Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/303 E. 2019/482 K. 10.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2019/303 Esas – 2019/482
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/303
KARAR NO : 2019/482

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/11/2018
KARAR TARİHİ: 10/07/2019
K.YAZIM TARİHİ : 17/07/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirket ile sipariş üzerine çalıştığını, davalı şirketin siparişi üzerine 432.000 adet 48 mm “Pınar Su” logolu kapak, 486.000 adet 48 mm kulp ve 429.000 adet 55 mm damacana kapağının davalı şirketin Uludağ tesisi için müvekkili şirket tarafından teslim tarihi olarak belirlenen 02/05/2018 tarihinde hazır olacak şekilde üretildiğini, fakat üretimi tamamlanan kulp ve kapakların tesliminin davalı şirket tarafından durdurulması nedeniyle malzemelerin müvekkili şirketin stoklarında bekletildiğini, sipariş üzerine üretilen bu ürünlerin bedelinin de davalı şirketçe ödenmediğini, malzemelerin teslim alınması ve bedelinin ödenmesi hususunda davalı şirkete çekilen ihtarmeye, müşteri şikayetleri üzerine taraflarınca yaptırılan inceleme sonucu üretilen malzemelerin gizli ayıplı olduğunun anlaşıldığı, bu durumun Hendek … AHM nin … D.iş sayılı tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporu ile de tespit ettirildiği, bu nedenle şirketlerinin 1,738.692,24 TL zarara uğradığı belirtilerek üretilen ürünlerin şirketleri tarafından teslim alınamayacağından bahisle cevap verildiğini, davalı tarafın cevabi ihtarnamesinde belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, üretilen kapaklarda ayıp bulunduğu iddiasını kesinlikle kabul etmediklerini, davalı tarafın gizli ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlerle, davaya konu ettiği ürünlerin birbirinden farklı olduğunu, davalı şirketin siparişi üzerine davalıya özel ebatlarda ve logolu olarak üretilen bu ürünlerin başka harhangi bir şekilde kullanılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin zarara
e-imza e-imza e-imza e-imza

uğradığını beyan ederek, davalı şirketin siparişine konu malzemelerin bedeli olan 23.684,37-Euro alacaklarının tahsil tarihindeki geçerli satış kuru üzerinden hesaplanarak, alacağa 02/05/2018 tarihinden itibaren döviz alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranına göre işletilecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin merkez adresinin İzmir’de olması nedeniyle müvekkili şirket aleyhine başlatılacak icra takipleri ile açılacak davalarda yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin suyu şişeleyerek tüketiciye sunan bir ticari kuruluş olduğunu, suyun konulduğu pet şişe kapaklarını da davacı firmadan tedarik ettiğini, bu kapakların kullanıldığı ürünlerin yoğun olarak ithal edildiği Almanya ve İngiltere müşterilerinden son zamanlarda ürünlerle alakalı olarak vakum hava kaçırma sorunu olduğu yönünde şikayetler alınması üzerine ayıbın neden kaynaklandığının tespiti amacıyla Hendek … AHM nin … D.iş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını ve davacıdan tedarik edilen kapakların yapısal farklılık göstermesi nedeniyle gizli ayıplı ürün olduğunun tespit edildiğini, uğranılan zararın 20/07/2018 tarih 1.738.692,24 TL bedelli hatalı ürün bedeli adı altında davacı şirkete fatura edilerek e-Fatura sistemi üzerinden gönderildiğini ancak davacı tarafça bu faturanın kabul edilmeyerek iade edildiğini, davacı şirketin kötü niyetli olarak faturayı kayıtlarına almayarak müvekkili şirketi borçlu gösterme çabasında olduğunu, davacının bu şekilde müvekkili şirket aleyhine birden çok icra takibi başlattığını ve taraflarınca yapılan itiraz üzerine icra takiplerinin durdurulduğunu, davacı tarafça alacak talebinin Euro cinsinden gösterilmesine ve harca esas değerin de güncel Euro kuru esas alınarak hesaplanmasına itiraz ettiklerini belirterek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir.
Davalı tarafça süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunulmuş, yetkili mahkemenin davalı şirketin adresinin bulunduğu İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu ifade edilmiştir.
Eldeki davada yetkili mahkemenin, 6100 sayılı HMK’nun 6 ve 10. maddeleri gereğince belirlenmesi gerekmektedir. 6100 Sayılı HMK’nun 6/1 madde ve fıkrasında “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesindeki düzenlemeye göre ise; sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Bu durumda dava, davalının yerleşim yerinde açılabileceği gibi, sözleşmenin ifa yerinde de açılabilir. İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre davalı şirketin adresinin “…/ İZMİR” olduğu anlaşılmıştır. Diğer taraftan, taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında, davacı tarafından davalıya özel ebatlarda ve logolu olarak üretilen ürünlerin davalının ikametgahında teslimi gerektiğinden sözleşmenin ifa yeri de İzmir İli’dir. Hal böyle olunca, hem davalının yerleşim yerinin hem de davacıyla aralarındaki sözleşmenin ifa yerinin İzmir İli olması karşısında, yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğu ortadadır. Bu nedenle, davalı yanın süresinde yaptığı yetki itirazı kabul edilerek yetkisizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetki itirazının kabulü ile, mahkememizin yetkisiz olduğunun tespitine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın yetkili olduğu belirlenen İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
e-imza e-imza e-imza e-imza

3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.10/07/2019

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza