Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/16 E. 2020/627 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/16 Esas – 2020/627
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2019/16 Esas
KARAR NO : 2020/627

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 11/09/2017
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
K. YAZIM TARİHİ:30/12/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kooperatif ortağı olup, ortaklık vecibelerini yerine getirmediğini, ödenmeyen toplam 11.935,00 TL aidat bedeli üzerinden Ankara … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının haksız olarak itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, vaki itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamını ve kötü niyetli itiraz nedeniyle % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen bir borcu bulunmadığını, hukuka aykırı şekilde icra takibi başlatıldığını, 2004 yılında faaliyete başlamış kooperatifte 2007 yılına kadar aidatlarını düzenli olarak ödediğini, bankadan 50.000,00 TL kredi kullandığını ve bu tutarın kooperatif hesabına aktarıldığını, kooperatif yetkilileri tarafından bu tutardan başka para talep edilmeyeceğinin söylenmesine rağmen hakkında icra takipleri yapıldığını, farklı tarihlerde farklı tutarlar üzerinden takip yapılması nedeniyle rakamların karmaşa yarattığını bu nedenle herhangi bir ödeme yapmadığını, kooperatif ile yüklenicisi arasında sıkıntılı durumlar olduğunu, fazla para talep edilmesinde kötü niyetli davranıldığını, kooperatfin kaç ortağı olduğunun ve yaptıkları ödemelerin ne olduğunun belli olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı, Ankara … İcra Müdürlüğünün…esas sayılı, Sincan … İcra Müdürlüğünün … esas ve Ankara Batı …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyaları, kooperatif kayıtları, 08/05/2020 tarihli bilirkişi raporu, 25/09/2020 tarihli bilirkişi ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, kooperatif ortaklığından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/03/2018 tarih … E. … K. sayılı ilamı ile yetkisizlik kararı verilerek gönderilen dosya, mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının bir sureti dosyaya kazandırılmıştır.
Davacı (alacaklı) kooperatif vekili tarafından, davalı (borçlu) aleyhine 20/09/2016 tarihinde 11.935,00 TL alacağın tahsili amacıyla Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçlunun 16/09/2016 tarihli dilekçesiyle yaptığı itiraz üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, eldeki davanın 11/09/2017 tarihinde ve yasıl bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davalının davacı kooperatifin üyesi olup olmadığı, davacı kooperatife birikmiş aidat borcunun bulunup bulunmadığı ve varsa miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Taraf delilleri toplandıktan, Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğündeki davacı kooperatife ait kayıtların birer sureti de dosyaya kazandırıldıktan sonra, takip tarihi itibarıyla varsa davacı alacağının hesaplanması bakımından, dosya kapsamı ve ekleriyle davacı kooperatife ait defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak 05/08/2020 tarihli rapor ile itiraz üzerine 25/09/2020 tarihli ek rapor alınmıştır. Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve ek raporda özetle; kooperatif tarafından alınmış açık bir ortaklık kararına tesadüf edilmemekle birlikte davacının ortaklar defterine kaydının yapıldığı, genel kurul hazirun cetvellerinde adına yer verildiği, bu yönüyle ortak kabul edildiği ve davalının bu yönde bir itirazı olmadığı, davalının uhdesindeki hisseye ait toplam ödemesinin 82.600,00 TL olduğu, 2014 yılı öncesi defter kayıtlarına ulaşılamadığından ödeme tutarının dökümü saptanamamakla birlikte, örnek olarak seçilen üç kooperatif ortağının ödemelerinin 110.115,00TL, 108.575,00 TL ve 108.635,00 TL şeklinde olduğu, görüleceği üzere konut şerefiye değer farklılıkları dışında ortakların toplam ödemelerinin birbirine çok yakın olduğu, aynı şekilde davalının kullanmakta olduğu konutu ile ilgili olarak (zaman içinde genel kurul kararıyla belirlenen) konutun değerini etkileyen hizmetlerden yararlanmak suretiyle fayda sağladığı ve sunulan hizmetler nedeniyle konutunun değer kazandığı, bu sebeple davalının da bu yükümlülüğü diğer ortaklar gibi karşılaması gerektiği, yapılan hesaplamalar sonucunda takip talebine sadık kalınmak suretiyle davalının biriken borcunun 11.935,00 TL olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Kooperatif anasözleşmesinin 6. maddesinde de belirtildiği üzere; yapı kooperatifin amacı, ortaklarının konut ihtiyacını karşılamak olup, bu amaçla kooperatifin arsa ve arazi satın alacağı ve bu arsa ve arazi üzerine yaptırılan konutların mülkiyetini bu anasözleşmede yazılı esaslara göre ortaklarına aktaracağı hüküm altına alınmıştır. Evrensel kabul görmüş kooperatifçilik ilkeleri arasında gönüllü giriş, demokratik yönetim ilkeleri bulunmaktadır. Bu nedenle, kooperatif ortağının, ortağı olduğu kooperatifle ilişki içinde bulunması hem hakkı, hem de görevidir. Dolayısıyla genel kurula katılması, aidatlarını ödemesi zorunludur. Konut yapı kooperatiflerinde aidat, ortağın kooperatife verdiği borçtur (Md.: 21). Bu borç karşılığında, konut almayı kabullenmiştir. Konut yapı kooperatifi, daire satmaz. Ortaklar, birbiri ile yardımlaşması sonucu, birer konut sahibi olurlar.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, Kooperatifler Kanununun 23.maddesinde değinilen eşitlik ilkesi gereği, ortaklar hak ve vecibelerde eşit olduğundan ortak, devam eden inşaatların finansmanı için aidat ödemek, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim, altyapı ve çevre giderlerini karşılamak zorundadır.
Bilirkişi tarafından davalı ile ilgili olarak yapılan incelemelerde; kooperatif tarafından alınmış açık bir ortaklık kararına tesadüf edilmemekle birlikte, ortaklar defterine kaydının yapıldığı, genel kurul hazirun cetvellerinde adına yer verildiği, bu yönüyle ortak kabul edildiği, davalının bu yönde bir itirazının da olmadığı belirlenmiştir.
1163 sayılı KK.’nun 1. maddesinde hükme bağlandığı üzere, kooperatifler karşılıklı yardımlaşma, dayanışma kuruluşudur. Kooperatif, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini korumak zorundadır. Yine, aynı Yasanın 23. maddesinde ortakların hak ve vecibelerinde eşit olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince tüm kooperatif ortaklarının kooperatifin amacının gerçekleşmesi için gereken aidat ve genel gider paylarını ödemek zorundadırlar.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 42. maddesinin 5. bendinde; “Kanun ve anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar vermek” denilmek suretiyle genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkilerin sadece bu bentlerde sayılanlarla sınırlı olmadığı, kooperatif anasözleşmesiyle genel kurula tanınmış olan konular hakkındaki karar verme yetkisinin de bir başka organa devir ve terk edilemeyeceği belirlenmiştir. Buna göre, yapı kooperatifi ömek anasözleşmesinin 23/6. maddesi ile ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasların tespit edilmesi, genel kurulun devredemeyeceği yetkilerdendir. Genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkilerin bizzat genel kurul eliyle kullanılması esastır.
Yargıtay kararlarına göre, aidat borçlarına faiz yürütülebilmesi için anasözleşmede bu konuda bir hüküm bulunması ya da genel kurul kararı alınmış olması gerekmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 13/05/1999, E.:3468, K.:3936, Ahmet Kurtulan, Kooperatifler Kanunu ve Açıklaması, 5. baskı 2007, Seçkin Yayıncılık, s.: 223).
Diğer yandan; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 88. maddesinde getirilen düzenlemeyle; faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranının, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirleneceği, maddenin 2. fıkrasında ise sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranının, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamayacağı hüküm altına alınmış, Kanunun “Temerrüt Faizi” başlıklı 120. maddesinin 2. fıkrasında da; sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranının, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı hükme bağlanmıştır. TBK’nundaki sözkonusu değişiklik ve bu konudaki Yargıtay uygulamaları karşısında; davalı kooperatifin genel kurullarınca belirlenen gecikme faizi oranları değil, TBK’nunda yapılan düzenlemeyle belirlenen temerrüt faizi oranlarının esas alınması gerekmektedir.
Mahkememizce iddia, savunma, gerekçeli ve denetlenebilir bilirkişi rapor ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının davacı kooperatif ortağı olduğuna dair açık bir ortaklık kaydına ulaşılamamış olmakla birlikte, ortaklar defterine kaydının yapıldığı, hazirun cetvellerinde ismine yer verilmek suretiyle ortak olarak kabul edildiğinin gözlendiği, kaldı ki davalının ortak olmadığı yönünde bir itirazının da söz konusu olmadığı, genel kurullarda peşin ödemeli ortaklık statüsünün kabul edildiği yönünde bir karara rastlanmadığı dikkate alındığında tüm ortaklar gibi davalının da aidat ödemeli normal ortak olarak değerlendirilmesinin gerektiği, diğer taraftan kooperatifçe üretilen konutların kesin maliyet hesapları yapılmamış ve kooperatifin tasfiye edilmemiş olması nazara alındığında, her bir konutun üretim sürecinde oluşmuş yüklenici borçları, vergi vb. kamu borçları ile kooperatifin götürdüğü hizmetler nedeniyle oluşmuş ortak giderlere diğer ortaklar gibi davalının da katılma zorunluluğunun bulunduğu, bu bağlamda davalının 16/06/2013 tarihli genel kurul kararı gereği 8.435,00 TL, 22/06/2014 tarihli genel kurul kararı gereği 1.500,00 TL, 22/06/2014 ve 20/06/2015 günlü tarihli genel kurul kararları gereği 1.100,00 TL, 26/06/2016 tarihli genel kurul kararı gereği 1.000,00 TL, su deposu bedeli 500,00 TL olmak üzere toplam 12.535,00 TL borcunun bulunduğu, davalı tarafça yapılan 600,00 TL ödeme düşüldükten sonra kalan borcunun 11.935,00 TL olduğu anlaşıldığından, davanın kabulüne, davalının, Ankara …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasıyla yapılan takibe yönelik itirazının iptaline, takibin 11.935,00 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz üzerinden devamına karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu alacağın (aidat alacağı) likit nitelikte olduğu gözetilerek, İİK’nun 67/2 maddesi gereğince davalı borçlunun itirazında haksızlığına karar verilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalının, Ankara …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasıyla yapılan takibe yönelik itirazının iptaline, takibin 11.935,00 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz üzerinden devamına,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, 11.935,00 TL alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 815,27 TL harçtan peşin alınan 144,82 TL harcın mahsubu ile bakiye 670,45 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 31,40 TL başvurma harcı, 4,60 TL vekalet harcı, 144,82 TL peşin harç olmak üzere toplam 180,82 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yargılamada yapmış olduğu 600,00 TL bilirkişi ücreti, 161,25 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 761,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/12/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı