Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/181 E. 2019/469 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/181 Esas – 2019/469

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/181 Esas
KARAR NO : 2019/469

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2019
KARAR TARİHİ: 04/07/2019
K.YAZIM TARİHİ : 16/07/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkilinin, davalı…Şirketi’nden İzmir’den Ankara’ya gitmek üzere bilet aldığını, Saat 23.00′ da İzmir’den hareket eden davalı şirkete ait, maktul …’ın sevk ve idaresindeki…plakalı aracın, saat 07.50 civarında Eskişehir -Ankara E-90 karayolu 35. km’ye geldiği sırada otobüs şoförünün kusuru sonucu orta refüjde bulunan trafik vakfı köprüsünün beton ayağına çarptığını ve çarpışma neticesinde tek taraflı ölümlü ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazası sonucu müvekkilinin yaralandığını, maddi ve manevi zarara uğradığını, meydana gelen kaza sonucu oluşan zararın karşılanması amacıyla sigorta şirketlerine başvuru yapılmışsa da işbu başvuruların sonuçsuz kaldığını, kaza sonucu olay yerinde tanzim edilen ölümlü/yaralamalı trafik kazası tespit tutanağında…plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun ifade edildiğini beyan ederek, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik, 100,00 TL maddi tazminatın ( geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının ) kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, sigorta poliçe limitleriyle sınırlı kalmak kaydıyla, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 20.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı…Şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı sigorta şirketi vekili; dava konusu olan…plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin ancak sigortalısının kazadaki kusuru oranındave maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde maddi zarardan sorumluluğunun poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olarak söz konusu olabileceğini, öncelikle kusur tespiti yapılması gerektiğini, davacı yanın müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurunu ispat etmesi gerektiğini, trafik kazası nedeniyle meydana gelen bütün sağlık hizmet bedellerinin SGK başkanlığı tarafından ödeneceğini, müvekkili şirketin tedavi ( tedavi, ilaç, taksi ulaşım, protez, pansuman, bakıcı vb.) harcamalarına ilişkin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı yanın geçici iş göremezlik tazminatı talebinde bulunduğunu, söz konusu taleplerin teminat dışında kaldığını, geçici iş göremezlik tazminatının genel şartlar düzenlemesi uyarınca SGK sorumluluğunda olduğunu, bu nedenle geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu, müvekkili şirket yönünden ancak temerrüt tarihinden itibaren faiz sorumluluğunun söz konusu olabileceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Şti. vekili ; kazaya karışan araç müvekkili şirketin öz malı olmayıp katılımcı araç olduğunu, zira…plakalı aracın maliki … Ltd. Şti. olup aracın maliki ile müvekkili şirket arasında 08/06/2017 tarihinde taşıt kira sözleşmesi akdedildiğini, bu kira sözleşmesi uyarınca sözleşme yapılan taşıt, karayolu alt yapısı ve trafik bakımından bir sakıncası olmamak, yasaklama ve kısıtlama bulunmamak şartıyla yurt içinde yetki belgesi sahibinin unvanı altında taşıma yapmak için kullanılmakta olduğunu, kaptan şoförlerin katılımcı araç maliklerinin çalışanı olup müvekkili şirket ile aralarında iş akdi bulunmadığını, fiili anlamda müvekkili şirketin, katılımcı araç sürücülerinin eylemleri bakımından herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kazaya ilişkin kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, davacının uğradığını iddia ettiği bedensel zararlar ile trafik kazası arasında illiyet bağının kurulması gerektiğini, tedavi ve iyileşme masrafları bakımından hukuki sorumlu karayolu taşımacılık kanunu uyarınca sosyal güvenlik kurumu olduğunu, SGK tarafından davacıya yapılan her türlü ödemenin mahsubunun şart olduğunu, manevi tazminat talebinin zenginleşme aracı olarak kullanıldığını, talep edilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminatın hukuki niteliği olan ceza, telafi veya tatmin görüşü ile bağdaşmadığını, davacı yanın sosyo-ekonomik durum araştırması yapılarak ödenecek tazminata hükmedilmesi gerektiğini, davacı tarafça ileri sürülen tüm iddia ve taleplerin hukuka aykırılık barındırdığından dava ile fahiş maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası, sigorta poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, trafik tescil kayıtları, SGK kayıtları, davacının ekonomik ve sosyal durum tespiti ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, trafik kazası nedeniyle maddi (maluliyet nedeniyle) ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı zarar gören tarafından, yolcu olarak seyehati sırasındna yaralanması nedeniyle, bilet satın almış olduğu firmaya ve fima aracını sigortalayan sigorta şirketine karşı istemde bulunulmuştur.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı 20.04.2019 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Davalı sigorta şirketi ile davacı arasında bir sigorta sözleşmesi ilişkisi de yoktur. Dolayısıyla anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, araç sürücüsü ve taşıyan olan davalılara karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Öte yandan bu davalar, aynı Kanun’un 23/2. maddesi hükmüne göre harçtan muaftır. O halde mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden davaya bakma görevi tüketici mahkemelerine aittir (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi’nin 2018/608 E, 2018/1328
K sayılı ilamı).
Mahkemenin görevli olup olmadığı hususu dava şartı olduğundan davanın her safhasında re’sen dikkate alınır. Bu nedenle, yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında davaya bakmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleri olduğundan, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmakla görevli mahkeme Ankara Batı Tüketici Mahkemeleri olduğundan davanın HMK 114/1-c , 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde, dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.04/07/2019

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı