Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/169 E. 2019/509 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/169 Esas – 2019/509
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2019/169 Esas
KARAR NO : 2019/509

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 17/04/2019
KARAR TARİHİ : 12/09/2019
K. YAZIM TARİHİ: 08/10/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … A.Ş grup şirketine ait … Şubesi arasında 24/10/2017 tarihinde taksitli araç satışına ilişkin 3 adet çekilişli vade ortası araç edindirme sözleşmesi imzalandığını fakat sözleşme suret ya da asıllarının kendisine verilmediğini, müvekkilinin yine de taksitlerini zamanında ödediğini ve toplamda 93.894,00 TL ödeme yaptığını, daha sonra müvekkilinin cayma hakkını kullanarak 26/06/2018 tarihinde davalı şirkete noter kanalıyla cayma-geri alma bildiriminde bulunduğunu ancak davalı tarafça bedel iadesi yapılmadığını, cayma bildiriminden sonra 09/07/2018 tarihinde haksız şart hükmünde olan davalı şirket tarafından tek taraflı olarak hazırlanan yazının müvekkili tarafından imzalanmadığı takdirde cayma talebinin işleme konmayacağı ve kendisine ödeme yapılmayacağının bildirilmesi üzerine, müvekkilinin hür iradesi kısıtlanarak sözleşmeden cayma koşulu olarak müvekkiline imzalattırıldığını, sonrasında belgesiz ve faturasız olarak organizasyon bedeli adı altında 20.100,00 TL haksız kesinti yapılarak, bakiye miktarın iade edildiğini, 3 adet araç edinme sözleşmesi imzalanması sebebiyle, müvekkilinin tüketici durumunda olmadığını, bunun ticari iş mahiyetinde olduğunu bu sebeple davayı ticaret mahkemesinde açtığını beyan ederek, davalı tarafça haksız olarak yapılan kesinti için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL nin feshi ihbar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, somut olayda davacının tüketici sıfatı bulunmadığı gibi, huzurda görülen işin ticari işle de alakası olmadığını, bu nedenle davanın Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini beyan ederek öncelikle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca davacının talebinin belirlenebilir durumda olması nedeniyle davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının da mümkün olmadığını, işbu sebeple de davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddinin gerektiğini, müvekkili şirketteki çekiliş sisteminin yardımlaşma ve dayanışma halinde grupları bir araya getirerek, her ay grupta toplanan taksit bedellerini, grup içinde çekiliş yapılarak, çekilişte çıkan kişiye araç bedeli olarak toptan ödeyerek, onu araç sahibi yapmak olduğunu, grupların 31, 37, 49 ve 61 sayıda iştirakçiden oluştuğunu, gruba katılan kişi sayısıyla vade süresinin aynı olduğunu ve her ay yapılan çekilişle gruplara dahil olan bir kişinin araç sahibi olduğunu, bu sistemde müvekkili şirketin araç satmadığını, aksine araç edinmeyi hedefleyen kişileri bir araya getirerek organize etmeye çalıştığını, müvekkili şirketin sözleşme kapsamındaki tüm sorumluluklarını yerine getirirken kendisine ödenen tek ücretin organizasyon bedeli olduğunu, işbu sebeple alınan organizasyon bedelinin cezai bir bedel değil, müvekkilinin katılımcılara sunmuş olduğu hizmetin bir bedeli olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında 24.10.2017 tarihli üç adet Çekilişli Vade Ortası Araç Edindirme Sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşmeler uyarınca davacının, peşinen ödenmesi gereken organizasyon hizmet bedelini ve ödeme planındaki aylık taksitleri ödeyerek çekilişe katılmaya hak kazandığını, çekilişe katıldıktan sonra da organizasyon sisteminden ayrılmak istediğini ve tek taraflı olarak sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin Ayrılma ve Hakkın Devri başlıklı 8.1 maddesinin “Organizasyondan ayrılmak isteyen İştirakçi bir dilekçe ile şirket merkezine müracaat eder. Şirket müracaatı işleme koyarak iştirakçinin ödediği organizasyon katılım bedeli ve KDV düşüldükten sonra kalan bedeli iştirakçinin vereceği banka hesabına (3 ay ile 6 ay) arasında iade edilir. Bu bedele, herhangi bir vade farkı/faiz ilave edilmez. İştirakçi, organizasyondan ayrılması halinde şirketten faiz isteme hakkı bulunmadığını kabul ve beyan eder.” şeklinde olduğunu, davacının iddialarının aksine, organizasyon katılım bedelinin iştirakçilerin sözleşmeye bağlı kaldıkları süreç içerisinde ay hesabına göre talep edilen bir bedel değil; aksine peşinen ve yek şekilde sözleşmenin feshi halinde dahi iade edilmemek üzere iştirakçinin ödemeyi kabul ettiği bir bedel olduğunu ve akdedilen sözleşme gereğince yapılan organizasyon yatırımları için müvekkilince sarf edilen emek, harcamaları kapsadığını, çekilişe katılarak organizasyon hizmetinden fayda sağlayan davacının bu sistemden ayrıldıktan sonra almış olduğu hizmet bedelinin iadesini talep etmesinin hakkaniyete uygun olmadığını ve sebepsiz zenginleşme amacı taşıdığını, ayrıca davacının irade sakatlığına ilişkin iddialarının da tamamen gerçek dışı olduğunu beyan ederek, kötü niyetli olarak açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Dava; alacak talebine ilişkindir.
Davacı taraf, 24/10/2017 tarihinde davalı şirketle aralarında taksitli araç satışına ilişkin üç adet çekilişli vade ortası araç edindirme sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında ve toplamda 93.894,00 TL ödeme yaptığını, daha sonra cayma hakkını kullandığını, bunun üzerine davalı şirket tarafından organizasyon bedeli adı altında 20.100,00 TL haksız kesinti yapılarak bakiye miktarın iade edildiğini belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL’nin fesih ihbar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte iadesini talep etmektedir. Avukat olduğu belirtilen ve davalıyla üç adet çekilişli vade ortası araç edindirme sözleşmesi imzalayan davacının, sözleşme adedi nazara alındığında tüketici olarak kabulüne imkan bulunmamakla birlikte, sırf sözleşme adedinin fazla olması uyuşmazlığı ticari dava haline de getirmeyecektir. Davacı tacir olmadığı gibi, dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.12/09/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza