Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/226 E. 2019/448 K. 28.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/226 Esas – 2019/448

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/226 Esas
KARAR NO : 2019/448
HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
DAVALI :
DAVA : Menfi Tespit (Kira sözleşmesine göre düzenlenen bono kapsamında)
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ: 28/06/2019
K.YAZIM TARİHİ : 05/07/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacılar ; davaya konu bono senedini iki arkadaş olarak araç kiralamak için 06/03/2019 tarihinde senet verdiklerini, iki gün aracı kullandıklarını ve aracı teslim ettiklerini davalı tarafından senedin sonra verileceğinin beyan edildiğini, trafik para cezası gelir ise diyerek kendilerine senedi sonra vereceğini söylediğini, daha sonra ihtiyaç nedeniyle davalı firmadan onüç gün sonra yani 16/03/2019 tarihinde yine başka bir araç kiraladıklarını, daha sonra üç defa 16/04/2019 tarihinde yine araç kiraladıklarını, araç ile … yönetiminde kaza olduğunu, kendisinin aracı kaskodan yaptıracağını, senedin durmasını trafik para cezası gelir ise ödemeleri mukabilinde senedi verileceğini, bunun üzerine kendilerinin de güvenerek ayrıldıklarını, daha sonra 11.000,00 TL vermeleri gerektiğini, yoksa senedi icraya koyarım diye davalı tarafından kendilerine baskı yaptığını, bu şekilde anlaşmalarının olmadığını, trafik cezası yeme ihtimaline karşı teminat senedi olarak verilen tanzim ve vade tarihi olmayan bononun senedin üçüncü kişilere verilme veya işleme koyma ihtimalinin bulunduğunu, davalının sürekli kendilerini arayarak 11.000,00 TL vermelerini yoksa senedi 70.000,00 TL yazdığını, avukata vereceği şeklinde baskı yapmakta senet ve diğer evrakları mesaj yolu ile atarak hak etmediği parayı tahsil etmeye çalışmakta olduğunu, davalının kötüniyetinden dolayı tüm aile olarak maddi ve manevi mağduriyet yaşamakta olduklarını, işte ve evde hiç huzurları kalmadığını, kendilerinin böyle bir borçlarının olmadığını, böyle bir borçlanmayı göze alacak menkul ve gayrimenkul malları bulunmadığını beyan ederek, dava konusu senedin üçüncü şahıslar tarafından hukuki yollara başvurulmasının önlenmesi için senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılara 22/05/2019 tarihli tensip tutanağının 1. maddesi ile TTK 5/A maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurup başvurmadıklarına ilişkin delillerini sunmaları için iki haftalık kesin süre verildiğine dair çıkarılan tebligat gereği davacılar tarafından beyanda bulunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE :Dava, taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesine dayalı olarak düzenlenen kambiyo senetlerinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mevcut dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 28/12/2016 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Eldeki davada sunulan deliller kapsamında, kira sözleşmesinden koparılarak davalıya verildiği görülen senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK.nun 4/1-a maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun’una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler, hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; uyuşmazlığın temeli kira sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davanın açıldığı 17/05/2019 tarihinde yürürlükte olan HMK.nun 4/1-a maddesi gereğince dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir.
Bu açıklamalara göre, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.28/06/2019

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı