Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/213 E. 2021/29 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2019/213 Esas – 2021/29
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/213
KARAR NO : 2021/29

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VELİSİ :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Şirket Hisse Devrinin İptali/Hisse Payının Tescili
DAVA TARİHİ : 12/11/2018
KARAR TARİHİ : 27/01/2021
K.YAZIM TARİHİ : 29/01/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın 30/08/2018 Tarihinde vefat eden …’nın tek yasal varisçisi olduğunu, Muris … 1994 yılından itibaren ise … Limited Şirketi tüzel kişiliği ile faaliyetlerine devam eden şirketin kurucu ortaklarından olduğunu, 2013 yılının ağustos ayında Müvekkili …’nın annesi … ile evlendiğini ve bu evlilik birliğinden olma tek çocuğu müvekkil … Mayıs 2014′ de dünyaya geldiğini, tarafların anlaşamaması nedeniyle boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin davacı anne …’ya verildiğini, Muris …’ya 2010 yılında paranazal sinüs kanseri teşhisi konulmuş hastalık ile ilgli ameliyat olmuş ve başarılı bir şekilde tedavi gördüğünü, Bahse konu hastalıktan kurtulduğu ve ileride nüksetme ihtimalinin düşük olduğunu düşünen muris yaşantısına devam ettiğini, geçen sürecin ardından 2017 yılının ekim ayında hastalığı yeniden nüksetmiş ve doktorlar tarafından en fazla 1-1.5 yıl yaşayacağı bilgisi kendisine verildiğini, Bunun üzerine bahse konu durumu müvekkilin annesi …’ya aktarmış ve barışmak istediğini dile getirdiğini, evlilik birliği içerisinde büyük acılar çeken … ise bu talebe olumsuz cevap verdiğini, Söze konu sağlık durumunu ailesi ile de paylaşan muris ve ailesi uzun yıllardır faaliyet gösteren ve önemli bir ekonomik değere sahip olan ../..
e-imza e-imza e-imza e-imza
…/… Limited Şirketindeki hissesi üzerinde nasıl bir tasarruf göstereceğini ailesi ile tartışmaya başladığını, şirket hissesinin murisin vefatının ardından müvekkilime ve müvekkilin annesi sayın …’ya kalmamasını isteyen muris ve ailesi bu aşamdan sonra muvaazalı işlemler silsilesini başlattığını, bahse konu saikle haraket eden taraflar murisin vefat edeceğini anlamalarının üzerinden çok kısa bir süre geçmesinin ardından 03/11/2017 tarihinde muris …’nın bahse konu şirketin % 20’sine denk gelen 40.000 TL sermaye karşılığı 40 adet payını hukuki ve mali yükümlülükleri ile murisin kardeşi …’ya devrettiğini, Bahse konu şirket payının devri işlemi açıkça muvaazalı (hileli) bir devirdir ve gerçek bir devir/satış işlemi olmadığını, Davalı ve ailesi bahse konu devir işlemini müvekkil ve annesinin şirkette pay sahibi, dolayısı ile söz sahibi olmasını istememeleri ve ekonomik olarak bir kayıba uğramamaları saikiyle gerçekleştirdiklerini, Bahse konu devir işleminin gerçek bir devir işlemi olmadığı muvaazalı bir işlem olduğunu, Zira ne hayatın olağan akışında ne de ticari hayatın doğasında 24 yıldır faaliyet gösteren ve sektöründe önemli bir yer edinmiş bir şirketin kurucu ortağının ne 40.000 TL gibi bir bedelle şirkette yüzde yirmilik payını devretmesi ne de bu ölçekteki bir firmanın toplam hissenin % 20′ sine denk gelen 40 adet payının 40.000 TL etmesi mümkün olmadığını, Bu işlemin açıkça müvekkilden mal kaçırmak ve mirastan yoksun bırakmak maksadıyla yapıldığını,… Limited Şirketi yönetiminin ve davalının müvekkilin bir kazanım elde etmesini engellemek maksadı ile işbu dava sürecinde muvaazaya konu % 20’lik payın muvaazalı bir şekilde devrini engellemek maksadı ile bahse konu pay üzerine müvekkilin maddi durumunu da göz önünde bulundurarak teminatsız olarak TEDBİR konulmasına, 03/11/2017 tarihinde … T.C kimlik numaralı muris …’nın bahse konu şirketin % 20’sine denk gelen 40.000 TL sermaye karşılığı 40 adet payını hukuki ve mali yükümlülükleri ile murisin kardeşi …’ya devretmesini içeren işlemin iptali ile bahse konu hissenin murisin tek mirasçısı olan müvekkil adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu talebin zamanaşımına uğradığından, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini; davacı taraf, murisin vefatından sonra, dava konusu hisse devirlerine ilişkin herhangi bir talepte bulunmadığını, dava konusu hisse devirleri Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilan edilmiş olmasına rağmen, bunca zaman sonra hisse devirlerinin iptaline ilişkin dava açılmış olması kötü niyet göstergesi olduğunu, davacının iş bu talebi zamanaşımına uğradığını, bu nedenle; davanın zamanaşımı yönünden reddedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER :Dava dışı … Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kayıtları, defter ve kayıtları, bankalara yazılan müzekkere cevapları, tanık beyanları, ASO, OSB ve SGK kayıtları, Ankara Ticaret İl Müdürlüğü kayıtları, Ankara Batı … Aile Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara Batı … Aile Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, mahallinde yapılan keşif, 02/06/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporu, 14/10/2020 tarihli bilirkişi kurul ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, şirket hisse devri işlemleri muvazaalı olduğu iddiasıyla iptali ve davalı adına olan hisse payının davacı adına kayıt ve tescili istemine ilişkindir.
Dava dışı … Limited Şirketi (“…”) 10.01.1994 yılında limited şirket olarak tescil edilmiş ve 13.01.1994 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiştir. Ankara 67. Noterliğinin 31/10/2017 tarih ve … yevmiye sayılı resmi senet ile şirket ortaklarından davacının murisi …’nın 40.000,00TL sermaye karşılığı 40 adet payını hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte davalı …’ya devir ettiği, devir işlemlerinin pay defterine tescil edildiği, pay değişikliğinin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 03/11/2017 tarih ve … sayılı suretinde yayınlandığı hususları tartışmasızdır.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Davacı tarafın muvazaa nedeniyle devir işleminin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 595. maddesine göre; esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur. Bu açık hüküm karşısında limited şirket hisse devrinin geçerli olmasının resmi biçim koşuluna bağlı olduğu kuşkusuzdur.
Görüldüğü üzere, limited şirket hisseleri taşınır mal hükmünde olsalar dahi devirleri taşınır ve taşınmazlardan faklı olarak, özel ve kendine özgü bir düzenleme koşuluna bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak, satışta olsa bağışta olsa geçerli olabilmesi için yasanın öngördüğü resmi şekilde yapılması gerekmektedir. Muvazaalı işlemlerin bağlayıcı bir hukuki sonuç doğurmayacağı, TBK’nun 19. Maddesinde genel bir ilke olarak düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Somut olayda, uyuşmazlığın TBK’nun 19. maddesi kapsamında değerlendirilip çözümlenmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere; muvazaa kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazan aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar. (Mutlak muvazaa) Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler. (Nisbi muvazaa) Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşmede tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.
Her ne kadar muvazaayı düzenleyen 818 sayılı BK’nun 18. maddesinde ( 6098 sayılı TBK.nun 19.maddesinde )ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmeyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.
Hemen belirtmek gerekirki, muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil yolsuz bir tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da Medeni Kanunun 1025. maddesine göre iptali gerekir. Ayrıca muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından açılan dava sonunda verilen karar, yenilik doğurucu (inşai) bir hüküm değil, açıklayıcı (ihdasi) bir hüküm durumundadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacının murisi …’nın dava dışı … Limited Şirketinin ortağı olduğu, muris …’nın 30/08/2018 tarihinde vefat ettiği, … T.C. Kimlik nolu oğlu …’nın tek mirasçı olduğu, davacının vasisi …’nun 20/05/2015 tarihinde Ankara … Aile Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında boşanma davası açtığı, 08/06/2016 tarihinde … ile …’nun boşanmalarına karar verildiği, kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25/06/2018 tarih ve … esas, … karar numarası ile onaylanarak kesinleştiği, tarafların müşterek çocukları …’nın velayetinin anne …’ya verildiği, boşanma kararı verildikten karar henüz kesinleşmeden önce muris …’nın 31/10/2017 tarihinde şirket hisselerini kız kardeşi …’ya devir ettiği, bu süreçte muris …’nın rahatsız olduğu 30/08/2018 tarihinde vefat ettiği, muris …’nın rahatsızlığı ve boşanma davası sürecinde hisselerini kız kardeşine devir işlemini gerçek bir devir işlemi olmadığı muvazaalı bir işlem olduğu, öte yandan bahse konu devir işlemi için bir para alış verişi yaşanmadığı,../…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…bir para alış verişi olduğu kabul edilse dahi söz konusu şirketin ve hisselerinin gerçek bedeli ile devre konu bedel arasında aşırı fark bulunduğu, devir işleminin 40.000,00TL üzerinden yapıldığı, bilirkişi raporuna göre; devir tarihindeki bedelin 387.184,28TL olması gerektiği, muris …’nın bahse konu satışı yapmayı gerektirecek bir durumunun olmadığı, devre konu hisselerin gerçekte bağışlanmak istendiği, davaya konu olayımızda esasen bir bağış söz konusu iken görünürde bir satış işlemi yapıldığı, görünürdeki satış işleminin muvazaalı olduğundan gizlenen bağış işleminin resmi olarak yapılmadığından geçerli olmadığı anlaşıldığından, davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE,
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil sayısıyla kayıtlı olan dava dışı … Limited Şirketinin ortaklarından davalı …’nın 100.000,00 TL tutarındaki şirket sermayesinin 40.000,00 TL’lik tutara ve 40 adet hisseye tekabül eden hissesinin devir işleminin İPTALİ ile iptal edilen hissenin dava dışı … Limited Şirketi pay defterine … T.C.Kimlik Nolu davacı … adına KAYDEDİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 14.401,38TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 683,10TL ve tamamlama yolu ile alınan 2.920,00TL harcın mahsubu ile bakiye 10.798,28TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 683,10TL peşin harç, 2.920,00TL tamamlama harcı, 35,90TL başvurma harcı ve 5,20TL vekalet harcı olmak üzere toplam 3.644,20TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olanan 23.207,67TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 4.000,00TL bilirkişi ücreti, 280,50TL posta ve tebligat gideri, 384,90TL keşif harcı, 230,00TL keşif araç ücreti olmak üzere toplam: 4.895,40TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/01/2021

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imzalı e-imzalı e-imzalı