Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/30 E. 2019/667 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2019/30 Esas – 2019/667
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/30
KARAR NO : 2019/667

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Vade (Kur) Farkı Alacağı
DAVA TARİHİ : 23/10/2014
KARAR TARİHİ : 06/11/2019
K.YAZIM TARİHİ : 11/11/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete 23.07.2012 tarihinde 36.462,00 Euro tutarında satış yapıldığını ve … numaralı fatura tanzim edildiğini, 26.07.2012 tarihinde 1.121,00 Euro tutarında satış yapıldığını ve … numaralı fatura tanzim edildiğini, 29.08.2012 tarihinde 708,00 Euro tutarında satış yapıldığını ve … numaralı fatura tanzim edildiğini, malzeme ve faturaların da teslim edildiğini, faturalar incelendiğinde görüleceği üzere satışların tamamı euro üzerinden yapıldığını ve tahsilatın da euro özerinden yapılması kararlaştırıldığını, davalı şirket tarafından 02.10.2012 tarihli çek ile 82.678,45 TL ödeme yapıldığını, ödeme yapıldığı 02.10.2012 tarihinde TCMB satış kurunun 2.3152 TL olduğunu, ödeme yapılan gün itibarı ile ödenen TL ile döviz (euro ) alındığında 82.678,45 / 2.3152 = 35.711,14 Euro ödeme yapıldığını, yine davalı şirket tarafından müvekkil şirket hesabına 09.11.2012 tarihinde 1.591,09 TL havale yapıldığını, ödemenin yapıldığı 09.11.2012 tarihinde TCMB satış kurunun 2.2772 TL olduğunu, ödeme yapılan gün itibarı ile ödenen TL ile döviz (euro ) alındığında 1591,09 / 2.2772 = 698,70 Euro ödeme yapıldığını, davalı şirkete toplam 36.462,00 + 1.121,00 + 708 – 38.291,00 Euro tutarında satış yapıldığını, davalı şirket tarafından toplam 35.711,14 + 698,70 = 36.409,84 Euro ödeme yapıldığını, satış tutarı ve ödemeler dikkate alındığında davalı şirketin müvekkil şirkete 1.881,16 Euro bakiye borcu bulunduğunu belirterek, alacaklarının dava tarihinden itibaren kamu bankalarınca bir yıl vadeli mevduata uygulanan faiziyle birlikte tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
e-imza e-imza

CEVAP :Davalı cevap dilekçesinde özetle; davalı ve davacı taraflar arasındaki satım akdi uyarınca, müvekkili şirkete 23.07.2012 tarihinde 36.462,00 Euro tutarında 26.07.2012 tarihinde 1.121,00 Euro tutarında malzeme satışı yapıldığını, söz konusu satışlar üzerine …, … ve … sayılı faturalar “gene/ toplamda Euro cinsinden” ve fatura tarihlerinde T.C.M.B Döviz alış kuru üzerinden ” Türk Lirası” cinsine çevrilerek fatura edildiğini, iki fatura toplamı, faturalarda belirtildiği üzere 82.678,45 TL tutarında olmakla birlikte, ödeme süresi de fatura tarihinden itibaren 60 günlük vadeye bağlandığını, bunun üzerine müvekkil şirket faturada mutabık kılınan toplam tutarı 01.10.2012 keşide tarihli çek ile gereği gibi ifa ettiğini, tahsilat makbuzunun da kesildiğini, davacı şirketin başlattığı icra takibine itiraz edildiğini ve davacı tarafça itirazın iptali davacı açıldığını, taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme mevcut olmadığını, borcun yabancı para olarak ifa edileceğine dair herhangi bir kayıt mevcut olmadığını, ödeme zamanında davacı tarafından herhangi bir itirazi kayıt öre sürmediklerini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı görevsizlik kararı, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, 21.12.2015 tarihli bilirkişi raporu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11.09.2018 tarihli, 2017/3549 esas, 2018/4033 sayılı ilamı ile tüm dosya kapsamı.
Davanın açıldığı Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi 03.11.2014 tarihli, … esas, 2014/284 sayılı kararı ile; “HMK’nun 115/2 maddesi hükmüne göre görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, mahkememizin görevli olduğuna” karar vermiştir.
GEREKÇE :Dava, vade farkı (kur farkı olarak) alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Bozma öncesi mahkememizin 27.01.2016 tarihli, 2015/11 esas, 2016/36 karar sayılı ilamı ile; “Davacı, davalıya üç adet fatura karşılığı mal satmıştır. Faturalar euro cinsinden düzenlenmiştir. Faturalar 36.461+1.121+708 (toplam: 38.290) euro bedellidir. Bu faturaların tanzim edildiği tarihteki TL karşılığı ayrıca gösterilmiştir. Davalı, borcunu vadesinde 38.290 euronun karşılığı olarak 84.269,54- TL ödemiş ve borcu kapatmıştır.
Davacı, alacaklarının fatura tanzim tarihindeki kur üzerinden ödendiğini, halbuki borcun, ödeme tarihindeki kur üzerinden yapılmasının zorunluluk olduğunu, aradaki farka ilişkin kur farkı nedeniyle oluşan zararlarının davalıdan tahsilini istemektedir.
Taraflar arasındaki çekişme, fatura bedellerinin ödeme günündeki TL karşılığı üzerinden ödenmemesi nedeniyle (fatura üzerinde yazılı olan ve faturanın tanzim tarihindeki bedel üzerinden ödeme yapılmıştır) kur farkı talep edilip edilemeyeceği ile ilgilidir.
Taraflarca bildirilen deliller ile defter ve kayıtlar getirilmiş ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Davacı ve davalının beyanları, toplanan deliller ve bilirkişi raporunun birlikte tetkikinde; davacının kur farkına dayalı olarak vade farkı talep ettiği, buna ilişkin talepte bulunabilmek için arada yazılı bir sözleşmenin veya fiili bir uygulamanın olmasının zorunluluk olduğu, somut uyuşmazlık da, mal satımı ve kur farkı ödenmesine ilişkin olarak taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı gibi fiili bir uygulamanında bulunmadığı, ayrıca davacı tarafından kur farkına ilişkin bir faturada düzenlenmediği anlaşılmakla, vade farkı (kur farkından kaynaklı) alacağı istenemeyeceği kanaatine varılmış ve açılan davanın reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekilinin verilen kararı temyiz etmesi neticesinde, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11.09.2018 tarihli, 2017/3549 esas, 2018/4033 sayılı ilamı ile; “Dava kur farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Kur farkı alacağının talep …./…..
e-imza e-imza

…/…edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir. Taraflar arasında kur farkı alacağını öngören sözleşme bulunmamakla birlikte dosyada bulunan satış faturalarının incelenmesinde malların döviz karşılığı satıldığı ve TL karşılığınında gösterildiği görülmektedir. Bu durumda davalı kur farkı alacağından dolayı sorumlu olacağından, davacının kur farkı alacağının ödeme tarihindeki kurun dikkate alınarak hesaplanması suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden bozulmasına” şeklinde karar vermiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyularak bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Denetime elverişli, gerekçeli ve hükmü esas alınan bilirkişi …’nun 18.06.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacı tarafından davalı şirkete 23.07.2012 tarihinde 36.462.00 Euro tutarında … numaralı, 26.07.2012 tarihinde 1.121.00 Euro tutarında … numaralı ve 29.08.2012 tarihinde 708,00 Euro tutarında … numaralı satış faturaları olmak üzere EURO cinsinden toplam bedeli 38.291,00 EURO olan 3 adet satış faturasının tanzim edildiği, söz konusu faturaların EURO olarak tanzim edildiği fakat Vergi Usul Kanunu 215/2-a hükmü uyarınca EURO olarak tanzim edilen faturaların tanzim edildikleri tarihlerdeki Merkez Bankası döviz alış kurunun esas alınması suretiyle Türk Lirasına çevrilmek suretiyle ticari defterlere kaydedildiği, öte yandan, davalı şirketin davacı şirkete 02.10.2012 tarihli çek ile 82.678,45 TL tutarında ödeme yaptığı, söz konusu ödemenin yapıldığı 02.10.2012 tarihinde TCMB satış kurunun 2,3152 TL olduğu, ödeme yapılan gün itibarı ile ödeme tutan EURO’ya dönüştürüldüğünde 82.678,45 / 2,3152 = 35.711,14 Euro olduğu, yine davalı şirketin davacı şirket hesabına 09.11.2012 tarihinde 1.591,09 TL havale yaptığı, ödemenin yapıldığı 09.11.2012 tarihinde TCMB satış kurunun 2,2772 TL olduğu, ödeme yapılan gün itibari ile ödeme tutan EURO’ya dönüştürüldüğünde 1.591,09 / 2.2772 = 698,70 Euro olduğu, bu çerçevede; davacı tarafından davalı şirkete toplam 36.462,00 + 1.121,00 + 708,00 = 38.291,00 Euro tutannda satış yapıldığı, bunun karşılığında davalı şirket tarafından toplam 35.711,14 + 698,70 = 36.409,84 Euro ödeme yapıldığı, satış tutarlan ve ödemeler sonucunda davalı şirketin davacı şirkete bakiye 1.881,16 Euro bakiye borcunun kaldığı, davacının söz konusu alacağını davalıdan dava tarihinden itibaren kamu bankalarınca bir yıl vadeli mevduata uygulanan faiz tutarı ile birlikte talep etme hakkına sahip olduğu anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmekle aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE,
1.881,16 EURO alacağın dava tarihinden itibaren kamu bankalarınca bir yıl vadeli mevduata uygulanan faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 367,52TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 88,20TL harcın mahsubu ile bakiye 279,32TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 88,20TL peşin harç, 25,20TL başvurma harcı ve 3,80TL vekalet harcı olmak üzere toplam 127,20TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 2.725,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 258,95TL tebligat ve posta gideri, 900,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.158,95TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
e-imza e-imza

5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
6-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı Temyiz kanun yolu açık olmak üzere ( kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle Temyiz kanun yoluna başvurabileceği, Temyiz incelemesinin Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/11/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza