketin bir dönem işçisi olan davalıya verdiği borç paranın tahsili istemine ilişkindir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Eldeki davada davalı tacir olmadığı gibi, dava mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığından, uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme görevlidir. Bu bağlamda, davacı şirket ile davalı eski işçisi arasındaki işçilik haklarından kaynaklanmayan somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmakla görevli mahkeme Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan, davanın HMK 114/1-c , 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.10/10/2019

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı